• Sonuç bulunamadı

1 5 Halife Mühtedî (H.255-256/M 869-870)

Türk Komutanlardan Salih b.Vasîf, Ebû Nasr diye bilinen Muhammed b. Boğa ve Bayıkbey, Halife Mu’tezz’den isteklerini alamayınca H.255/M.869 yılında onu

386 Taberî, IX, 355; İbnü’l-Esîr, VII, 168. 387 Taberî, IX, 388; İbnü’l-Esîr, VII, 195.

388 Ya’kûbî, Tarih, II, 504; Taberî, IX, 388; Mes’ûdî, Murûcü’z-Zeheb, IV,178; İbnü’l-Cevzî, XII, 80. 389 Mes’ûdî, Murûcü’z-Zeheb, IV, 178.

azlettiklerini391 daha önce öğrenmiştik. Bunun üzerine Türk komutanlar acele olarak toplanıp, Bağdat’ta bulunan Muhammed b. Vâsık’ı Sâmerrâ’ya getirttiler.392 Ona biat etmeye karar verdiler. Muhammed, babasının ölümünden sonra halife yapılmak istenmiş, fakat yaşı küçük olduğu için itirazlarla karşılaştığından Mütevekkil halife olmuştu.393 Muhammed, bu zaman zarfında siyasî hadiselere karışmamış ve sakin bir hayat yaşamıştı. Komutanlar tarafından halife seçildiğini öğrenince, önce kabul etmedi; ancak Mu’tezz’in hilâfetten çekildiğini bizzat söylemesi üzerine, H.255/M.869 tarihinde Mühtedî unvanı ile hilâfete geçti.394

Bu arada Muhtedî’nin halife olması üzerine Bağdat’ta bazı karışıklıklar meydana gelmiştir. Mu’tezz’in kardeşi Ebû Ahmed b. Mütevekkil Bağdat’ta idi. Bağdat halkı ve orada bulunan askerî birlikler, Muhtedî’nin halifeliğini kabul etmeyerek Cuma günü hutbeyi Mu’tez adına okutup Ebû Ahmed’i halife yapmak istemişler. Ancak Bağdat’taki durumu haber alan Sâmerrâ’daki komutanlar, orada bulunan askerî birliklere dağıtılmak ve onların gönüllerini kazanmak gayesiyle Yarcûh et-Türkî ile para gönderdiler. Türklerin bu farklı taktiği sayesinde Bağdat halkı Muhtedî’ye biat etmek zorunda kaldılar.395

Mu’tezz’in ölümüyle başlayan kargaşa ortamı Mühtedî’nin kısa süren ve mutsuz geçen hükümranlığında zirve noktasına ulaşmıştır. Bu kargaşa Sâmerrâ’daki o döneme dek gerçekleşen en kanlı savaştır ve halife ile Türkler arasındaki gerginliğin bir sonuca bağlanmasıyla bitmiştir. Mühtedî’nin, öncelikli sıkıntısı Salih ibn Vasîf’in isteğini nasıl yerine getireceği olmuştur. Maaşlarını isteyen Türk ordusunun yaptığı baskının altında kalan Salih, aceleyle ihtiyaç duyulan paranın sağlanabileceği bir kaynak aramıştır bu durum Mu’tez’in, sonra annesi Kabiha’nın başını yemişti. Olayın kendisine sıçramasından korkan Salih, halifenin hazinesinden sorumlu üç bürokrata, istenilen paranın verilmemesinden sonra ağır hakaret etmiş ve onların birini öldürmüştü. Nitekim paranın bulunmaması Salih’in sonunu hazırlamıştır. Salih’in ortadan kaybolduktan sonra halifeye üç bürokrata neden böyle davrandığını açıklayan bir mektup yazdığı söylenir. Bu mektubun halifede bulunması onun Salih ile işbirliği içinde olduğu şüphesinin yayılmasına neden olmuş ve Türk liderler ile halife sivri dillerle birbirlerini

391 Ya’kûbî, Tarih, II, 504; Taberî, IX, 388; İbnü’l-Esîr, VII, 195. 392 Ya’kûbî, Tarih, II, 504; Taberî, IX, 389; İbnü’l-Esîr, VII, 195. 393 Taberî, IX, 154; İbnü’l-Esîr, VII, 33.

394 Ya’kûbî, Tarih, II, 505; Taberî, IX, 391; Mes’ûdî, Murûcü’z-Zeheb, IV, 182-192;İbnü’l-Esîr, VII, 198; İbnü’t-Tiktaka, el-Fahrî, s. 246; Nüveyrî, Nihâyetü’l-Ereb, XXIII, 320; Suyûtî, Târîhu’l-Hulefa, s. 361

suçlamışlardır. Halife, Salih’in bürokratlara saldırırken yalnız olmadığını görmüş ve Bayıkbey ile Ebû Nasr Muhammed’in de el koyulan topraklardan paylarına düşeni aldıkları öğrenmiştir. Uzlaşma toplantıları hakkında tutulan kayıtlar bu konunun gerçekten de hassas bir nokta olduğunu gösterir. Suçlamalara sinirlenen Türk liderler Mühtedîyi ortadan kaldırmak için planlar yaparlar.

