• Sonuç bulunamadı

Hacerü’l-Esved, Ka’be ve Hac

3. HURÛFÎLĐK TASAVVURU VE TARĐHSEL SÜRECĐ

2.2. HURÛFÎ DÜŞÜNCEDEKĐ ISTILAHLAR

2.3.2. Hz Âdem ve Hz Havva

2.3.2.2. Hacerü’l-Esved, Ka’be ve Hac

Fazlullah, namazda olduğu gibi hac ile ilgili bahislerinde de Ka'be’ye verdiği önem üzerinden bu ibadeti değerlendirir. Yapmaya çalıştığı, haccın aslında ne anlam ifade ettiğini açıklamaya çalışmaktır. Bunu yapmak için Fazlullah sırasıyla; Hacerü'l-Esved, Ka'be ve hac ibadetini kendi sistematiği içinde yeni te’viller ile yorumlar.

115

Derviş Murtaza, Dürr-i Yetim, vr. 259a.

116

Derviş Murtaza, Dürr-i Yetim, vr. 17a.

117

Birge, John Kingley, Bektaşîlik Tarihi, (çev. Reha Çamuroğlu), Đstanbul, 1991, Ant Yayınları, s. 174.

118

Huruf-ı mukattaanın 14 tane olmasına rağmen Fazlullah bu harflerin okunduğu gibi yazıldığında ortaya çıkan 17 harfi huruf-ı muhkemât olarak isimlendirip, huruf-ı mukattaanın sayısını 17 kabul etmektedir.

119

“Ey Đsrâil oğulları, size verdiğim nimetleri hatırlayın, bana verdiğiniz sözü tutun ki, ben de size verdiğim sözü tutayım ve sadece benden korkun!”120 ve “Rabbin, Âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini almış ve: ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ diye onları kendilerine şâhid tutmuştu. ‘Evet, (buna) şâhidiz!’ dediler. Kıyâmet günü ‘Biz bundan habersizdik!’ demeyesiniz”121 ayetlerini ele alan Fazlullah, burada anlatılan karşılıklı ahidleşmenin göstergesinin Hacerü'l-Esved olduğu122 kanaatindedir. Hac sırasında tavafa Hacerü'l-Esved’den başlanması,

onun, Allah’ın kullarından aldığı bir ahidname olmasının delilidir. Aslında gözü ve dili olan Hacerü'l-Esved,123 kıyamet gününde yarılacak, konuşacak ve ahidnameyi izhar

edecektir.124 Sütten daha beyaz olan ve cennetten getirilen Hacerü'l-Esved Hz. Âdem’i temsil etmektedir.125 Dolayısıyla da 28 ve 32 kelime-i ilahî’nin kâim-i

makamıdır.126 Hacca giden kimse, Hz. Âdem’in ve kendisinin yüzündeki 14 çizgiye karşılık, onun etrafında 14 kez tavaf eder, 14 kez onu öper ve 14 kez ona el sürer.127

Fazlullah, Ka'be için yaptığı yorumlarına da Kur'an’dan delil getirmekten geri durmaz. “Böylece sizi orta (vasat) bir ümmet yaptık ki, insanlara şâhid olasınız. Elçi de size şâhid olsun. Biz, Elçi'ye uyanı, ökçesi üzerinde geriye dönenden ayıralım diye, eskiden yöneldiğin Ka'be'yi kıble yaptık. Bu, Allah’ın yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir. Şüphesiz Allah, insanlara şefkatli, merhametlidir.”128 ayetinde geçen “vasat” tabiri Fazlullah’a göre “seçilmiş” anlamına gelir. Ka'be’de yeryüzünün seçilmiş yeridir. Yani vasatıdır. Çünkü Hz. Âdem’in vasatı olan başı ve yüzü onun toprağından yaratılmıştır. Buradan hareketle insan yüzünün ortası demek olan hatt-ı istiva farkedilebilmelidir.

120 Bakara, 2:40. 121 A’raf, 7:172. 122

Hadis kaynaklarında Hacerü'l-Esved’i buna benzer şekilde tasvir eden rivayetler bulunmaktadır. Bir kısmı zayıf senedlere dayanan bu rivayetlerin genelde hac, umre ve tavaf ibadetlerinin önemini, aynı zamanda da Hacerülesved'in temsilî anlamını vurgulamaya yönelik ifadeler olarak yorumlanması daha isabetli olacaktır. Bkz. Öğüt, Salih, “Hacerülesved”, DĐA, c. XIV, s. 434.

123

Derviş Murtaza, Dürr-i Yetim, vr. 128a.

124

Derviş Murtaza, Dürr-i Yetim, vr. 40a.

125

Derviş Murtaza, Dürr-i Yetim, vr. 266a.

