• Sonuç bulunamadı

3.6. Araştırmacının Rolü

4.2.2. Önem

4.2.2.1 Gereksizlik

Alt temalardan ilki olan Gereksizlik, Müzik dersinin yararlı olmadığına ilişkin görüşleri içermektedir. Müzik öğretmeni görüşmeleri ile elde edilen veriler, Müzik dersine yönelik öğrenci, veli ve idarenin bakış açısını öğretmenlerin deneyimleriyle ortaya koymaktadır. Öğrencilerin, bir dersin gerekliliği ya da önemi ile ilgili duygu ve düşüncelerinin yakın çevresindeki kişilerin müzik dersine yönelik görüşlerinden etkilendiği düşünülmektedir. Dolayısıyla ilk olarak öğrencilerin müzik dersine yönelik tutumları müzik öğretmenlerinin görüşlerine yer verilerek ifade edilmeye çalışılmıştır. Daha sonra veli ve idarenin dersin gerekliliğine yönelik tutumları, müzik öğretmenlerinin görüş ve deneyimleri doğrultusunda ele alınmıştır. Öğrencilerin Müzik dersini gerekli görmemelerine yönelik katılımcıların ifadesi şöyledir:

Çocuklar çok ilgisiz ne yaparsanız yapın, önemsemiyorlar. Son sınıflara gelince açıkça öğrenciler söylüyor: “Müzik ne olacak, benim ne işime yarayacak?”diyorlar. Çünkü kendileri için müzik dersini gerekli görmüyorlar. Müzik dersi sınavlarda çıkmayan bir derstir. Öyle olunca da: “Bizim hayatımızda müzik dersinin ne yararı var? Sıkıldım.” diyorlar.

(Hanife)

Bana kalsa ben çocuklar sevsin diye uğraşıyorum ama müzik dersi çocuk bazında gereksiz dersler statüsünde. Dersimde bazı öğrenciler 40 dakika boyunca oturuyor. Kitabını, flütünü getirmiyor. Öğrencilere sorduğumda: “Sevmiyorum Müzik dersini, ne işime yarayacak ki!” diyor. Çünkü sınavlarda Müzik dersine yer verilmiyor. (Mine)

Maalesef Türkiye gerçeği öğrenciler Müzik dersine çok fazla önem vermiyorlar. Öğrenciler verdiğin şeyi defterine yazıyor ama çok üzerinde durmuyor. Onun için daha önemli olan: Türkçe, Matematik, Fen ve Teknoloji, Sosyal Bilgiler gibi dersler. Aileler de çocuğuna o şekilde dayattığı için öğrenciler de Müzik dersini önemsemiyor. Öğrenci: “SBS’ ye gireceğim. Ne yapayım müzik dersini?” diyor. Otuz kişinin içinde ilgili olan öğrenci var ama beş kişi. Diğer yirmi beş kişi:”Benim işime yaramayacak Müzik dersi.” diyor. Bunu açıkça ifade ediyorlar. Malzemesini getirmemelerinden, dersimde test çözmeye çalışmalarından, benden sınav haftaları diğer derslerin yazılılarına

çalışmak istediklerini söylemelerinden öğrencilerin dersimi önemsemediklerini anlıyorum. (Serkan)

Müzik öğretmenleri, öğrencilerin müzik dersini gerekli bulmadıklarını, onlar için asıl önemli olanın Seviye Belirleme Sınavı olduğunu belirtmektedirler. Öğretmenlerin ifadeleri incelendiğinde Hanife öğretmenin öğrencilerinin, “Müzik ne olacak, benim ne işime yarayacak? “Bizim hayatımızda Müzik dersinin ne yararı var?”, Mine öğretmenin öğrencilerinin, “Sevmiyorum Müzik dersini, ne işime yarayacak ki!”, Serkan öğretmenin öğrencilerinin, “SBS’ye gireceğim. Ne yapayım müzik dersini?” şeklindeki ifadeleri ile öğrencilerin malzemelerini getirmeme, derste test çözme, yazılı çalışma gibi davranışlarda bulunmalarının müzik derslerinin üniversite sınavları kapsamına alınmamasının kuramsal müzik bilgilerini öğrenciler gözünde gereksiz bir konuma getirdiği, öğrencilerin müzik dersini gerekli görmedikleri şeklinde yorumlanabilir. Öğrencilerin bakış açılarına paralel olarak Müzik öğretmenlerine göre veliler, müzik dersinin sınavda çıkmayan bir ders olması nedeniyle Müzik dersini gerekli görmemektedirler. Ancak sadece ders notunun sınav başarısını etkilemesinden dolayı Müzik ders notunu önemsemektedirler.

