• Sonuç bulunamadı

Haksız Fiilden Doğan Borçlar

Belgede Vergi Hukukunda borcun intikali (sayfa 64-71)

1- Haksız Fiilin Tanımı

Borçlar Kanununun borç ilişkisinin kaynağı olarak düzenlediği unsurlardan birisi de haksız fiilidir. Haksız fiil, literatürde bir kimsenin ister bilerek yani kasten, ister ihmal yoluyla yani taksirle olsun bir başkasının hukuka aykırı bir şekilde zarara uğramasına sebep olan eylem olarak tanımlanmaktadır110. Başka bir değişle, bir kimse hukuka aykırı bir fiille başka bir kimseye zarar verirse, haksız fiile sebebiyet vermiş olur ve bunun sonucunda da zarar veren kimse ile uğradığı zarar nedeniyle mağdur olan taraf arasında bir borç ilişkisi meydana gelmiş olur.

Günlük yaşantımızda da sık sık haksız fiil oluşturan fiillere rastlamak mümkündür. Örneğin bir kimseyi öldürmek, yaralamak, hakaret etmek, arabasının camını kırmak, malına zarar vermek, bahçe duvarını yıkmak gibi eylemler haksız fiil niteliği taşımaktadır.

Sözleşmeden doğan borç ilişkisi ile haksız fiilden doğan borç ilişkisi arasında sorumluluk açısından önemli farklılıklar vardır. Sözleşmeden doğan sorumlulukta zarar verenle zarar gören arasında önceden kurulmuş bir borç ilişkisi mevcuttur. Haksız fiilde ise borç ilişkisi hukuk düzeni tarafından herkese yüklenmiş genel ve objektif bir ödevin ihlalinden sonra kurulmaktadır. Nitekim haksız fiil sorumluluğunda kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil ile başkasına zarar veren, bu zararı

109 AKINTÜRK, OKAN a.g.e., s. 193. 110

gidermekle yükümlü olmaktadır111. Haksız fiil sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için failin kusurlu olması da arandığından, yani burada kusur, sorumluluğun kurucu unsuru olduğundan112, bu sorumluluğa kusura dayanan sorumluluk da denilmektedir.

2- Haksız Fiilin Unsurları

Bir fiilin haksız fiil olarak değerlendirilebilmesi için bir takım unsurlara sahip olması gerekmektedir. Söz konusu bu unsurlar, aşağıdaki tabloda da gösterildiği üzere; hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve uygun illiyet bağıdır.

Şekil 6 : Haksız Fiilin Unsurları

Hukuka Aykırı Fiil Kusur Zarar Uygun İlliyet Bağı

a) Hukuka Aykırı Fiil

Haksız fiil nedeniyle bir borcun doğabilmesi için öncelikle bir fiilin mevcut olması gerekir. Nitekim kişinin haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan zararı giderme borcu bu fiile dayanmaktadır. Burada sözü edilen fiil bir insan davranışıdır. Her insan davranışı önce düşünce sonra da düşünceyi eyleme geçirme aşamasından geçer. İnsan davranışı düşünce aşamasında kaldığı müddetçe haksız fiilden söz edilemez.

111 T.C. Adalet Bakanlığı, Türk Borçlar Kanun Tasarısı, Ankara, Şubat, 2008, s. 13. 112

Örneğin bir kişiyi öldürmeyi planlayan ve bu planı henüz eyleme dönüştürmeyen bir kişide fiil unsurunun gerçekleştiği söylenemez113.

Hukuka aykırı eylem olumlu bir davranışla işlenebileceği gibi olumsuz bir davranışla da işlenebilir114. Örneğin bir kimsenin, komşusunun duvarını yıkması olumlu davranışla işlenen haksız fiildir. Buna karşın, bir hasta bakıcının bakmakla yükümlü olduğu hastaya ilacını zamanında vermemesi yada doktorun kalp krizi geçiren bir hastaya gerekli müdahaleyi yapmayarak ölmesine neden olması olumsuz bir davranışla işlenen haksız fiildir.

