• Sonuç bulunamadı

Genel De ğ erlendirme

Gelişmiş ülke merkez bankaları, finansal piyasaların gelişmişlik seviyesinin de etkisiyle çeşitli varlıkları teminata kabul ederken, gelişmekte olan ülke merkez bankalarının ağırlıklı olarak devlet tahvillerini teminat olarak kabul ettiği gözlenmektedir.

Merkez bankaları, ülkenin finansal yapısının yanı sıra para politikalarının operasyonel çerçevesine göre teminat sistemlerini şekillendirmektedirler. FED, devlet tahvillerinin doğrudan alımına ağırlık vermekte, geçici operasyonlarının payını düşük tutmaktadır. APĐ için sadece ABD hazine bonoları ile devlet tahvillerini, devlet destekli ipotek kuruluşlarının menkul kıymetlerini ve devlet destekli ipotek kuruluşları tarafından garanti edilmiş ipoteğe dayalı menkul kıymetleri teminat olarak kabul ederek dar bir teminat tanımı benimsemekte, az sayıda piyasa yapıcıyla işlem yapmaktadır. Buna karşılık, iskonto penceresi işlemlerinde ise bütün mevduat kuruluşlarına neredeyse tüm varlıkları karşılığında kredi kullandırmaktadır.

ECB, APĐ ve hazır imkanlar için aynı teminat havuzunu kullanmakta ve teminat tanımını çok geniş tutmaktadır. Đşlemlere katılan taraf sayısı da

çok yüksektir. Para politikası geçici operasyonlar yoluyla yürütülmektedir. Banka kredileri gibi piyasası olmayan varlıklar bile APĐ’ye teminat olarak kabul edildiğinden, ECB son derece esnek bir yapıya sahiptir.

BOE’nin teminat sisteminin ise bu iki merkez bankası uygulamasının arasında yer aldığı söylenebilir. Kriz öncesinde APĐ ve hazır imkanlar için aynı teminat havuzunu kullanan BOE, krizle birlikte iskonto penceresi işlemleri ve uzun vadeli repo operasyonları için teminat tanımını genişletmiştir.

Tablo 2.22.’de FED, ECB ve BOE tarafından para politikası operasyonlarında teminat olarak kabul edilen varlıklar karşılaştırmalı olarak gösterilmiştir.

TABLO 2.22. GELĐŞMĐŞ ÜLKE MERKEZ BANKALARI TARAFINDAN TEMĐNATA KABUL EDĐLEN VARLIKLAR

1: G10 ülkeleri 2: EEA ülkeleri Kaynak: FED, ECB, BOE

FED ECB BOE

APĐ Hazır Đmkanlar

APĐ Đmkanlar Hazır APĐ Đmkanlar Hazır

Standart Genişletilmiş

Teminatlı Operasyonel Đskonto Penceresi Devlet tahvilleri, hazine bonoları Yabancı devlet tahvilleri √1 √1 √2 Hükümetlerin yabancı para cinsinden ihraç ettiği enstrümanlar Hükümet destekli kuruluşların ihraç ettiği menkul kıymetler Hükümet destekli kuruluşların garanti ettiği MBS’ler Hükümet garantili tahviller Hükümet destekli kuruluşların hisse senetleri Merkez bankalarının ihraç ettiği borç enstrümanları Belediye tahvilleri Garantili tahviller Şirket tahvilleri Banka tahvilleri ABS’ler MBS’ler Finansman bonoları Varlığa dayalı finansman bonoları Ticari bono ve senetler Banka kredileri Döviz ve efektif depoları

Gelişmekte olan ülkelerden Meksika ve Güney Kore Merkez Bankası incelendiğinde ise, teminatlarda hükümet tarafından ihraç edilen kıymetlerin baskın olduğu görünmektedir. Ancak, Meksika Merkez Bankası’nın krizle birlikte uygulamaya koyduğu yeni likidite imkanında teminatlar çok geniş tutulmuştur. Benzer şekilde Güney Kore Merkez Bankası da 2009 yılında hazır imkanlar için yeni bir çerçeve oluşturarak ticari bono ve senetleri teminata kabul etmeye başlamıştır.

