• Sonuç bulunamadı

HABEŞ BEYLERBEYİ ÖZDEMİR PAŞA

kurulmak istenmiş, ancak geçiş döneminde halkı Osmanlı idaresine alıştırmak maksadıyla mahalli gelenek ve kanunları bilmelerinden bu güçlü Memluklu (Kölemen) unsuru, idarî ve askeri mekanizmadaki mevcut yerlerinde bırakıldılar.53 Bununla birlikte Mısır’ın fethinden sonra Memlukların etkisinin kırılmaması Osmanlı idaresi süresinde bu eyaletteki isyanların kaynağı olarak görüldü.54 Mısır’ın fethinden sonra Sudan’a bazen güçlü yerel yöneticiler Osmanlı temsilcileri olarak atanmışlardı. Çoğunlukla da kabile hanedanlıkları kendi sahip oldukları topraklardan daha büyük alanları Osmanlı Devleti adına yönetmişlerdi. Bu durum Osmanlı Valisi Mehmet Ali Paşa tarafından, 1821 yılında değiştirildi.

1.3. HABEŞ BEYLERBEYİ ÖZDEMİR PAŞA

Sudan tarihçileri Osmanlı dönemi Sudan ilişkilerinde Özdemir Bey’in (1555-1560) Sudan’daki faaliyetleri üzerinde hemen, hemen hiç durmamaktadırlar. Sanki Özdemir Bey Sudan’a hiç girmemişti. Bunun sebebi belki de Osmanlılar o devirde Sudanlıların içişlerine karışmamış, sadece beylerbeyliğine gelir sağlayacak işlerle uğraşmış olmalarından kaynaklanmaktadır.55 Özdemir Bey’in daha çok Habeşistan ve Eritre’de mücadele edip, Sudan’a karışmadı açıklaması da çok yeterli olmasa gerek. Çünkü Osmanlılar güneyde Nübye’ye Kanuni (1520-1566) zamanında Özdemir Paşa’nın komutasındaki orduyla girmişlerdi.56 Böylece Aşağı Nübye XVI. yüzyılın ortalarında Özdemir Paşa tarafından Osmanlı Mısır’ına d hil edildi.57 İbrim ve Derr kaleleri, Mağrak ve Say şehirlerini ele geçirdi.58 Say’da bir kale inşa ettirdi. Sevakin adıyla bir sancak kurup burayı Mısır’a bağladı.59 Görüldüğü gibi Sudan ile hem siyasi hem de ekonomik ilişkisi var. Bunu Sudanlı tarihçilerin göz önüne almamaları kendi eksiklikleridir.

53 Afyoncu, Sorularla Osmanlı, a.g.e., s.193; Kavas, Osmanlı Afrika, a.g.e., s.41.

54 Kavas, Osmanlı Afrika, a.g.e., s.41.

55 Topuz, a.g.e., s.151.

56 Ataöv, a.g.e. s.75; P.M.Holt, M.W.Daly, A History of the Sudan, Fifth Edition, Pearson Education Limited, Malaysia, 2000, s.27.

57 Kavas, İslam Ansiklopedisi, a.g.e., s.460.

58 Holt-Daly, a.g.e., s.26.

59 Kavas, İslam Ansiklopedisi, a.g.e., s.461.

14

Aslen Memluk kökenli olan Özdemir Bey, Sultan Selim’in yenilgiye uğrattığı Memluk sultanı Kansu el-Gavri’nin hısımıydı.60 Fetihten sonra Osmanlı sultanının hizmetine girmişti. Süleyman Paşa’nın Hindistan seferinde başarı gösterince yıldızı parladı. Yavuz Sultan Selim’in Mısır’dan ayrılması ile Osmanlıların Sudan ve Kızıl Deniz’e olan ilgileri azalmış ancak Kanuni döneminde bölgeye olan ilgileri tekrar artmıştı. Mısır beylerbeyi Süleyman Paşa, hem güvenilir ve iyi asker olması hem de

“Arapçayı bilip, bölgeyi iyi tanıması”61 hasebiyle 1538 yılında Özdemir Bey’i Mısır’ın güney bölgelerine bir akın yapması için görevlendirdi. Özdemir Bey, Nil boyunca güney Mısır’a doğru bir keşif gezisi niteliğinde sefer yaptı. İkinci seferinde yanında daha fazla silah ve asker alarak ileri bölgelere giderek Sudan’ın kuzey doğusu ile Habeşistan’ın kuzeyindeki Müslüman ve Hıristiyan kabile ve sultanlıkları himayesine aldı.

