• Sonuç bulunamadı

Türk Hakanının Tahta Çıktığı Gün

2.1. TÂHĠR’ÜLMEVLEVÎ’NĠN TARĠHĠ MAKALELERĠNĠN TARĠHÇĠLĠK AÇISINDAN ĠNCELENMESĠ

2.1.8. Türk Hakanının Tahta Çıktığı Gün

SebilürreĢâd dergisinde yayınlanan bu makale, Tâhirülmevlevî‟nin okumuĢ olduğu “Türk Yurdu‟‟ adlı makale dolayısı ile oluĢan düĢüncelerini içermektedir. Söz konusu makaleyi okuduğunda, önce anlamakta zorlanmıĢ ancak Nisanın 14. günü ibaresini görünce bu yazının manasını tahmin etmiĢtir. Tâhirülmevlevî Türk Dil Kurumunun Türkçenin sadeleĢtirilmesi ile ilgili çalıĢmalarından rahatsız olduğunu faklı kitap ve makalerinde yayınladığı gibi burada da tekrarlamıĢtır. Kalem ehli ve doğma büyüme Ġstanbullu biri olarak “Türk Yurdu” adlı makaleyi anlayamamasını eleĢtirerek dilde sadeleĢtirme çalıĢmalarına tepkigöstermiĢtir.301

Okuduğu makalede gördüğü hakan kelimesinden esinlenerek, Vefik PaĢa‟nın Lehçe-i Osmani‟sini açıp “hakan”kelimesine bakmak istemiĢtir. Tâhirülmevlevî, bu Ģekilde makalenin asıl

299

Tâhirülmevlevî, a.g.s.. 300

Tâhirülmevlevî, a.g.s; Ġrfan Yücel, a.g.e., s. 20. 301

“Yazılarımızın sırf Türkçe olacak diye böyle anlaĢılmaz ve çetrefil bir Ģive olub gitmesine teessüf edib dururken (Vefik PaĢa) merhumun (Lehçe-i Osmani)‟sini açıb (hakan) kelimesine bakmak hatırıma geldi. ”Tâhirülmevlevî makalede geçen bu ifadesiyle Türkçenin gereğinden fazla sadeleĢtirilmeye çalıĢıldığını bu durumun yazılanları anlamayı dahi güçleĢtirdiğini belirtmiĢtir (Tâhirülmevlevî, “Türk Hakanının Tahta Çıktığı Gün”, SebilürreĢad Dergisi, c. VIII, sy. 10, s. 184).

69 konusuna geçmiĢtir. Kelimenin anlamı Lehçe-iOsmani‟de“hakan is: Çincede hevhank. PadiĢah ve ĢahinĢah manasına olmağla Türk ve Tatar ve Moğol hanları Çin Ġmparatorlarına galebe edib müstakil oldukça bu ünvanı kullanmıĢ ve hakan diye tahrif etmiĢlerdi. Kema sarrahu Abdullahi Beyzâvi. (Kaan) bunun tahrifiyle taribidir.‟‟Ģeklinde bir açıklama görmüĢtür.302

Tâhirülmevlevi‟nin yaptığı araĢtırmalara göre, Türk ve Tatar uluslarından isyan edip ayaklanarak idareyi ele geçirmiĢ olan liderlerine„‟hakan‟‟ ünvanı verilmektedir.“Defter-i Hakani, Dîvan-ı Hakani, NiĢan-ı Hakani, Hakan-ı Çin.” vb. Burhan-ı Kat‟i Tercemesine göre Kaan kelimesinin, hemze ile yazıldığında Çin hükümdarlarına mahsus bir unvan olduğunu belirtmiĢtir. Buna örnek olarak Kayser-i Rûm ve ġâh-ı Ġran ünvanlarını vermiĢtir. Hakan kelimesinden baĢka “han” kelimesini de araĢtıran Tâhirülmevlevî, Lehçe-i Osmani‟de“Hân is. Çin‟de hang, vang, ung: melik manasına olmağa Tatar‟dan evvel Çin‟e müstevli olan etrak müluku o ünvanı takınmıĢ ve her ulus büyüğüne han denmiĢtir” Ģeklinde bir açıklama yapmıĢtır. Bu ünvanın aslında Çin‟de kullanılmakta olduğunu ve Tatarlardan önce Çin topraklarını istila eden bütün milletlerin liderleri için kullanıldığını belirtmiĢtir. Osmanlı Devleti‟nden de “Türk Hakanı‟‟ Ģeklinde bir unvan kullanıldığını tespit etmiĢtir.303

