• Sonuç bulunamadı

1. FETVALAR

2.2.1 Gizli Kimlik İslam

Bir Müslüman olarak Moriskolar nasıl yaşarlardı, üzerlerine farz kılınan ibadetleri nasıl yerine getirirlerdi soruları aslında çalışmamızın temel sacayaklarından birini oluşturmaktadır.

87  Lea,  s.  56.    

Henüz Morisko döneminin başlamadığı, Ferdinand’ın Granada’nın alınışında verdiği sözlerin geçerli olduğu dönemlerde Müslümanların mescitleri aktif durumda idi. Ancak zamanla krallar sözlerinden döndüler ve camilerin kapatılıp kiliseye çevrilmesini uygun gördüler. Ancak mescit ya da cami kurumunun Katolik dünyadaki kilisie kurumuyla eş değer olmaması hakim kuvvetin işlerini zorlaştırdı. Zira evlerde ibadet etmek pek ala mümkündü. Kiliselerde moriskoların neler yaptığını kontrol etmek her zaman imkan dahilinde değildi. Bir İspanyol asilzadesi olan Aragon amirali Sancho de Cardona, himayesi altında çalışan Morisko işçiler için bir mescit tadilatına girişmişti. 89

Abdest “aguadoc” ve gusül de “aguadarquivir” olarak isimlendirilirdi. Bir aljamíado kaynağına göre abdest alırken moriskoların yaptıkları dualar şu şekilde idi:

Elleri yıkarken: “Dios me a dara mis escripturas en mi mano derecha.” (Rabbim kıyamet günü kitabı sağımdan ver).

Ağza su verirken: “Dios mantenga el mantenimiento de la gloria” (Rabbim cennetle rızıklandır)

Burna su verirken: “Dios me deje oler el mantenimiento de la gloria” (Rabbim cenneti koklamamıza izin ver, cennet kokusunu haram kılma)

Başı meshederken: “Dios me a aligerado mi cabeza de los errores y pecados” (Rabbim başımı hata ve günahlardan kurtar)

Kulaklar silinirken: “Dios me a deje oir la palabra sabia y Mohama tambien.” (Rabbim hak sözü ve Muhammedi, Kuran ve sünneti dinlememe izin ver).

Ayaklar yıkanırken: “Dios mi aligere mis piernas passar el zizat” (Rabbim ayaklarıma sıratı geçmesi için yardım et)90

89  Dressendörfer,  s.  77.   90  Dressendörfer,  s.78.  

Abdest gizlenmesi kolay ibadetlerdendi. Artık kiliseye dönüşmüş camilerin hemen yanında hamamlar bulunurdu. Gusül için denize, göle ya da ırmağa girmek yeterli idi. Durumun sıkıntılı ve tehlikeli olduğu durumlarda ise atayamum (teyemmüm) yaparlardı.91

Namazların edasında genelde vakitlere dikkat edilirdi. Özellikle evlerindeyken namazları vaktinde kılarlardı. Ancak gün boyu dışarda durmaları gerektiğinde ise namazları birleştirerek öğle ve ikindiyi cem’-i takdim yaparak öğle vaktinde,, akşam ve yatsıyı ise cem’i-tehir yaparak gece geç saatlerde eda ederledi. Pedro Longas beş vakit namazı iki vakitte kıldıklarını söylemekte ve bu vakitlerin öğle ve gece olduğunu söylemektedir.92 Bu durumda sabah namazlarının da öğle vakti kılındığı akla gelmekte ancak bu durum çok mantıklı gelmemektedir. Güneş doğduktan sonra işe başlayan Moriskoların sabah namazını vaktinde eda etmelerine bir engel yoktu. Oran fetvasını ve Aljamíado kaynaklarını göz önünde tuttuğumuzda ortaya iki tür seçenek çıkmaktadır. Birincisi üç vakitte namazlarını eda ederlerdi: Sabah namazını vaktinde, öğle ve ikindi namazlarını öğleyin, akşam ve yatsı namazlarını da geceleyin kılarlardı ya da tüm namazlarını geceleyin bir vakitte kılarlardı. Duruma göre tüm namazları vaktinde de kıldıkları vaki idi. Sonuç olarak iktiza-ı hâle mutabık davranıyorlardı denilebilir. Öğle vaktinde namazlarını kılabilmelerine imkan sağlayan durum da İspanyollar’ın Müslümanlardan kalma bir geleneği olan öğle uykusunu yani kayluleyi (siesta) sürdürmeleriydi. Sabah namazından sonra uyumayan, gecenin bir bölümünü de ibadetle geçiren bir yaşam tarzına sahip müslümanlar güneşin tepede olduğu vakitlerde işlerini güçlerini bırakıp, yorgun düşmüş bedenlerini bir iki saat kadar dinlendirirlerdi. Uyandıklarında güne yeni başlıyormuşcasına dinç olurlardı ve daha geç vakitlere kadar çalışabilirlerdi. Bugün Arap ülkelerinde gördüğümüz bu uzun öğle molasını İspanya’da hala görmek mümkündür. Öğleyin 2 ila 5 arası hemen hemen her yer kapalıdır ve insanlar uykuda ya da dinlenmededir. Barcelona ve Madrid gibi büyük şehirler dışında bu gelenek halen titizlikle sürdürülmektedir. Geriye döndüğümüzde, Moriskolar öğleyin