TCMB ise uzun süre likidite fazlasının olduğu bir ortamda faaliyet göstermiştir. 2008 yılının ortalarından itibaren repo ihaleleri düzenleyerek APĐ yoluyla piyasayı fonlamaya başlamıştır. TCMB, APĐ’yi sadece DĐBS karşılığında gerçekleştirmekte, hazır imkanlar ve APĐ’ye istenen ek teminatlarda DĐBS’lerin yanı sıra döviz depoları, efektif depoları, yabancı bono ve tahvilleri, likidite senetleri ile Eurobondları teminat olarak kabul etmektedir. TCMB, 2009 yılında diğer gelişmekte olan ülkelere benzer şekilde, likidite desteği kredisi adlı yeni bir imkanı uygulamaya koymuştur. Ancak, bu yeni imkanda bile teminat tanımını genişletmemiş, hazır imkanlarla aynı teminatların kabul edileceğini duyurmuştur.

Tablo 2.23.’te gelişmekte olan ülke merkez bankalarından Meksika Merkez Bankası, Güney Kore Merkez Bankası ve TCMB’nin para politikası operasyonlarında teminat olarak kabul ettiği varlıklar gösterilmiştir.

TABLO 2.23. GELĐŞMEKTE OLAN ÜLKE MERKEZ BANKALARI TARAFINDAN TEMĐNATA KABUL EDĐLEN VARLIKLAR

Meksika Merkez Bankası Güney Kore Merkez

Bankası TCMB Hazır Đmkanlar APĐ Borçlanma Đmkanı Yeni Likidite Đmkanı APĐ ĐHazır mkanlar APĐ ĐHazır mkanlar Devlet tahvilleri, hazine bonoları Yabancı devlet tahvilleri Hükümetlerin yabancı para cinsinden ihraç ettiği enstrümanlar Hükümet destekli kuruluşların ihraç ettiği menkul kıymetler Hükümet destekli kuruluşların garanti ettiği MBS’ler Hükümet garantili tahviller Hükümet destekli kuruluşların hisse senetleri Merkez bankalarının ihraç ettiği borç enstrümanları Belediye tahvilleri Garantili tahviller Şirket tahvilleri Banka tahvilleri ABS’ler MBS’ler Finansman bonoları Varlığa dayalı finansman bonoları Ticari bono ve senetler Banka kredileri Döviz ve efektif depoları

TCMB için alternatif varlıkların teminata kabul edilebilirliğine ilişkin bir analiz yapılmış, bankacılık sektörünün bilançolarında bulunan menkul kıymetler ve Türkiye’deki menkul kıymet stokları incelenmiştir. Ancak, Türkiye’de finansal piyasaların gelişmemiş olması nedeniyle teminat olarak kabul edilebilecek yeni bir varlık bulunamamıştır. Gelecekte özel sektör menkul kıymet piyasalarının gelişmesi durumunda, teminata kabul edilebilecek alternatif varlıklar tekrar gündeme gelebilecektir.

Merkez bankalarının teminat olarak kabul ettikleri kıymetlerin yanında bir diğer önemli husus, teminatlara ilişkin risklerin azaltılması amacıyla kullanılan yöntemlerdir. Đncelenen merkez bankalarının tümü, teminatlara ilişkin risklerin azaltılabilmesi için iskonto oranı, başlangıç marjları ve marj tamamlama talebi gibi çeşitli risk kontrol yöntemleri kullanmaktadırlar. Teminatların değerlenmesinde piyasa fiyatları kullanılmakta ve genellikle günlük değerleme yapılmaktadır. Piyasası olmayan varlıkların teminata kabul edilmesi durumunda ise, detaylı bir inceleme sürecinin sonunda çeşitli kriterlere bakılarak karar verilmektedir. Böylece, merkez bankasının karşı karşıya kaldığı riskler azaltılmaya çalışılmaktadır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

2007- 08 KRĐZĐ VE KRĐZĐN MERKEZ BANKALARININ TEMĐNAT POLĐTĐKALARINA ETKĐSĐ

2007 yılında Amerikan eşikaltı ipotekli konut finansmanı3 piyasalarında başlayarak küresel finansal çalkantı yaratan kriz nedeniyle; kredi piyasalarında kuruluşlar üzerinde bilanço baskıları, fon kısıtları ve finansal kuruluşlar arasında karşı taraf risklerinin artmasıyla sonuçlanan bir bozulma görülmüştür. Bu durum para piyasalarında bir belirsizlik dönemi başlatmış ve para piyasası faiz aralıkları birçok para birimi için yükselmiştir. Buna karşılık olarak, merkez bankaları kısa dönem faiz oranı volatilitesini ve fon piyasasındaki baskıları azaltmak için çeşitli önlemler almışlardır. Bankalararası piyasalarda gözlenen bozulma nedeniyle merkez bankaları likiditenin daha etkin bir şekilde dağıtılabilmesi için daha geniş bir teminat çeşitliliğiyle ve daha çok sayıda katılımcıyla işlem yapmaya başlamışlardır (BIS, 2008).

