• Sonuç bulunamadı

Gelirin meslek seçimindeki etkilerini incelerken psikolojik faktörlerde özellikle bahsedilmeyen birkaç unsurdan da bu bölümde bahsedilecektir.

4.3.1. Meslek Seçimi

Çocukla iletişim kurmaya çalışan yetişkinlerin, onlara yönelttikleri ilk sorulardan biri, "Büyüyünce ne olacaksın?” sorusu olmaktadır. Ne kadar küçük olursa olsun, her çocuğun böyle bir soruyu, bir meslek adı vererek cevapladığı görülmektedir. Çocuğun hayallerinde oluşan ve oyunlarına yansıyan bu meslek heveslerinin gerçekle bağlantısı çok zayıftır. Çocuk, meslek hedeflerini ifade ederken ne yeteneklerini, ne de malî imkanlarını dikkate alması gerektiğinin farkında olmamaktadır. Çocuk, sadece imrendiği insanlara benzeme çabasındadır ve mesleği bunun bir aracı olarak görmektedir. Yaşı ilerledikçe, eğitim hayatının her aşamasında yapıp ettiklerini ve bunlardan elde ettiği sonuçları değerlendirerek, bunların meslek hedefleri ile bağlantısını kurmaya çalışmakta ve bunu çok kez bilinçsiz şekilde yapmaktadır(44).

Yeteneklerini tanımak isteyen bir çocuk, okulda çeşitli konuları öğrenmeye çalışırken yaşadıkları üzerinde düşünebilir; hangi konuları daha çabuk ve kolay, hangilerini zorlukla öğrendiğine bakarak, yetenekleri hakkında bir fikir edinebilmektedir. Bir kimse geçmiş başarılarını tarafsız bir tutumla değerlendirebildiği ölçüde yetenekleri hakkında doğru bir karara varabilme olasılığı mevcuttur.

Günümüzde bazı anne-babalar çocuklarının meslek seçiminde dış başarıyı esas almaktadırlar. Hangi meslek daha çok para, şöhret, mevki, güç getirecekse o meslek seçiminde çocuklarını yönlendirmektedirler(53).

Bilinçli anne-babalar ise çocuklarının meslek seçiminde çocuğunun görüşünü ve iç dünyasını esas almaktadırlar. Çocuklarına hiç bir mesleği empoze etmemektedirler. Bu konuda çocuğu kıskaç altına almadan, tamamen kendi başına da bırakmamaktadırlar. Aktif bir biçimde çocuğunun karar verme mekanizmasının bir parçası olarak yardım etmeye çalıştıkları görülmektedir(53).

Abraham Maslow’un dediği gibi “kişi, kendi kendisiyle barış içinde yaşamak istiyorsa; müzisyen müzik yapmalı, ressam resim yapmalı, şair şiir yazmalıdır.” Günümüzde bütün kitle iletişim araçları dış başarıya önem vermektedir. Para ve şöhret getiren meslekler, hiç bir erdemi barındırmasa da gençlerin gözdesi haline getirilmeye çalışılmaktadır. Bir futbolcunun değerinin 10 milyon dolar olduğu ülkemizde, kısa yoldan zengin olmak isteyen kişiler için en çok tercih edilen meslek sıralamasında da değişiklikler yaşanması bu olgunun sonucunda gelmektedir. İnsanların değer yargıları değişince meslek tercihlerindeki öncelikleri de değişmektedir. Bugünün gençleri için futbol, en gözde mesleklerden biri haline gelmiştir. Doktorluk ve avukatlık meslekleri de maddi bakımdan cazip oldukları için gençlerin en gözde meslekleri arasında yer almaktadır.

4.3.2. Güdü ve Güdülenme

Güdü, bireyi bir amaca ulaşmak için davranmaya iten, harekete geçiren, bireyin davranışını güçlendiren, etkinleştiren, yönelten bir iç güçtür(5).

Güdüleme ise, bir veya birden çok insanı,belirli bir yöne (gaye veya amaca) doğru devamlı şekilde harekete geçirmek için yapılan çabaların toplamıdır(25).