Mu’tezz’den sonra halife olan Mühtedî de kendinden önceki halifeler gibi kendisini iktidara getirenlerden kurtulmak için onlara karşı hile ve tuzaklar kurma peşine düşer ama netice atalarınkinden farklı olmamıştır. Onun görevden alınması hususunda son alarak el-Kerh ve ed-Dur halkından olan Türkler maaşlarını istemek üzere harekete geçmişler, Mühtedî kardeşi Ebû’l-Kasım’ı, Kayıglıg’ı ve başka kimseleri göndererek onları sakinleştirmiş, onlar da geri dönmüşlerdi. Bu arada Mühtedî, Türklere malların Boğa’nın çocukları Muhammed ve Musa’da olduğunu söylemiş ve onları hedef göstermişti. Olayların aleyhine gelişeceğini gören Muhammed b. Boğa Sâmerrâ’yı terk etmek üzere yola çıkmıştır. Mühtedî onlara aman verdiğini bildirmiş Muhammed’in saraya dönmesini sağlamıştır. Onları yakalayıp Kayıglıg ile birlikte hapse atmış ve Muhammed b. Boğa’dan elindeki mallar istenmişti. Ayrıca vekilinde bulunan on beş bin dinara el konmuş ve Muhammed öldürülmüştü. 396

Diğer taraftan Mühtedî, kardeşlerini hapsettikten sonra Musa b. Boğa’ya haber gönderip emrindeki askerleri Bayıkbey’e teslim edip geri gelmesini istemişti. Ayrıca Bayıkbey’e de mektup yazarak orduyu Musa’nın elinden teslim almasını ve Müsavir’e karşı savaşa devam edip ayrıca Musa b. Boğa ile Müflih’i öldürmesini emretmişti.397 Mühtedî böylece Türk komutanları birbirlerine düşürmek istemiş, fakat Türk komutanlar bu oyuna gelmemişlerdir. Bu komutanlar ortak bir karar alarak merkeze dönmeye ve Mühtedî’yi azletmeyi kararlaştırmışlardı. Sâmerrâ’ya dönen ilk komutan Bayıkbey olmuş ve hazırlıksız yakalanarak Mühtedî tarafından hapsedilmiştir.398 Mühtedî Boğa’nın oğlunu öldürdükten sonra dönemin en etkili komutanı hapsettiği Bayıkbey’i öldürme konusunda etrafındaki insanlarla istişare etmiş ve öldürülmesi noktasında karar almıştır.399

Mühtedî savaş hazırlığına girerek el-Meğâribe, el-Feragine ve Türkler’i etrafında toplamıştı. Sağ kanadına Mesrur el-Belhî, sol kanadına Yarcûh’u getirmiş, kendisi de Asar Tekin ve Tebaygu ve benzeri komutanlarla birlikte merkezde durmuştu. Sonra

396 Taberî, IX, 443; İbnü’l-Esîr, VII, 229. 397 Taberî, IX, 445; İbnü’l-Esîr, VII, 230. 398 Taberî, IX,46; İbnü’l-Esîr, VII, 231. 399 İbnü’l-Esîr, VII, 231.

Bayıkbey’in öldürülmesini emretmiş ve Bayıkbey öldürülüp başı Attab tarafından Türklere atılmıştı. Bayıkbey yanlısı olan Türkler bunun üzerine Attab’ın üzerine hücum ederek onu öldürmüşler, bu arada Mühtedî’nin sağ ve sol kanatlarında bulunan Türkler de karşı tarafta bulunan kardeşlerinin tarafına geçmişler ve Mühtedî’nin yanında kalan diğerleri bu şekilde mağlup olmuşlardı. Meydana gelen çarpışmalarda bir çok kimse öldürülmüştü. Mühtedî’nin adamlarından da çok kimse öldürülmüştü, kendisi de elinde kılıçla savaşmış mağlup olarak hapishanenin kapısına doğru koşmuş ve orada bulunanların kendisine yardım edeceklerini zannederek hepsini serbest bırakmıştı. Ancak hapishanedekilerin tümü kaçmaya başlamış ve hiç kimse ona yardım etmemişti. Bunun üzerine Mühtedî o sıralarda emniyet görevlisi bulunan Ahmed b. Cumeyl’in evine doğru yöneldi. Kendisini takip eden Türkler onu bulunduğu yerden çıkarıp bir katıra bindirerek Sâmerrâ’ya götürmüş, Ahmed b. Hakan’ın yanında hapse atmışlardı. Anlatıldığına göre, Mühtedî Ahmed b. Hakan’ın ellerini defalarca öpmüştü. Hapiste bulunduğu sırada Türklerle arasında bir hayli uzun konuşmalar geçmiş ve kendi kendisini görevden azletmesini istemişlerdi; ancak Mühtedî asla buna yanaşmayıp öldürülmeye razı olmuştu. Tarihçilerin ifadelerine göre, Mühtedî bizzat kendi el yazısı ile Musa b. Boğa ve diğer komutanlara kesinlikle dokunmayacağına, onlara her hangi bir suikastta bulunmayacağına, kanlarını akıtmayacağına ve bu hususta her hangi bir girişimde bulunmayacağına dair taahhüt yazmış, ancak bunun aksine davrandığı takdirde kendisine beyat etmemelerinin onlara helal olacağını ve istedikleri şekilde davranıp arzu ettiklerini hilâfet makamına getirebileceklerini ilave etmesine rağmen öldürülmekten kurtulamamıştı.400