• Sonuç bulunamadı

2. GĠRĠġĠMCĠLĠK DESTEK PROGRAMLARI

2.4. Dünyada ve Türkiye‟de GiriĢimcilik Programları

“Dünyada giriĢimcilik eğitimine bakıldığında, ABD‟nin baĢı çektiği görülmektedir. GiriĢimcilik ile ilgili Amerika‟da ilk eğitim, 1947 yılında Harvard Business School‟da verilmeye baĢlanmıĢtır. Bu konudaki ilk akademik programlar ise 1960‟lı yıllarda baĢlamıĢ ve 1965‟li yıllarda giderek yaygınlaĢmıĢtır. Koh‟un (1996) araĢtırmasına göre, 1993 yılında 400‟den fazla ABD üniversitesinde lisans veya yüksek lisans düzeyinde giriĢimcilik dersleri verilirken, bu sayı 2003 yılında 1600‟lere ulaĢmıĢtır.

Bugün ABD'de, giriĢimcilik eğitimi, 1600‟ün üzerindeki okulda 2.200'den fazla ders; 277 adet donatılmıĢ pozisyon; 44 adet akademik hakemli dergi, giriĢimcilik için (bazı özel konularda) tahsis edilmiĢ yönetim dergileri ve 100'ün üzerinde kurulan ve finanse edilen merkezler ile patlama yapmıĢtır”

(Katz, 2003).

GiriĢimcilik eğitim iĢletmelerindeki artıĢ; giriĢimcilik eğitiminin yaygınlaĢmasındaki tek neden olarak görülmemektedir. Özellikle giriĢimcilik veri tabanının geniĢlemesinde giriĢimcilik eğitimi ile ilgili kurumların artması ile giriĢimcilikte de artıĢ gözlenmektedir. GiriĢimciliğin geliĢebilmesi için üniversitelerde seçmeli dersler ile master programları düzenlenerek giriĢimciliğin arttırılması planlanmaktadır. Öncelerinde giriĢimcilik seçmeli ve yan bir dal olarak görülürken artık giriĢimcilik ana bir dal haline gelmiĢtir. Artık öğrenciler giriĢimcilik alanından mezun olabilmektedirler.

1968 yılında Babson Yüksek Okulu dünyada giriĢimcilik eğitimini ikinci bir dal olarak baĢlatan ilk lisans eğitimini veren kurum olarak görülmektedir. Bu nedenle

giriĢimcilik üzerine lisans ve lisans üstü eğitim veren en iyi kurum olarak Babson Yüksek Okulu olarak görülmektedir (Katz, 2003).

“Babson College, 1919 yılında Roger Babson adında bir giriĢimci tarafından kurulmuĢtur. Üniversitenin tüm müfredatı giriĢimciliğin teĢvik edilmesi, yüksek büyüme ve yenilikçi organizasyonlar ile yeniyi yaratmak ve yönetmek üzerine oluĢturulmuĢtur. Ekonomi fakültesi, yeni bir Ģirket kurmanın çeĢitli aĢamalarında pazarlama, hukuk, finans ve yönetim ile ilgili özel konularda kısa süreli kurslar sağlamaktadır. Müfredat tamamıyla yeni bir giriĢim oluĢturulması üzerinde odaklanarak tüm iĢletme alanlarıyla bütünleĢmiĢ durumdadır” (Stowe, 2000).

Amerika BirleĢik Devletlerinde, giriĢimci eğitimi ile ilgili birleĢik ulusal bir sistem Ģu anda bulunmamaktadır. GiriĢimcilik eğitiminde yaĢanan geliĢmeler Avrupa‟da daha yavaĢ bir Ģekilde; Amerika‟da ise geç bir Ģekilde gerçekleĢmektedir. GiriĢimcilik eğitiminde Ġngiltere ve Fransa incelendiğinde bu ülkelerin 1970 yılında giriĢimcilik eğitimine baĢladıkları gözlenmektedir. GiriĢimcilik eğitimi ile ilgili ilk çalıĢma Ġngiltere‟de 1975 yılında bir grup akademisyen tarafından küçük iĢletmeleri teĢvik etmek amacıyla Büyük Britanya Küçük ĠĢletmeler Yönetimi Eğitim Toplantısı adı altında yapılmıĢtır. Fransa „da ise giriĢimcilikle ilgili olarak 1978 yılında Hautes Etudes Commercial Okulları‟nı kurmuĢ ve bu okullarda iĢletme kurma dersini vermiĢtir (Guzman ve Liñán, 2005).

