• Sonuç bulunamadı

İnsan vücudunda 33 adet vertebra bulunmakta olup bunların birbiriyle eklem yaparak oluşturduğu yapıya Columna Vertebralis adı verilir. Columna vertebralis kafa tabanından başlar ve kuyruk sokumunda sonlanır. Güçlü fakat esnek yapısıyla ana gövdeyi ve ekstremiteleri destekler. Columna vertebralisin vücut postürünün sağlanmasında, vücut ağırlığının taşınmasında, harekette omurilik ve spinal köklerin korunmasında önemli görevi vardır. 33 adet vertebradan 24 adedi (servikal-7, torakal-12 ve lomber-5) hareketli diğer 9 adedi hareketsizdir.

Columna vertebralisin stabilitesini; diskus intervertebralis, ligamanlar ve kaslar sağlar.

Diskler vertebra hareketleri sırasında columna vertebralis boyunca yukarıya ve aşağıya nakledilen şokları absorbe ederler.

A.1- Vertebra Anatomisi

Vertebralar ana elemanlar olarak aynı özellikte olmalarına rağmen, bulundukları bölgeye özgü değişik şekil ve büyüklüktedir.

A.1.1-Tüm vertebralarda bulunan ana yapılar

Vertebraların önde korpusu, arkada ise arkusu yer alır. Vertebraların korpusundan arkaya doğru uzanan kollara pedikül adı verilir. Pediküller arkaya doğru ilerledikçe yassılaşır ve genişler, bu kısma ise lamina adı verilir. Korpus, lamina ve pedikül birlikte forameni çevreler ve buna foramen vertebrale adı verilir. Eklem yapmış vertebraların foramen vertebralelerinin üst üste gelmesi ile canalis vertebralis oluşur. Bu yapı içinde medulla spinalis, zarlar ve spinal kökler bulunur. Lamina ve pedikülün birleştiği yerde 3 çift çıkıntı yer alır. Bunlara; proses artikülaris superior , proses artikülaris inferior . ve proses transversus denir. Orta hatta iki laminanın birleştiği yerde arkaya doğru uzanan tek bir çıkıntı yer alır;buna ise proses spinosus adı verilir.

Proses artikülaris superior yukarıya doğru uzanır ve arka yüzündeki eklem yüzü ile üst vertebranın proses artikülaris inferior ile eklem yapar. Bu ekleme zygapophysial eklem denir.

Proc. transversus; horizontal olarak uzanır, vücudun rotasyon ve lateral fleksiyon yaptıran kaslarının yapışma yerlerini oluşturur. Torakal bölgede bu çıkıntı üzerinde kostalarla eklem yapacak eklem yüzeyleri mevcuttur.

Yandan bakıldığında korpus, pedikül ve proses artikülaris superior arasındaki çentiğe incissura superior denir. Aynı şekilde korpus, pedikül ve proses artikülaris inferior

vertebranın incissura inf ile alttaki vertebranın incissura superioruu birleştiğinde oluşan yapıya foramen intervertebrale adı verilir.

VERTEBRA YAPISI:

Vertebralar, içte trabeküler yapıya sahip olup dışta kompakt bir kemik tabakası ile örtülüdür.

Bu tabaka vasküler foramenler tarafından (foramen nutrikum) delinir. Kompakt kemik, vertebraların korpuslarında ince, arkuslarında ve prosesuslarında daha kalın olarak yer alır.

Trabeküler kemik içerisinde kırmızı kemik iliği ve bazi vertebral venler için iki adet geniş ventrodorsal uzanan kanallar yer alır.

