• Sonuç bulunamadı

4.1. Pascal' ın Düşüncelerin Dini Boyutu

4.1.4. Hıristiyanlığa Duyduğu Hayranlık

Hıristiyanlığın kötümser bir yapıya sahip olduğuna dair bir anlayış var olagelmiştir. Bunun sebebi; Hıristiyanlığın, varlığından emin olduğumuz dünya hakkında insanları ümitsizliğe düşürmesinin yanında, belki de hayal ürününden başka hiç bir şey olmayan başka bir dünya hakkında ümitli olmayı düşündürmesinde yatmaktadır. Hıristiyanlığı inceleyen bir kişinin ilgisini çeken şey; onun insan bedenin değerine, şerefine fazlasıyla yaptığı vurgudur. Yani Hıristiyanlık insan kavramına spiritüalist bir cepheden bakmaktadır. Bu nedenle ruhun temizliği, terbiyesi, özgürlüğü ve korunması; Hıristiyan dininin amaçları arasındadır.

İncil kelimesi, “Güzel Haberler’’ anlamına gelmektedir. İncil'in müjdelediği kurtuluş; sadece ruhların kurtuluşu değil, insanların kurtuluşudur (Gilson 2005: 162).

Yani İncil olmaksızın insanlar, bir hiçtir. Yüce İsa; yalnızca ruhları değil insanları da

89

kurtarmak istediği için, Hıristiyanlık sadece ruhu değil, ruh ve bedenden yaratılan insan adı verilmiş varlığın değerini ve edebiliğini de savunmaktadır.

Düşünceler adlı eserinde Hıristiyan apolojistliği yaptığı görülen Pascal, Hıristiyan dininin bilinmesindeki önemi ve bilinmemesindeki tehlikeyi dile getirmiş ve deizmin, ateizm kadar Hıristiyanlık dinine uzak olduğunun altını çizmiştir. Bu konuyla ilgili; “Hıristiyan dini, bilinmesi insan için eşit derecede önemli ve bilinmemesi eşit derecede tehlikeli iki unsur ihtiva eder ve her ikisine dair işaretler verilmiş olması, eşit derecede Tanrı’nın rahmetindendir… Hıristiyan dinine karşı küfre cür’ et ediyorlar; zira bu din hakkında çok az şey biliyorlar. Sanıyorlar ki, bu din deizmin söylediği şeylerin özünü oluşturan şeyi; yani büyük, muktedir ve ezeli olarak düşünülen bir Tanrı’ya ibadet etmeyi içerir, hepsi bu. Oysa ateizmin zıddı olan deizm, Hıristiyan dinine hemen hemen ateizm kadar uzaktır. İşi bu kadarla sınırlı gördükleri için de, bu dinin doğru olmadığına hükmediyorlar ” ( Pascal 2003:

129) demiştir.

Daima Tanrının inayetinin devamlılığı için çalışmamız gerektiğini, tüm şeylerin tek sebep ve hâkiminin Tanrı olduğunu düşünen ( Cailliet, Blankenagel 1974: 81) Pascal, teselliyi de sadece Tanrıda bulmaktadır.

İnsanlara, Tanrı’nın varlığını ve Tanrı’yı bilmekten uzaklaştıran bir nefsin varlığını göstermeye çalışan Pascal, öncelikle kişinin kendi acizliğini ve sefilliğini bilmesi gerektiğini; çünkü kendi acizliğini bilmeden, Tanrı’yı bilmenin; Tanrı’yı bilmeden de kişinin kendisini bilmesinin mümkün olmadığını söylemektedir. Sadece Tanrı’yı bilmek kişiyi filozofların gururuna götürürken, sadece kendi acizliğini bilmek de ateistlerin ümitsizliğine düşürmektedir. Bu nedenle sadece birine vakıf olmak tehlikeli olduğu gibi her ikisinin eşit derecede bilinmesi önemlidir. “Öyleyse, bize her ikisini bildirmekle Tanrı eşit derecede rahmetini sergiliyor. Hıristiyan dini her iki noktayı da öğretir ve gerçekten bu rahmeti içerir” (Pascal 2003: 130). Ancak yolunu şaşıran kişiler, kendi acizliğini bilmeden Tanrı’yı bileceğini ya da Tanrı’yı bilmeksizin kendini bileceğini düşünmektedir.