“1990‟larda giriĢimcilik eğitiminin geliĢmesi daha da artmıĢtır. Avrupa'da giriĢimcilik eğitimine ilgi nispeten yeni olmakla beraber, hızla geliĢmektedir.

Günümüzde, Avrupa‟da giriĢimci eğitiminin geniĢ ölçüde geliĢtiği anlaĢılmaktadır. Ancak, bu eğitimin hangi ölçüde yayıldığını ayrıĢtırmak zordur. ABD‟nin aksine Avrupa‟da önemli bir referans olarak kabul edilen, araĢtırmacıları ve öğretmenleri bir araya getiren büyük kurumlar yoktur.

Dolayısıyla, bu durumu değerlendirmek zordur. Ayrıca, örgütlerin eğitim sistemlerindeki ulusal farklılıkları veya bir dereceye kadar olan siyasi destek de onun çalıĢmasını zorlaĢtırmaktadır. Yine de, Avrupa‟da giriĢimci eğitimi ile ilgili bazı çalıĢmalar vardır. Avrupa eğitim kurumları Amerika‟ya kıyasla

daha merkezi ve özeldir. Sonuç olarak müfredat ve öğretim metotları daha esnektir ve herhangi bir değiĢiklik ulusal düzeyde olur. Bu yüzden, Avrupa üniversitelerinin giriĢimcilik eğitimini uygulamak istemeleri ĢaĢırtıcı değildir” (Guzman ve Liñán, 2005).

GiriĢimci bir Avrupa oluĢturulması için giriĢimciliğin geliĢtirilmesi gerekmektedir. Bu da Avrupa Birliği‟nin temel politikaları arasında yer almaktadır.

Bunun yanında Avrupa Birliği bu politika kapsamında giriĢimcilikle ilgili bir çok faaliyet yürütmektedir. Bu nedenle Avrupa Birliği‟de üye olan ülkelerin giriĢimcilik potansiyellerini incelemektedir. Yunanistan‟da bulunan Sivitanidios Teknik Okulu‟nda sanal iĢletmelerle ilgili çalıĢmalar yapılmaktadır. Bu okulun giriĢimcilik eğitimine katkısı bulunmaktadır. Bu okulda öğrencilere teorik dersler verilmekte ve sanal iĢletme sayesinde bu teorik derslerin uygulaması yapılmaktadır. Bu programın sonuçlarının çok olumlu olduğu görülmektedir. Bu nedenle bu tür teknik okulların yaygınlaĢtırılması planlanmaktadır. Bu okullarda giriĢimcilik ders programına giriĢimcilik kuramı ve iĢ planı hazırlama ile ilgili dersler eklenmiĢ ve bu Ģekilde öğrencilerin uygulamaya hazırlanması sağlanmıĢtır. GiriĢimcilik büroları sayesinde öğrencilerin giriĢimcilik kariyeri konusunda bilgilendirmeleri ve desteklenmeleri sağlanmaktadır. Yunanistan‟da özellikle öğrencilere giriĢimcilik konusunda danıĢmanlık verecek giriĢimcilik büroları kurulmuĢtur. Bu bürolar sayesinde iĢ kurmak isteyen giriĢimcilere iĢ planlarına yardımcı olunmakta, bunun yanında iĢletmelerin marka patent alma konusunda danıĢmanlık hizmeti verilmektedir. Ġrlanda‟da özellikle büyüme potansiyeli olan yeni iĢletmelerin geliĢtirilmesi odaklı çalıĢmalar yapılmakta, giriĢimcilerin sayısının arttırılmasına yönelik teĢvik paketleri uygulanmaktadır (Campus Company Programme, 2016).

