• Sonuç bulunamadı

hareketle, çocukluğumuzla ilişkilendirilmiş objelerin saflık düşüncelerini harete geçirirsek insanları daha

Belgede İAÜ Busines Review (sayfa 102-104)

etik davranmaya özendirebilir miyiz?

Sreedhari D. DESAI;

Yrd.Doç.Dr, Kenan-Flagler Business School, University of North Carolina, Chapel Hill.

Tartışma

Çocuksu

Uslu Yetişkin

Mu

Tartışma

Geçmişte, çeşitli kültür- lerde yapılan çalışmaların da ileri sürdüğü gibi, insanlar ço- cukluğu masumiyet ve ahlaki saflık ile ilişkilendirirler. Bu tam anlamıyla insanın aklını başından alan bir düşünce de- ğildir. Ancak şu da unutulma- malıdır ki, insanlar çocukların önünde hareketlerini sürekli kontrol altında tutmaya çalı- şırlar. Çocukların gözü önünde daha az küfretmeye, daha çok yaya geçitlerini kullanmaya ve kötü manaya gelen el ha- reketlerini daha az yapmaya özen gösterirler. Bu sezgiden hareketle, çocukluğumuzla ilişkilendirdiğimiz objelerin, örneğin pastel boyaların ve çeşitli oyuncakların, saflık dü- şüncelerini harekete geçirerek insanları daha etik davranma- ya teşvik edeceğine inandık.

Çalışmanın diğer yazarı olan Francesca Gino ve ben, sadece çocukların varlığında değil, ço- cukluğu anımsatan objelerin kullanıldığı diğer koşullarda da aynı etkinin oluşup oluşmaya- cağını görmek istedik. Çalışmalarımız, bu tarz objelerin varlığının, katılımcıların etik davra- nışı üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu gösterdi. Deneylerden birisinde, çocuklar için üretilen animasyonlu tekerleme izletilen katı- lımcılar, izletilmeyenlere oranla, matematiksel bulmacalarda daha az kopya çekme eğilimi gös- terdiler. Bir diğer deneyde ise, katılımcıların yu- muşak oyuncaklar ve süslü ataçlar olmak üzere iki farklı kategorideki ürünleri değerlendirmeleri istendi. Daha sonra, katılımcılardan hile yapma- nın çok kolay ve etkili bir strateji olduğu bir oyun oynamaları istendi. Daha çok küçük çocukların oynadığı yumuşak oyuncakları değerlendirenler rakiplerine göre hile yapma stratejisini daha az uygulama eğilimi gösterdiler. Diğer iki deneyde de zamanlarını karikatür veya serbest resim çi- zerek geçirenlerin diğerlerine göre daha cömert davrandıkları ortaya çıktı. Bütün bu bulguları doğrulayan diğer bir çalışmada ise, katılımcılar oyuncaklarla oynadıklarında veya renkli kalem- lerle bir şeyler çizdiklerinde, kelime tamamlama oyunlarında kelimeleri tamamlarken daha çok

etik ile ilişkili kelimeler ürettiler. Örneğin, V_ RT__'de yerine boşluğa koyulan harflerle, Girdap anlamına gelen “Vortex” yerine Erdem anlamına gelen “Virtue” kelimesi oluşturuldu.

Bütün bu çalışmalardan sonraki aşama ise, laboratuvar ortamının dışında da (bu özellik- le psikoloji alanındaki çalışmaların eleştirdiği konulardandır), bu sonuçların geçerli olup ol- madığını test etmek oldu. Biz de Boston'da ku- rulmuş olan ve firmaları üstlendikleri sosyal sorumluluk projelerine, örneğin derneklere ne kadar yardım yaptıklarına, göre değerlendiren KLD firmasının topladığı verileri inceledik. Fir- maların merkezlerine en fazla 2 mil uzaklıkta çocuk bakım merkezlerinin, çocuk yuvalarının ve anaokulların varlığı ile yaptıkları hayır işle- rinin ilişkili olup olmadığını inceledik. Sonuçta, çocuk bakımı ile ilgili bu tür kurumların sayısı arttıkça, firmaların derneklere yardım yapma miktarının arttığını gözlemledik.

Bütün bu bulgular, oyuncaklara ilgi duyan ve Shrek filmini izlemek için heyecanlanan yetişkinlerin varlığının kötü bir durum olup olmadığı sorusunu gündeme getiriyor. Belki de, iş hayatının liderlerinin veya politikacıların ofislerinde oyuncak ayılar olsaydı, dünya daha iyi bir hale gelirdi. Ne dersiniz?

