• Sonuç bulunamadı

2.1. TÂHĠR’ÜLMEVLEVÎ’NĠN TARĠHĠ MAKALELERĠNĠN TARĠHÇĠLĠK AÇISINDAN ĠNCELENMESĠ

2.1.17. Abdullah bin CahĢ

Tâhirülmevlevî, makalede Hz. Muhammed döneminde yaĢanan Batn-ı Nahle seriyyesini ele almıĢtır. Seriyyede emir olarak görevlendirilen Abdullah b. CahĢ, Hz. Peygamber‟in seçkin sahabelerinden biri olarak tanıtılmıĢtır. Hz. Muhammed, Abdullah b. CahĢ‟ı görevlendirerek Medîne‟nin doğusuna doğru Necid yolunda ilerlemesini ve iki gece sonra kendisine verdiği mektubu açmasını istemiĢtir. ArkadaĢları ile yola çıkan Abdullah b. CahĢ ise iki gün sonra mektubu açmıĢ ve Hz.

442

Tâhirülmevlevî, Müslümanlıkta Ġbadet Tarihi,Ġst. 1963, s.179. 443

Tâhirülmevlevî, a.g.m., s. 45. 444

110 Muhammed‟in emrini okumuĢtur. Bu mektupta “Ġçinizden açlığa ve susuzluğa en dayanıklı olanınızı emir olarak tayin ediyorum.” Diyerek Abdullah‟ı iĢaret etmiĢ ve onu emir seçmiĢtir. Mektupta “Bu mektubumu okuduğunda Mekke ile Taif arasındaki Nahle Vadisi‟ne ininceye kadar yürü. Orada KureyĢlileri ve KureyĢ kervanını gözetle. Bize onlar hakkında bilgi getir. ArkadaĢlarından hiçbirini seninle birlikte gitmeye zorlama” ġeklinde yazmaktadır.445

Hz. Muhammed müĢrik kervanının gözetlenmesi ve bilgi toplanmasını istemiĢtir. Ancak MüĢrikler Müslümanları görmüĢtür. Paniğe kapılan Müslümanlar recep ayının bitip bitmediğinden emin olamamıĢtır. Recep haram aydır ve bu ayda savaĢmak Araplarda kesinlikle yasaktır. Ancak açığa çıktıklarının anlaĢılmasını istemeyen ve kervanın Mekke‟ye gideceğini bilen Müslümanlar müĢrikleri öldürmeye karar verir. MüĢriklere atılan ilk ok, Vâkıd b. Abdullah (r.a)„ın attığı oktur. Ve müĢrik kervanının yöneticisi Amr b. Hadramî‟nin ölümüne sebep olmuĢtur. Diğer müĢrikleri esir alıp ganimetle beraber Medîne‟ye dönen Müslümanlar yaptıkları yüzünden bütün Arap Yarımadasında Müslümanlar aleyhine büyük bir fitne çıkmasına sebep olmuĢlardır.446

Tâhirülmevlevî, Ġslâm tarihinin ilk seriyyesi kabul edilen bu harekâta önem vermiĢ ve seriyyeyi ayrıntılı bir Ģekilde ele almıĢtır. Arap Yarımadasında Müslümanlar ile müĢrikler arasında baĢlayacak olan savaĢların baĢlangıcı bu olay olmuĢtur.447

Bu seriyye dolayısıyla Medîne‟ye dönen mücahitlerin Müslümanları ne kadar zor bir duruma düĢürdüğünü anlatan Tâhirülmevlevî, seriyyeye katılan Müslümanların büyük bir piĢmanlık yaĢadıklarını; Hz. Muhammed‟e ve ashaba karĢı utanç içinde kaldıklarını aktarmıĢtır.448

Mücahitlerin bu saldırısı Arap yarımadasında büyük tepkiyle karĢılanmıĢ;Araplarca kesin olarak yasak olan bir ayda savaĢılmıĢ olması, Müslümanların itibarını zedelemiĢtir. Dolayısıyla Mekke‟de kalmıĢ olan

445

Ġsmail L. Çakan, Abdullah B. CahĢ, DĠA, c. I, s. 88-89. 446

Mustafa Fayda, “Batn-ı Nahle Seriyyesi”, DĠA, c. V, s. 202-203. 447

Bilgi Canpolat, Kur‟an-ı Kerim‟de Hz. Peygamber‟in SavaĢları, Ġst. 1990, BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.; s. 9.