Meslek hayatımda birebir yaşadığım bir olayı unutamam. Bir veli ile mahkemelik oldum. Çocuğun ilk dönem Müzik dersi beşmiş, ikinci dönem dörde düşürmüşüm. Oldukça olaylar yaşadık. Ailenin: “Müzik dersi neden dört, neden beş değil?” sorgulamasından dolayı aileyi durduramadık. Baba biraz sinirliydi. Diğer çocuğuyla da sorunlar yaşanmış. Not için sinirli bir şekilde karşıma gelince: “Ben bu şeklide gelinmez.” dedim. O da konuyu saptırdı: “Ne demek paramla mı geleyim?” dedi. Müdür Bey’e de sert bir şekilde çıkışınca polise haber verdik, şikâyetçi olduk. O zaman da kamu davasına dönüştü. Bir buçuk - iki sene mahkememiz sürdü. Sonra ben şimdi çalıştığım okula geldim. Mahkememiz sonuçlandı. Sonra veli görev başında memura hakaretten 12 bin lira gibi bir ceza aldı. Sonra temyize gitti mi bilmiyorum. Çocuk asosyal. Ailenin kurbanı olmuş gibi. Müzik dersinde çocuk matematik çalışıyor, fen sorusu çözüyor. Çocuğu sadece ders odaklı yetiştirmişler. “Sınavda çıkmayan dersler gereksiz. Sen sadece matematik gibi dersleri çalışmalısın.” diye çocuğu davranıştan ziyade derse odaklamışlar. Çocuğun derse ilgisi olmadığı, derste başka şeylerle ilgilendiği için dört vermiştim. Velilinin gözüyle bakınca Sosyal, Fen, Matematik ve Türkçe dersi önemlidir. Diğer Müzik, Resim, Beden Eğitimi gibi dersler önemsiz derslerdir. Müzik dersi nasıl olsa beş diye problem yaşadık. (Mine)

Yukarıdaki alıntıda velinin müzik dersinin gereksiz olmasına yönelik bakış açısının, “Çocuk asosyal. Müzik dersinde çocuk matematik çalışıyor, fen sorusu çözüyor.” alıntısından anlaşıldığı üzere öğrencinin sınıf içindeki davranışlarına etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Sınavın veli ve öğrencinin gözündeki öneminin not

tartışmasına dönüşmesi ise dikkat çekicidir. Ayrıca velilerin öğrencilerden vakitlerini müzik yerine sınavda sorusu bulunan derslere çalışmalarına, müziğe yönelmemelerine yönelik istekleri olduğu anlaşılmaktadır. Çocuğu müzik dersinden zayıf aldığı için “ortalığı ayağa kaldıran” anne-baba, aynı hassasiyeti müzik alanındaki gelişiminde göstermediği için doğal olarak öğrenci de bu dersleri yeteri kadar ciddiye almadığı yorumuna ulaşılabilir. Benzer bir şekilde Sinem öğretmen “Aileler de müzik dersini önemsemiyor. Öğrenciye: “Yarın ya da haftaya sözlü yapacağım, bunu çalışın gelin.” diyorum. Öğrenci: “Öğretmenim ne zaman Müzikle ilgilensem annem: ‘Müzik çalışacağına git Matematik çalış, sınavda Matematik sorulacak.’ dedi bana.” diyor.” şeklindeki ifadesinde de müzik dersinin sınavda sorulmamasından dolayı gerekli görülmediği anlaşılmaktadır. Dikkatten kaçmaması gereken diğer bir nokta ise öğretmenlerin, velilerin, çocuklarının müzikle ilgili bir meslek seçmelerini istemediklerine yönelik görüşleridir. Öğretmenler, sınıflarda oldukça yetenekli öğrencilerle karşılaştıklarını; ancak hiçbirinin müzik alanında profesyonelleşmediğini ifade etmişlerdir. Konuyla ilgili özgün ifadelerden bazıları şöyledir:

Velinin tek derdi çocuğu doktor olsun, mühendis olsun. Bir kız öğrencim vardı. Kız Güzel Sanatlar Lisesi’ne gitmeyi çok istedi. Çok yetenekliydi. Güzel Sanatlar Lisesi ikinci sınıf düzeyinde klasik gitar çalmasını öğrenmişti. Kızın babası: “Okutmam kızımı Güzel Sanatlar Lisesi’nde.” demiş. Babası kabul etseydi öğrencim sınava girecekti. Olmadı, yazık oldu çocuğa. (Okan)

Çocuk bana ailesinin düşüncelerini direkt söylüyor. Ailesi: “Eee sen Müzikçi mi olacaksın, ne yapacaksın müzikçi olup da? Ola ola müzikçi mi olacaksın? Doktor ol, avukat ol…”diyormuş. Aileler çocuklarına, çocuklar da ailenin söylediğini bana söylüyor: “Öğretmenim annem bana çalgıcı mı olacaksın? dedi.” Çocuklarının müzikle ilgili bir alana yönelmelerini istemiyorlar. (Hanife)

Öğrenci yetenekliyse yüzde doksan öğrencinin diğer dersleri de iyi oluyor. Aileleri müziğe yönlendirmek istemiyorlar. Onların doktor, mühendis gibi mesleklerde çalışmalarını istiyorlar. Genel olarak velilerde de var bu yargı: Müzik notu yüksek olsun müzik dersi önemli değil.