Hıristiyanların Tanrısının sadece bilimsel ve/ veya geometrik hakikatlerin kurucusu olan bir Tanrı olmadığını, sadece matematik hakikatlerin kurucusu olan Tanrının kâfirlerin Tanrısı olduğunu düşünmektedir. Kâfirlerin Tanrısı, insana

90

mutlak mutluluğu bahşetmediği gibi kendisine ibadet edenleri teselli eden bir Tanrı da değildir. Oysa İbrahim’ in, İshak’ın ve Yakup’ un Tanrısı sevgi, mutluluk ve teselli tanrısıdır. Dinin tanrısı; insanın ruhuna huzur, neşe, sevgi, teselli dolduran Tanrıdır. Ancak dinin tanrısını İsa olmadan arayanlar ve bulmaya çalışanlar kesinlikle bir netice elde edemezler ve kendilerini tatmin edecek ışık da bulamazlar.

İsa olmadan Tanrı’yı bulduğunu ispat eden kişilere gelince onların da ateizme ya da deizme düştüğünü düşünmektedir. “Hıristiyanların Tanrı’yı ruhu kendisi için yegâne hayrın o olduğunun, yalnızca O’nda huzur bulabileceğinin, yalnızca O’nu sevmekle neşe bulabileceğinin şuuruna erdiren ve aynı zamanda ruhu bütün gücüyle, her şeyiyle Tanrı’ yı sevmekten tutup alıkoyan engelleri kerih görüp onlardan uzak durma hissiyle dolduran bir Tanrı’ dır… Hıristiyanların inandığı Tanrı; ruhu, iç dünyamızın derinliklerinde yatan, ruhumuzu tahrip eden ve ancak onun tedavi edebileceği bu kendini sevme şuuruna erdiren bir Tanrı' dır”(Pascal 2003: 133-134) sözleriyle de Hıristiyanlığın Tanrısının niteliklerini gözler önüne sermiştir.

Dünyanın bütün dinlerinin ve filozofların doğal aklı rehber edinmelerine rağmen sadece Hıristiyanlar, yüce İsa’yı kendilerine rehber kılmışlar ve İsa’nın insanlara bildirdiği hakikatleri öğrenip gelecek kuşaklara aktarmaktan yine yalnızca Hıristiyanlar sorumlu olmuşlardır. İslamiyet’e karşı eleştirel bir tavır takınan Pascal, Hz. Muhammed için; “Dünya içinde, mesela Muhammed’in askerleri, hırsızlar ve sapkınlar ve aynı şekilde mantıkçılar gibi yalnızca kendileri için dürüst bir biçimde boyun eğdikleri kanunlar keşfetmek üzere Tanrı’nın ve tabiatın tüm kanunlarını reddeden insanlar var olduğunu düşünmek; insanı güldürüyor. Onların haddi aşan bu serbestliğinin ne bir sınırı ne bir engeli yokmuş gibime geliyor”(Pascal 2003:

210) demiştir.

Bütün dinlerin temelinde ihlâsın olması gerektiğini düşünen Pascal'a göre hakiki bir İsevi ile Musevinin dinleri birdir. "Yahudilerin dini; esasen İbrahim’in atarlı oluşu, sünnet, kurban, dini bayramlar, Gemi, Mabed, Kudüs ve son olarak Musa’nın şeraitinden ve ahdinden ibaretmiş gibi gözükür. Onun esasını bunlar oluşturmuyor bana göre; Tanrı sevgisi oluşturuyor "(Pascal 2003: 132) sözleri ile dinlerin temelinde yatan Tanrı sevgisine vurgu yapmaktadır.

91

Gerçek dinin; insanın yüceliğini ile acizliğini, nefsine itimadı ile nefsini hakir görmeyi, aşkı ve nefreti öğretmek zorunda olduğunu düşünen Pascal'a göre tek gerçek din Hıristiyanlıktır ki hakikatin başlangıcı olarak kilisenin tarihini temel almaktadır. “Kilisenin tarihi, esasen ‘hakikatin tarihi’ diye adlandırılmalı” (Pascal 2003: 202) demektedir. Onun için batıl dinlerin olması; aslında hak dinin varlığını, sahte mucizelerin olması da gerçek mucizelerin ispatıdır.