A.1.2-Servikal Vertebranın Genel Özellikleri

Servikal vertebraları diğer bölgelerden ayıran en tipik özellik, processus transversarium’larında vertebral arterin geçtiği foramenlerin bulunmasıdır. Servikal vertebraların korpusları küçük, foramen vertebraları geniş ve üçgen şeklindedir. Pedikülleri küçük, laminaları uzun ve incedir, processus spinosusları kısa ve çatal (bifid) şeklinde ve uçlarında tüberküller yer alır. Servikal vertebra korpuslarının ön yüzlerinde, orta hatta anterior longitüdinal ligamentin yapışma yeri ve orta hattın her iki yanında ise musculus longus kollinin yapışma yerleri vardır. Servikal vertebraların korpusları diğer hareketli vertebralarınkinden daha küçüktür ve yukarıdan aşağıya doğru büyürler. Transvers çapları antero-posterior çaplarından daha fazladır. Servikal vertebra korpuslarının üst yüzeyleri horizantal planda konkav iken sagittal planda hafifçe konvekstirler.

Korpusların arka yüzünde ise iki yada daha fazla olmak üzere geniş vertebral venöz foraminalar yer alır. Ayrıca bu yüzde posterior longitüdinal ligamentlerin yapışma yerleri de bulunur. Servikal vertebraların processus spinosuslarına ligamentum nuchae ve derin sırt ekstansör kasları (musculus semispinalis thoracis ve servicis, multifidus, spinales ve interspinales) yapışır.

Atlas ve aksis dışındaki tüm servikal omur cisimlerinin ve birinci torakal omur cisminin yan yüzünün üst kenarında bulunan çıkıntıya “Unsiat çıkıntı” (Uncinate Costario) adı verilir (9,77). Luschka, bu çıkıntıyla üstteki omurun alt yüzü arasında bir boşluk olduğunu ve bu boşluğun bir eklem yapısı olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle bu çıkıntılara “Luschka eklemleri”

de denilmiştir (25,61). Ancak daha sonra bunların gerçek eklem olmadıkları saptanmıştır.

Unsiat çıkıntılar, boyun omurgasının yana fleksiyonunu ve rotasyonunu kısıtlamakta ve böylece diskin yırtılmasına ve aşınmasına neden olacak aşırı hareketleri önlemektedir (25,61,77).

Şekil 1 : C5 ve C7 vertebra kesitleri

Servikal vertebralardan 7. hariç foramen transversariumlarından vertebral arter, yandan venöz pleksuslar ve pleksus sempatikus geçer. Ancak 7. servikal vertebrada foramen transversarium bulunması halinde; buradan aksesuar venöz pleksuslar ve otonom lifler geçer.

Transvers prosesler üzerinde transvers foramenler bulunur, çevresini anterior ve posterior tüberküllerde sonlanan dar kemik barlar oluşturur. Bu kemik çubuklar foramenin lateralinde kosta-transvers bar ile birbirleriyle birleşirler. Sadece posterior bar’ın medial kısmı gerçek transvers prosese karşılık gelir, anterior bar, kostatransvers bar ve posterior barın lateral kısmı kostal elementlerdir ve anormal gelişim göstererek 6. ve 7. servikal vertebrada servikal kot oluşturabilirler.

Servikal vertebralardan C4’ten C6’ya kadar olanların procesus transversariumları üzerinde önde ve arkada tüberküller yer alır. Bu nedenle bu tüberküllere carotid tüberkül adı verilir. Arka tüberküllere ise splenius, longissimus ve iliokostalis servicis, levator scapula, skalenus posteryor ve medius kasları yapışır. Servikal vertebralardan 1., 2., ve 7. olanlar tipik servikal vertebra özelliklerine uymazlar.

Servikal spinal kord C3-C7 arasında genişleme gösterir ve bu bölgede hafif fusiformdur. C5 hizasında en büyük genişlemesini yapar . Bu seviyede omuriliğin ön-arka çapı 8 mm., genişliği 13 mm.’dir. Spinal kord beyaz cevher dorsal kolumnasında, fasciculus grasilis ve cuneatus bulunur. Proprioseptif, taktil ve vibrasyon duyusunu sağlar. Lateral ve ventral funikuluslar kortikospinal ve spinotalamik traktuslar içerir. Servikal omuriliğin beslenmesi esas olarak vertebral arterden (VA) olur. Subklavian arterin ilk ve en büyük dalı olarak bilateral çıkar. C6 da transvers foramenden girer, C1 lateral mass arkasından çıkar ve

geçtikden sonra basiller arteri oluşturur. Vertebral arter baziller arteri oluşturmadan önce bir ön, iki arka dala ayrılır. Ön dallar orta hatta birleşir ve omiriliğin anteromedian fissüründe seyreden anterior spinal arteri verir. Bu arter omuriliğin 2/3 ön kısmını besler. Her bir vertebral arterden gelen arka dal, posterior spinal arteri yapar. Bu da arka 1/3 kısmı besler. Dallar arasında anastamoz vardır.

