• Sonuç bulunamadı

Cavidannâme-i Sağir ve Tercümeleri

3. HURÛFÎLĐK TASAVVURU VE TARĐHSEL SÜRECĐ

1.5. FAZLULLAH’IN ESERLERĐ

1.5.1. Cavidannâme

1.5.1.2. Cavidannâme-i Sağir ve Tercümeleri

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Esterâbâd lehçesiyle yazılan Cavidannâme, daha sonra klasik Farsçaya kısaltılarak çevrilmiş ve “Cavidan-ı Sağir” ismi verilmiştir. Gölpınarlı çevirme işini yapanın Fazlullah’ın kendisi veya takipçilerinden biri tarafından yapıldığı ihtimallerinden bahseder.105 Bize göre çevirme işini yapan Fazlullah’ın kendisi değil takipçilerinden biri olması daha doğrudur. Bunu da iki delile dayandırıyoruz.

Birincisi, Hurûfî kaynaklarda Fazlullah’a atfedilen eserlerinin tümünün Esterâbâd lehçesiyle yazılmış olmasıdır.

Đkincisi ise, Ferişteoğlu’nun Terceme-i Habnâme’de verdiği bilgidir. Buna göre Fazlullah’ın takipçilerinden Ebu’l-Hasan gizli ilimlerle ile ilgili bir eser yazmaya karar verir. Bunun üzerine bir rüya görür ve Fazlullah’a bu rüyasını anlatır. Fazlullah da onun bu niyetini açık eder ve bundan vazgeçmesini, belki ileriki bir zamanda Đlm-i Te’vil ‘in ona açık olacağını söyler. Bu tavsiyeye uyan Ebu’l-Hasan, bu olaydan üç yıl sonra Fazlullah’ın öldürülmesiyle bu şerefe nâil olur. Ebu’l-Hasan, Fazlullah’ın kendi el yazısıyla yazılmış olan Cavidannâme’yi mütalaa eder. Cavidannâme de bundan sonra şöhret bulur. Fazlullah’dan birçok meseleleri dinlediği için kendisi de Cavidannâme’den aldığı feyz ile Farsça ve Arapça eserler yazar.106 Görüldüğü üzere Cavidannâme, Fazlullah hayatta iken çeşitli zamanlarda alınan notlar halindedir ve pek bilinmeyen bir eserdir. 771 yılında 19 yaşında Đsfahan’da Fazlullah’a ulaşan Ebu’l-Hasan tarafından 802 tarihinde nazma çekilmiştir.107 Cavidannâme’nin şöhret bulmasının bu olaydan sonraya tesadüf etmesinin sebebi de bize göre; anlaşılması daha zor olan Esterâbâd lehçesinden klasik Farsçaya çevrilmiş olmasına bağlanmalıdır.

Tespit edebildiğimiz Cavidannâme-i Sağir nüshaları şunlardır:

105

bkz. Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Katoloğu, s. 59.

106

Ferişteoğlu, Terceme-i Habnâme, vr. 59a-60a.

107

Nefîsî, Sa’id, Tarih-i Nazm ve Nesr der Đran ve der Zebani Farisî ta Payan-ı Karn-ı Dahum-ı Hicrî, Tahran, 1344, c. II, s. 771.

1. Cavidannâme-i Sağir, Đstanbul Millet Kütüphanesi, Ali Emirî, Farsça, no: 1000.108

2. Cavidannâme-i Sağir, Đstanbul Üniversitesi, Farsça Yazmalar, no:869.109 Cavidannâme-i Sağir, anlaşılmasının verdiği kolaylıkla daha yaygın hale gelmiştir. Muhteva açısından Cavidannâme-i Kebir’den farklı olmayan Sağir, Anadolu’da Türkçe’ye çevrilerek daha da meşhur hale gelmiştir. Özellikle Bektaşi edebiyatı üzerine Hurûfîlik’in etkisi bu çeviriler sayesinde oluşmuştur. Cavidannâme- i Sağir’in, tam tercümesi Derviş Murtaza Bektaşi tarafından Dürr-i Yetim ismiyle yapılmıştır. Ferişteoğlu’nun yaptığı ve Işknâme ismini verdiği tercüme ise tam çeviri olmayıp bazı bölümlerin muhtasar olarak çevrilmesinden oluşmuştur.

