• Sonuç bulunamadı

4- Aklî Deliller Açısından:

3.2.2.3. Hamrın Alım-Satımı ve Tazmini

Cessas’ın Ahkâmu’l-Kur’ân adlı eserinde de bâb başlığı bulunan konu daha ayrıntılı işlenmiştir. Zaruret halinde hamr içme ilgili tartışmaların yanı sıra meyte ile ilgili ihtilaflar ve hükümler de bulunmaktadır.

Cessas, Hanefîler’in zaruret durumunda kişiyi ölüm halinden kurtaracak miktarda hamr içilebileceği görüşünde olduklarını ifade etmiştir. Cessas daha sonra, tâbiînden hamrın susuzluğu gidermeyip tam tersine harareti arttıracağını söyleyenlerin yanında Şafi’nin aklı gidereceği ve Malik’in de zaruretin meyte için geçerli olup hamr için olmadığı gerekçesiyle hamr içilemeyeceğini savunduğunu belirtip bu durumlara itirazlarını sıralamıştır. Öncelikle hamrın susuzluğu giderdiğinin malum bir durum olduğunu, zimmîlerden bir grubun sadece hamrla su ihtiyaçlarını giderdiklerini, ikinci olarak Şâfî’nin aklı gidermesi ile ilgili sözünün bu konu ile alakalı olmadığını, zira bahsi geçenin az miktar olup sarhoş etmeyeceğini belirtmiştir. Malik’in, zaruret ile ilgili ayette hamrın geçmediği şeklindeki itirazına, ayette bütün muharramatın değil de bazısının zikredildiği ve umûma gitmeye her hangi bir mani bulunmadığını belirterek açıklık getirmiştir. Son olarak da hamrın Bakara sûresi 173. ayette adı geçenler gibi haram bir şey olduğunu, zaruret durumunun da bulunduğunu ve dolayısıyla hükmünün aynı olması gerektiğini ifade ederek konuyu noktalamıştır.104

3.2.2.3. Hamrın Alım-Satımı ve Tazmini

Bu bölümde hamrın alınıp satılması, tazmini ve kişilerin hamr bulundurması hususundaki hükümlerin klasik fıkıh eserlerinde nasıl ele alındığı incelenecektir.

Öncelikle diğer eserlerde de delil olarak bulunan hadislerin tam metnini görme açısından Ebû Yûsuf’un Kitâbu’l-âsârındaki rivayetleri zikretmenin yerinde olacağını düşünüyoruz.

İlki Muhammed b. Kays’tan yapılan rivayettir: “Ebû Kesîr İbn Ömer’e “Hamrın satımı hakkında sorunca, İbn Ömer: “Allah Yahudileri kahretsin! Onlara iç yağı haram kılındı,

104 Cessas, Ahkâmu’l-Kur’ân, I, 129; Cessas, Muhtasaru İhtilâfi’l-fukahâ, thk. Abdullah Nezir Ahmed, Dârü’l-beşâiri’l-İslâmiyye, Beyrut, 1995, IV, 363.

39

ancak onlar iç yağı yemeyi haram görüp, satımını ve parasını yemeyi helal gördüler. Allah hamrı, hamrın satımını ve parasının yenilmesini de haram kıldı.”105 demiştir. Diğer rivayeti Muhammed b. Kays Ebû Âmir’den aktarmıştır: “Ebû Âmir her sene Hz. Peygamber’e (s.a.v.) hamr hediye eden hamr satıcısıdır. Hamrın haram kılındığı sene de Hz. Peygamber’e hamr hediye etti. Peygamber (s.a.v.): “Allah hamrı haram kıldı, senin hamrına ihtiyacımız yok.” deyince O da: “Hamrı al, sat ve parasını kullan” dedi. Peygamber de (s.a.v.): “Hamrı içmeyi yasaklayan onun satımını ve parasını yemeyi de yasaklamıştır” buyurdu.106

Mervezî hamrın alım-satımının müslümanlara helal olmadığını belirtmiş ve Ebû Yûsuf’un kitabında geçen rivayetlerden birincisine yer vermiştir.107 Yine bir kimsenin başka birine olan borcunu hamr veya domuz parasıyla108 ödemek istemesi durumunda o paranın alınamayacağını, ancak borçlu olan kişi kâfir ise bu durumda o parayı almakta bir sakınca bulunmadığını,109 ayrıca müslümanın hamrını döken kimsenin tazminle yükümlü olmadığını belirtmiştir.110