Anterior ve posterior spinal arteler sadece üst servikal omurilik için yeterli kanı sağlar. Bu seviyenin altında ise beslenme; vertebral, derin servikal, assandan servikal ve bazı yüksek intertorasik arterlerden sağlanır. Diğer kısımları beslenmesi radiküler arterlerle olur. En büyük olanı assenden servikal arterden gelir. Kanal içinde anterior ve posterior radiküler dallara ayrılır. Anterior radiküler arter anterior sinir kökü ile seyreder ve anterior spinal artere katılır.

Posterior radiküler arter ise dorsal sinir kökünü izler ve posterior spinal sinire katılır . Omurilik venleri arterlere eşlik ederek radiküler venleri oluşturur ve bunlar foramenden çıkıp ekstravertebral venöz pleksusa dökülür. Ekstradural venöz kanallar kafa tabanından sakruma kadar uzanırlar . Spinal venöz drenaj, intrinsik ve ekstrinsik venöz sistemle olur. İntrinsik sistem sulkal ve aksiyal venlerden oluşur ve aralarında anastomozlar vardır. Ekstrinsik sistem ise pial venöz ağdır, omiriliğin ön ve arkasında uzanan longitüdinal toplatıcı venleri ve radiküler venleri içerir. İntraspinal venler; basivertebral, internal, radiküler

venlerden oluşur .

A.1.3- Yedinci Servikal Vertebra

Uzun spinöz çıkıntısından dolayı vertebra prominens adı verilir. Buraya ligamentum nuchae ve sırtın derin ve yüzeyel kasları (musculus trapezius, musculus rhomboideus minör, musculus serratus posterior superior, musculus splenius capitis, musculus spinalis servicis, musculus semispinalis thoracis, multifidus ve interspinalis) yapışır. Ucunda ensede kolaylıkla palpe edilebilen tüberkül vardır. Vertebra prominens’in transvers forameni yoktur, ender olarak var olduğunda ise buradan aksesuar venöz pleksuslar ve otonom lifler geçer.

A.1.4-Servikal Bölge Ligamentleri:Alt servikal bölge ligamanları aşağıdaki gibidir

1.Anterior Longitüdinal Ligament

Atlasın tüberculum anterioru ile sakrum arasında uzanan band şeklinde ve aşağı indikçe genişleyen ligamenttir. Korpus ön kenarına ve diskus intervertebralislere sıkıca yapışır.

Yüzeyel ve derin liflerden oluşur. Yüzeyel olanlar birkaç vertebra atlayarak vertebraları birleştirirken derin olan iki komşu vertebrayı ve aralarındaki diskleri birleştirir.Boynun hiperekstansiyonunu engeller.

2.Posterior Longitüdinal Ligament

Üst tarafta geniş aşağılara inildikçe daralır. Kanalis vertebralsi içinde seyreder. Vertebra korpuslarının arkasında, kanalis vertebralisin içinde, aksis ile sakrum arasında uzanır. Ligaman ile vertebra korpuslarının arka yüzleri arasında bazivertebral venler yer alır. Kolumna vertebralisin hiperfleksiyonunu engeller.

3.Ligamentum Flavum

İki komşu vertebra laminası arasında uzanır.

4.Supraspinal Ligamentler

7. servikal vertebra ile sakrum arasındaki processuslar arasında uzanır, yukarıda ligamentum nuchae ile önde interspinal ligamentle devam eder.

5.İnterspinöz Ligamentler

Vertebra spinosusların birbirine bakan yüzleri arasında yer alır.Lomber bölgede daha güçlüdür.

6.İntertransvers Ligament

İki transvers çıkıntı arasında yer alır.