Đlk olarak merkez bankaları, bankaların gecelik vadedeki fonlara erişimlerini temin etmek amacıyla kısa vadeli faiz oranlarını politika faiz oranlarına paralel tutmaya çalışmışlardır. Đkinci olarak fon piyasalarındaki baskıyı azaltmak için; (i) bankalara sağlanan fonların ortalama vadelerini artırmışlar, (ii) kabul edilebilir teminatları ve katılımcıları genişletmişler, (iii) menkul kıymet ödünç işlemlerinin kapsamını genişletmişlerdir. Üçüncü olarak, merkez bankaları iletişimin geliştirilmesi, piyasaların takibi ve uzun dönemli fon sağlamada koordineli operasyonlar yoluyla aralarındaki işbirliğini artırmışlardır. Son olarak, likidite yönetiminde daha aktif ve yenilikçi olmaya paralel olarak bazı merkez bankaları, kredi piyasasındaki çalkantının enflasyon ve reel sektör üzerinde etkileri olabileceğini hesaba katarak para politikası duruşlarını gözden geçirmişlerdir (BIS, 2008).

3

Bu bölümde söz konusu küresel finansal krizin nasıl ortaya çıktığına değinilecek, ardından krizin merkez bankalarının para politikalarına etkisi teminat politikaları özelinde incelenecektir.

3.1. 2007 Krizine Genel Bir Bakış

2007 yılının Ağustos ayında ABD emlak piyasalarında başlayıp ardından para ve sermaye piyasalarına yayılan ve 2008 yılının Eylül ayında başta ABD’de olmak üzere bazı büyük mali kuruluşların iflas etmesiyle derinlik ve yaygınlık kazanan finansal krizin küresel mali piyasalarda yol açtığı çalkantılar devam etmektedir. Finansal kriz reel sektör üzerinde de etkili olmuş, birçok ülkede ekonomik yavaşlama hatta resesyona neden olmuştur (Yılmaz, 2009).

Faizlerin düşük olduğu dönemlerde artan risk iştahıyla kişilerin kredi geçmişlerine bakılmadan verilen eşikaltı ipotek kredilerinde, faizlerin yükselmesiyle birlikte temerrütler ve icra yoluyla satışlar artmaya başlamıştır. Bu durum, ipotek piyasalarına bir şekilde bağlı olan karmaşık türev araçlar yoluyla tüm finansal sisteme yayılarak dalgalanmaya neden olmuştur. ABD’de 2007 yılında eşikaltı ipotek kredilerinde geri ödemelerde yaşanan sorunlarla ortaya çıkan bu finansal dalgalanma, çok hassas dengeler üzerine kurulu ve birbiriyle ilişkili ABD piyasalarında büyük etki yaratmıştır. Đpotekli kredi veren büyük kuruluşlar zarar açıklamaya başlamışlardır. Đpotek kredilerine dayalı menkul kıymetler ile kredi türev ürünlerinin risklerinin yanlış ölçülmesi ve denetleyici yapının eksiklikleri finansal kurumları etkilemiş ve ipotek kredileri krizi olarak adlandırılan durum küresel bir likidite krizine dönüşmüştür (BDDK, 2008). Kredi piyasalarında ciddi bilanço baskıları, fon kısıtları ve büyük bankalarla finansal kuruluşlar arasında karşı taraf riskleri endişeleri oluşmuştur. Bu durumun sonucu olarak, para piyasalarındaki belirsizlik ve volatilite artmış, faiz farkları birçok para birimi için artış göstermiştir. Buna karşılık olarak, merkez bankaları kısa dönem faiz oranı volatilitesini ve fon piyasasındaki baskıları azaltmak için çeşitli önlemler almışlardır (BIS, 2008). Ekim ve Kasım 2007’de geleneksel merkez bankası araçlarının yetersiz olduğu açığa çıkmış, buna bağlı olarak merkez bankaları