Olumlu yada olumsuz bir eylemle bir başkasına zarar verildiğinde bir haksız fiilin doğmasının söz konusu olabilmesi için, bu eylemin ayrıca hukuka aykırı nitelikte de olması gerekmektedir. Hukuka aykırılık, kişilerin hukuken korunan değerlerini zarardan uzak tutmayı düşünen ve bu amaçla emir ve yasaklar içeren davranış normlarına aykırı hareket edilmesidir115.

Bazen zarar verici eylem kusurla işlendiği halde, ortada öyle durumlar vardır ki bunlar eylemin hukuka aykırılığını ortadan kaldırmaktadır. Borçlar Kanununda düzenlenmiş olan hukuka uygunluk nedenleri şunlardır116;

 Meşru müdafaa

 Zorda kalma (Iztırar) hali

 Kendi hakkını güç kullanmak suretiyle koruma  Kamu hukukundan doğan bir yetkinin kullanılması  Kamu yararı

 Özel hukuktan kaynaklanan bir yetkinin kullanılması  Zarar görenin rızası

 Üstün nitelikli özel yarar

113 KAYIHAN, a.g.e., s. 160. 114

Aydın ZEVKLİLER, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Temel Bilgiler, Turhan Kitapevi, Ankara, Ağustos 2001, s. 114.

115 ZEVKLİLER, a.g.e., s. 114.

116 Bu konu hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. KAYIHAN, a.g.e., s. 161-162-163-164-165-166-167-

b) Kusur

Borçlar hukukunda tarif edilmemiş bir kavram olmasına rağmen genel bir ifade ile kusur, hukuka aykırı sonucu istemiş olmamakla birlikte hukuka aykırı davranıştan kaçınmak konusunda iradenin yeteri derecede kullanılmaması olarak tanımlanabilir117. Kusur eylemi işleyen hakkında yürütülen bir değer yargısıdır ve faille ilgili subjektif bir nitelendirmedir118. Hukuka aykırılık haksız fiilin objektif öğesini oluştururken, kusur haksız fiilin subjektif öğesini oluşturmaktadır.

Haksız fiil sorumluluğu bir kusur sorumluluğudur ve ispat yükü zarar görene ait olup zarar gören kişi sadece zararını değil, zarar veren kişinin kusurunu da ispatlamak durumundadır119. Borçlar Kanununda haksız fiilin unsuru olarak kusura kast120, ihmal, teseyyüp121, tedbirsizlik kelimeleri ile işaret edilmeye çalışılmıştır ve doktrinde kusurun yoğun şekline kast, hafif şekline ise ihmal denilmektedir. Kusurdan söz edilebilmesi için, zarar veren davranışı yapan kişinin kusur yeteneğine sahip olması gerekmektedir. Kusur yeteneği ise kişinin temyiz gücüne sahip olmasını ifade eder. Ayırt etme gücüne sahip olmak Medeni Kanunda, kişinin yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun bir şekilde davranma yeteneğine sahip olmaması olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla ayırt etme gücüne sahip olmayan bir kimsenin eyleminin kusurlu olduğunu söylemek mümkün değildir122.

Bir kişinin hukuka aykırı ve zarar doğurucu bir eylemden sorumlu tutulabilmesi için kural olarak kusurlu bulunması gerekmekle birlikte, bu kuralın istisnasız bir biçimde uygulanması bazen hakkaniyete aykırı sonuçların doğmasına

117 OĞUZMAN, ÖZ, a.g.e., s. 526. 118

Mustafa Reşit KARAHASAN, Türk Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Birinci Cilt, Beta Yayınları, İstanbul, 2003, s. 483.

119 Ali ÇİVİ, Denise UNKAN, İsviçre Medeni Kanunu ve Borçlar Kanunu’nun Alınışının 80.

Yılı Sempozyumu, İstanbul Ticaret Odası, İstanbul 2007, s. 88.

120

Kast haksız bir sonucun elde edilmesi için bilerek ve istenerek yapılan iradi faaliyettir.

121 Arapça kökenli olan teseyyüp kelimesi, kelime anlamı olarak kayıtsızlık, tembellik, ihmalcilik gibi anlamlarda kullanılmaktadır.

