• Sonuç bulunamadı

Gençleri Şiddete ve Suça Yönelten Bireysel Faktörler

GENÇLERİ ŞİDDETE VE SUÇA YÖNELTEN FAKTÖRLER

4.1. Gençleri Şiddete ve Suça Yönelten Bireysel Faktörler

Suçun nedenlerini bireysel faktörlere bağlayanlara göre sosyal sebeplerin önünde araĢtırılması gereken birey kökenli nedenler yer alır. Örneğin kiĢinin, akıl hastası olması, taĢıdığı genetik özellikleri, herhangi bir nedenden dolayı karĢılaĢtığı olumsuzluklar karĢısında inancının yıkılması, arzu veya ihtiyaçlarının engellenmesi ya da kendisini tehlikede hissetmesi durumda kiĢide saldırgan davranıĢlar baĢa gösterir. Bu durum özellikle bireyde engellenmenin yarattığı tepkisel Ģiddetin oluĢmasına neden olur. Çocuklarda, gençlerde ya da yetiĢkinlerde, arzu, ihtiyaç, istek ya da beklendiler çeĢitli sebeplerle engellendiği zaman saldırgan davranıĢlar baĢ gösterir.

DavranıĢların temelinde bireysel faktörlerin olduğu varsayımı ile hareket eden yaklaĢımlar incelendiğinde; biyolojik yaklaĢımın Ģiddet davranıĢlarının nedenlerini; zihinsel bozukluklara, iç salgı bezlerine, organik ve kalıtımsal etkenlere, beynin değiĢik bölgelerinin iĢlevlerine dayandırdığı görülür. Çevresel etkiler de zamanla insanın biyolojik yapısını etkileyen ikincil etkenlerdir.

Psikolojik yaklaĢımlar ise akıl hastalıkları, bilinçaltı ve geçmiĢ yaĢantıların etkisi, libido, bilinç, öğrenme gibi bireysel etkilerin Ģiddet eylemlerine yol açacağı düĢüncesindedirler.

147

ġiddet ve saldırganlık farklı yaklaĢımlarla araĢtırılmıĢtır. Bazı araĢtırmacılar genel psikolojiden yola çıkarak saldırganlığı ve nedenlerini araĢtırırken, bazıları saldırgan kiĢilikleri birer klinik olgu olarak görmektedir. Kimi uzmanlar ise saldırganlığa dayanan iliĢkileri toplumsal etkileĢim olarak algılarlar.

Saldırganlığı açıklamaya çalıĢan tanımlar farklı görüĢlerin ürünüdür.

Bu farklılığın temelinde de insan çevre arası etkileĢim ve doğuĢtan getirilen ile sonradan kazanılmıĢ davranıĢlar konusundaki tartıĢma yatmaktadır.

(Polat, 2004: 66-67) ġensoy‘a göre (1949: 124) çocukları suç iĢlemeye yönelten faktörler, oldukça çeĢitlidir ve farklı bakıĢ açıları ile incelenmiĢtir.

AraĢtırmacıların bazılarına göre bu faktörler maddi ve manevi, bazıları dıĢ ve iç, bazıları ise kiĢisel ve çevresel nedenlere dayanmaktadır.

Burada tartıĢma götürmez bir gerçek var ki ‗bireysel ve çevresel nedenler‘ gençleri ve çocukları suça yönelten temel nedenlerdir. ―Suçluluk olgusunu araĢtıran uzmanların bir bölümü kalıtsal, biyolojik ve fizyolojik nedenler üzerinde dururken diğerleri duygusal, toplumsal ve yakın çevre etkenlerine ağırlık vermiĢlerdir.‖ (Yavuzer, 1992: 113) ―Gerek eriĢkinlerde gerekse çocuklarda suça yönelimde etkili olan etkenler çok çeĢitli ve birbiri ile karmaĢık iliĢkiler içinde etkili olabilir.‖ (Gölcüklü, 1962: 23) Özkalp (2010: 336) çocuk suçluluğunun nedenleri ile ilgili çalıĢmalar üç ana grupta toplamıĢtır:

Biyolojik psikolojik ve sosyolojik yaklaĢımlar.

1)Biyolojik yaklaĢımlar yasaları ihlal eden çocukların kalıtımsal olarak bozukluğu olan endokrin dengesizliği bulunan ve beyin patolojisi olan kiĢiler olduklarını savunurlar.

2) Psikolojik yaklaĢımların üzerinde durduğu temel konu ise sapmıĢ bireyin psikolojik patolojisidir.

3) Sosyolojik teoriler ise suçlu oranlarındaki değiĢmeleri sosyal yapı ile açıklamaya çalıĢırlar.

148

Ferri suçu çok sayıda faktörlerle açıklayan teorileri savunmuĢ, fizik ve coğrafi, antropolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin sentezini yaparak suçun bu faktörlerin birlikteliği ile oluĢtuğunu ileri sürmüĢtür. Psikiyatrik görüĢ suçun nedeni olarak psikozlara, sara ve akıl hastalıklarına, duygusal bozukluklara (emotional disturbances) ve psikopatiye büyük önem vermiĢtir.

Bu akımın esas görüĢü Ģudur ki; belirli kiĢilik açıklamalarda bulunan kimselerde suç, sosyal unsur ve Ģartlardan özgür olarak meydana gelir. Bu teoriden yana olan arasında bazı ılımlı yazarlar sosyal unsurlara da az miktarda olsun, suçluluk nedenleri arasında yer vermektedirler.

