• Sonuç bulunamadı

C. Türk Edebiyatında Popüler Roman

I. BÖLÜM

1.5. KiĢiliği ve Mizacı

2.1.2. HĠKÂYE

2.1.2.1. “GözyaĢından Kahkahaya”

1927 yılında yazdığı ilk telif hikâyesidir. Kendisini “gözyaĢı”, zengin kocaya varmıĢ bir okul arkadaĢını da “kahkaha” yaparak ilk çalıĢma günlerini konu edinmiĢtir. 182

181

Diğer telif romanlarını da baĢarılı bulmakla beraber Ġ. Hoyi özellikle Gönül Cehennemi`ni baĢarılı bulur: “Değil yalnız kadın romancılar arasında, erkek sanatkârlar içinde de kalburüstü saymakla asla tereddüt etmeyeceğimiz, Mebrure Sami Koray‟ın “Gönül Cehennemi”ni okurken, bunları düĢündüm. Hâkim, akıcı ve pürüzsüz bir üslupla, en müthiĢ bir aĢk ve aile faciasını hikâyesine mevzu yapmıĢ olan değerli romancı, denilebilir ki, Gönül Cehennemi‟nde yalnız kahramanlığın değil, bütün insanoğlunun iç cehennemini bize göstermekte, dıĢarıdan sakin, asude görülen her çatının altında oynanan ezeli dramı bize perde perde açmaktadır. “Gönül Cehennemi”, romancılığımızın göğüs kabartılacak, olgun, bütün usaresini his, samimiyet ve derin heyecandan alan çok kıymetli bir mahsulüdür.” Bk. Ġ. Hoyi, “Kitaplar Arasında, Gönül Cehennemi”, Son Posta, 20.09.1943. Ayrıca Bk. Ġ. Hoyi, “Gönül Cehennemi Münasebetiyle Mebrure Sami Hakkında Birkaç Söz”, Akşam, 28 TeĢrinisani 1942.

182

“Ġlk çalıĢma günlerime değindim. Kendimi “gözyaĢı”, zengin kocaya varmıĢ bir okul arkadaĢımı da lükse, sosyete hayatına, ikiyüzlü evliliğe karıĢtırıp “kahkaha” yaptım. Akşam gazetesinde neĢredilen “GümüĢi Odanın Esrarı” Fransızca‟dan tercümeydi. Onun baĢlığını görmek sevincini bozan acıklı, ölümlü bir olay geçmiĢti. Hikâye konusundaki bu ikinci adımım elbette kutlanmaya değerdi. Bk. M. Alevok, Geçmişte Yolculuk, s. 316-317.

2.1.2.2. Güneş Mecmuasında Çıkan Hikâyeleri

“GözyaĢından Kahkahaya” ile ilk adımı atmıĢ olmanın verdiği heyecanla ikinci hikâyesi “Cadı”yı Güneş mecmuasına gönderir. Bu hikâyesi de dergi sahibi Orhan Seyfi Bey tarafından çok beğenilir183

ve 1927 yılında basılır. Bu hikâye için kendisine verilen 4 lira184 aynı zamanda kaleminden kazandığı ilk paradır.185 “Cadı”nın hemen ardından Güneş‟e “Deli” isimli bir hikâye daha gönderen Mebrure, artık gazetelerde, dergilerde kendisine sıkça yer bulmaktadır.186

183

“Hikâyeyi aldım. Ġmzaya baktım. Tabii tanımıyordum. BaĢladım okumağa. O kadar iyi gidiyordu, o kadar umulmadık derecede hoĢuma gidiyordu ki, her satırında, ya bir falso yaparsa… ya bu iyi tesiri bozacak bir aksaklık diye korka korka okuyordum. Ne ise, hikâye bitti, ben de rahat nefes aldım.” Bk. M. B. Yazar, Edebiyatçılarımız ve Türk Edebiyatı, s.233.

184 Yazıdan kazandığı ilk para ile ilgili olarak B. Yazar‟da (Bk. M. B. Yazar, Edebiyatçılarımız ve Türk Edebiyatı, s.233.) “dört lira” derken; Kandemir‟de ise (Bk. Kandemir, “Mebrure Sami Alevok

Bütün Hayatını Anlatıyor”, Edebiyat Âlemi, S. 16, s. 7.) “sekiz lira” demektedir.

185“ÇalıĢmalarımın semeresini sade manevi sahada görmek, yani ismimi o tefrikaların, hikâyelerin

baĢına yazdırmak bile bana yeterken, üstelik bir de para veriyorlardı.” Bk. M. B. Yazar,

Edebiyatçılarımız ve Türk Edebiyatı, s. 233.