Mervezî hamrı bulunan kimsenin ne yapması gerektiği ile ilgili soruya dökmek yerine sirke yapılması gerektiği cevabını vermiş,111 müslümanın sirke yapmak için hamrının bulunmasında bir sakınca görülmediğine dair de İbrahim en-Nehâi’den nakil yapmıştır.112 Tahâvî’nin eserinde hamrın genel olarak istifadesi ve kullanımından çok kısa olarak bahsedilmiştir.113 Bunun dışında ayrıca hamrın alım-satımı, tazmini konusuna değinilmemiştir. Cessas, Tahâvî şerhinde hamrın alım-satımı ile ilgili Ebû

105 Ebû Yûsuf, Said b. Cübeyr’den bu rivayetin bir benzerinin aktarıldığını ve Muhammed İbn Kays’taki “Ebû Kesîr sordu” kısmının bulunmadığını belirtmiştir. (Bkz. Ebû Yûsuf, a.g.e., s. 228. Benzer rivayetler için bkz. Buhârî, Sahîh, VII, 484; Müslim, Sahîh, VIII, 242; Ebû Davud, Sünen, IX, 357; İbn Mâce, Eşribe, 7.)

106 Ebû Yûsuf, a.g.e., s.228.

107 el-Kâfî’de rivayetin “Allah hamrı, hamrın satımını ve parasının yenilmesini de haram kıldı.” kısmı nakledilmiştir. (Bkz. Mervezî, a.g.e., vr. 15/a.)

108 Hamr /domuz parası: Hamr/domuz satımı karşılığında elde edilen ücret.

109 Mervezî, a.g.e., vr. 15/b.

110 Mervezî, a.g.e., vr. 15/b.

111 Mervezî, a.g.e., vr. 15/b.

112 Mervezî, a.g.e., vr. 12/b.

40

Yûsuf’ta geçen iki hadisi de almış ancak bunları yine intifa kapsamında değerlendirmiş farklı bir başlık açmamıştır.114

Hamrın alım-satımı ve tazmini, hamrın şer‘an gayr-ı mütekavvim115 mal olması ile ilgilidir. Mervezî’de geçen hükümlere bakıldığında bu durum net olarak görülebilmektedir. Mervezî’nin “hamrın sahibi”nin yanına “müslüman” kaydını koyması tesadüfî değildir. Çünkü hamr şer‘î olarak yasaklandığı için müslümanlarca mal hükmünde kabul edilemez. Gayr-ı müslimler ise bu hükümle mükellef olmadıklarından onlar için hamr mal statüsündedir. Borcun îfasında kâfirin hamr parasını kullanabilmesi de bu sebeptendir.

Hamrın tazmini için de aynı durum söz konusudur. Müslümanın hamrının telef edilmesi halinde tazmin yükümlülüğü doğmaz. Zîra ortada tazmini gerektirecek bir mal bulunmamaktadır.

3.2.2.3.1. Hamr üreticisine üzüm/üzüm suyu satımı

Hamr üreticisine üzüm/üzüm suyu satımı meselesinde bahsi geçen mal “hamr” olmadığı için konu ayrı bir başlık altında ele alınmıştır.

Bu konu esasında “sebep nazariyesi”116 ile ilgilidir. Konumuzun sınırlarını aşacağı düşüncesiyle sebep nazariyesi mevzuuna girmiyoruz.117 Ancak Cessas’ın konuyu işleyiş şekli incelendiğinde Hanefîler’in sebep nazariyesinde nasıl bir tutum sergilediği net bir şekilde anlaşılmaktadır.

114 Cessas, Şerhu Muhtasari’t-Tahâvî, II, 637.

115 Gayr-i mütekavvim:“Şer‘an faydalanılması helal ve serbest olmayan mal. Şarap, domuz, içki vb.” (Bkz. Kâsânî, Bedâ’î, V, 141; Hayrettin Karaman, Mukayeseli İslâm Hukuku, İz yay., İstanbul, 2006, III, 13; Günay, Hacı Mehmet, İslâm Hukukunda ve Osmanlı Uygulamasında Kamu Malları, Şûle yay., İstanbul, 2001, s.40-41.)

116 Sebep nazariyesi, akitlerde sebep/bâis ya da sâikin akde tesirinin olup olmadığını inceleyen kuram olarak tarif edilebilir.

117 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Senhûrî, Mesâdiru’l-hak fi’l-fıkhi’l-İslâmî, Mısır, Câmi‘atü’d- düvelü’l-Arabiyye, 1957, IV, 3-86; Arı, Abdüsselam “İslam Hukukunda Sâik ve Hukukî İşlemlere Etkisi”, İ.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, İstanbul, II, 2000, 203-220.