Hıristiyanlığın özünün; kendi zavallılığımızı ihmal ederek sadece Tanrı'yı bilmenin büyüklenmeye yol açacağını, Tanrıyı bilmeksizin zavallılığımızı anlamanın ise sadece ümitsizlik doğuracağını savunan Pascal ’a göre yapmamız gereken tek şey, İsa Mesih'i bilmektir. Çünkü biz onda hem insanın zavallılığını hem de Tanrıyı buluruz ( Gilson 2005: 208).

Dinin tanrısı ile aklın tanrısını birbirinden tamamıyla ayıran Pascal'a göre İsa' sız dini bilmek imkânsız olduğu gibi; insan İsa 'sız kendisini dahi bilemez. "Biz

Tanrıyı sadece yüce İsa sayesinde biliriz. İsa olmazsa Tanrı ile tüm ilişkimiz kesilir.

Yüce İsa olmadan Tanrıyı bildiğini iddia edenlerin hepsi, sadece değersiz deliller sunmuşlardır "( Pascal 1966: 85) ayrıca “İsasız Tanrıyı bilmenin sadece imkansız olmadığını aynı zamanda da yararsız olduğunu’’ ( Pascal 1966: 86) vurgulamıştır.

Buradan da anlaşılacağı üzere İsa'sız bir Tanrının varlığını kanıtlamaya çalışanların imanı, hakiki bir iman olmayacağı gibi onların kanıtlamaya çalıştıkları Tanrıyı aklın tanrısı olarak kabul etmektedir, dinin tanrısı olarak değil.

Pascal; bedenin öldükten sonra dirileceğine; çünkü Tanrının insanı bedeni ile birlikte dirilmeye davet ettiğine, insanın sadece ruhtan oluşmadığına, bedenin de onun parçası olduğuna, Tanrı’nın insanı dirilmeye davetinin bir bütün olarak yani beden ve ruhu ile birlikte çağırdığına dikkat çekmektedir. Bütün bunların yanında Hıristiyanlığı anlamsız kılacak şeyin de öldükten sonra dirilme inancını kaybetmek ya da bu inanca hiç sahip olmamak olduğunu; çünkü bu durumun İncil’i yalanladığını savunmaktadır. Pascal, Calvinci ve Jansenist kaza ve kader teorisinin en kesin temsilcilerinden biri olduğu için, her ne kadar cehennemin bahsini etmese de, iman için birer neden olması bakımından cennet mükâfatlarını ve cehennem cezalarını küçümsemiyor ( Volander 2008: 388).

92

Pascal 'ın inancın temelsiz olmadığına dair ifade ettiği sözleri; “Sizin bana zorla ve aklı kullanmadan inanmanızı istemiyorum; sizi zorla kontrol altına almayı da istemiyorum. Bunun yanında size her şeyi açıklamak istiyorum. Çelişkileri çözmek için, benim ne olduğum konusunda sizi ikna edecek ilahlık işaretlerini inandırıcı delillerle açıkça göstermek, reddetmeyeceğiniz mucizeler ve deliller ile otoritemi kurmak istiyorum. O zaman onların doğru olup olmadığını söyleme acizliğinden başka bir reddetme sebebi bulamayacak ve öğrettiğim şeylere inanacaksınız" ( Pascal 1966: 79) demektedir. Tanrının varlığının herhangi bir kanıtı, mantıken onun inancını gerektirmektedir. Hakikate doğrudan sahip olduğuna inanmak, insanoğlunun zayıflığıdır. Onun için zaten anlaşılmayan her şeyi inkâr etmeye hazırdır (Cailliet, Blankenagel 1974: 30). Pascal; Tanrının varlığı üzerine spekülasyon yapmaz, bütünüyle farklı olarak Tanrının gerçekliğinden devam eder (Cailliet, Blankenagel 1974: 29).

Hıristiyanlığın büyük prensiplerinden biri; İsa’ya olan her şey her Hıristiyan’ın bedeninde ve ruhunda meydana gelmeli ki tıpkı İsa gibi ölümlü hayat boyunca acı çekmeli, düşüncesidir. Çünkü bu iman eden için doğal olan şeydir ve İsa’nın sevdiğine zıt bir hayattan nefret edilmeli ( Cailliet, Blankenagel 1974: 89) diyerek de Hıristiyanlıkta İsa’nın, ona inanmanın, onun gibi yaşamanın temel olduğunu vurgulamaktadır.