• Sonuç bulunamadı

önlemlerin temelinde krizle birlikte yavaşlayan, hatta

Belgede İAÜ Busines Review (sayfa 78-80)

Dünya ekonomisinin her şeyden önce harekete geçirilmesi ve bozulan istikrarın yeniden sağlanması hedefi yatmaktadır. Ekonominin harekete geçmesi ve istikrarın sağlanması- nın ardından yapılacak işlerin ve alı- nacak önlemlerin mali piyasalarda uygulamasında öngörüler ise daha sonra sırasıyla Londra, Pittsburgh, Toronto, Seul, Cannes ve Mexico City deki Liderler Zirve toplantılarında or- taya konulmuş ve Zirve Bildirgelerin- de mutabık kalınan hususlar kamuo- yuna duyurulmuştur. Öncelikle Zirve toplantılarında, mali piyasalarda alı- nacak önlemlerin ortak ilkeleri belir- lenmiştir. Bu ilkeler Ulusal işlemlerde mutlaka Düzenleyici ve Denetleyici Kuruluşların (DDK) sorumluluğunun aranması, DDK’lar arasında ulusla- rarası işbirliğine gidilmesi, bölgesel ve küresel çapta standartların tespit edilmesi, mali piyasalarda disiplinin

sağlanması, ancak disiplin sağlanır- ken kesinlikle, rekabete sınırlama getirilmemesi, dinamizmin önünün kesilmemesi, yeniliklere açık olun- ması, şeffaflık ilkesinden ödün ve- rilmemesi, kurumsal yönetişim ilke- lerine uyulması ve risk yönetiminde kurallara harfiyen uyulması şeklinde tespit edilmiştir.

Daha sonra yapılan G-20 Liderler Zirve Toplan- tılarında, piyasalardaki moral bozukluğunu gidermek ve sistemik riski azaltmak için alınması gereken ön- görülerin her şeyden önce finansal sistemi onarmak amacıyla finansal piyasa- ları yeniden düzenlemeye ve mevcut düzenlemeleri güçlendir- meye öncelik verilmesi kabul edil- miştir. Bunun için de,

l Mali piyasalardaki finans ku- ruluşlarına yeni fon sağlamak ve bu kuruluşları yeniden yapılandırmak üzerinde görüş birliği oluşmuştur. Dünya’da fakirliğin giderilmesi, kal- kınmanın sağlanması, küresel iklim değişikliğine karşı önlem

alınması ve gıda güvenilirliğinin sağ- lanmasında kullanılmak amacıyla IMF ve Uluslararası finansal kurumlara kaynak tahsis edilmiştir. Küresel ta- lebi artırmak ve sürdürmek, istihdamı canlandırmak ve büyüme potansiye- lini artırmak için yapısal reformların OECD, IMF, Dünya Bankası, ILO ve di- ğer uluslararası kuruluşlar tarafından hazırlanması kabul edilmiştir. Alınan kararlar arasında işgücü piyasasının ve insan kaynaklarının geliştirilme- sine yönelik reformların yanı sıra ya- tırım ve yenilikçiliği teşvik edici vergi reformları, yeşil büyüme ve yenilikçi- liğe yönelik politikalar oluşturulması önemle üzerinde durulan konular ola- rak dikkat çekmiştir.

l Mali piyasalardaki düzenleme, gözetim ve denetimdeki aksaklıkla-

rın giderilebilmesi ve yeni bir yapı- landırma için ise, Basel Komitesi ve

Finansal İstikrar Kurulu (Finan- cial Stability Board (FSB)

tarafından yapılacak bankaların sermayeleri- nin artırılmasının ve likit imkânlarının artırılması- nın öncelikli konular ola- rak ele alınması kabul edil- miştir. Liderler Zirvesinde, ayrıca IMF ve Dünya Banka- sının finansal sektör değerle- me programı uygulamasının yanı sıra BIS tarafından sağ- lam ve şeffaf bir gözetim için neler yapılması gerektiğinin araştırılması da istenmiştir. Yeni banka sermaye ve likidi-

te standartlarına geçişe iliş- kin olarak sürdürülen Basel

İlk Liderler Zirve Toplantısı’nda

alınması kararlaştırılan

önlemlerin temelinde krizle

birlikte yavaşlayan, hatta

gerileyen dünya ekonomisinin

her şeyden önce harekete

geçirilmesi ve bozulan

istikrarın yeniden sağlanması

hedefi yatmaktadır.