448

111 Müslümanlara yapılan baskı artmıĢtır. Mücahidler böyle bir duruma sebep oldukları için büyük piĢmanlık yaĢamıĢlardır. Ancak kısa bir süre sonra Hz. Muhammed (S.A.S.)‟e indirilen vahiy mücahidlere derin bir nefes aldırmıĢ ve Müslümanların müĢriklere karĢı tavırlarını ayarlamalarında önemli bir ölçü olmuĢtur. 449

Tâhirülmevlevî, konuyla ilgili olarak “habibim sana haramda mukatele edilip edilemeyeceğini soruyorlar” ayetini verdikten sonra “ġehr-i Haram‟da savaĢmak büyük bir Ģeydir. Ancak insanları Müslümanlıktan men etmek, Allah‟a eĢ ortak koĢmak, Müslümanların Kâbe‟yi ziyaretini yasaklamak, Mekkeli Müslümanları memleketlerinden çıkarmak Allah katında Ģehri haramdaki mukateleden daha büyük bir suçtur.‟‟ ġeklinde ayeti aktarmıĢtır.450

Ġnen ayetlerle Abdullah CahĢ ve arkadaĢlarının hatakar olmadıklarını belirten Tâhirülmevlevî, müĢriklere karĢı savaĢla ilgili olarak tavırlarının nasıl olması gerektiği konusunda yorumlarda bulunmuĢtur. Buna göre müĢriklere karĢı yapılan mücadelede, hiçbir meselenin Allah ve Rasulü‟nün rızasının ötesine geçemeyeceğini ifade etmiĢtir. Hz. Muhammed‟e inen ayetlerle mesele Müslümanlar açısından biraz daha netlik kazanmıĢtır. Müslümanların her durumda ve her mekânda saldırıya karĢı saldırıyla cevap vermeleri gerektiğini anlayıp rahatlamıĢlardır. Önce mücahidlerin seriyyeden getirdikleri ganimetlerin yüzüne bile bakmayan Hz. Muhammed (S.A.S.); Bakara sûresindeki ayetlerlerle mesele açığa kavuĢunca bu ganimetleri Bedir ganimetleri ile birleĢtirip Müslümanlar

449

“Sizinle mukateleye kalkıĢanlarla siz de fi Sebilillah mukatele edin. Lakin tecavüzde bulunmayın ki Allah, mütecaviz olanları sevmez. MüĢrikleri ne vakit ve nerede bulursanız öldürün ve siz memleketinizden çıkardıkları gibi siz de onları çıkarın ki fitne katlden eĢeddir. Fakat onlar size taarruz eyleyinceye kadar müĢriklerle Mescid-i Harâm civarında harb etmeyin. Taarruz edecek olurlarsa siz de onları öldürün ki kâfirlerin cezası budur. Harb, yahud Ģirkden vaz geçerlerse Allah Teala Gafur-ı Rahîmdir. Fakat onlar size taarruz eyleyinceye kadar müĢriklerle Mescid-i haram civarında harb etmeyin. Taarruz edecek olurlarsa sizde onları öldürün ki kâfirlerin cezası budur. Harb, yahûd Ģirkden vâz geçerlerse Allah Teala Gafur-ı Rahîmdir”. (Bakara Suresî, 190-1195. Ayetler. (Tâhirülmevlevî, a.g.s.)

450

“Sana haram ayda savaĢmanın hükmünü soruyorlar. De ki: O ayda savaĢmak büyük bir günahtır. Fakat Allah‟ın yolundan insanları alıkoymak, Onu inkâr etmek, Mescid-i Haram‟ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan sürüp çıkarmak Allah katında daha büyük bir günahtır. Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür. Eğer düĢmanlarınızın gücü yeterse, dininizden döndürünceye kadar sizinle savaĢmaya devam ederler. Sizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada da ahirette de boĢa gitmiĢtir. Bunlar cehennemliklerdir, orada sürekli kalacaklardır.” (Bakara Sûresi 2/217; Ġbn HiĢâm, es-Sîre, II, 254-255; Vâkıdî, Meğâzî, c.I, s. 18; Ġbn Kesîr, el-Bidâye, c. V, s. 39.)