A.2-Vertebral Kolonun Biyomekaniği

Omurganın primer görevi, spinal korda koruyucu bir zırh oluşturmasının yanı sıra, tüm vücudun yükünü taşuyan ve fizyolojik hareketlerine izin veren, bir biyomekanik destek yapı oluşturmasıdır. İnsan omurgası rijidite ve plastisite olmak üzere birbirine zıt iki mekanik özelliği karşılamak durumundadır. Vertebral kolonu pelvis üzerine oturmuş ve başa doğru uzanan bir yelkenli direğine benzetebiliriz . Nöral eksenin koruyucusu olarak omurga gövdenin merkez direğidir. Her omur seviyesi kendi içerisinde kas ve ligamentlerle desteklenmiş ve bu bağlar her seviyede bir alt ve üst seviyelerle de bağlantılı oldukları için omurgaya plastisite özelliğini kazandırmışlardır. Omurganın hareket edebilme yeteneği, onu oluşturan kemik ve ligamentöz yapıların anatomik ve mekanik özellikleri ile ilgilidir. Servikal bölgede kafa, lomber bölgede de tüm vücut desteklendiği için omurga bu lokalizasyonlarda merkezi çekim noktasına yakındır. Omurga koronal planda düz olmasına rağman sagital planda sakral kifoz, lomber lordoz, torakal kifoz, servikal lordoz olmak üzere 4 fizyolojik eğrilik gösterir.

Doğumda lomber omurgada kifoz vardır, ancak 5. aydan 13. aya kadar tüm kifoz kaybolur ve 3. yaştan itibaren 10 yaşına kadar yavaş yavaş lordoz gelişir.

Omurgadaki servikal, torakal ve lomber olmak üzere olan üç eğrilik aksiyel kompresyon güçlerine karşı dayanıklılığı arttırmaktadır. Bu dayanıklılık eğrilik sayısının karesi ile doğru orantılıdır.

R (direnç) = N2 (eğrilik sayısı) + 1

Her bir korpusu vertebra taşıdığı yük miktarı nedeniyle farklı geometrik yapı gösterir, bu nedenle kitleleri servikalden lomber bölgeye giderek artar. Korpus vertebra yaklaşık olarak yumurta şeklinde bir kemik olup, süngersi medullayı çevreleyen yoğun kemiksi korteksten oluşmuştur. Dıştaki bu korteks şeriti epifiz plaklarından gelişerek 14, 15 yaşlarında korpus vertebra çevresinde bir kuşak gibi birleşir. Korpus merkezindeki süngersi trabeküler kemik yapı üç değişik yönde kuvvet çizgileri gösterir. Bunlar; longitudinal, yukarı iç bükey ve aşağı iç bükeydir. İç bükey çizgiler gövdenin önünden arkaya spinöz ve artiküler çıkıntılara doğru uzanmaktadırlar. Bu iç bükey çizgilerin korpus merkezinde çaprazlaşarak ön tarafta bir kama oluşturmaları, kama şeklindeki korpus vertebra kompresyon kırıklarının nedenini açıklamaktadır (18 ).

Servikal vertebralar 1500 Newton yük taşırken, kütleleri ve büyüklükleri daha fazla olan lomber vertebralar 8000 Newtonluk bir yüke dayanabilirler. Her bir vertebra korpusunun taşıdığı yükün bir kısmını kortikal kısım, bir kısmını ise spongioz kısmı kaldırır.Kırk yaşın altındaki yetişkinlerde yükün taşınma oranı: kortikal %45, spongioz %55’tir. Kırk yaş üzerinde, özellikle relatif olarak kemik kayıplarından sonra (osteoporoz) bu oran yer değiştirir; %35 spongioz, %65 kortikal.