“Où va la Turquie” 'nin (Türkiye nereye gidiyor?) yazarı , Türkiye’de 5 yıl (2006-20111 yılları arasında) AB Temsilciği yapmış olan , Fransız asıllı Büyükelçi , Monsieur Marc PIERİNİ Türkiye’yi konu alan kitabın- da ekonomikve sosyal dinamizm, politik değişim , bu değişimle gelen başarının getireceği riskler , modern bir dinamiğe geçişin hâlâ oluşamamış olması gibi 4 temel konudan bahsetmektedir.

Türkiye’nin daha tam bir Batı demokrasisi ola- madığının altını çizen Pierini,“demokrasi sahasında Türkiye şu anda ikinci kümede oynamaktadır” di- yerek AB’nin devamla tekrarladığı eleştiriyi yine- lemekte ve Türkiye’nin gelecek hedefinin dünya demokrasisi birinci ligine erişmek olması gerektiğini söylemektedir.

Türk kadının bugünkü yeri konusunda bugünün Türkiyesi'nde sosyo-ekonomik alanda kadınların çok büyük bir rol oynadığına tanık olduğunu belirten yazar, toplumda modernite ve dini konservatizmin aynı anda birlikte varolduğunu da özellikle hatırlat- maktadır.

5 yıl müddetle Türkiye’yi en ücra köşelerine ka- dar giderek ziyaret edip insanlarla iletişim kurmuş ve Türkleri çok özel yönleri ile tanımış bir Avrupalı dost olarak Marc Pierini “bizi” geleneksel ve sıcak özellik- lerimizle çok güzel anlatmaktadır bu kitabında .

Pierini, Türklerin AB projelerine karşı coşkun ilgisinin çok dikkatini çektiğini, toplumun tüm sos- yal tabakalarında ve değişik bölgelerinde yaşayan Türkler'in, politik polemikleri aşarak, Avrupa stan- dardlarının kendileri ve çocukları için ileri bir adım

olacağı konusunda hemfikir olduğunu söylerek, Avrupa'nın modern yaşantı stilini benimseyip seven bu toplumun varlığına işaret ederek, hükümetin AB projesinden geri adım atması halinde ortaya çıkabi- lecek muhtemel sorunlar olduğunu düşünmektedir. Toplumun kültürel yönden değil, devlet ve politikacı- lardan beklentileri yönünden Avrupalılaşmış olması, baştaki politik güç için dikkate alınması gereken yeni ve dönüşümsüz bir mecburiyet durumunda oldu- ğunu da satırlarına eklemiştir.

Hükümetin bugün laik vatandaşların yaşam öz- gürlüklerini kısıtlamadığının altını çizen Pierini’nin endişesi ileride bir sürü kısıtlamalarla, Anayasa’ya aykırı olsa bile, dini değer ve geleneklerin daha üstün hale getirilerek laiklere karşı hoşgörüden uzak bir davranış sergilenmesi olasılığıdır.

Kitabının son bölümünde ise Marc Pierini “ AB’yi yönetenler ekonomik ve askeri güç yönünden bu- gün çok ihtiyaçları olan Türkiye’yi niçin kaybetmek istesinler ki ?” sorusuna yer vererek; Türkiye’nin Batı’dan Doğu’ya doğru yürüdüğünü düşündüğü- nü belirmektedir. Türkiye'nin sadece kendi yönüne doğru ilerleyen ve bir orta saha kuvveti (puissance du milieu) olarak yükselen ve gelişen bir ülke olarak kendini göstermek isteyen bir ülke olduğuna da dik- kat çekmektedir.

AB’nin kendi içinde yaşadığı münakaşalı gelişme- leri de göz önüne alan Mösyö Marc Pierini kitabını şu şekilde sonuçlandırmaktadır: “ Türkiye nereye gidi- yor? Türkiye’nin katılmak istediği AB nereye gidiyor ? Birlikte hangi yöne doğru ilerliyorlar ? Tartışma açık !”

Fark yaratan iki İtalyan akademisyen ekonomist Massimo Amato ve Luca Fanatacci, finansal krizle- rin çıkış sebeplerini ve de sonuçlarını anlayabilme- miz adına katkı sağladıkları bir kitap olarak “End of Finance”i ortaya çıkarmışlardır. Kitapta günümüz finansal krizlerinin düşük gelir grubuna yüksek fa- izle verilen mortgage kredi piyasasının yanlış uy-

gulamalar sonucunda ortaya çıktığı algısının hatalı olduğu gösterilmektedir. Aksine bu krizlerin finan- sın doğası gereği geniş zaman periyodunda çok daha fazla temel değişimler gösterip kemikleşerek meydana geldiği belirtilmektedir. Sosyal bilimlerde “Finansın Sonu” ya da amacı, finansman kaynağının bulunması ve hep ödeneceği kabulü olsa da, belir-

Belgede İAÜ Busines Review (sayfa 102-104)

Benzer Belgeler