112 arasında taksim etmiĢtir. Esirler de Müslümanlardan seriyye sırasında esir alınmıĢ olan Sa‟d bin Atebe‟nin dönmesi ile beraber fidye karĢılığında bırakılmıĢtır.451

Abdullah b. CahĢ‟ın kılıcı kadar dilinin de çok keskin olduğunu yazan Tâhirülmevlevî, Abdullah b. CahĢ‟a ait bir beyti ve tercümesini vermiĢtir.452

Abdullah b. CahĢ‟ın manzuma benzeyen ifadelerini çok beğenmiĢ ve makalesinde kendisine iltifat etmiĢtir. O, sahabe arasında edebiyatta çok sayıda kabiliyetli kiĢiler olduğunu, Ġslâmın edebiyatı geliĢtirdiğini düĢünmektedir.453

Abdullah b. CahĢ, Bedir ve Uhud SavaĢlarında fedakarane büyük hizmetler görmüĢ, savaĢtığı sırada elindeki kılıç kırılmıĢ, Hz. Peygamber (S.A.S) kendisine bir kılıç hediye etmiĢtir. Uhud SavaĢında Hz. Hamza‟nın Ģehit olduğu sırada Abdullah Ebu‟l Hakem b. Ahnes b. ġerîk tarafından Ģehid edilmiĢtir. Tâhirülmevlevî, Abdullah‟ı katleden kiĢinin de Müslümanlar tarafından öldürüldüğünü edebî bir üslupla anlatmıĢtır. SavaĢ bitince, müĢrik kadınları savaĢ alanına gelip Ģehid olmuĢ Müslümanlara müsle yapmıĢlar; Abdullah b. CahĢ‟ın da burnunu ve kulaklarını kesip ipe geçirmiĢlerdir. Tâhirülmevlevî, Müsle kavramını „‟Burnunu ve kulağını ve sâir bazı azâsını kesmek ve gözünü oymak gibi. Kâmus Tercümesi‟‟ Ģeklinde açıklamıĢtır. Ayrıca kelimenin gramer yapısı hakkında ayrıntılı bilgilendirme yapmıĢtır.454

Son olarak Abdullah b. CahĢ‟ın ve Sa‟d b. Ebi Vakkas‟ın Uhud SavaĢının olacağı günün sabahında ettikleri duayı aktarmıĢtır. Sa‟d b. Ebû Vakkâs, duasında büyük bir düĢmana denk gelip ona galip gelmeyi istemiĢ; Abdullah b. CahĢ ise büyük bir düĢmana rast gelip onu yenmeyi, Ģehid olmayı burnunun ve kulaklarının kesilmesini istemiĢtir. Ahirette, Allah kendisine ‟‟burnun ve kulakların nerede kesildi? Deyince Yâ Rab senin ve Resûlunun yolunda kesildi diyeyim” diye duâ

451

Mustafa Fayda, “Batn-ı Nahle Seriyyesi”, DĠA, Ġst. 1992, c. V, s. 202-203. 452

“Siz; ġehr-i haram dâhilinde katli azim-i günâh sayıyorsunuz. Lakin aklı baĢında biri; hakikatı görecek olsa sizin erbâb-ı istidâdı Muhammed‟in söylediklerinden münakis ve onları tekzibiniz, kezâ Beyt-i Mükerremde Allah için secde eyleyen bulunmasın diye Mescid-i Haram‟dan ahâlisini çıkarmanız, Allah bilir ki ondan daha büyükdür. Bizi Amr bin el-Hadrami‟nin katli ile ta‟yib ediyorsanız, Ġslâm‟ın zaferi ile bağı ve hâsid olanlarda titriyorsa evet. Nahle mevkiinde Vakid bin Abdullah ateĢ-i harbî ikâd edince mızraklarımızı onun kanıyla suladık. (Tâhirülmevlevî, Abdullah bin CahĢ, Mahfil Dergisi, c. II, sy. 24., s. 225).

453

Nesrin Aydın Satar, “Ġslâm ve Edebiyat: Kavramsal TartıĢmalar Bağlamında Yeni Bir Çerçeve Denemesi”, IV. Türkiye Lisanüstü ÇalıĢmaları Kongresi-Bildirimleri Kitabı III.

113 ettiğini ve bu duanın aynen gerçekleĢtiğini anlatmıĢtır. Tâhirülmevlevî, KurtuluĢ SavaĢının son aylarının yaĢandığı dönemde Ģehidlik kavramının kutsallığını vurgulayarak askere cesaret ve ümit vermiĢtir. Onlara çok kutsal bir yolda mücadele ettileri ve ölmeleri halinde Ģehitlik mertebesine eriĢecekleri mesajını vermiĢtir. Yazısında Kısas-ı Enbiyâdan yararlandığını da ifade etmiĢtir. Tâhirülmevlevî, kırk yaĢlarında vefat eden Abdullah b. CahĢ‟ın Hz. Hamza ile aynı kabre konulduğunu yazarak bu makalesini bitirmiĢtir.455