91  Longas,  Pedro,  Vida  Religiosa  de  Los  Moriscos,  S.29   92  Longas,  s.  39.    

evlerine geldiklerinde ortam aslında gecenin bir vaktinden farksız bir şekilde sessiz ve tenhadır. Dolayısıyla gizli bir şekilde namaz kılmak, rahatsız edilmemek için mükemmel bir vakittir.

Sabah namazının ikinci rekatından sonra conut (kunut) duasına dururlar ve şu duayı okurlardı: “Rabbim! Senin yardım ve merhametini dileriz. Şüphesiz sana inanırız ve sana güveniriz. Senin ismini yüceltiriz. Hamd ve şükranlarımızı sunarız. Senin nimetlerini asla inkar etmeyiz. Senden ayrı olanlardan beriyiz. Yalnızca sana kulluk ederiz, yalnızca senden isteriz, Sana secde eder, yalnız senin rabliğini kabul ederiz. Rahmet ve merhametin için sana yalvarırız. Kafirler için tutuşturulmuş cehennem azabından sana sığınırız.”93

Rekatlar “arracas” olarak isimlendirilirdi. Ezan “aliden”, müezzin, “almuédano”, kamet de “alicama” olarak kaynaklara geçti. Büyük ihtimal bu kelimelerin telaffuzları Arapça’nın İspanyol krallarının hışmına uğramasından sonra bile atalarından duydukları şekilde Arapça tınısı taşımaktaydı. Ancak Latin harflerinin elverdiği kadarıyla çevrilebilmiştir.

Uzun yolculuklarda, namaz kılmanın tehlikeli olduğu durumlarda atlarının üzerinde namaz kılarlardı. Secde yerine başlarını hafifçe eğerler, bunu da yapamıyorlarsa göz işaretleriyle rüku ve secde yaparlardı.94

Oruç gizlenmesi en zor ibadet idi. Ramazan ayında oruç tutmak neredeyse imkansızdı. Gece ve gündüz Moriskolar oruç tutup tutmadıkları konusunda yoklanırlardı. Engizisyon kayıtlarından iki örnek durumu anlatmaya kafi gelecektir. 1582 tarihli Real de Gandía ahalisinden Miguel Callosa’nın davasında şahsın akşama kadar yemediği ve içmediği tespit edildiği ve bu şahsın diğer aylarda eski Hıristiyanlarla beraber yemeye içmeye devam ettiği belirtiliyor.1593 tarihinde Matet ahalisinden Francisco Açán’ın davasında şahsın kızı ve Jaime Mínguez’in (Hristiyan) eşi Jerónima

93  Longas,  s.  42.     94  Longas,  s.  72.    

Mínguez’in tanıklığına göre Francisco Açán bir Ramazan günü elini, yüzünü, burnunu ve ayaklarını yıkadı ve daha sonra “bismilla elalemin arabbin (büyük ihtimal besmele ve Fatiha suresi ve tanımlamaya çalışan durum namazın kıyam ve kıraatı)” diyerek bir şeyler okuduğunu itiraf etti. Ramazan günlerinde gizlice oruç tuttuğunu söyledi.95 Ne var

ki kilisenin de bazı özel günlerde oruç emri vardı ki Müslümanlar için bu emir alay konusuydu. Yılın diğer bölümlerinde ise nafile oruçlardan Pazartesi ve Perşembe günü oruçlarını tutmaya dikkat ederlerdi. “Pascua del Ramadan” dedikleri Ramazan Bayramı ise imkan dahilinde mutlaka kutlanırdı. Ramazan orucunun kazasının yapıldığına dair deliller vardır ve Junta III’te “alqafar” diye geçen kefaretin de bilindiği görülmektedir.96