Ġrlanda‟daki giriĢimcilik programları bölgesel kalkınma stratejisinin bir parçası olarak görülmektedir ve bu ülkede özellikle üniversite mezunu olan bireylerin iĢ kurabilmelerine yönelik olarak destek programları hazırlanmıĢtır. Bu teĢvik programlarının süresi bir yılla sınırlandırılmıĢtır. Bunların yanında öğretim görevlileri de yapmıĢ oldukları araĢtırmaları ticari hayata geçirebilmek için teĢvik almaktadırlar.

Ġrlanda yeni bir iĢ kurulabilmesi açısından ikinci sırada yer almaktadır. Eğitim ve öğretim etkinliği olarak ise üçüncü sırada durmaktadır.

Ġngiltere‟de ise giriĢimcilik üzerine bir çok eğitim ve teĢvik programı düzenlenmiĢtir. Bu teĢvik programı Ġngiltere‟deki idari yüklerin azaltılmasına yönelik olarak hazırlanmıĢtır. Bu programın adı Düzenleyici Reform Yasası ve Düzenleyici Reform Eylem Planı hazırlanmıĢtır. Bu planın ana amacı büyüme potansiyeline sahip olan küçük iĢletmelerde bölgesel risk sermayesi fonları uygulanmasıdır. Kredi almakta güçlük çeken iĢletmeler Kredi Garanti Fonu sayesinde kredi kullanabilmektedirler.

Özellikle üniversiteler ve kolejlerde giriĢimcilik eğitimleri verilmeye baĢlanılmıĢ ve burada eğitim alan giriĢimcilere yönelik olarak teĢvik programları geliĢtirilmiĢtir. Bunun yanı sıra uluslar arası yatırım yapmak isteyen firmalar ve giriĢimcilere destek vermek amacıyla Hükümet Destekli Ulusal ĠĢ Ağı kurulmuĢtur.

Finlandiya‟da ise giriĢimcilik eğitimine büyük önem verilmektedir. Bu nedenle üniversiteler ve liselerin programları içerisine giriĢimcilik eğitimleri dahil edilip kullanılmaya baĢlamıĢtır.

Almanya‟da ise giriĢimcilik eğitimi üzerine bir çok eğitim programı düzenlenmiĢtir. Bunlardan biri Federal Eğitim ve AraĢtırma Bakanlığı tarafından hazırlanmıĢtır. Bu programın adı EXIST Programme olarak belirtilmektedir. Bu program sayesinde üniversiteler, teknik okullar ve iĢ dünyası arasındaki bölgesel iĢbirliği geliĢtirilmiĢ olacaktır. Bunun sonucunda da öğretim kurumları arasında giriĢimci bir zihniyet oluĢması sağlanmıĢ olacaktır.

Hollanda‟da giriĢimciliğe yönelik olarak bir çok program geliĢtirilmiĢtir. Bu programları bakanlıklar, kamu kuruluĢları ve iĢletme sahipleri desteklemektedir. Bu kurumlar arasında bu program sayesinde bir koordinasyon oluĢmaktadır.

Türkiye‟de ise giriĢimcilerin desteklenmesi için KOSGEB Yeni GiriĢimci Desteği oluĢturulmuĢtur. Bu destek sayesinde giriĢimciliğe bireyler teĢvik edilmektedir.