(Gülin)

Ailelerdeki gelecek kaygısı; çocuğun iyi bir okulda olması, iyi bir meslek seçmesi velilerde bir beklenti, bir çaba haline dönüşmüştür. Bunun için farklı sosyo-kültürel ve farklı sosyo-ekonomik yapıya sahip ailelerde öğrenciyi tanımadan bilişsel, duyuşsal, fiziksel, psiko-motor, psikolojik ve kişilik gelişimi

göz önüne almadan öğrenciyi sürekli bir hedefe yöneltmeleri, öğrenciler üzerinde olumsuz etkiye neden olabilmektedir. Başar’a (2001: 123) göre öğrencilerin ilgi, istek ve kabiliyetleri göz önüne alınmadan kendi istekleri doğrultusunda; “Sen şu olacaksın.” diye baskı kurmaları doğal hakları elinden alınmış öğrenci grupları oluşturduğu gözlenmektedir. Katılımcıların: Ola ola müzikçi mi olacaksın? Doktor ol, avukat ol… (Hanife), “Velinin tek derdi çocuğu doktor olsun, mühendis olsun” (Okan), “Aileleri müziğe yönlendirmek istemiyorlar. Onların doktor, mühendis gibi mesleklerde çalışmalarını istiyorlar.” (Gülin) ifadelerinin velilerin öğrencilerin ilgilerini göz önüne almadan başka bir hedefe doğru yönelttikleri anlaşılmaktadır.

Diğer bakış açısı ise velilerin Müzik dersini gerekli görmemelerini veli toplantılarında kendileriyle görüşmeye gelmemeleri ile ilişkilendirildiği belirlenmiştir. Bu durumla ilgili olarak, “Veli görüşmesi toplantısında hiçbir veli benim yanıma uğramıyor. Notu iyi olunca gelip de: Siz derste ne yapıyorsunuz, derste nasıl vakit geçiriyorsunuz?” diye bir kişi gelip sormuyor.”(Gülin), “Veliler açısından Müzik dersi çoğu veli için önemsiz. Toplantılarda hiç bana gelip de benim çocuğumun durumu nasıl diye sormazlar. Diğer öğretmenlerle konuşurlar.”(Erdem), “Velilerin müzik dersinden bir beklentisi yok. Veli toplantısında veliler gelip de çocuklarının durumunu sormuyorlar bile. Önemsemiyorlar dersi.” (Hanife), “Müzik dersinden öğrenci zayıf not almışsa veliler benimle görüşmeye gelirler. Öğrencinin notu 100, 90 ise velinin Müzik dersinin varlığından haberleri bile yoktur. Bakmaz nasıl olsa beştir.”(Okan), “Veli genel olarak sınava yönelik olduğu için bizim dersimizle pek ilgilenen yok. Toplantılarda bile bizim dersimiz pek sorulmaz.” (Serkan), “Bir keresinde veli toplantısında hiçbir veli benimle görüşmek için benim bulunduğum odaya gelmemişti.”(Atilla) şeklinde ifade etmişlerdir. Yukarıdaki görüşler incelendiğinde velilerin Müzik dersi başarısını önemsemedikleri dolayısıyla müzik öğretmeni ile görüşmeye gelmedikleri, bunun müzik öğretmenlerine velilerin müzik dersini gereksiz buldukları şeklinde yansıdığı görülmektedir. Öğrenci velisi ile öğretmenin sık sık görüşmesi, çocuk hakkında bilgi alış verişinde bulunulması, çocuğun tanınması, ilgi ve isteklerinin bilinmesi, okuldaki durumu hakkında bilgi verilmesi, başarı ve başarısızlığının nedenlerinin bilinmesi gibi konuların görüşülerek çocuğa yardım noktasında en uygun yöntemin seçilmesi gerekmektedir (Aktepe, 2005: 23). Ancak müzik öğretmenleri ile

görüşülmemesinin veliler tarafından, müzik dersine yönelik öğrenci başarısına önem verilmediği yorumuna ulaşılabilir. Velilerin yanında idarenin de Müzik dersine yönelik başarıyı, not olarak önemsemesi ise dikkat çekicidir. Bu konu ile ilgili Sinem öğretmen: “Müdürün okula geldiğim ilk gün bana sorduğu soru şuydu: “Hocam notlarınız nasıldır?” dedi. Daha ilk gün göreve başlayacağım zaman sordu. Ben de “Çalışana göre değişir.” dedim.” şeklinde ifade etmektedir. Okul idarecilerinin müzik derslerinin etkili ve verimli olması yönünde bir endişe duymadıkları ve bu yaklaşımın öğretmenleri, kendilerinin ve derslerinin gereksiz bulunduğu görüşüne yönelttiği düşünülebilir.