İntervertebral disk, omurlar arasında omurgaya binen kuvveti emen ve dağıtan bir yastık görevi görür. İntervertebral diskler başlıca üç komponentten meydana gelmiştir:

1-Kartilaj plak: Kartilaginöz end-plate’ler ince hiyalen kartilaj tabakalarından oluşmuştur ve komşu vertebraların disk boşluğuna bakan yüzeylerine porlu kalsifiye kartilaj ile sıkıca tutunmuşlardır. Nukleus pulposus ile korpusun trabeküler kemiği arasında omur cismini sınırlar. Ortada incedir. Hem longitüdinal büyümede hem de disk ile korpus cismi arasında eklem yüzü görevi yapmada rol oynar. İçinden geçen damarlar 9. ayda kapanmaya başlar ve 30 yaşında kapanma tamamlanır. Zamanla beslenmesi ve diffüzyonu bozulanplakların kırılması sonucu nukleus pulposus omur cismi içine fıtıklanarak “Schmorl nodüllleri” denilen dejeneratif lezyonlar meydana gelir (50,81).

2-Annulus fibrosus: Kartilaj plakdan gelişir. Nukleus pulposusu çevreler ve diskin şeklini oluşturur. Anulusun dış tabakasındaki lifler vertebralara Sharpey lifleri ile sıkıca bağlıdır. Bu lifler tip 1 kollajenden oluşmuşlardır. İç tabakadakiler ise direkt olarak kartilaginöz end-platelere bağlıdır ve tip 2 kollajenden oluşmuşlardır. Anulusun lifleri anterior ve posterior longitüdinal ligamanlara da bağlanırlar. Bu bağlantı noktaları çok sağlamdır. Vertebranın cismine uzanan yüzeyel fibriller (Sharpey fibriller), kronik hareketler sonrasında kalsifiye olur.

3-Nukleus pulposus: Anulusun sınırladığı boşluk içerisinde nükleus pulposus bulunur.

İntervertebral diskin %40’ını oluşturur. Nükleus peptidoglikan yapıda bir jeldir ve çok miktarda

tip 2 kollajen içerir. Notokordun embriyonik kalıntısıdır. Diskin posteriorunda yerleşmiştir.

Diskin yük taşıma ve şok emme özelliği bu jelatinöz yapısı sayesindedir. Kollajen fibrillerin oluşmuş bir ağ gibidir. Fibriller arasında proteoglikan (keratin ve kondroitin sülfat içerir) bir matriks ile doldurulmuştur. İntervertebral diskte bulunan proteoglikanlar çeşitlidir, ama hepsinin ortak bir özelliği vardır; merkezlerinde hyalurinik asitten oluşmuş bir çekirdek vardır.

Normalde, nukleus pulposus omurgayı dikey etkileyen kuvvetleri yatay etkileyen kuvvetler haline dönüştürür ve annulus fibrosuun her tarafına yayar. Bu şekilde, omurganın fleksiyonu nukleus pulposusun önden basılıp arkaya doğru hareket etmesine, ekstansiyonu ise bunun tersine neden olur Erişkinlerde disk avaskülerdir ve besinler diffüzyon yolu ile hücrelere sağlanmalıdır. Maddelerin diffüze olabilecekleri 2 ana yol vardır: Endplateler ve annulusu çevreleyen kapillerler. Bu diffüzyona etki eden faktörler porların büyüklüğü ve ilgili maddelerin konsantrasyon gradyantlarıdır.

İntervertebral diskteki nukleus pulposus %88 oranında su içerir ve transparan, damarları ve sinirleri olmayan bir jöle benzeri yapıdadır. Matriksinde mukopolisakkaridler bulunur.

Aksiyel basınç altında sıvı benzeri tepki gösterir (18 ). Annulus fibrozus konsantrik liflerden oluşur, bu lifler periferde daha vertikaldir ve merkeze doğru oblikleşir. Tahmin edilenin aksine, disk materyali kompressif bir yüklenmede ilk çöken bölge değildir. Normal, hatta dejenere diskte vertebral endplateler ilk olarak çökerler.

İki vertebra platosu arasında sıkışıp kalmış olan nükleus pulposus kabaca içi su dolu küredir. Böyle bir eklem üç tür harekete izin verir:

Bükülme (fleksiyon, ekstansiyon, lateral fleksiyon) Dönme (rotasyon)

Kayma (translasyon)

İki vertebra da çok az miktarda olan bu hareketler aynı anda bir çok vertebranın katılımı ile büyük boyutlara ulaşmaktadır. Nukleus pulposusun arasında bulunduğu korpus vertebra yüzeyleri mikroporöz bir kıkırdak ile kaplıdır ve bu özelliği sayesinde suya karşı geçirgendir.