Bu destek mekanizması sayesinde KOSGEB Yeni GiriĢimci Desteği büyük bir kitleye ulaĢmaktadır. Bu destek bünyesinde GiriĢim Sermayesi ve ön ödeme olmaması büyük bir dezavantaj olarak görülmektedir. Bu destekte ödemelerin hak ediĢ usülüne göre yapılması da bir dezavantaj olarak bilinmektedir. bu desteğin kullanımı incelendiğinde

çoğunlukla yeme içme sektöründe ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren küçük iĢletmelerin kullandığı görülmektedir. KOSGEB Yeni GiriĢimci Destek Programının ülkemizin ihracatının artıĢına katkı sağlayamadığı görülmektedir. Bu destek ve teĢvik programları için olumsuz bir durum olarak bilinmektedir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

GĠRĠġĠMCĠLĠK DESTEK PROGRAMLARININ AKTĠF ĠSTĠHDAM POLĠTĠKALARI ÜZERĠNE ETKĠNLĠĞĠ

3.1.Aktif Ġstihdam Politikaları

Aktif istihdam politikalarının ilk olarak çıktığı ülke Ġsveç görülmektedir. Ġkinci Dünya SavaĢı sonrasında tam istihdama ulaĢılmasını sağlamak ve bunun yanında enflasyonun kontrol edilmesinin sağlanması için ortaya çıkarılmıĢtır. 1960 yılından sonra ise Ekonomik ĠĢbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) aktif istihdam politikalarını iĢ gücü piyasası politikaları içerisinde ayrı bir tür olarak kabul etmiĢ ve kullanmaya baĢlamıĢtır. Fakat aktif istihdam politikaları 1980‟li yıllar içerisine girinceye kadar politikacı ve uygulayıcıların hiçbir ilgisini çekmemiĢtir. 1980‟li yıllar içerisinde dünyada iĢsizliğin artması sonucunda aktif istihdam politikaları popüler bir hale gelmiĢtir (Kapar, 2006: 243-244).

“Günümüzde aktif istihdam politikalarının etkinliği özellikle de bazı araçları sorgulanır hale gelmiĢtir. 2007-2010 yılları arasında OECD ülkelerinde aktif istihdam politikaları için yapılan harcamalar %21 oranında artmasına rağmen iĢsizlik oranı %54 artmıĢtır. Aktif istihdam politikalarının yapısal iĢsizlikte daha iyi sonuç verdiği ancak konjonktürel iĢsizlikte daha az etkili olduğu görülmektedir” (OECD, 2012: 39-40).

Avrupa‟da ise aktif istihdam politikaları 1990‟lı yıllardan sonra daha güncel hale gelmiĢtir. Avrupa Ġstihdam Stratejisi Ģu maddelerden oluĢmaktadır. Bunlar;

-GiriĢimciliğin özendirilmesinin sağlanması,

-ĠĢ kurmanın giriĢimcilere kolaylaĢtırılmasının sağlanması, -ĠĢ kurmak için risk sermayesinin sağlanması,

-GiriĢimcilere vergi kolaylıklarının sağlanması, -Ġstihdam edilebilirliğin arttırılmasının sağlanması,

-ĠĢsizlikle mücadele edilmesi,

-Eğitim kurumlarından öğrencilerin iĢe istihdamının sağlanması, -ĠĢsizlikle ilgili pasif önlemlerden aktif önlemlere geçilmesi, -ĠĢsizlikle uyum kapasitesinin arttırılması,

-ĠĢ organizasyonunun modernize edilmesinin sağlanması, -Fırsat eĢitliğinin sağlanması,

-ÇalıĢma ve aile yaĢamının bağdaĢtırılmasının sağlanması,

-Aktif yaĢama uyumun kolaylaĢtırılması olarak görülmektedir (Kesici ve Selamoğlu, 2005: 38).