Güdülenmenin bir işi yapmaya karşı çalışanın içinden gelen bir istek olmasına karşılık güdüleme, çalışanı bir işi yapmaya dışardan gelen bir etkiyle istekli kılmaktır. Güdüleme, çalışanı beklenen nitelikte, nicelikte görevini yapması için etkilemek anlamındadır(6).

İhtiyaç ise doyurulmamış bir arzunun, isteğin veya organik bir boşluğun oluşturduğu içsel bir gerilim durumudur(11).

Maslow, güdüleri birincil ve ikincil güdüler olmak üzere iki grupta toplamaktadır. Birincil güdüler, organizmanın açlık, susuzluk gibi hayati ihtiyaçlarından kaynaklanır, fizyolojiktir. İkincil güdüler ise, daha çok sosyal çevrede edindiği güdülerdir(55).

İnsanın bilinebilen güdüleri şöyle sıralanabilir:

1. Dengelenim güdüleri (açlık , susuzluk, solunum gibi) 2. Cinsel güdüler (evlenme, aile kurma, çocuk büyütme gibi)

3. Duygusal güdüler (korku, kızgınlık, öfke , nefret, dehşet , kaygı, sevgi...) 4. Kendiliğinden doğan güdüler (merak, bilişsel yönlenme gibi)

5. Toplumsal güdüler (başarı, bağlanma , dayanma, birlikte yaşama...)(5)

İnsanların çoğu için, daha yüksek gelir elde etme olanağı, çalışmak ve işbirliği etmek için tek olmasa bile önemli bir özendirme aracıdır. Örgütlerde, bazı görevlerde, gelir, çabaların artmasıyla orantılı olarak artırılır ve özendirme aracı niteliği açıkça belirlenmiş olur. Örneğin; satış miktarı üzerinden komisyon ve parça başına ücret bu yöntemin etkili kullanılış şekilleridir. Fakat bu araçların özendirmeye konu edilmeyen ve arzulanmayan sonuçları doğurmaması için önlemler alınmalıdır. Diğer bir yöntem de bu türlü bir standart yerine, kişisel değerlendirmeye dayanan prim verme yoludur. Kişiyi aynı mevkide tutarak ücret artırma olanaklarının sağlanması, çabalarda bir artış sağlamayabilir. Daha az gelir sağlama tehdidi de, eski gelir düzeyine alışmış olanları daha fazla çalıştırma hususunda özendirme aracı olarak kullanılır. Geçici ya da sürekli

getirdiğine göre, bu yolda bir teşvik aracı sayılabilirler. Fakat, olumsuz tehdit aracı altında çalıştırılmak istenen personelin güven ve moral durumu bozulacaktır. Bu nedenle, personele işbirliğini isteyerek sağlatacak başka çareler başvurulmalıdır(25).

Yüksek gelir düzeyinde olan bir birey, mal ve hizmete olan gereksinmesini yeterince giderebileceğinden para olgusu ile motive edilemeyecektir. Bu durumda para bir motivasyon aracı olamaz. Tersine yeterli bir gelir düzeyine ulaşmamış bireyin mal ve hizmetlerle ilgili gereksinmelerinde boşluklar ,giderilmemiş taraflar kalmıştır. Bu boşlukları doldurmak, onun finansal olarak daha üstün bir düzeye ulaşması ile olanaklıdır. O halde, para onu motive eden bir öğedir. Ve gene bu durumda para, yönetici elinde de bir motivasyon aracıdır. Ancak herşeye rağmen para, yeterli mal ve hizmeti satın alamayan her birey için her zaman motive edici olamaz(31).

Futbolda önemli noktalara gelmiş, gerek yabancı gerekse yerli futbolcularının tamamına yakınının ailesi yoksulluk içinde bir hayat sürmüş olduğu verilen örneklerle açıkça ortaya konulmaktadır. Kısmen daha yoksul ailelerden gelmiş çocukların futbolu tercih etmeleri ve umutlarını futbola bağlayarak hem kendilerine hem de ailelerine bir çıkış kapısı olarak futbolu gördükleri kanaati belirtilmektedir.

Benzer Belgeler