41

Mervezî de bu konuyu, İbrahim en-Nehâî’den aktarılan, “Hamr yapacak kimseye üzüm suyu satımında bir beis yoktur” şeklinde tek cümle ile ifade etmiştir.118

Tahâvî el-Muhtasar’ında üzüm suyu olanın onu satmasında bir beis olmadığını belirtmiş, üzüm suyunun içilmesi ve satımı helal olduğundan diğer helal eşyalar gibi satımında sakınca görmemiştir.119

Cessas, meseleyi “Şarap yapacak kimseye üzüm suyu satımı” alt başlığında incelemiştir. O, Tahavi’deki ifadeyi aynen aktarmış ve sonrasında sebebini üzüm suyunun mübah, tasarrufunun da caiz olmasıyla açıklamıştır. Cessas’a göre günah, hamr yapmak için satın alan kimseye aittir. Satıcı ise bu durumda günah sahibi olmaz. Cessas bu durumu erkeklere ipek ve altın yüzük satmanın caiz olmasına benzetmiştir.120 Cessas daha sonra konuyu işlerken gelen/gelebilecek itirazları ve bunlara cevaplarını sıralamıştır.

Aşağıda söz konusu tartışmalar -daha iyi anlaşılması gayesiyle- soru-cevap formunda ve maddeler halinde özetlenmiştir.

‒ Fitne durumunda fitne askerlerine silah satımını kerih görüyorsunuz. Şarap üreticisine üzüm suyu satımı da bunun gibi değil midir?

‒ İkisi arasında fark vardır. Gruba silah vermek savaşa yardım etmektir. Bu fitne zamanında olursa bunlara yardım eden kimseye silah satmak mekruhtur. Haricilerden fitne sahiplerine ve ehl-i harbe silah vermenin mekruh olması gibi. Üzüm suyuna gelince sahibi onu istediği şekilde kullanabilir. Burada mahzurlu olan kısım hamra çevirdikten sonradır. Bu durumda onunla akit gerçekleşmez.121

‒ Erkeklere ipek ve altın yüzük satımının mekruh görülmesi gerekir. Çünkü bu ikisinin kullanımı mahzurludur.

118 Mervezî, a.g.e., vr. 12/b.

119 Tahâvî, Muhtasaru’t-Tahâvî, s. 280.

120 Cessas, Şerhu Muhtasari‘t-Tahâvî, II, 640.

42

‒ İpek ve altın yüzüğün zâhir durumda satımı yasak değildir. İpek ve yüzük satımı, üzüm suyu satımına bu açıdan benzemektedir. Burada zahir hal üzümün hamr yapımı için satımı değildir. Ve satımının yasak olmaması gerekir. 122

‒ Nebî (s.a.v): “Peygamber hamrı, sıkanı, taşıyanı, satıcısını lanetlemiştir.” denilirse?

‒ Zikredilen bu haber bizim meselemize delil teşkil etmez. Çünkü bu hamr hakkında vârid olmuştur. Bizim konuşmalarımız ise hamr değil üzüm suyu hakkındadır.123

‒ Denilirse ki: üzüm suyu satanın ‘âsir (hamr için çokça üzüm suyu sıkan kimse) gibi olması gerekir.

‒ Ona denilir ki: Senin kavlin hamr için çok üzüm suyu sıkanla ilgilidir bu durum naklettiğimiz habere delil teşkil etmez. Bir kimsenin bir kapta kaynayıp keskinleşinceye kadar üzüm sıkması caizdir. Bundan sonra (hamr olduktan sonra) hâlâ sıkmaya devam ederse bu durumda ‘âsir olur. Bu, haberin zahirinin iktizasıdır. Çünkü hamr sıkıcısı lanetlenmiştir. Dolayısıyla üzüm suyundan hamr haline gelmiş olması gerekir. Biz de aynı şekilde üzüm suyundan hamr yapmayı yasaklarız. Kim bunu yaparsa ‘âsir olur. Bizim meselemiz ise üzüm suyunu satan ile ilgilidir yapan (sıkan) ile değil.124

Yukarıda anlatılanlardan Cessas’ın akitlerde zâhiri iradeyi esas aldığı ve sebebin akde etkisi olmadığını düşündüğü açıkça görülmektedir. Daha önce de ifade edildiği gibi Cessas’ın bu konu hakkındaki görüşleri Hanefî mezhebinin sebep nazariyesi ile ilgili genel tavrını ortaya koymaktadır.

122 Cessas, a.g.e., II, 641.

123 Cessas, a.g.e., II, 641.

43