126

Derviş Murtaza, Dürr-i Yetim, vr. 19a.

127

Derviş Murtaza, Dürr-i Yetim, vr. 235b. Fazlullah buradaki 14 sayısına Hac ve Umre sırasında yapılan 7’şer tavafı toplayarak ulaşmaktadır.

128

Fazlullah, bunu fark eden ve arzın vasatı olan Ka'be’ye yönelen ümmetin seçilmiş olan vasat ümmet olduğu iddiasındadır.129

Fazlullah’ın, Ka'be ile Hz. Âdem’i aynileştirme çabasından daha önce bahsetmiştik. Bunu yaparken onun başvurduğu yöntemlerden birisi de “Ka'be” isminin kökenini araştırmaktır. Ona göre bu isim, “topuk” demek olan

[ﺐﻌﮐ]

dan türetilmiştir. Yaptığı bu zorlama yorumla Fazlullah, Allah’ın Ka'be’ye bu ismi vermesindeki asıl sebebin, Hz. Âdem’in topuğuna atıfta bulunarak aslında kendi topuğunu kastetmek olduğunu ileri sürer.130

Hz. Âdem’in başı ve omzu Ka'be toprağından yaratıldığı için Ka'be, Hz. Âdem’in başı ve yüzü makamındadır.131 Mirac’da bütün peygamberlerin Ka'be’ye doğru namaz kılmaları,132 cenazenin yüzünü mezarda Ka'be’ye doğru çevirmek133 ve kurbanı Ka'be’ye doğru çevirip kesmek Hz. Âdem’in yüzünü yüceltmek içindir.134 Melekler de bunu bildikleri için Ka'be’nin semadaki karşılığı olan Beytülma’mur’u tavaf etmektedirler.135

Fazlullah, Mekke'ye haccetmeyi yükümlülük olarak görmekle birlikte haccın asıl amacının Hz. Âdem’i tazim olduğunda ısrar eder. Bunu ispatlamak için sayı kombinasyonlarına başvurur. Mesela Hac tavafı, umre tavafı, kudüm tavafı ve veda tavafının her biri insan yüzündeki hatt-ı ümmiyye sayısınca 7 tanedir.136 Ayrıca dört

ayrı tavaf toplamda 7x4=28 olur ki 28 kelime-i ilahîye işarettir. Bu 28 tavafa, Arafat, Müzdelife, Safa ve Merve’deki vakfelerde eklenince 32 olur. Bu da 32 kelime-i ilahîyi gösterir.137 Fazlullah’a göre hacca gitmek, haccın önemini bilmek demektir. Haccın 28 ve 32 kelime-i ilahîye olan bağlılığı anlaşılmadan hacca gitmenin bir önemi

129

Derviş Murtaza, Dürr-i Yetim, vr. 60a-b.

130

Derviş Murtaza, Dürr-i Yetim, vr. 27a.

131

Derviş Murtaza, Dürr-i Yetim, vr. 179a.

132

Derviş Murtaza, Dürr-i Yetim, vr. 125b.

133

Derviş Murtaza, Dürr-i Yetim, vr. 56a.

134

Derviş Murtaza, Dürr-i Yetim, vr. 56b.

135

Derviş Murtaza, Dürr-i Yetim, vr. 90a.

136

Derviş Murtaza, Dürr-i Yetim, vr. 19a.

137

yoktur. Bu özel bilgiye sahip olarak yapılan hac, kendi özüne uygun olduğu için muteber sayılabilir.138

* * *

Fazlullah’ın haccın en azından formel yönüne olan bağlılığı, kendisinden sonraki Hurûfîler’de görülmemektedir. Ondan sonraki kaynaklarda anlatılan hac ibadetinin tamamen değiştiğini söyleyebiliriz. Ka'be’nin yerini “maktelgâh” denilen Fazlullah’ın Alıncak’daki mezarı almıştır. “Ka'be-i Hakikî” dedikleri bu yere gelen Hurûfîler ihrama girer ve hacca niyet ederler. Maktelgâh, 28 defa tavaf edildikten sonra, dünyanın doğusundan ve batısından 40 arif yâdedilir. Bayramın 1, 2, ve 3. günü Alıncak Nehri’nden 21 kırık taş toplanır. Tamamı 63 tane olan bu taşlar, Marşâh-ı Pelid dedikleri Miran Şah tarafından yaptırılan veya tamir ettirilen Senceriye Kalesi’ne yüz çevrilerek; 21’i toprak, 21’i su ve 21’i de havaya karşılık – aslı ateş olan- Şeytana atılır. Bundan sonra, dünyanın merkezi sayılan ve “makam-ı istiva” denilen bu yerde ihramdan çıkılır. Böylece hac ibadeti yapılmış olur.139