III. HARPUT ŞERʻİYYE SİCİLLERİ KATALOĞU VE YAPILAN
IV.2. Transkripsiyon Sırasında İzlenen Usul ve İmlâ Esasları
3.4. Harput'ta Sicilde Adı Geçen Nahiye; Köy, Mezra ve Mahalle İsimleri
Nahiye, Osmanlı Devleti idari yapısı içerisinde cihet, yön, taraf, bölge ve vilayet anlamlarında kullanıldığı gibi, en küçük idari yapı olarak daimi ve sınırlandırılmış bir
bölgeyi de ifade etmekteydi261
. Nahiyeler, tahrir defterlerinde “nefs” olarak tabir edilen bir kasaba ile belirli sayıda köy ve mezralardan oluşmaktaydı. Fakat her nahiyenin kasabası olması gerekmiyordu. Bu durumda nahiye muhtelif sayıdaki köy ve mezralardan oluşan idari bir bölgeyi ifade ediyordu262
.
Türklerin XI.yüzyılda Harput'a gelişleriyle beraber Gayrımüslim nüfus şehir merkezlerinde ve bazı bölgelerde toplanmışlardı.Çubuk ve Artuklular ile Türk nüfusu Dülkadiroğlu ve Akkoyunlular zamanında gelen Türk unsurların önceki zamanlarda olduğu gibi göçebe olma durumları devam etmiş; ancak bunlar yerleştikleri yerlere de yeni köyler kurmuşlardır. XVI.yüzyılda Harput'taki bir çok köyün isminin Türkçe olması da bu durumun kanıtıdır263.
1518 yılında Harput, Osmanlı idaresine geçtikten sonra sancak olarak teşkilatlandırılmış ve Diyarbekir beykerbeyliğine bağlanarak başımna da bir sancak beyi tayin edilmiştir. Bu teşkilatlanmada Harput şehri çevresinde yer alan nahiye köylerden oluşmuştur264. Coğrafi olarak küçük veya büyük bir çevreyi ifade eden nahiyeler, tımar
sistemi içerisinde bir bütünlük göstermekteydi. Nahiyelerin sınırının genişliği köy ve mezra sayısına göre değişmekteydi.
Harput Sancağı idari bakımdan Diyarbekir Eyaleti'ne tabi olmakla beraber aynı zamanda kaza merkezi idi. 1644 tarihinde Uluabad, Kuzabad ve Behrimaz olmak üzere üç nahiyesi bulunmaktaydı. Uluabad Nahiyesi 38'i Havas-ı hümayun, 27'si tımar ve zeamet olmak üzere 65 köyden oluşmaktaydı.Kuzabad Nahiyesi'nde ise 29'u havas-ı hümayun ve 52'si tımar ve zemet olmak olmak üzere 81 köy vardı. Toplam olarak bu nahiye 91 avarız hanesine taksim edilmiştir. Behrimaz Nahiyesi'nin ise 8 köyü
261 Mehmet Ali Ünal, XVI. Yüzyılda Harput Sancağı, s.34.
262 Enver Çakar, Doğu Akdeniz Sahilinde Bir Osmanlı Sancağı: Trablus (1516-1579), s. 182-183. 263 Mehmet Ali Ünal, XVI.Yüzyılda Harput Sancağı, s.55, 57.
264 Enver Çakar, “ Osmanlı Döneminde Harput'ta Kırsal Yerleşme : Baskil Örneği“ , Geçmişten GeleceğeHarput Sempozyumu (Elazığ 23-25 Mayıs 2013) Bildiriler, C.1, Elazığ 2013, s.111.
bulunmakta ve avarız haneleri 8 idi.265
İncelemiş olduğumuz sicilde geçen nahiyeler şunlardır: Ebu Tahir Nahiyesi, Kuzabad Nahiyesi ve Uluabad Nahiyesi’dir. Bunlara ilave olarak ekilip biçilmeye elverişli mevkilerin, çevresinde bulunan bağ ve bağçelerden oluşan köylerin de Harput’un nahiyelerin tabi olarak kaydedilmiştir266.
İncelemiş olduğumuz sicilde ismi geçen nahiyeler şunlardır: 1. ŞüguruNahiyesi 2. BucakNahiyesi 7. MalatyaNahiyesi 12. OzanNahiyesi 13. PincirikNahiyesi 3. ÇelenkNahiyesi 4. Margir Nahiyesi 8. KuzabadNahiyesi 9. MarkirNahiyesi 14. Pekinik Nahiyesi 15. Şure Nahiyesi 5. DanişmendNahiyesi 6. ŞustazNahiyesi 10. Müridi Nahiyesi 11. Ortak Nahiyesi 16. Şüşnaz Nahiyesi 17. UluabadNahiyesi 3.4.2. Köy (Karye)
İdari taksimatta nahiyeleri oluşturan köyler, sosyal, kültürel, iktisadi ve etnik açılardan büyük önem arz ederler267. Köyler, ekonomik faaliyetleri tarım ve hayvanlığa
dayanan, etrafında tarım arazileri bulunan iskân yerleri idi268.
265 Mehmet Ali Ünal, 17.Yüzyıl Ortalarında Harput“, s.115.
266 Özcan Tatar, “Elazığ Tapu Müdürlüğü’ndeki Tapu Kayıt Defterlerinin Harput Tarihi Açısından Önemi”, Fırat Üniversitesi Harput Uygulama ve Araştırma Merkezi Geçmişten Geleceğe Harput Sempozyumu Bildiriler, C.II, Elazığ, 2013, s.595.