3.1.1.Aktif Ġstihdam Politikalarının Ġçeriği

“Amerika BirleĢik Devletleri‟nde otuz, Avrupa Birliği‟nde yirmi yıldan beri uygulanmakta olan önemli bir sosyal politika aracı olan aktif istihdam politikaları, OECD tarafından emek piyasasını ve iĢçilerin iĢle ilgili niteliklerini geliĢtirmeye ve daha etkin bir emek piyasasını teĢvik etmeye yönelik önlemler olarak tanımlamaktadır. Daha geniĢ bir tanım yapmak gerekirse, aktif istihdam politikaları iĢsizliği azaltmak, istihdamı korumak ve arttırmak amacıyla iĢ ve meslek danıĢmanlığının sunulduğu, kariyer yönetimi hizmetlerinin verildiği, iĢ analizleri ve meslek sınıflandırmasının yapıldığı, istihdamla iliĢkilendirilmiĢ çeĢitli meslek eğitimlerinin uygulandığı, iĢ arama stratejilerinin geliĢtirildiği programlar bütünüdür.

Aktif istihdam politikalarının temel amacı, iĢsizlere yalnızca gelir desteği sağlamak yerine onların çalıĢma hayatına dönüĢlerini kolaylaĢtırmaktır”

(UĢen, 2007: 66).

Aktif istihdam politikaları bu yönüyle pasif istihdam politikalarından farklılaĢarak ilerlemektedir. Aktif istihdam politikaları Ģu örnekle ifade edilebilmektedir. Aç insana balık vermek yerine ona balık tutmayı öğretmek örnek olarak gösterilmektedir. Aktif istihdam politikaları özellikle iĢsizlere ve iĢsizlikten etkilenen gruplara ve bölgelere yönelik olarak uygulanmaktadır. Bu hedef kitlede özellikle uzun dönemli, genç, kadın, göçmen ve engelli iĢsizler yer almaktadır (UĢen, 2007: 66). Buradaki dezavantajlı gruplar içinde ayrımcılık, deneyimsizlik ve gerekli

vasıflara sahip olamama gibi nedenler yüzünden istihdam da büyük güçlükler yaĢanmaktadır. Aktif istihdam politikaları ile bu kesimin istihdamı sağlanacaktır. Bu Ģekilde de ekonomik istikrar sağlanmıĢ olacaktır. Bu nedenle aktif istihdam politikaları büyük önem taĢımaktadır.

3.1.2.Aktif Ġstihdam Politikası Araçları

Aktif istihdam politikaları araçları konusunda tek bir sınıflandırma yapılmamıĢtır. DeğiĢik kaynaklarda çeĢitli sınıflandırmanın yapıldığı bilinmektedir.

“Biçerli‟ye göre aktif istihdam politikası araçları; ücret ve istihdam sübvansiyonları, kendi iĢini kuranlara yardım programları, doğrudan kamu istihdamı, mesleki eğitim programları, kamu eĢleĢtirme ve danıĢmanlık hizmetleri Ģeklinde beĢli sınıflandırma olarak ele alınmıĢ ve incelenmiĢtir”

(Biçerli, 2004: 72-73). “ÖzĢuca ise aktif istihdam politikası araçlarını beĢli olarak sınıflamıĢtır” (ÖzĢuca, 2003: 133-134).

“Varçın ise; aktif istihdam politikalarını dört baĢlık altında sınıflandırmıĢtır. Bunlar; geçici iĢsizliğe yönelik politikalar, yapısal iĢsizliğe yönelik politikalar, istihdam yaratma politikaları ve iĢgücü piyasası uyum politikaları olarak sıralanmaktadır” (Varçın, 2004: 22-24).

Genel istihdam hizmetleri ile ilgili olarak yapılan incelemeler bunların toplu iĢten çıkarmalara karĢı hizmetler, yoğun iĢ arama programları ile bölgesel iĢ gücü hareketleri olarak belirlenmiĢtir. ĠĢ gücü yetiĢtirme programları ise; iĢ baĢı eğitim programları ile ücretlerin sübvanse edilmesi sonucunda ortaya çıkmıĢtır. Küçük iĢletme geliĢtirme programları, kamu yararına çalıĢma programları ile yerel ekonomik geliĢme programları istihdam yaratma politikalarını oluĢturmaktadır.