Osmanlı Devleti‟nin kurucusu olan Osman Gazi‟nin önce bey ünvanını, bağımsızlığını ilan ettikten sonra Han ünvanı kullandığını, Yıldırım Bayezid‟e Mısır‟daki Abbasi halifesi tarafından “Sultan-ı Ġklim-i Rum‟‟ ünvanı verildiğini, I. Selim‟in hilafeti almakla “Halife‟‟ ünvanını kullanmaya baĢladığını aktarmıĢtır. Yavuz Sultan Selim‟den sonra gelen Osmanlı padiĢahlarının dinen Halife, siyasi unvan olarak da sultan ve padiĢah ünvanlarını kullandıklarını, ayrıca “Sultanü‟l-Berreyn ve Hakanü‟l-Bahreyn‟‟ gibi ünvanlar da kullandıklarını ancak “Türk Hakanı“ ünvanını kullanan bir Osmanlı PadiĢahını hatırlamadığını belirtmiĢtir. Dolayısıyla “Türk Yurdu‟‟ isimli makalede bu ibarenin kullanılmasını eleĢtirmiĢtir. Tâhirülmevlevî, „‟Bu terkib OsmanlıTürkleri için mi yoksa bütün Türkler için mi kullanılmıĢtır?‟‟ sorusunu sorarak, iki tane evin olduğu köyde bile PadiĢah kelimesi Osmanlı padiĢahı olarak anlaĢıldığını yazmıĢtır. “Aslen Çince olan “Türk Hakanı”

302

Tâhirülmevlevî, a.g.s. 303

70 ibaresi kullanılmakla ne amaçlanmıĢtır?” Ģeklinde bir soru ile okuyucunun dikkatini çekmiĢtir.304

Tâhirülmevlevî‟ye göre, akla gelen baĢka bir mesele de PadiĢah acaba Osmanlı sınırları içinde yaĢayan Türk olmayan Müslim ve gayr-i Müslimlerin hakanı değilmidir ki “Türk‟‟ Hakanı ibaresi kullanılmıĢtır. Bu ibarenin her Ģekilde yanlıĢ ve siyasi açıdan zararları olabilecek, hem devlet içinde rahatsızlık uyandırabilecek hem de Osmanlı içindeki azınlıkları kıĢkırtmak için uğraĢan Avrupalı devletlerin aleyhte kullanacakları bir ibare olduğunu ifade etmiĢtir. Rusya‟yı kastederek „‟ezcümle Ģimali dostumuzu huylandırmaz ve homurdandırmaz mı?‟‟ derken yine düĢmanı hakir gören ifadeleri dikkati çekmektedir. Tâhirülmevlevî, bu meseleye dini açıdan bakılması gerektiğini, Osmanlı halifesinin bütün Türk ve Arapların emîri ve imamı olduğunu belirtmiĢtir.305

Tâhirülmevlevî‟ye göre söz konusu makale,milliyetçilik meselesinin hassas olduğu bir dönemde biraz daha dikkat edilerek yazılmalıdır. “Türk Hakanı‟‟ denileceğine “Peygamberimizin vekili bulunan padiĢahımızın” denilmelidir. Böylece ibarenin çok daha kapsayıcı olacağını ve dörtyüz milyon Müslümanın kalblerine hitap edeceğini vurgulamıĢtır. Tâhirülmevlevî meseleye Osmanlıcılık açısıdan bakarak, dil konusundaki bilgi birkiminin ve bu konudaki hassasiyetin de etkisiyle kendi düĢünce ekseninde bir yorum getirmiĢtir. Ona göre Osmanlı ümmetinin kurtuluĢu; Müslüman olanların ümmetçilik, gayrimüslim olanların da Osmanlıcılık düĢüncesi etrafında birleĢmesindedir.306

Tâhirülmevlevî‟nin 1910 yılında kaleme aldığı bu yazısında dikkat çeken dil konusundaki hassasiyeti, daha sonraki yıllarda

304

“ġıkk-ı evvele göre iki evli bir köyde bile malum ve mütearif olan padiĢah lafz-ı muhteremine nisbeten – aslen Çince olub halis Türkce olmayan- hakan kelimesinin garabetinden sarf-ı nazar eylediği halde (Türk hakanı) olan cenâb-ı Ģevketmeâb, Türk olmayan müslim ve gayr-i müslim tabi-i Osmaniyyenin de hakanı değil mi?” Bu hususla ilgili olarak Tâhirülmevlevî‟nin kendi cümlelerini aynen dipnot olarak verilerek dili kullanmadaki ustalığı ortaya konmuĢtur. (Tâhirülmevlevî, a.g.s.) 305

KürĢat Yıldırım, Ġslâm Öncesi Türk Devletlerinde Hükümdar Unvanları ve Alametleri, Ġst. 2018, Afyonkarahisar I. Türk Tarihi Sempozyumu, Türklerde Devlet, Bildiriler, 19-21 Ekim 2017., s. 491- 493.

306

71 özellikle Latin alfabesinin kabulü ve Türk Dil Kurumunun baĢlatmıĢ olduğu dilde sadeleĢtirme çalıĢmaları döneminde daha da artmıĢtır.307

2.1.9. Tarih-i Ġslâm Sehâifinden ġam Fütûhâtı “Feth-i Kınnesrîn’’