Zekat ve sadaka konusunda özellikle aljamíado ya da kilise kaynaklarında çok detaylı bilgi yoktur. Çünkü bir cömertlik ile zekatı ayıran niyeti bilebilmek hiç kimse için mümkün değildi. Müslümanların Hıristiyanlardan sadaka kabul etmedikleri bilinmektedir. Zekat “azaque” ve sadaka da “asadaca” olarak isimlendirildi. Hıristiyanlara ve Yahudilere zekat veya sadaka vermezlerdi. Annelerine, babalarına ya da Müslüman olduklarını bildikleri Moriskolara bir cömertlik ve ikram olarak veriyorlardı.97 Longas, Moriskoların eşlerine ve çocuklarına zekat vermediklerinin altını çizer. Aljamíado kaynaklarındaki bilgilerin Moriskolar tarafından zihinlerde muhafaza edildiğini farzedersek bu duruma şaşırmamak gerekir. Sadaka konusunda ise böyle bir ayrıma gidilmediği aşikardır. Anne ve babaya zekat verme durumu da hem zekat borcunu çözen hem de kovuşturmaları boşa çıkaran zekice bir çözümdü. Hiç kimse ebeveynlerine para yardımı yapmakla suçlanamazdı. Bu konuda dikkatimizi çeken bir diğer konuda Moriskoların sürgüne kadar işlerinde güçlerinde, zekat verebilecek durumda olmalarıdır.

Bu noktada yine maddi durumla alakalı bir başka ibadet olan Hac ile ilgili olarak bu farizanın 1530’dan itibaren güney sahillerinin Moriskolara kapatılmasıyla bloke olduğunu biliyoruz. Daha zorlu bir yol olan Fransa sadece bir ihtimal olarak

95  Longas,    s.  224.     96  Dressdörfer,  s.82.   97  Longas,  s.233.  

durmaktaydı. Dönüşte ise engizisyon mahkemesi tarafından hacılara hapis cezasının uygulanması kesin idi. Dolayısıyla böyle bir durumda ne Hacca gitmek imkan dahilindeydi ne de Moriskolar kendilerini Hac ile yükümlü hissediyorlardı.

Pascua del Ramadan ve Pascua del Carnero Moriskoların kutladıkları Ramazan ve Kurban bayramları idi. Ayrıca Katoliklerin Navidad diye isimlendirdikleri Noele benzer bir kutlamanın da Mevlid gecesi olarak “Pascua de Alegria i Plazer” adıyla kutlandığına dair de Junta III’te bilgiler bulunmaktadır.98 1526’da Granada’da Pazar günü ile beraber tatil günü olan Cuma günü daha sonra iş gününe dönüştü ve hassasiyet kazandı. Pazar günler kapalı kapılar ardında işlerine güçlerine devam eden Moriskolar kilisenin tepkisini çekmekte ve Cuma günlerini farklı yaşama imkânları daraltılmaktaydı. Acımasız İspanya hükümeti ve kilise Müdeccenlik döneminde Müslümanlara Cuma gününü bayram olarak kutlamalarına imkan verirken, zorla din değişikliği gerçekleştikten sonra Cuma günü bayram olmaktan çıkmıştı ve zorunlu olarak bu yeni Hıristiyanlar Pazar günlerini bayram olarak kutlayacaklardı. Yaşam alanları iyice daraltılan Müslümanların bu duruma boyun eğmelerinden başka çıkar yolları yoktu.

İslam’ın haram kıldığı yiyecek ve içeceklerle ilgili de Moriskoların ciddi bir baskı altında olduklarını söyleyebiliriz. Dressendörfer Valensiya Moriskolarının şarap için üzüm üretmelerine ve şarap ticaretine girmelerine Toledo Moriskolarının gösterdiği tepkiyi biraz fazlaca bulup konuyu hemen vahhabilere getirmekten çekinmemiştir. Mecbur olmadıkları halde alkolden para kazanmayı tercih eden moriskolara, kendi içlerinden yükselen tepki ve uyarılar herhangi bir İslam toplumunda da görülebilecek legal emr-i bi’l-maruf türünden değerlendirilip geçilmesi gereken durumlardır. Domuz eti de Moriskolara ikram edilen yiyecekler arasındaydı. Bunları reddetmenin cezasız kalmayacağı engizisyon kayıtlarında mevcuttur. Daha sonra vereceğimiz örnek Morisko analizleriyle konuyu somutlaştırmamız daha kolay olacaktır. Özellikle domuz konusunu bayraklaştıran İspanyolların bugün dahi domuz ve domuz ürünlerinde diğer Avrupa

ülkelerinden kıyaslanamayacak kadar ileride olduklarını hatırlatmak gerekmektedir. İspanya’da domuz eti yaşamın bir parçası, vitrinleri süsleyen bir sembol haline gelmiştir.