Bu bölgeler çöllük ve kırsal alanlardı. Fazla da bir ürün yetişmiyordu. Hatta “giden ordunun bile ihtiyacı karşılanamıyordu.”62 Bölgede en fazla gelir getiren Sevakin limanından batıya giden kervan yoluydu. Bu yol hem ticareti, hem de ulaşımı sağlıyordu. Arap yarımadası ve Mısır’dan Afrika’nın içlerine doğru bir geçiş güzerg hını oluşturuyordu. Özellikle Batı Afrika’dan gelen Müslüman zenciler hac farizası için Mekke’ye giderken ya Kahire’den geçerler, ya da Masavva veya Sevakin limanlarını kullanırlardı.63

Özdemir Bey’in bu bölgeyi ve Sevakin limanını alma sebepleri arasında Mısır eyaletinin gelirlerini arttırma önemli bir etkendi. Sevakin liman ve gümrük gelirleri, kervanlardan alınan vergi ve asker temini64 için gerekliydi. Ayrıca Hindistan yolunun güvenliğinin sağlanması, Portekizlilerin Kızıldeniz’den uzaklaştırılması, Cidde’nin savunulması, Hint Okyanusundaki Müslümanları İngiliz, Fransız ve Portekiz saldırılarına karşı korumak için stratejik önemde bir liman kentiydi.65

60 Ataöv, a.g.e., s.75; bakınız Holt’tan nakleden Ataöv: P.M.Holt,A Modern History of the Sudan, London, Widenfeld ,1965, s.23.

61 Topuz, a.g.e., s.150.

62 A.g.e., s.151.

63 A.g.e., s.151.

64 Mısır beylerbeyliği Padişah’a 300 atlı ve 200 piyade asker göndermekle yükümlüydü. A.g.e., s.151.

65 Holt-Daly, a.g.e., s.26-27.

15

Sevakin limanı, Masavva ve Beylül gibi Biladus Sudan’da doğu- batı yönündeki önemli uğrak yerleriydi. Uzun süre önemini ve değerini koruyan baharat ve esir ticareti buralar için de geçerliydi. Hindistan’dan gelen baharat yüklü gemiler uğradıkları her limana yüklerinden bırakırlardı. Gümrük rüsumları hatırı sayılır bir gelir elde edilmesini sağlıyordu. Ticaret yolları ve limanların elde tutulması bu gelirin sürekliliği için önemliydi. Bu yolların açık ve güvenli olması gelirin sürekliliğini sağlıyordu. Bu nedenle Func Sultanlığı Sevakin’i, Habeş krallığı da Masavva limanını elde tutabilmek için zaman, zaman savaşmak zorunda kalmışlardı.

Doğu ticareti iki rota üzerinden yapılmakta idi. Biri Hindistan’ın batısından Basra körfezine, oradan Dicle ve Fırat yolu ile kervanlarla Suriye limanlarına ulaşıyordu.

Diğer yol ise Kızıldeniz’den Süveyş’e, oradan kara yolu ile İskenderiye’ye, oradan da İskenderun ve Akdeniz limanlarına gelen güzerg htı. “Bu ticaretin en önemli maddelerini şeker, hurma, fil dişi, kıymetli taşlar, sinameki, turunçgiller, pamuk, madenler, çeşitli boyalar, uzun elyaflı yün ve baharat teşkil ediyordu.”66 Sevakin limanından Cidde’ye özellikle hac zamanı yiyecek, deve, sığır ihraç ediliyordu. Sevakin civarında yaşayan Bedevilerin ürettiği hasırlar da buradan sevk edilirdi.67