Küresel Kriz

III uzlaşı çalışmalarında 2013 yılında standartların ortaya konulması, 2019 yılında ise uygulamanın hayata geçi- rilmesi karara bağlanmıştır. “Batma- sına izin verilmeyecek kadar büyük” sorununu çözmek için FSB nin öneri- lerini tamamlaması da G-20 Ülke Li- derlerinin üzerinde durduğu bir diğer konu olarak halen gündemdeki yeri- ni korumaktadır.

lBu çerçevede, Ulusal ve uluslar arası piyasaların yeni mimari yapı- lanmasında tam bir “enterkonnekte” küresel ekonomi anlayışı ile mali pi- yasalar alt yapısının güçlendirilmesi için daha geliştirilmiş ve genişletil- miş şeffaflığa gidilmesi, kredi derece- lendirme standartlarının yeniden dü- zenlenmesi, türev ürünlere sınırlama getirilmesi, küresel tek muhasebe standardına geçilerek tüm şirket- lerin bu standartlara uyumlu mu- hasebe tutmalarının temin edilmesi

kararlaştırılmış- tır. BIS ve IOSCO tarafından ulusal ve uluslara- rası düzeyde sermaye piyasa- larının geliştirilmesi için standartların yük- seltilmesine yönelik önlemler olarak risk- ten korunma fonlarının oluş-

turulması, verimliliği arttırmak ve rekabeti teşvik etmek için düzenlemelerin basitleştiril-

mesi ve engelleri azaltacak ürün piyasası reformları ile tezgâh üstü türev ürünlerde standartların belirlenmesi çalışmalarının yapılma- sı istenmiştir.

l Daha etkili bir gözetim ve de-

netim sisteminin kurulabilmesi amacıyla gözetim ve denetimde yeni kuralların oluşturulması, banka ta- ahhütlerinde yeni bir düzenlemeye gidilmesi ve risk yönetiminde denet- çilere özel yetkiler verilmesi konula- rında BIS in çalışma yapması karar- laştırılmıştır. Üzerinde sıkça durulan konular arasında kara para ile müca- dele edilmesi, dürüst ve düzgün pi- yasalarda işlem yapılması ve serbest rekabet koşullarının sağlanması, serbest dış ticaret esaslarının uygu- lanması ve tekelleşmenin önüne ge- çilmesi G-20 Liderler Zirve toplantı- larında öne çıkan başlıklar olmuştur.

Küresel krizin başlangıcından bu yana geçen 5 yıllık sürede, G-20 Ülke Liderleri Zirve toplantılarında alınması öngörülen tedbirlerin tam anlamıyla uygulamaya konuldu- ğunu söylemek mümkün değildir. Teşhis konulmuş ve tedavi yöntemi belirlenmiş gibi görünse de uygulama- ya geçildiğini söylemek yersizdir. Önlemler uy- gulamaya konul- madığına göre, o zaman akla takılan “kriz bitmiş olmalı

ki, önlemlerin uygulamasına gerek kalmamış görünüyor” yorumunun doğruluk derecesini aramakta yarar olduğu görüşündeyim.

KRİZ BİTTİ Mİ?

Bugüne kadar yapılan ekonomik değerlendirmelerin hiç birinde krizin bittiğini söyleyen hiçbir kişiye rast- lanmamıştır denilse yeridir. Nitekim her yıl Washington’ da Nisan ayı için- de yapılan IMF ve Dünya Bankası Ara Toplantıları bu yıl da 18-19.Nisan.2013 tarihlerinde yapılmış, her yıl olduğu gibi bu yıl da IMF nin World Econo- mic Outlook Raporu yayınlanmış ve bu Raporda, “henüz büyük durgun- luğun aşılmadığı bir ortam”dan söz edilmiştir. Rapor Dünya ekonomile- rinde “hala ekonomik çalkantının” devam ettiğini vurgularken gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülke- lerde küresel krizle birlikte oluşan sıkıntıların halen giderilemediğine dikkat çekmektedir. Rapor enine boyuna incelendiğinde, her yıl oldu- ğu gibi bu yıl da, Türkiye dâhil tüm Dünya ekonomilerinin geleceğine ilişkin IMF görüşlerini

içermektedir. Küresel kriz, büyüme, enflasyon ve dış ticaret verilerinin istikrar beklentilerine katkılarının tartışıldığı Raporda ne yazık ki krizin bittiği-

ne dair en ufak bir yoruma dahi yer verilmemiştir. Öncelikle ifade etmeliyim ki, bu yıl Rusya’da yapılması ön- ceden prog- ramlanan G-20 Ülkeleri Liderler Zirve toplantısına hazırlık çalışmaları çer- çevesinde G-20 Ülkelerinin Ekonomi Bakanları düzeyinde IMF toplantıları-

Küresel Kriz

na paralel olarak Washington’da ya- pılan bir diğer toplantıda yayınlanan bildirge ile World Economic Outlook Raporunu birlikte değerlendirmek gerekir. Böyle bir değerlendirmeyi yaptığımda gözlemlediğim en önemli vurgulamalardan biri, gelişmiş ülke- lerde büyümenin kaydedilmeye baş- ladığı kabul edilmekle beraber çal- kantıların henüz önünün alınamadığı noktasında yoğunlaşmasıdır. Özel- likle Euro Bölgesindeki kamu borç- ları alanındaki sıkıntılar, hala ABD deki mali uçurum riskini aşabilmek için alınabilecek sıkı önlemler, Japon ekonomisinin bir türlü düze çıkama- masına neden olan sıkıntılar, güçsüz şirket bilançoları rekabet koşullarını bozarken ekonomilerde yüksek iş- sizlik oranlarına ve kamu finansman açıklarının artmasına neden olduğu- nun altı çizilmektedir.