186 M. Alevok‟un 1949 yılında Kandemir‟e ve M. B. Yazar‟a verdiği bilgilerden hareketle

aktardığımız bu bilgiler, 1971 yılında kendisinin kaleme aldığı Geçmişte Yolculuk adlı eserinin ilgili bölümleri ile çeliĢmektedir.

Mehmet Behçet Yazar, “Edebiyatçılarımız ve Türk Edebiyatı” adlı eserinin Mebrure Sami Koray bölümünde: “Bayan Mebrure Sami Koray, hal tercemesi ve eserleri hakkında Ģu izahatı vermektedir” diyerek vereceği bilgilerin Mebrure Hanım‟a ait olduğunu belirtir ve sözü Mebrure Sami‟ye bırakır.

Ayşe adlı çeviri romanı ile “Cadı” ve “Deli” hikâyelerini anlatırken:

“O aralık Pierre Benoit‟in Atlantide‟i dolayısıyla aralarında edebi bir dava açılan Rider Haggar‟ın

ELLE romanını Ayşe ismi altında dilimize çevirmeğe baĢladım ve yine kendim Babıâli sahnesinde hiç

görünmeden bu eseri Yeni Ses gazetesine, annem vasıtasıyla gönderdim.” der. Devamında da:

“Ġlk adımı atmıĢ ve sendelemeden durabilmiĢtim. O sırada Orhan Seyfi Bey, Güneş mecmuasını çıkarıyordu. “Cadı” isminde bir hikâyemi, yine kendim görünmeğe cesaret edemeden posta ile kendisine gönderdim. 1927 yılının mayısında idi. “Cadı”dan sonra Güneş‟e “Deli” isimli bir hikâye daha gönderdim.” Bk. M. B. Yazar, Edebiyatçılarımız ve Türk Edebiyatı, s. 233.

Cadı ve Deli hikâyeleri için Yazar‟da verdiği tarih 1927. Devamında da Ģöyle der: “1927‟den 1928‟e

kadar Resimli Hikâye mecmuasına birkaç hikâye verdim. 1928‟de Alphonse Daudet‟nin “Fromont

Jeune et Risler aine” eserini “Niçin Beni Aldattın?” ismi altında -Suhulet Kitabevinde- bastırmağa

muvaffak oldum.”

Bu bilgilerden anlaĢıldığına göre Niçin Beni Aldattın adlı çeviri romanını, “Cadı” ve “Deli” hikâyelerinden yaklaĢık bir yıl sonra yazmıĢtır.

Edebiyat Âlemi adlı dergiden Kandemir ile yaptığı mülakatta da Babıâli‟yi ne zaman gördünüz

sorusuna cevap verirken:

“Orhan Seyfi, Güneş mecmuasını çıkarmıĢtı. Posta ile “Cadı” ve “Deli” isimli iki hikâye gönderdim, pek beğenmiĢ, davet etti. ĠĢte Babıâli‟ye ilk gidiĢim budur. Ġlk, yazı parasını da orada elime aldım. Özür dileyerek, bir zarf uzatmıĢtı. Baktım içinde sekiz lira var…” demektedir. Bk. Kandemir, “Mebrure Sami Alevok Bütün Hayatını Anlatıyor”, Edebiyat Âlemi, S. 16, s.7.

Enver Naci‟ye verdiği bilgilerde de önce Deli ve Cadı hikâyelerini, ardından Niçin Beni Aldattın romanını yazdığını söylüyor. Bk. E. Naci, “Türk Edebiyatında Kadın Romancılar: 3 Mebrure Sami”,

Yarım Ay Mecmuası, S.122, s.9.

Son Posta gazetesinde, Ġ. Hoyi ile yaptığı mülakatta da Güneş mecmuasında “Cadı” ve “Deli”

hikâyelerini neĢrettikten sonra 1928‟de Niçin Beni Aldattın adlı romanının kitap halinde çıktığını belirtiyor. Bk. Ġ. Hoyi, “Kadın Romancılarımızla Mülakatlar”, Son Posta, 13 Ekim 1941.