3.1.2.1.Eğitim Programları

“Eğitim programları; uzun süredir iĢsiz olanlara ve bir iĢte çalıĢacak düzeyde mesleki vasfı bulunmayan iĢsizlere mesleki vasıf kazandırmak için uygulanmaktadır. Yeniden hazırlanan eğitim programları ise bir mesleğe sahip olanların iĢten çıkarılma riski ile karĢı karĢıya kalmaları veya iĢten çıkarılmaları durumunda var olan mesleki vasıflarının geliĢtirilmesi ya da yeni bir mesleğin öğretilmesi amaçlanmaktadır” (Evans-Klock vd., 1996:

21).

Eğitim programları sonunda eğitime katılan kiĢilerin sahip bulundukları vasıflarının ve bunun yanında istihdam edilebilirlik oranlarının arttığı görülmektedir.

Mesleki vasıf kazanan yada belirli bir vasıfları olan iĢsiz kiĢilerin istihdam edilebilirlik oranlarını arttırmak için bu eğitim programları düzenlenmektedir. Bu eğitim programları sayesinde aĢağıdaki hedef gruplar destek almaktadır. Bu hedef gruplar;

i) Uzun süreli iĢsiz olanlar, ii) Toplu olarak iĢten çıkarılanlar iii) Genç iĢsizler

iv) Engelliler olmak üzere dört gruba ayrılmaktadır.

“Uzun süreli iĢsiz kalanların mesleki eğitimi; öğretide 12 ay veya daha fazla süreli iĢsiz olarak kabul edilmektedir. Aynı zamanda, uzun süre iĢsiz kalma riski yüksek olan iĢsizleri önceden belirleyerek, bir mesleki eğitim programı kapsamına almak, öncelikli bir strateji olarak uygulanmaktadır”

(ILO, 1998: 184).

Mesleki eğitim programlarının kapsamına bir çok yaĢ grubundan kiĢi girmektedir. Bunlara örnek olarak 50 yaĢ ve üzerindeki iĢsizler bunun yanında 20-35 yaĢ grubundaki iĢsizler de sokulabilmektedir (Dar-Tzannatos, 1999: 22).

“Uzun süreli iĢsizlik, iĢsizlerin önceden sahip oldukları mesleki vasıfları geriletmekte yada bütünüyle ortadan kaldırmaktadır. Buna bağlı olarak mesleki vasıfların yitmesi yada gerilemesi iĢsizlerin istihdam edilme olasılıklarını azaltmaktadır. Uzun süreli iĢsizliğin ortaya çıkardığı bu olumsuz sonucu gidermek için sunum yanlı düzenlemeleri içeren mesleki eğitim programları yaĢama geçirilmektedir. Ancak, iĢsizlerin istihdam edilmeleri ve iĢverenlerin olumsuz davranıĢların üstesinden gelinebilmesi için istem yanlı müdahalelere de gerek duyulmaktadır” (ILO, 1998: 184).

Mesleki eğitim alan yada yeniden mesleki eğitim programına tabi olan iĢsizler üzerinde bu eğitimlerin olumlu bir etki bıraktığı söylenebilmektedir. Bu programların düzenli olarak uygulandığı ülkeler olan Danimarka ve Almanya incelenmiĢtir. Bu ülkelerde eğitime katılan kiĢilerde eğitim sonrasında istihdam oranlarının artmasında çok az bir olumlu etki olduğu görülmüĢtür. Bu programlardan bazılarının ise katılımcıların istihdam edilme oranlarında bir azalma olduğunu sağladığı belirlenmiĢtir (Meager-Evans, 1998: 45).

“Diğer aktif programlarda olduğu gibi, uzun süreli iĢsizler için tasarlanmıĢ mesleki eğitim programlarından beklenen olumlu istihdam etkilerinin ortaya çıkması çoğunlukla ekonomik döngüye bağlıdır. Ekonomik büyüme dönemlerinde uygulanan programlar iĢsizlerin istihdam edilme oranlarını önemli ölçüde arttırmaktadır. Programların sonuçları üzerinde etkili bir baĢka etmen katılımcılarının cinsiyetidir. Programlara katılan kadınlar erkek katılımcılara göre daha yüksek istihdam edilme oranına sahiptir” (Dar-Tzannatos, 1999: 22).