Sevakin limanının ticaret emtiaları Hindistan ve Doğu ticareti ile kıyaslanamayacak derecede sınırlıydı. Ancak Habeşistan ve Sudan altın ihracında eskiden beri adları geçen bölgelerdi.68 Kızıldeniz’den çıkarılan incinin hem avcılığı hem de ticareti önemli bir gelir kaynağı idi. Buradan elde edilen gelir de hayli önemli bir miktardı. Hatta bir keresinde asker maaşları ödenemeyince inci ticareti yapan kimselerden borç para alınarak askerin maaşı verilebilmişti.69

Bu bölgede esir ticareti de hatırı sayılır bir konumdaydı. Esirler Sudan ve Habeşistan’dan toplanıp, Mısır, Hindistan ve Arabistan dolaylarına sevk ediliyorlardı.70 Bu esirler Darfur’un güneyinden, Bahrül Gazel’den, Sinnar’ın güney kısımlarından ve

66 Orhonlu, a.g.e., s.3.

67 A.g.e., s.139.

68 A.g.e., s.3; bakınız Fadl Hasan’dan nakleden Orhonlu: Yusuf Fadl Hasan, The Arabs and the Sudan, Edinburg, 1967, s.47, 50.

69 A.g.e., s.106.

70 A.g.e., s.3.

16

Habeşistan’ın ilkel dinlere inanan, animist (hem ecdada ibadet, hem de tabiat ruhlarına inanma), pagan (putperest) topluluklarından elde edilip, Sevakin’de hadım edildikten sonra sevk ediliyorlardı.

Özdemir Paşa, Sudan’dan sonra Eritre tarafına doğru hareket ederek, kıyılarda bazı yerleri alarak Mısır beylerbeyliği topraklarına eklediği anlaşılıyor.71 Ayrıca Osmanlı Devleti Habeşistan’daki Harar Emirliğini, Hıristiyan Habeş krallığına karşı destekledi.72 Hem Hıristiyanları desteklemek hem de Habeşistan’a ait önemli bir liman olan Masavva’yı kullanmak isteyen Portekizliler de Hıristiyan Habeş krallığına destek verince durum Osmanlı-Portekiz mücadelesine dönüştü. “XVI. Yüzyılda dünyanın en teşkilatlı ve muntazam ordusuna sahip bulunan ve aynı zamanda ateşli silahlar bakımından da gayet iyi donatılmış bir durumda bulunan Osmanlı ordusunun”73 desteğini alan Harar Emiri Ahmet İbni İbrahim El Gazi (1508-1543), namı diğer Ahmet Gran karşısında Hıristiyan Habeş kralı Lebna Denguel ve daha sonra oğlu Galaoudeous’un fazla bir şansı yoktu. “Habeş krallığı, o çağlarda Hıristiyanlığın Afrika’da en büyük kalesidir”74 ve Osmanlıların desteklediği Müslüman Habeş kuvvetleri karşısında sürekli erimiştir.

Bu dönemde Osmanlı Devleti yönetime karışmayıp Harar Emirliği’ne asker ve silah yardımı yaparak destek olmaktadır.75 Hıristiyan Habeş krallığına yardım eden Portekizlilerin başarısı Osmanlıya Kızıldeniz, Yemen, Mısır, Sudan ve Arap yarımadasında sıkıntı çıkaracaktı. Afla’da 1542 yılında yapılan iki savaşta da Portekizler yenilmişti. Osmanlıların geri çekilmesi sonucu Şubat 1543’te tekrar saldırıya geçen Portekizliler Ahmet Gran’ı öldürünce 76 bölge istikrarsızlaştı.

Özdemir Paşa 1554 yılında İstanbul’a gelerek Padişah’a Habeş ülkesinin Mısır’a, Cidde’ye yakınlığını ve önemini anlatıp sefer için izin aldı. 1554 yılında Seraskerliğe tayin edilerek fetih için görevlendirildi. Gerekli olan silah ve asker temin edildi.

71 Topuz, a.g.e.,s.158; bakınız Öztuna’dan nakleden Topuz: Yılmaz Öztuna, Türkiye Tarihi, cilt 5, Hayat Yayınları, 1966, s.117.