a. Dürr-i Yetim

Derviş Murtaza Bektaşî, Cavidannâme-i Sağir’i 1048/1639’de Dürr-i Yetim ismiyle tercüme ettikten sonra, Cavidannâme’nin aslını 1049/1640’da istinsah etmiştir.110 Yukarıda bahsettiğimiz Cavidannâme-i Sağir’in ikinci nüshası, bu nüshadır. Bu nüsha ile Dürr-i Yetim’in Konya Mevlana Müzesi, Abdülbâki Gölpınarlı Kitapları no: 203‘de bulunan nüsha karşılaştırıldığında yazının Derviş Murtaza Bektaşi’ye ait olduğu hemen anlaşılmaktadır.111

Cavidannâme-i Sağir ile Dürr-i Yetim’in muhtevasını karşılaştırdığımızda tercümenin aslına mutabık olduğu gördük. Bununla birlikte mütercim, Cavidannâme- i Sağir’de bazı kapalı yerleri şerh etmek suretiyle Dürr-i Yetim’i hacimce daha geniş hale getirmiştir. Dürr-i Yetim’in tespit edebildiğimiz nüshaları şunlardır:

1. Terceme-i Cavidan-ı Sağir/Dürr-i Yetim, Konya Mevlana Müzesi, Abdülbâki Gölpınarlı Kitapları no: 203.112

108

bkz. Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Katoloğu, s. 71-72.

109

bkz. Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Katoloğu, s. 59

110

bkz. Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Katoloğu, s. 145-146.

111

ayr. bkz. Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Katoloğu, s. 144-147.

112

2. Dürr-i Yetim, Đstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Osman Ergin Türkçe Yazmaları, no: 559.

3. Dürr-i Yetim, Milli Kütüphane, Ankara, Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu, no: 06 Mil Yz A 9597.

4. Dürr-i Yetim, Đstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Đstanbul Büyükşehir Belediyesi Türkçe Yazmaları, no: o.32.

5. Dürr-i Yetim, Almanya Milli Kütüphanesi Türkçe Yazmaları, no: Ms.or.quart 1414.

6. Dürr-i Yetim, Süleymaniye Kütüphanesi, Yazma Bağışlar, no: 2477. b. Ferişteoğlu- Işknâme

Abdülmecid b. Ferişte Đzzeddin et-Tirevî (ö. 864/1459–60) tarafından Şevvâl- 833 / Haziran 1429 yılında kaleme alınan113 Işknâme, Fazlullah’a ait Cavidannâme-i Sağir’in ve Muhabbetnâme’nin bazı bölümlerinin tercümesidir. Çok sayıda yazma nüshası bulunan Işknâme 1288/1871’de Đstanbul’da basılmıştır. Bu eser Dîvân-ı Nesîmî’den sonra Hurûfîlik’e dair basılmış ilk kitaptır. Eser daha sonra Raşit Tanrıkulu tarafından da latin harflerine aktarılmıştır. Tanrıkulu eseri hangi nüshadan aktardığını belirtmemektedir.114 Eser üzerine çalışan ikinci kişi Nejat Birdoğan’dır. Birdoğan, Đstanbul Üniversitesi Türkçe yazmalar 310’da kayıtlı nüshayı Türkiye Türkçesine aktarmıştır.115 Burada belirtmeliyiz ki hem Tanrıkulu’nun hem de Birdoğan’ın yapmış olduğu çalışmalar ilmi yeterlilikten uzaktır. Tanrıkulu, eserinde ayet ve hadisleri latin harflerine aktarmış, Birdoğan ise kimi ayet ve hadisleri eserden tamamen çıkarmıştır.116

113

Ferişteoğlu, Abdülmecid b. Đzzeddin et-Tirevî, Işknâme (yazma), Đstanbul Millet Kütüphanesi, Ali Emirî, Şer’iyye, no: 1368, vr. 2b-3a.

114

Arıkoğlu, Ferişteoğlu’nun Cavidân-Nâme Tercümesi: ‘Işk-Nâme, s. 61.

115

Birdoğan, Nejat, Alevi Kaynakları-1, Đstanbul, 1996, Kaynak Yayınları, s. 220. (Işk-nâme metni 225-281 sayfalar.)

116

Nihayet Işknâme, değerli araştırmacı Đsmail Arıkoğlu tarafından doktora tezi olarak tahkik edilmiştir.117