Mesleki eğitim programlarının baĢarısız olduğuna yönelik olarak bulgularda bulunmaktadır. Bu nedenle bu mesleki eğitim programları üzerine araĢtırma yapan kiĢilerin bu eğitim programlarını kısa yönlü olarak incelediklerini uzun dönemli incelemediklerini göstermektedir. Uzun dönemli olarak bu mesleki eğitim programları incelendiğinde ise olumlu etkilerin ortaya çıktığı görülmektedir. Bunun yanında küçük ölçekli iĢletmelere yönelik, alt gruplara hitap eden ve belirli mesleki vasıflar üzerine yoğunlaĢan eğitim programlarının daha etkili olduğu belirlenmiĢtir. Mesleki vasıfların

arttırılıp, mesleki yeterlilik belgesi verilen eğitim programlarının ise baĢarılı olduğu ortaya konulmuĢtur (Meager-Evans, 1998: 45). Uzun dönemli iĢsizlere yönelik olarak hazırlanan eğitim programlarının ise tek baĢına etkin olmadığı belirlenmiĢtir. Bu nedenle bu eğitim programlarının birleĢtirilerek bütünleĢtirilmiĢ aktif eğitim programları aracılığıyla daha etkin olarak verildikleri gösterilmiĢtir. Mesleki eğitim programlarının uygulama ile birleĢtirilmesi sağlanarak daha etkin olarak kullanılması da sağlanmıĢtır (ILO, 1998: 185).

“Toplu olarak iĢten çıkarılanların mesleki eğitimi; ekonominin, sektörlerin ve iĢletmelerin yeniden yapılandığı (özelleĢtirme, üretimin örgütleniĢinde yaĢanan değiĢimler, iĢletmelerin birleĢmesi vb.) yapısal uyum sürecinde çok sayıda çalıĢan aynı anda iĢsiz kalabilmektedir. Bu tür programlar çoğunlukla otomobil, maden, gemi yapımı, çelik ve kağıt gibi sektörlerde veya kamu iĢletmelerinde çalıĢırken yeniden yapılanmaya bağlı olarak iĢten çıkartılanları kapsama almaktadır. Toplu iĢten çıkarmalar, genellikle imalat sanayinin gerilediği ve iĢsizliğin arttığı bir dönemde ortaya çıkmaktadır”

(Dar-Tzannatos, 1999: 24).

Toplu olarak iĢten çıkarmalarda en fazla etkilenen grup olarak 55 yaĢ ve üzerindeki çalıĢanlar görülmektedir. Bu yaĢtaki çalıĢanların iĢten uzaklaĢtırılmasına sebep olarak; üretim sürecinin yeniden örgütlenmesi, sosyal güvenlik ortamının sınırlanması, çalıĢanların iĢ gücü piyasasından uzaklaĢtırılması ile toplu olarak iĢten çıkarmalar görülmektedir (ILO, 1998: 188).

“Özellikle imalat sanayinde çok sayıda çalıĢanın iĢsiz kalması yeniden mesleki eğitim programlarının uygulanmasını zorunlu hale getirmiĢtir.

Yeniden yapılanma döneminin temel özelliği, imalat sanayindeki iĢ sayısının azalması ve var olan iĢlerin gerektirdiği vasıfların köklü bir biçimde değiĢmesidir. Bu nedenle, iĢten çıkarılan çalıĢanların çoğunlukla sahip oldukları mesleki vasıflarla imalat sanayinde baĢka bir iĢ yerinde yeniden iĢ bulmaları zordur. GeçmiĢte bir iĢte çalıĢmıĢ iĢsizler için iki tür mesleki eğitim programı uygulanmaktadır. Birincisi, iĢçinin var olan mesleki vasıflarının geliĢtirilmesi yoluyla imalat sanayinde tekrar istihdamını

olanaklı hale getirmektir. Ġkincisi ise imalar sanayindeki istihdamın gerilemesi göz önünde bulundurularak, istihdamın artmakta olduğu diğer sektörlerde ise yerleĢmeyi sağlayacak yeni mesleki vasıflar kazandırmaktır”

(Dar-Tzannatos, 1999: 23).