Asimilasyona karşı direnç kazanmanın en önemli unsurlarından birinin de isim olduğu söylenebilir. Bir gruba aidiyetinden sembolü olan isim Peygamber(SAV) tarafından çocukların babaları üzerindeki haklarından bir olarak görülmüştür. Bu veçhile Müslüman kimliğini gizlice yaşayan Moriskoların kendilerini hangi isimle tanımladıkları önem arz etmekte. Toledo engizisyonunun uygulamalarında görüldüğü gibi zorla Hıristiyanlaştırılmış ailelerin çocukları da vaftiz adı ve de bir İspanyol ismi almakla mükellefti. Üçüncü olarak aile ismini alırlardı. Aile isimlerinin Arapça kalmasında merkez Moriskolarının durumu kuzeyde yaşayan Müdeccenlere göre daha zordu hatta imkânsızdı. Ancak ön isim olarak Müslüman bir ismin taşınması ise engizisyoncuların içinden çıkamadığı bir vakıaydı. Aile içinde bu isimler kullanılır ve gerçek kimliklerini bu şekilde ifade ederlerdi.

Çocukların sünnet ettirilmesi Granada halkının sürdürdüğü ritüellerden biriydi. II. Filip’in 1560’da sünnet olanların engizisyona verilmesiyle ilgili kararı, sünnet olanların anne ve babalarının takiyye yapıp yapmadıkları konusunda derin sorgulamalar geçirmeleri bu konudaki baskıyı göstermektedir.

Cenaze işlemleri konusunda ise hem Aljamíado kayıtları hem de Kastilya engizisyonu bize Müslümanların cenazelerini nasıl bir işleme tabi tutarak defnettikleri konusunda ipuçları veriyor. Bunlardan birisi, akrabalarından birinin cenazesini yıkayan bir kadın konusundaki suçlama idi. İfadelerden çıkan sonuca göre cenazenin ayrıntılı bir şekilde nasıl kaldırıldığını anlıyoruz. Julián Ribera, Ceremonias Fúnebres De Los Árabes Españoles isimli eserinde epeyce ayrıntı vermektedir. Detaylara girmeden denilebilir ki Moriskoların cenazeleri mümkün olduğu müddetçe sünnete uygun bir şekilde defnediliyordu. Temel olarak uygulanan muameleler ölünün yıkanması, kefenlenmesi, gömülmesi ve bu işlemlerden sonra gâsil ya da gâsilenin boy abdesti alması şeklide özetlenebilir.

Kiliseyi en fazla rahatsız eden konulardan biri de Moriskoların gizliden gizliye Müslümanlığı yaşamakla kalmayıp diğer Hıristiyan topluluğu da bu dine davet etme çabası içerisinde olmalarıydı. Yeni Hıristiyan olmuş Moriskolara eski dinleri tekrardan hatırlatılıyor, güvenilen ve arkadaşlığı kazanılmış eski Hıristiyanlara da İslam anlatılıyordu. Okunan kitapların ardından, şehadet getirmek ve namaz kılmak geliyordu. Tabi bu durum çok riskliydi. Engizisyonun sıkı takip ettiği bu kişilerin açığa çıkması büyük aile facialarına sebebiyet veriyordu.99

Moriskoların sindirilmesindeki en büyük yöntemlerden birisi de Arapça’nın II. Filip tarafından 1572’de yasaklanmasıydı. Toledo engizisyon mahkemesine çıkarılan Francisca de Ribera, itirafında Müslüman olarak yaşamak istediği ancak Arapça bilmediği için duaları öğrenecek kaynak bulamadığını söylüyordu. Fray Bleda’nın III. Filip’e gönderdiği mektupta da dilin ve kıyafetin yasaklanmasının üzerinde duruluyordu.100 Konuşulmayan bir Arapçayı sürdürmek imkan dâhilinde değildi. Arap harfleriyle yazılan İspanyolca, yani Aljamíado yalnızca bir sadakat gösterisi olarak kalabilirdi. Alfabe aslında kökenlere yapılan atıftı. Aljamíado’nun bitmesi ve Latin harflerinin kullanılmaya başlanmasıyla dil geleneğinin İspanya’da bittiğini söyleyebiliriz.

Benzer Belgeler