267 Ahmet Aksın, 19 Yüzyılda Harput, s.36.
İncelemiş olduğumuz sicilde geçen ve Harput’a tabi olan köyler şunlardır:
Ahır Ekrüz Hozekrek Keyvanik Mollaköy Piran Tepecik Zarik
Akçakentli Ergani Huği Könk Mornik Sarpılı Til Zertariç
Alişam Ermiye Hüseynik Körpe Müridi Surek Tilenzi Zeyve
Arındık Ermire İçme Kuyu Mürü Sürsürü Tilk Elkük
Avcılı Ertemnik İğiki Kuyulu Nekrek Şahab Tilmo Holvenk
Bağdere Erzük Karangid Malatyacık Pağnik Şehsuvar Timurtak Kergah
Bizmişan Germürü Karasaz Mansur Palu Şemsi Urus Miyadun
Cip Gölcük Karkatı Melik Pekinik Şeyh hacı Vertatil Perdik
Çermik Güderiç Kayışlı Mezraa Perçenç Şintil Yenice Temte
Dadaş Hoğu Kehli Mığı Perçikan Tadım Zaluni Zarato
3.4.3. Mezra
Mezra, ziraat yapıldığı halde nüfus barındırmayan geniş arazilere denilmektedir. Tam karşılığı ekinliktir. Bunlar genel de evvelce meskûn iken zamanla ahalisi dağılmış yerlerdir269.
İncelemiş olduğumuz sicilde geçen mezra isimleri şunlardır. 1. Vahan Mezrası
2. TurAli Mezrası 3.4.5. Mahalle
Mahalleler, şehri meydana getiren öğelerin başında yer alan, ya dini bir yapının etrafında toplanma veya aynı meslekten olan zanaatkarların bir araya gelmeleri yada aynı din, mezhep ve ırktan olanların bir arada yaşadıkları yerlerdir.
Osmanlı şehirlerinde mahallenin en önemli özelliği temel yönetim birimi olmasıdır. Vergi yükümlüsü reaya tahrir defterlerine ve diğer vergi kayıtlarına bulundukları mahallelere göre ismen yazılmış, oturdukları binaların hangi mahalle sınırları içinde bulundukları belirlenmiştir. Mahalle halkı, mahallelerinde meydana gelen bir olayın aydınlığa kavuşturulmasında ve doğan bir zararın karşılanmasında ortaklaşa sorumludur270
17. yüzyılda Harput Kazasında 16 Mahalle mevcut olup Bunlar: Şehr-i İz, Gürcü Bey ve Sinabut Mahalleleri Hristiyan ahalilerle meskundu. Geri Kalan 13 mahalle ise Müslüman mahalleri idi. Müslüman mahalleleri cami ve mescit ismini taşıyan Mescid-i Ahmed Bye, Mescid-i Hoca, Mescid-i Alaca, Mescid-i Sar Hatun, Cami-i Zahriye, Mescid-i Müderris, Cami-i Kebir, Cami-i Meydan, Cami-i Arslaniye, Mescid-i Ahi Musa, Mescid-i Ortak, Mescid-i Hacı ve Mescid-i Kara Sufi mahalleri idi. Bunlar arasında en kalabalık mahalle 79 haneyle Mescid-i Ahmed mahallesi olup en küçüğü 19 haneyle Mescid-i Müderris Mahallesi idi.271
İncelemiş olduğumuz sicilde ismi geçen mahalleler şunlardır:
1. Ağa Camii 11. Esediye Cami 21. Meydan
2. Ahi Yusuf 12. Gürcübey 22. Müderris
3. Ahmedbey 13. Hacılı 23. Ortak
4. Ahi Musa 14. Hacılı Mescit 24. Pervane Ağa Cami
5. Alaca 15. Hankah 25. Salahane
6. Alacamescit 16. Hatun 26. Sarahatun
7. Arslaniye 17. Hoca 27. Sinabud
8. Arslaniye Camii 18. Huriye Hatun 28. Şehroz
9. Cami Kebir 19. Karasofu 29. Tepegöz
10. Ebu Tahir 20. Kozluca 30. Ulucami 31. Zahiriye
270 Rifat Özdemir, XIX. Yüzyılın ilk Yarısında Ankara, s.75.
271 Mehmet Ali Ünal, “1046/1646 Tarihli Avarız Defterine Göre 17.Yüzyıl Ortalarında Harput“, Osmanlı Devri Üzerine Makale ve Araştırmalar, Isparta 1999, s.113.
3.4.6.Menzil
Menziller ordunun sevki ve iaşesinin temini gibi konularda önemli rol oynamıştır. Sürekli savaş halinde bulunan Osmanlı Devletiʼnde menziller, orduların yiyeceğinin temini ve merkezle olan haberleşmenin sağlanmasında önemli bir yere sahiptir. Osmanlı ordusu sefere çıkmadan önce konaklayacağı yerler tesbit edilir ve oraların kadılarına gönderilen emirle belirtilen malzeme ve yiyeceklerin menzillere getirilmesi istenirdi272.
Menziller, başlangıçta eyaletlerin durumu ile serhadlerde elde edilen bilgileri devlet merkezine bildirmek ve hükümetin emirlerini gereken yerlere ulaştırmak için kurulmuştu. Daha sonraları ordunun sefer esnasında iaşesinin temini, özel haberleşmeler, şehirlerarasında irtibatın ve nakliyenin sağlanması gibi amaçlara da yönelmiştir. Devlet tarafından bir yerin menzil tayin edilebilmesi için normal zamanlarda ulakların sıkıntı çekmemesi ve seri haberleşmeyi önleyecek derecede iki menzil arasının birbirine uzak mesafede bulunması rol oynardı. Ayrıca sefer esnasında ordunun dinlenmesi ve iaşe akışının kolayca yapılabilmesi, menzil noktalarının tesbitinde belirleyici olurdu273.