2.1.2.3. Resimli Muhit Mecmuasında Çıkan Hikâyeleri

1929-30-31 yıllarında Resimli Muhit mecmuasında yazarın pek çok hikâyesi yayımlanır. Bunların künyesi Ģu Ģekildedir:

“Oğlunun Büyüklüğü”, sene 1, nu. 10, Ağustos 1929, s. 765. , “GüneĢe ÂĢık Yarasa”, sene 2, nu. 13, TeĢrinisani 1929, s. 1017. , “GüneĢe ÂĢık Yarasa”, sene 2, nu. 14, Kanunuevvel 1929, s. 1073. , “GüneĢe ÂĢık Yarasa”, sene 2, nu. 15, Kanunusani 1930, s. 1139. , “GüneĢe ÂĢık Yarasa”, sene 2, nu. 16, ġubat 1930, s. 1234. , “Münire‟nin Defteri”, sene 2, nu. 17, Mart 1930, s. 1308. , “Münire‟nin Defteri”, sene 2, nu. 18, Nisan 1930, s. 1397. , “Sevginin Yakutu”, sene 3, nu. 26, Kanunuevvel 1930, s. 12. , “Bir Kandil Gecesi”, sene 3, nu. 28, ġubat 1931, s. 33. , “Lale Perisi”, sene3, nu. 31, Mayıs 1931, s. 26. , “Bir Mektup”, sene 3, nu. 34, Ağustos 1931, s. 7. , “Murat Köprüsü”, sene 3, nu. 35, Eylül 1931, s. 8. , “Saadet”, sene 4, nu. 37, TeĢrinisani 1931, s. 28. , “ġüphe”, sene 4, nu. 41, Mart 1932, s. 26. , “Düğümlenen Hülya”, sene 4, nu. 42, Nisan 1932, s. 22.

Ayrıca yine bu mecmuada “Memlekete Dair” baĢlığı altında “Süt Damlasında Gördüklerim”, “Etfal Hastanesinde Gördüklerim”, “Verem Dispanserinde Gördüklerim” gibi yazıları da çıkmıĢtır.187

Hâlbuki kendi kitabının 316. sayfasında ilk telif hikâyesi “Gözyaşından Kahkahaya”yı nasıl, bir gecede yazdığını ve Niçin Beni Aldattın romanının çıkmasıyla birlikte kendisi hakkında Milliyet‟te olumsuz bir yazı yazan ve daha sonra tanıĢmaları sayesinde kendisine telif hikâye yazmasını tavsiye eden Ġbrahim Necmi Bey sayesinde bu hikâyenin gazetenin ilk sayfasında nasıl basıldığını anlattıktan sonra, yine birer gecede yazdığı Deli ve Cadı hikâyelerinden Ģöyle bahsediyor:

-“Siz bir sihirbazsınız Mebrure Hanım! Küçük bir sihirbaz! Ġnanırım. Yaparsınız. Bu gece de kalemi alır, karĢımıza yeni büyülerle çıkarsınız.”

-“Bu lafları, bu iltifatları bırakın da Ġbrahim Necmi Bey, lütfen yarın, saat üçte, odacınızı yollayın. Bu gece doğacak hikâyemin adı: “Deli” diyerek, sanki müjde verdim.”

“Deli”yi de sofra baĢında, Ģarapla, annemin güzel yemekleriyle, iki kadın iki erkek kutladıktan sonra,

gene bir gece içinde upuzun bir hikâye yazıp, adını “Cadı” koydum.”

Eğer bu hikâyeler 1927‟de yazılmıĢ ise nasıl oluyor da 1928‟de basılmıĢ olan bir kitaptan sonra tanıĢtığı birinin tavsiyesi ile yazılabilir. Anlatılanların 1927 yılına ait olduğu göz önüne alınacak olursa 1941 ve 1949 tarihli bilgiler gerçeği yansıtması bakımından daha isabetli olabilecektir. Zira 1971 yılında Geçmişte Yolculuk‟u kaleme aldığında yazar 66 yaĢındadır ve 46 yıl öncesini anlatmaktadır. Bu nedenle bazı bilgilerin sırasını karıĢtırıyor olması ihtimal dâhilindedir.

187

Bu bilgiye toplam elli beĢ sayı çıkan Resimli Muhit mecmuasının ilgili yıllardaki tüm sayıları taranarak ulaĢılmıĢtır.

2.1.2.4. “Karımı Ben Öldürdüm”

Güzel Sanatlar Birliğine devam ettiği günlerde Mebrure HurĢit imzasıyla yazdığı hikâyesidir. Cemiyette bulunan meĢhur edipler tarafından beğeniyle karĢılanmıĢtır.

2.1.2.5. “EĢyaların Dili Olsaydı”

Mebrure Alevok tarafından yazılmıĢ ve 1948‟de Akşam gazetesinde, tefrikası 3-4 gün sürmüĢ kısa bir hikâyedir.

Benzer Belgeler