72 Kavas, Osmanlı-Afrika, a.g.e., s.40.

73 Orhonlu, a.g.e., s.44.

74 Topuz, a.g.e., 159.

75 Kavas, Osmanlı Afrika, a.g.e., s.40.

76 Topuz, a.g.e., s.160.

17

Mısır’dan da asker ve bir kısım malzeme alınarak sefere çıkıldı. Sevakin’e varınca burada Habeş eyaletini resmen kurdu77 (5 Temmuz 1555) ve burasını eyaletin idari merkezi yaptı.78 Bu kararı tek başına veremeyeceği için İstanbul’da iken bu konuda Padişah’ın iznini almış olması gerekmektedir. Eyalet teşkilatı için gerekli olan Kadılık79 ve Mali teşkilatı80 kurdu. Kendisine Beylerbeyilik salyanesi olarak 14 kere 100.000 (yüz bin) akça (1.400.000) olarak tespit edilmiş ve verilmiştir. Fakat bir müddet sonra bu miktar indirilmiştir.81

Özdemir Paşa komutasındaki Habeşistan seferi 1555 yılı son baharında başladı.82 Bu seferde Harar emirliği83 ile ilişki kurularak birlilte harek t edildiği düşünülebilir.84 İlk önce Masavva limanı (1557) ve çevresi fethedildi. Günümüzde Eritre Devleti sınırları içinde bulunan Masavva liman şehri, bu eyaletin ikinci merkezi yapılınca, Sevakin şehri de buraya bağlı bir sancak haline geldi.85 Ancak, eyalet başkentinin buraya taşınmasına rağmen kadılık Sevakin şehrinde bırakılmıştı.86 Habeşistan ticareti için çok önemli olan bu limandan sonra diğer önemli bir liman olan Arkiko ele geçirildi.87 Tigre eyaleti de 1558 yılında tamamen alındı. Daha sonra da Agame bölgesindeki Debra-Damo alındı.

Yetersiz kuvvetlerle iç kısımlara doğru hareket edilmesi ve alınan yerlerin elde tutulabilmesi için gerekli olan takviye kuvvet isteği merkez tarafından yerine getirilmedi.88 Bu imk nsızlıklar ile iç kısımlara yapılan seferde iklim(aşırı sıcaklar) ve arazi şartlarından dolayı sonuç alınamadı.

Habeşistan’da İslam’ın yayılmasını ve Hıristiyanlığın geriletilmesini sağlayan, Portekizlilere karşı amansız mücadeleler vererek ilerlemelerini durduran, Habeşistan’ın önemli bir kısmı ile kıyılarını fetheden ve Habeş eyaletini kuran Özdemir Paşa, 1560

77 Orhonlu, a.g.e., s.37.

78 Kavas, Osmanlı-Afrika, a.g.e., s.46.

79 İlk kadı Abdülvehab’dır. Tayin tarihi 30 Kasım 1555 dir. Orhonlu, a.g.e., s.38.

80 İlk nazır-ı emval Ahmet Bey’dir. Tayin tarihi 17 Kasım 1555 dir. A.g.e., s.39.

81 A.g.e., s.103.

82 A.g.e., s.43.

83 Türklerin yardımı ve Habeş eyaletinin tesis edilmesi Harar emirliğinin daha bir iki yüzyıl yaşamasında sebep olmuştur. A.g.e., s.70.

84 A.g.e., s.70.

85 Kavas, İslam Ansiklopedisi, a.g.e., s.461.

86 Orhonlu, a.g.e., s.38.

87 A.g.e., s.43; bakınız Kutbeddîn Muhammed Mekkî’den nakleden Orhonlu: Kutbeddîn Muhammed Mekkî, Berku’l Yemani fi Fethi’l Osmani, Riyat, 1965, s.120.

88 A.g.e., s.46.

18

yılında Debarva’da öldü ve aynı yere de gömüldü.89 Özdemir Paşa’dan sonra yerine geçen oğlu Osman Paşa90 mezarını Masavva’ya taşıdı ve bir türbe yaptırdı91. Bugün bile mezarı ziyaret edilmektedir.92