Ayakta durma sırasında nükleus pulposusa uygulanan aksiyel güçten dolayı, nükleusun jelatinöz matriksinden bu kıkırdağa su geçer. Gün boyunca bu güçler sürekli olduğundan, gün sonunda nükleus belirgin bir şekilde küçülür. Normal bir erişkinde kümülatif küçülme 2 cm kadardır. Kişi gece yattığında omurga üzerindeki aksiyel basınç kalktığı için nükleus suyu yeniden emer ve şişer. Bundan dolayı sabahları insanın boyu daha uzundur ve omurganın fleksibilitesi daha fazladır. Yaşlanma ile birlikte nükleusun su emme kapasitesi azalır, böylece boy kısalır ve omurganın fleksibilitesi azalır.

Ayakta iken diskin üzerine etkileyen kuvvet üst gövde ağırlığı ve paravertebral kas tonusunun toplamıdır. Sağlıklı bir disk bu kuvvetler karşısında 1,4 mm yayılırken, hastalıklı bir disk 2mm.den fazla yayılır. Diskteki bu değişim uzun sürede artiküler çıkıntıların yaptıkları eklemleri de etkileyerek osteoporoza neden olur.Diskin en kalın olduğu yer lomber bölgedir(9 mm), torakal bölgede (5mm) ve en ince olduğu yerde servikal bölgedir (3mm). Omurga hareketleri açısından en önemlisi bu kalınlıkların korpus gövdesine olan oranlarıdır.Oran arttıkça hareketlilikte artmaktadır. Bu oranlar sırası ile, torakal bölümde 1/5, lomber bölümde 1/3, servikal bölümde 1/5’tir. Nükleus pulposusun omur gövdesine göre ön-arka plandaki pozisyonu da tam olarak ortada değildir ve omurganın her bölümünde farklıdır (18).

Omurganın hareketleri sırasında nükleus disk içerisinde yer ve şekil değiştirir. Aksiyel bir çekilme de disk içerisinde bir negatif basınç oluşur ve nükleus yuvarlaklaşır, aksiyel bir basınç uygulanmsında ise çevredeki disk bağlarını dışarıya iterek gerer. Anterior, posterior ve lateral fleksiyon hareketlerinde nükleus, disk içerisinde eğilmenin aksi yönünde yer değiştirir ve yer değiştirdiği yöndeki disk bağları gerilir. Aksiyel rotasyon hareketinde nükleus yer değiştirmez, ama çevresindeki annulusta yer alan oblik bağlar açılarını değiştirerek gerilirler.

Lateral fleksiyon sırasında omur gövdeleri kontrlateral olarak rotasyon yaparlar.

Omurga fleksiyon, ekstansiyon ve lateral fleksiyonun hareket dereceleri radyografik olarak belirlenebilir. Omurganın toplam fleksiyon ve ekstansiyonu sagital planda meydana gelir ve toplam olarak 250 derecedir. Bunun 140 derecesi fleksiyon: (servikal 40 derece, torakal 40 derece, lomber 60 derece) ve 110 derecesi ekstansiyondur: (servikal 50 derece, torakal 25 derece, lomber 35 derece). Lateral fleksiyon toplam 75-85 derecedir(servikal 35-45 derecedir).

Aksiyel rotasyonu röntgen veya BT ile görüntülemek ve ölçmek zordur. Servikal aksiyel rotasyon 45-50 derece, torakal 35 derece, lomber ise 5 dercedir. Toplam omurga rotasyonu ise 90 derecedir.

Ligamentler ise genellikle vertebral kolonun fizyolojik sınırlar içerisinde hareket etmesini sağlarlar. Örneğin ligamentum flavum oldukça fleksibl bir yapıdadır, fizyolojik sınırlar içinde omuganın hareketlerine engel olmaz, ancak; belirli bir sınırı geçen harekete kuvvetle karşı koyar. Ligamentlerin bu yapısı, vertebral kolonun fizyolojik hareketlerinin yapılmasını, travmalarda ise enerjiyi absorbe ederek spinal kordu korumasını sağlar.

