• Sonuç bulunamadı

III. HARPUT ŞERʻİYYE SİCİLLERİ KATALOĞU VE YAPILAN

IV.2. Transkripsiyon Sırasında İzlenen Usul ve İmlâ Esasları

3.2. Harput Sancağı ve Sancak İdaresi

Tarihi MÖ.2000 yıllara dayanan kalesi ile ön plana çıkan Harput, denizden 1280 metre yükseklikte ve Elazığ’ın 9 km kuzeyinde bulunmaktadır131. Harput başlangıçta bir

kale yerleşkesi olarak ortaya çıkmış ve zamanla nüfunun artması ve güvenliğinin sağlanması nedeniyle genişlemeye elverişli olan kalenin dışına taşmış ve batı ve kuzeybatı istikametine kaymıştır132.

Harput adının menşei tartışmalı olup Amasyalı Strabon’un Karkathiokerta ve Arsamosata adlı şehirlerden ilkinin Harput olduğunu ve ismin buna dayandığını ileri sürmüştür.Ayrıca İranlılar tarafından IV.yüzyılda Harput ele geçirildiğinde buradan Ziata Castellum şeklinde söz edildiği, bunun da Arapça'ya Hısnıziyad şeklinde geçtiği bilinmektedir. Arap coğrafyacıları Harput'a Hısn Ziyad Hartebirt denildiğini söylemektedirler. Bunların yanında ismin Ermenice aracılığıyla Urartu ve Hurri dillerine kadar gittiği ve çivi yazılı Asur tabletlerinde rastlanan Karpata ile buranın kastedildiği de düşünülmüştür. Bizans kaynaklarında Kharpote ve Frank tarihçilerinin eserlerinde Quartapiert şeklinde yazılan isim Osmanlı devrine ait kaynaklarda ve belgelerde Hartabird, daha yaygın olarak da Harpurt veya Harpurd imlasıyla görülür; ancak XIX. Yüzyıldan itibaren resmi yazışmalarda halk arasındaki Harput telaffuzu

129 Celallettin Uzun, HŞS, 38244-II, Fırat Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Elazığ, 2011, s. 154/b.1. 130 İbrahim Erdoğdu, “Sancaktan Mukâta’aya Geçiş Sürecinde Harput Sancağında Ehl-i Örf Taifesi”,

OTAM, 20, Anakara, 2009, s. 120, 123. 131 Mehmet Ali Ünal, “Harput”, D.İA, C., s.232.

132 Saadettin Tombul, “Coğrafi Faktörlerden Yerşekilerinin Harput'un Kuruluşu, Gelişmesi ve Şehrin Yer Değiştirmesi Üzerine Olan Etkileri“, Geçmişten Geleceğe Harput Sempozyumu (Elazığ 23-25 Mayıs 2013) Bildiriler, C.1, Elazığ 2013, s.86.

benimsenmiştir133.

Harput'un önemli doğal geçiş koridarlarına sahip olması Harput'a büyük avantaj sağladığı gibi, kavimlerin bu bölgeyi de tarih boyunca istilalarını sağlamıştır. Bölge Hitit, Urartu, İran Roma ve Bizans hakimiyetine sahne olmuştur. VII. Yüzyılda Müslüman Araplar Harput ve çevresini ele geçirmişlerdir. Fakat X.yüzyılın ortalarında Bizans, Harputu geri almıştır. 26 Ağustos 1071 Malazgirt zaferinden bir süre sonra 1085’de Harput ve civar yerler Türkmen Beyi Çubuk Bey tarafından fethedilmiştir. Çubuk Bey Harput ve çevresine hakim olduktan sonra, Selçuklu ümerası gibi Selçuklu sultanına tabi kalmak şartıyla bir hükümet kurmuştu.134 Palu ve Çemişgezek çevresini

de içine alan Çubukoğulları Beyliği kısa sürmüş ve 1113 yılında Artuklu Belek Gazi Harput’u ele geçirmiştir. 1124 yılında Belek Gazi’nin ölümüne rağmen Harput 1234 yılına kadar Artuklular’ın elinde kalmıştır. I.Alaeddin Keykubad tarafından Anadolu Selçuklu topraklarına katılan Harput’ta Selçuklu hakimiyeti kısa sürmüştür. Nitekim 1243 Kösedağ Savaşı’ndan bir süre sonra Harput İlhanlılar’ın eline geçmiştir. XIV. yüzyılda Doğu Anadolu’da mücadele şiddetlenmiş ve Harput bölge devletleri arasında sık sık el değiştirmiştir. Bu dönemde Harput Dulkadirli, Akkoyunlu ve Kadı Burhaneddin devletleri arasında mücadele alanı olmuştur. 1465 yılında Uzun Hasan Harput’u kesin olarak Akkoyunlu Devleti’ne katmıştır. Trabzon Rum İmparatoru’nun kızı olan Uzun Hasan’ın karısı Despina Hatun Harput’ta oturmuştur. XVI. yüzyılın başlarında Safeviler bütün Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni ele geçirmişler ve Harput’a da hakim olmuşlardır135. Harput Safevilerin eline geçmiş ve son olarak Çaldıran zaferini

müteakip Osmanlı idaresine katılmıştır136.