122 Hasan Tahsin GÖKCAN, Hukukumuzda Haksız Fiil Sorumluluğu ve Tazminat Davaları, Seçkin Yayınları, Ankara 2003, s. 28.

sebep olabilmektedir123. İşte bu sebeple kusur sorumluluğuna kati bir suretle bağlı kalınmanın doğru olmadığı kabul edilerek, sorumlu tutulan kişinin sorumlu olmasa da bazı hallerde sorumlu tutulabileceği kabul edilmiştir. Başlıca üç temel başlıkta toplanabilecek olan kusursuz sorumluluk halleri şunlardır124;

 Hakkaniyet sorumluluğu

 Gözetim ve özen gösterme borcundan doğan sorumluluk • İstihdam edenin (adam alıştıranın) sorumluluğu • Hayvan idare edenin sorumluluğu

• Ev başkanının sorumluluğu

• Bina ve yapı eseri sahibinin sorumluluğu • Taşınmaz malikinin sorumluluğu

 Motorlu taşıt aracı işletenlerin sorumluluğu

c) Zarar

Haksız fiil sorumluluğunun doğabilmesi için gerekli olan öğelerden diğeri de zarardır. Nitekim yapılan eylem hukuka aykırı olsa ve kusurla işlense bile eğer eylem sonucunda ortaya bir zarar çıkmıyorsa bu durumda haksız fiil sorumluluğundan söz edilemez.

Zarar, bir kimsenin kendi rızası dışında malvarlığında meydana gelen azalmalardır125. Hukuk dilinde ise zarar dar ve geniş anlamlarıyla kullanılmaktadır. Dar anlamdaki zarar maddi zararı126 ifade etmekte ve yukarıda da tanımlandığı gibi

123 ZEVKLİLER, a.g.e., s. 120. 124

Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. ZEVKLİLER, a.g.e., ss. 122-123-124-125-126-127. 125 OĞUZMAN, ÖZ a.g.e., s. 514.

126 Zarar verici eyleme maruz kalan kişinin malvarlığında zarar verici eylem nedeniyle meydana gelen durum ile bu eylemden önce mevcut olan durum arasındaki fark maddi zarar olarak ifade edilir. Maddi zararın söz konusu olabilmesi için zarar verici eylemden önceki duruma göre

maddi zarar kişinin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen zarar olarak ifade edilmektedir. Geniş anlamda zarar ise malvarlığı dışında kişinin şahıs varlığı haklarında da meydana gelen zararları yani manevi zararları127 da kapsamaktadır128. Örneğin, bir kişinin ağır bir şekilde dövülerek hastaneye yatmasına sebep olunduğunda, ödenecek hastane, hekim, ilaç giderleri ile hastanede kaldığı süre içerisinde çalışmamasından doğan kazanç kaybı, parayla ölçülebilir değerler olduğundan maddi zararlardır. Ancak kişi bu dövülme olayı sonucunda günlerce hastanede yatarak psikolojik tedavi görürse bu durumda maddi zararla birlikte manevi zararın doğması da söz konusu olmaktadır.

d) Uygun İlliyet Bağı

Haksız fiil sorumluluğunun dördüncü zorunlu unsurunu da uygun illiyet bağı oluşturmaktadır. Hukuki sorumluluğu doğuran unsurlar arasında illiyet bağı büyük bir önem taşımaktadır. Nitekim illiyet bağı sorumluluğun asli şartı, tazminat hukukunun da temel ilkesini oluşturmaktadır. Bu şart olmadan kişinin sorumlu tutulması düşünülemez. İlliyet bağı, meydana gelen zararla söz konusu davranış veya olay arasında bir sebep-sonuç ilişkisinin bulunmasını gerektirir ki; hukukta gerçekleşen zararla sorumluluğun bağlandığı olay ve davranış arasındaki sebep- sonuç ilişkisine illiyet bağı denilmektedir129.