Diğer taraftan, gelişmekte olan ülke ekonomilerinde gelişmiş ülke- lerde hala devam eden çalkantılar paralelinde 2012 yılında gözlenen ekonomik yavaşlamanın talepte ve ihracatta hareketlenme olsa da mak- ro ekonomik politikalardaki dalga- lanmaların enflasyon ve kur baskısı ile istikrarın sağlanmasını zorlaştır- dığına dikkat çekilmektedir.

Bu çerçevede, G-20 Ülkeleri Ekonomi Bakanları “finansal piya- salardaki yeniden yapılanma” kap- samında 15 inci IMF kotaları düzenle- mesinin uygulamaya konulmasına dikkat çekmektedir. Hatırlanaca- ğı üzere, 2009 yılında İstanbul’da yapılan IMF ve Dünya Bankası Guvernörler Toplantısında IMF kotalarında yeni bir düzenleme- ye gidilmesi kararlaştırılmıştır. Bu çerçevede, gelişmiş ülkelerin kota- larından % 5 oranındaki kotanın yeni Dünya düzeninde geliş- mekte olan ülke kotalarına eklenmesi için çalışma ya- pılması ve ileride yapılacak Guvernörler Toplantısında yeni kotaların belirlenmesi ar-

zulanmış ancak henüz sonuçlanma- yan dağılımın bir an önce bitirilmesi Bakanlar tarafından gelecek G-20 Ülke Liderleri Zirve toplantısına ta- şınması kabul edilmiştir.

G-20 Bakanlar Toplantısında ayrı- ca, kamu borç yönetiminde ulusal borç seviyelerinin düşürülmesi için sert

hedefler koyulmaması da benimsen- miş, sürdürülebilir güçlü bir kalkınma için zorunlu olduğunda hemfikir olu- nan yatırımların hızlandırılması için bölgesel finans düzenlemelerine gi- dilmesi kabul edilmiştir. Bu arada az gelişmiş ülkelerde açlığın ve fakirliğin önlenebilmesi için IDA yardımlarına öncelikle devam edilmesi arzusu dile getirilmiştir. Bakanlar bildirgesinde ayrıca Basel III ve BIS-IOSCO çalışma- ları ile kara para ve vergilendirme ko- nularındaki çalışmalarında bir an önce bitirilerek Rusya da yapılacak Liderler Zirve Toplantısına yetiştirilmesi isten- miştir.

Avrupa Birliğinde (AB) ise, özel- likle para politikalarına yönelik ça- lışmalarda 2008 yılından bu yana Avrupa Merkez Bankası (AMB) krizle birlikte tüm Avrupa’ da para piyasa- sının % 60 büyüdüğüne, sadece teda- vüldeki para tabanına bakıldığında dahi büyümenin boyutunun rahat- lıkla anlaşılabileceğine dikkat çe- kilmektedir. Böyle bir ortamda kriz ertesi, piyasa katılımcılarının üstle- rine düşeni yapmakta sınır tanıma- dıklarının altı çizilirken AMB Başkanı G-20 Liderlerinin kriz ertesinde ya- pılması ve alınması gereken tedbir- lere ilişkin taahhütte bulunduklarına dikkat çekmektedir.

Bu çerçevede, AB içinde faaliyet gösteren tüm bankaların AMB tara- fından sermayelerinin güçlendiril- mesine önem verileceği ve sermaye

yeterliliklerinin yakından izleneceği anlaşılan bankaların gerektiğinde yine desteklenmeye devam edi- lecekleri bilinmektedir. Şüphesiz “doktor tedavisine” başlanıldığında bunun yarıda kesilemeyeceği ger- çeği göz önünde bulundurulduğun- da tedavinin yani Bankalara yardım desteğinin devam edilmesinin kaçı- nılmaz olduğu da kendiliğinden orta- ya çıkmaktadır.

Bu yöndeki gelişmeler, AMB sı- nın 2008 ve 2009 yıllarında izlediği para politikanın bir parçası olarak

Krizin çıktığından bu yana

Belgede İAÜ Busines Review (sayfa 78-80)

Benzer Belgeler