Uzun bir zaman içerisinde aynı sektör içerisinde, aynı iĢ yerinde veya aynı meslekte çalıĢanların iĢsiz kaldıktan sonra bu süreç içerisinde iĢ gücü piyasası, vasıf düzeyleri boĢ iĢler ve iĢverenler hakkında etkin ve yeterli bir bilgiye sahip olmadıkları söylenmektedir (Evans-Klock vd., 1996: 21). Bu olumsuzlukların giderilmesi için öncelikle mesleki eğitim programlarının iĢ arama yardımları ile desteklenmesi gerekmektedir (Dar-Tzannatos, 1999: 24). VerilmiĢ olan bu eğitimler sayesinde istihdam oranının arttırılmasına çalıĢılmaktadır.

“ĠĢten çıkarılmıĢ çalıĢanların ilgilerini mesleki eğitimden çok iĢ ve iĢ bulma üzerine yoğunlaĢtırdıkları görülmektedir. ĠĢsiz kalan çalıĢanların kurumsal eğitimden sonra geçen uzun bir sürenin ardından, yeniden kurumsal eğitim almak zorunda kalmaları, programlara karĢı direnç göstermelerine neden olmaktadır. Diğer yandan, programlarda kazandırılan mesleki vasıf ile iĢ gücü istemi arasında uyum sağlamada zorluklar ortaya çıkmaktadır” (ILO, 1998: 190)

Genç iĢsizlere yönelik olarak verilmesi gereken mesleki eğitim; genç iĢsizlere yönelik olarak verilen aktif programlar eğitimine devam eden ve edemeyen, sosyo-ekonomik olarak güçsüz olan ailede yetiĢen gençler için tasarlanarak uygulanmaktadır.

Bu programlar genellikle 20 yaĢın altında olan gençleri kapsamaktadır. Bu gençlere okulda yada iĢ baĢında eğitim yöntemleri uygulanarak mesleki eğitim programları uygulanmaktadır (Dar-Tzannatos, 1999: 25).

“Bu eğitim programlarının amacı; gençlerin iĢ gücü piyasasına katılmalarını desteklemek ve iĢ bulmalarını sağlayacak mesleki vasıf kazandırmaktır. Ayrıca, sosyal bakımdan dıĢlanmıĢ grup ve ailelerde yetiĢen gençlere, iĢyeri kültürüne uyum sağlamada yardımcı olacak çalıĢma

alıĢkanlıkları ve sosyal yetenekler kazandırma hedefi öne çıkmaktadır” (ILO, 1998: 180).

Mesleki eğitim programları arasında istihdam ve yeterli gelir sağlama konusunda en baĢarısız sonuçlar genç iĢsizleri kapsayan programlarda elde edilmektedir. Ekonomik büyümenin gerçekleĢtiği ve iĢsizliğin azaldığı dönemlerde bile, programlar nadiren olumlu sonuçlar doğurmaktadır (ILO, 1998: 180; Dar-Tzannatos, 1999: 25).

Programların baĢarısızlığı genç iĢsizliğinin karmaĢık yapısından ve kendine özgü niteliklerinden ileri gelmektedir. Gençlerin uzun süre iĢsiz kalmasının tek nedeni, onların sahip oldukları mesleki vasıflarının yetersizliği değildir. Gençler; iĢ baĢında

Programların baĢarısızlığı genç iĢsizliğinin karmaĢık yapısından ve kendine özgü niteliklerinden ileri gelmektedir. Gençlerin uzun süre iĢsiz kalmasının tek nedeni, onların sahip oldukları mesleki vasıflarının yetersizliği değildir. Gençler; iĢ baĢında