Fakat bir sonucu, ondan önce oluşan birçok olaya bağlı tutmak ve onların her birini olayın nedeni olarak değerlendirmek mümkündür. Örneğin, bir kimseyi elinde bıçakla kovalayan kişiden kaçarken caddeye çıkıp kendisine bir arabanın çarpması eylemden sonra malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesi gerekmektedir. Ayrıntılı bilgi

için bkz. EREN, a.g.e., ss. 473-482 arası

127 Bir kişinin, kişiliğini yani şahıs varlığını oluşturan hukuki değerlerin ihlali nedeniyle uğramış olduğu kayıp manevi zararı ifade etmektedir. Şahıs varlığı yada kişilik hakları, bir kimsenin kişi olarak taşıdığı, hukukça korunan kişilik değerlerinin tümünü ifade etmektedir. Kişinin hayatı, vücut bütünlüğü, şerefi, ismi, ticari itibarı gibi değerler kişilik değerlerini, dolayısıyla da kişilik haklarını oluşturmaktadır. Bu değerlere saldırıda bulunulması objektif olarak kişinin şahıs varlığında eksilmeye neden olur. Diğer yandan bu saldırı sonucunda mağdurun iç dünyası da yıkılır, ruhsal bütünlüğü bozulur, yaşama zevk ve sevinci ile huzur ve mutluluk duygularında eksilme olur. EREN, a.g.e., s.483, GÖKCAN, a.g.e., s. 32.

128 GÖKCAN, a.g.e., s. 30. 129

sonucu hastaneye kaldırılan kimse hastanede uygulanan yanlış tedavi nedeniyle sakat kalıp iş görmez hale gelir ve bu sebeple iflas ederse ve eşi de intihar ederse, iflastan doğan zararın nedeni tedavideki hata nedeniyle iş görmez hale gelmesi; arabanın çarpması sonucu yaralanması ve hastaneye gitmek zorunda kalması; bıçaklı bir kişi tarafından kovalandığı için caddeye fırlaması olaylarından her birisidir. Ancak bu olayların hepsi de illiyet bağı açısından doğan zararın nedeni değildir. Bunların içerisinde, yaşam deneyimlerine göre, sonucu meydana getirmeye en uygun olan neden uygun illiyet bağı olarak seçilir. Verilen örnekte zararlı sonuca yani iflasa neden olan olay, yanlış tedavi sonucunda kişinin iş görmez hale getirilmesidir130.

3- Haksız Fiilin Sonuçları

Yukarıda açıkladığımız dört öğenin yani hukuka aykırı bir eylem, kusur, zarar ve uygun illiyet bağının bir arada bulunması durumunda, haksız fiil sorunluluğunun koşulları tamamlanmış olur ve bu durumda yaptığı eylemle haksız fiile sebep olan kişinin verdiği zararı tanzim etmesi gerekir. Haksız fiil sorumluluğu nedeniyle verilen zarar karşılığı yapılan ödemeye de haksız fiil tazminatı denilmektedir.

Haksız fiil tazminatı kendi arasında maddi tazminat ve manevi tazminat olarak ikiye ayrılmaktadır. Maddi tazminatın tanzim edilmesi de nakdi tanzim yada aynen tanzim şeklinde olmaktadır. Nitekim nakden tanzim, zarar gören kişinin malvarlığında meydana gelen zararın para ile giderilmesidir. Aynen tanzim ise, örneğin kırılan camın yerine yenisinin takılmasında olduğu gibi, para ödemesinde bulunmak yerine, mağdurun malvarlığının zarardan önceki eski haline getirilmesidir131.

Tazminat şekli ve miktarı bizzat hakimin kendisi tarafından belirlenmektedir. Davacı haksız fiil nedeniyle zarara uğrayan kişi, davalı ise haksız fiilden sorumlu

130

ZEVKLİLER, a.g.e., s. 129.

131 Maddi tazminatın özel bir şekli de destekten yoksun kalma tazminatı adını taşımaktadır. Bu tazminat, haksız fiil sonucunda kişinin ölümüne sebebiyet verilmesi halinde, ölen kişinin sağlığında bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, kendilerine bakan kişiyi kaybetmeleri nedeniyle istedikleri tazminattır. ZEVKLİLER, a.g.e., s. 130.

olan kişidir. Haksız fiilin koşullarını ve özelliklede zararın ve kusurun varlığını, haksız fiilden zarar gören taraf yani davacı ispatlamak zorundadır. Öte yandan hakim, mağdurun zarara razı olduğu veya zararın meydana gelmesinde mağdurun da kusurunun bulunduğu durumlarda, tazminat miktarında indirime gidebilir veya tamamen ortadan kaldırabilir132.

Belgede Vergi Hukukunda borcun intikali (sayfa 64-71)

Benzer Belgeler