A.2 a Alt Servikal Bölgenin Biyomekaniği

Breig tarfından spinal kordun biyomekaniği ayrıntılı olarak incelenmiştir (11). Vasküler elemanları ve bağlantıları ile birlikte medulla spinalisin aksiyel planda iyi bir elastik yapıya sahip olduğunu göstermiştir.

Servikal bölgede, C3 ile C7 arasındaki her vertebra korpusunun sefalo-dorso-lateralinden unsinat procesler çıkar. Unkovertebral eklem bu çıkıntılar ile üstteki vertebranın kaudo-dorso-lateralini eklemlendirir. Bu eklem aslında intervertebral diskin bir uzantısıdır ve rotasyon ile coupling fenomenininde rol oynar.

Servikal spinal anormal yüklenme büyük ölçüde intervertebral disk tarafından emilir.

Nukleus pulposus vertikal basıncı horizontal basınca çevirir, annulus fibrosusda dışarı ekspanse olarak yükü azaltır. Aksiyal yüklenmeyle beraber kartilaj end-plaklar arası mesafe daralır, nukleusta yer değişme olur. 50 kg’lık bir yüklenmede nukleus 0.5 mm, yer değiştirirken, bu yükün iki katına çıkması durumunda yer değiştirme % 25 oranda artar. Yaş ilerledikçe servikal hareketlilik azalır, boyunda sertlik oluşur ve residüel deformasyonlar ortaya çıkar.

Servikal faset eklemleri koronal düzlemde oryante olmuşlardır. C3-C7 arasındaki vertebra korpuslarının faset eklemlerinin yüzeyleri rotasyonun anlık eksenine (RAE) dönüktür.

Bu eklemler kayma hareketini pek sınırlamazlar. Faset eklemlerinin koronal planda olmalarından dolayı fleksiyon, ekstansiyon, yana eğilme ve rotasyona karşı direnebilme güçleri nispeten azdır. Bu nedenle bu bölgede bu hareketler daha belirgindir. Bütün servikal omurgada toplam fleksiyon ve ekstansiyon 130 derece olmasına rağmen bunun 100-110 derecesi alt ve 20-30 derecesi üst servikal omurga tarafından meydana getirilir. 45 derecelik lateral fleksiyonun 8 derecesi üst servikal omurga tarafından yapılır. 80-90 derecelik rotasyonun 12 derecesinden üst servikal omurga sorumludur. Servikal omurganın sagittal planda stabilitesi ve fizyolojik lordozu arka ense kaslarının dengeli kasılmaları ile oluşur. Lordozu azaltan ve fleksiyon yaptıran kaslar ise ön ve ön-yan boyun kaslarıdır.

A.3-Spinal Konfigürasyon

Omurganın dejeneratif hastalıklarının dekompresyon ve stabilizasyonuna dönük cerrahi yaklaşımlar; dekompresyon, füzyon ve enstrümanları kapsar. Bu yaklaşımlar ventral yada dorsal bir açılım ile yapılabilir. Herhangi bir spinal bozuklukta kullanılacak cerrahi yaklaşım ve enstrümantasyon konstruktunun yerleştirilmesi, az da olsa omurganın intrensek eğriliklerine göre saptanmalıdır.

A.3.a-Servikal Omurga

Spondilotik dejeneratif süreç, ağırlıklı olarak disk aralığında olmak üzere yüksekliğin azalması ile sonuçlanır, bu yükseklikteki azalma başlangıçta diskin ön kısmında olur.

Disk aralığı önde arkaya göre daha kalındır. Bu durum, normal servikal lordoza katkıda

kaybolur. Omurgadaki bu düzleşme daha sonra moment kolu uzunluğunun artmasına ve

kaybolur. Omurgadaki bu düzleşme daha sonra moment kolu uzunluğunun artmasına ve

Benzer Belgeler