Osmanlı Devleti ile Şah İsmail arasında meydana gelen Çaldıran Meydan Muharebesinde Harput bu sırada Şah İsmail’in elinde bulunuyordu. Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim buranın fethi için Bıyıklı Mehmet Paşa ile ulemadan Şeyh İdrisi Bitlisi’yi görevlendirmişti. Harput 1515 baharında fethedilerek Osmanlı Devleti’nin himayesine girmiştir137. Fetihten sonra Harput, Amasya-Tokat-Sivas ve Malatya hattını

133 Mehmet Ali Ünal, “Harput”, s.232. 134 Mehmet Ali Ünal, “Harput”, s.233.

135 Mehmet Ali Ünal, “ XVI.Ve XVII.Yüzyıllarda Harput Sancağı’nda Zeamet ve Tımar Düzeni”, Osmanlı

Devri Üzerine Makaleler-Araştırmalar, Isparta 1999, s.86.

136 Mehmet Ali Ünal, “ XVI. Ve XVII.Yüzyıllarda Harput Sancağı’nda Zeamet ve Tımar Düzeni”, Osmanlı Devri Üzerine Makaleler-Araştırmalar, Isparta 1999, s.51.

Bingöl üzerinden Van’a ve Diyarbekir üzerinden Basra’ya bağlayan mühim bir ticari ve askeri yol üzerinde bulunduğundan Diyarbekir Eyaleti’ne bağlı sancak haline getirilmiş ve Osmanlı yönetcileri burada tahrir çalışmaları başlatmıştır.138 Eylül 1518 yılında

tahrir çalışmaları tamamlamıştır139. İdari bakımdan Osmanlı hâkimiyetine 1516 yılından

itibaren katılan Harput, XIX. yüzyıl sonlarına kadar Diyarbekir Eyaleti’ne bağlı bir sancak olarak kalmıştır.

Harput, askeri ve idari bakımdan Diyarbekir Beylerbeyisi’ne bağlı olmasına rağmen, tayin, terfi, sefere çağrılma gibi hususlarda Divân-ı Hümâyûn’a tabiydi.140

Harput’a Osmanlı idaresi altın iken her türlü imar ve inşa çalışmalarıyla zengin vakıflar kurulmuştur. XVI. yüzyılda Harput’ta cami, medrese zaviyelerden oluşan 11 vakıf bulunmakataydı141

Osmanlı Devleti’nden önce Harput’a bir diğer Türk devleti olan Akkoyunlular hakim olmuş ve şehir de imar ve inşa faaliyetleri sürdürerek cami, zaviye ve medreseler kurmuşlardır142.

Harput’un Osmanlı idaresine girmesinden sonra Harput Sancağı’na ait gelirlerin tespiti için 1518, 1523, 1541 ve 1566 yıllarında dört defa tahrir yapılmıştır. Yapılan tahrirde Harput Sancağı’nın 1,5 milyon akçe geliri olduğu anlaşılmıştır. Bu gelirler padişah haslarına, Harput sancak beyi haslarına, zeamet ve tımarlara ayrılmıştır143.

17.yüzyılın başlarında mukataa olarak iltizama verilmiş ve buradan elde edilen gelirler Erzurum Kalesi’ndeki muhafızların mevaciblerinin ödenmesine tahsis edilmiştir144.

Devri Üzerine Makaleler-Araştırmalar, Isparta 1999, s.19.

138 Mehmet Ali Ünal, “ XVI. Yüzyılda Harput Sancakbeyleri”, Osmanlı Devri Üzerine Makaleler- Araştırmalar, Isparta 1999, s.90.

139 Mehmet Ali Ünal, “Harput”, “ XVI. Ve XVII.Yüzyıllarda Harput Sancağı’nda Zeamet ve Tımar Düzeni”, s.86.

140 Mehmet Ali Ünal, XVI. Yüzyılda Harput Sancağı, s.33, 42.

141 Mehmet Ali Ünal, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Vakıf ve 16.Yüzyılda Harput’taki Vakıflar”, , s.19.

142 Mehmet Ali Ünal, “Molla Ahmed Peykerici ve Külliyesi Vakıfları”, Osmanlı Devri Üzerine Makaleler-

Araştırmalar, Isparta 1999, s.29.

143 Mehmet Ali Ünal, “Harput Sancağı’nda Zeamet ve Tımar Düzeni”, s.51.

144 Mehmet Ali Ünal, “XVII.Yüzyılın Başlarında Harput Mukataatına Ait Bir İcmal Muhasebe Defteri”,

3.3. Askeri ve İdari Görevliler

Benzer Belgeler