Suçlu arzularını baĢka faaliyetlerde bulunarak tatmin eder ve bunları kendisi suça götürecek yollarda bulur. Toplum suç örnekleri verir fakat suça iten güç toplum değil baĢarısızlıktır. Bu baĢarısızlık arzuların toplumca onaylanmıĢ tatminlerini elde edememekten ibarettir. Psikiyatrik görüĢ, dikkati suçlunun kiĢiliği üzerine yöneltmiĢtir. Psikolojik görüĢ, akıl bozukluğu ile suç arasındaki iliĢkilerle uğraĢmıĢ, suç nedeninin zekâ geriliği olduğunu kabul etmiĢtir.

(Dönmezer.1984: 100)

―Saldırganlık, psikanalitik bakıĢ açısıyla içgüdüsel bir güçtür. Psikanalitik yaklaĢımda öfke duygusunun ortaya konulması, organizmaya ait bir boĢalım aracı olarak yorumlanmaktadır.‖ (Özmen, 2006: 39) ―Freud, McDougall, Lorenz gibi pek çok araĢtırmacı insanlarda doğuĢtan saldırganlık dürtü ya da içgüdülerinin bulunduğunu ileri sürmüĢlerdir.‖ (Freedman, Sears ve Carlsmith, 1989: 194)

Freud (Sönmez, 2008: 214 içinde Freud, ?, ) Ģiddetin kaynağında üstün gelme duygusunun ve ölüm içgüdüsünün rol oynadığını belirtir. Dollard, Miller, Doob, Mowrer ve Sears (1939)‘a göre, saldırgan davranıĢın ortaya çıkmasından önce her zaman engellenme vardır. BaĢka bir deyiĢle, engellenmenin varlığı her zaman saldırganlığın bazı çeĢitlerine yol açmıĢtır. (ġahin, 2004: 20) Köknel‘e göre (2001: 356) ―çocuk suçluluğuna yol açabilecek etmenler arasında davranıĢ ve kiĢilik bozuklukları ile çocukluk ve ergenlik çağında yaĢanan bazı ruhsal

149

bozukluklar da yer alır.‖ Anderson ve Huesmann (Hogg ve Vaughan, 2007: 486 içinde 2003: ?)

Saldırganlığı bir baĢka bireye zarar verme niteliğiyle gerçekleĢtirilen, Bandura (2007: 486 içinde 1973: ?) kiĢisel yaralamayla ya da mülke zarar vermeyle sonuçlanan ve Baron (2007: 486 içinde 1977: ?) saldırgan davranıĢlardan kaçınacak biçimde güdülenmiĢ bir baĢka yaĢayan varlığa zarar vermeyi ya da onu yaralamayı hedefleyen davranıĢ olarak tanımlarken dikkati bireysel sebepler üzerine çekme amacı gütmektedirler. Buka ve Earls (Kızmaz, 2006: 52 içinde Buka ve Earls, 1993 ve Flannery, 1997) Ģiddet davranıĢına yönelten bireysel faktörleri Ģöyle sıralamıĢtır:

1) Anti-sosyal davranıĢın varlığı,

2) DüĢük zekâya sahip olma (özellikle sözel yeteneğin düĢüklüğü),

3) Dikkat bozukluğu/hiperaktiflik,

4) Öğrenme güçlülüğü,

5) Motor-beceri geliĢiminin yetersiz olması,

6) Doğum öncesi ve sonrası komplikasyonlar,

7) Küçük düzeyde bazı anormalikler.

Lombroso‘ya göre; (Dönmezer.1984: 98) suçlular suçlu olmayanlardan bazı kiĢilik özellikleriyle ayrılırlar. Suçlular doğuĢları itibariyle diğer kiĢilerden ayrılan tiplerdir. Kendilerine bazı fizik anomaliler bulunan bu kiĢiler, içinde bulundukları sosyal Ģartlar tamamıyla yatkın olmadığı takdirde kendilerini suç iĢlemekten alamazlar.

150

―Çocuk suçluluğunda kalıtımla gelen biyolojik etkenlerin egemen olduğunu ileri süren Lombroso (1911: 10), ilk kez doğuĢtan suçluluk (born criminal) kavramını ortaya atmıĢ ve suçluların bedenlerinde stigmata adını verdiği kusurların bulunduğunu var saymıĢtır. Bu kusurların onları iradeleri dıĢında suç iĢlemeye yönelttiğini ve doğuĢtan suçluların antropolojik bir tip olduğunu iddia etmiĢtir. Kalıtım sıklıkla diğer etkenler ile etkileĢim içerisinde çocuğun suça yönelmesi ile iliĢkili olabilmektedir.

Dönmezer (1984: 105) yaklaĢımlar konusuna farklı bir açıdan yaklaĢmıĢ, eleĢtirilerini teorilerin birbirlerini olumsuz yönden etkiledikleri yönünde yapmıĢtır.

Ona göre her ne kadar bilimlerin önde gelenleri belirli bir teoriden yana hareket etseler de her teori kendisini izleyen baĢka bir teori tarafından yok edilmekten de kurtulamamıĢtır. Bu nedenledir ki kendisi belirli bir bilgi dalının verilerine ve sınırlı faktörlere dayanan teorilerden yana olmayacağını belirtmiĢtir.