• Sonuç bulunamadı

Gebelerin Travay Sürelerine İlişkin Bulguların İncelenmesi

5. TARTIŞMA

5.5. Gebelerin Travay Sürelerine İlişkin Bulguların İncelenmesi

Doğumda kadının ağrı deneyimi ile korku, gerilim ve anksiyete arasında ilişki vardır (100, 149). Ağrı arttıkça anksiyete seviyesi artar. Anksiyete düzeyinin artması ile uterus kontraksiyonlarının etkinliği azalır ve doğum süresinin uzamasına neden olabilir (22, 141). Araştırma kapsamına alınan gebelerin travay süreleri doğum eyleminin latent fazının sonunda, aktif fazının sonunda, geçiş fazının sonunda ve ikinci evrenin sonunda deney ve kontrol grubuna göre karşılaştırılmıştır (Bkz. Tablo 4.5).

Doğumun birinci evresinin ortalama süresi deney grubunda 679.85±191.63 dk, kontrol grubunda 1043.14±262.13 dk’dır. Deney grubundaki gebelerin birinci evre süre ortalaması, kontrol grubundaki gebelere göre anlamlı derecede daha kısadır (p<0.001) (Bkz. Tablo 4.5).

Cıobanu vd.’nin (31) 2010 yılında üçüncü trimesterde verilen gevşeme ve solunum teknikleri eğitiminin rolünü belirlemek amacı ile yaptıkları çalışmada eğitim alan gruptaki gebelerin doğum eyleminin süresi (5 saat 57 dk), eğitim almayan gruptaki gebelere (8 saat 55 dk) göre önemli derecede daha kısa olduğu belirtilmiştir. Kaur vd.’nin (82) 2013 yılında primipar gebeler üzerinde doğum sırasında solunum egzersizleri videosu izlettirilmesinin doğum süresine etkisini değerlendirmek amacıyla yaptıkları çalışmada; solunum egzersizleri videosunu izleyen ve uygulayan gruptaki gebelerin doğumun ilk evresinin ortalama süresi (8 saat 48 dk), izlemeyen grup ile

karşılaştırıldığında (9 saat 48 dk) istatiksel olarak önemli derecede daha kısa olduğu vurgulanmıştır. Bu çalışmaların sonuçları, araştırmamız sonuçları ile paralellik göstermektedir. Hesson vd.’nin (71) 1997 yılında doğumun latent evresi sırasında uygulanan solunum tekniklerinin etkinliğini değerlendirdikleri çalışmada solunum tekniklerini uygulayan grupta doğumun süresi (düzenli kontraksiyonların başlamasından tam dilatasyona kadar) 352 dk iken, uygulamayan grupta 528,5 dk olarak bulunmuştur. Aradaki farkın iki saatten fazla olmasına ramen, istatiksel olarak anlamlı olmadığı belirtilmiştir.

Literatürde doğum eyleminin birinci evresinin süre ortalamaları bakımından araştırmamız sonuçları ile çelişen çalışmalar da bulunmaktadır (58, 148). Smith vd.’nin (148) 2011 yılında aktardığı gibi Almeida vd. 2005 yılında solunum ve gevşeme tekniklerinin etkisini belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada, doğumun süresi bakımından gruplar arasında anlamlı fark olmadığı belirtilmiştir. Fahami vd.’nin (58) 2007 yılında gebeliğin 24-26. haftasında olan kadınlarda lamaze eğitim programının doğum sonuçlarına etkisini belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada; lamaze eğitimi alan ve almayan iki grup arasında doğumun birinci evresinin uzunluğu bakımından önemli bir fark olmadığı belirtilmiştir.

Doğum eyleminin birinci evresinin süre ortalamaları fazlara göre karşılaştırıldığında; latent fazın süresi deney grubunda 403.71±99.92 dk, kontrol grubunda 658.71±171.69 dk’dır. Deney grubundaki gebelerin latent faz süre ortalaması kontrol grubundaki gebelere göre anlamlı derecede daha kısadır (p<0.001). Aktif fazın süresi deney grubunda 174.00±69.90 dk, kontrol grubunda 264.57±164.74 dk’dır. Deney grubundaki gebelerin aktif faz süre ortalaması kontrol grubundaki gebelere göre anlamlı derecede daha kısadır (p<0.05) (Bkz. Tablo 4.5).

Nattah ve Abbas’ın (120) 2015 yılında primipar gebelerde doğumun ilk evresinde uygulanan solunum tekniklerinin etkisini değerlendirmek amacıyla yaptıkları çalışmada; solunum teknikleri uygulanmayan gruptaki gebelerin latent ve aktif faz süre toplamı ortalamaları (4.185±2.985 saat), uygulanan gruptaki gebelere (3.614±2.334 saat) göre daha uzun olmakla birlikte aradaki farkın önemli olmadığı belirtilmiştir.

Geçiş fazın süresi deney grubunda 110.71±79.62 dk, kontrol grubunda 101.42±108.61 dk’dır. Doğum eyleminin geçiş fazı süre ortalamaları bakımından

gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05) (Bkz. Tablo 4.5).

Vakilian ve Keramat’ın (170) 2013 yılında solunum teknikleri ve aromaterapi uygulamasının doğumun birinci ve ikinci evresinin süresi üzerine etkisini ölçmek amacıyla yaptıkları çalışmada doğumun aktif ve geçiş fazı süre toplamının, sadece solunum teknikleri uygulanan gruptaki gebelere göre anlamlı derecede daha kısa olduğu belirtilmiştir.

Travay sırasında uygulanan solunum teknikleri eğitimi verilen grup ile verilmeyen grup travay süreleri bakımından karşılaştırıldığında, deney grubundaki gebelerin doğum ayleminin birinci evre, latent fazı ve aktif fazı süre ortalamaları, kontrol grubundaki gebelere göre anlamlı derecede düşük bulunmuştur. Bu sonuç ile “travay sırasında uygulanan solunum teknikleri eğitimi travay süresini kısaltır” şeklindeki H2 hipotezi kabul edilmiştir. Literatürdeki çalışmalar da araştırmamız sonuçları ile benzerlik göstermektedir (31, 82).

Doğum eyleminin ikinci evresinin süre ortalaması deney grubunda 19.11±12.49 dk, kontrol grubunda 24.48±16.32 dk’dır. Deney grubunda bulunan gebelerin doğum eyleminin ikinci evresinin süre ortalaması, kontrol grubunda bulunan gebelere göre daha kısa olmasına rağmen, aradaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı görülmüştür (p>0.05) (Bkz. Tablo 4.5).

Cıobanu vd.’nin (31) 2010 yılında üçüncü trimesterde verilen gevşeme ve solunum teknikleri eğitiminin rolünü belirlemek amacı ile yaptıkları çalışmada eğitim alan gruptaki gebelerin doğumun ikinci evresinin süresi (21 dk), eğitim almayan gruptaki gebelere (39 dk) göre önemli derecede kısa olduğu saptanmıştır. Fahami vd.’nin (58) 2007 yılında gebeliğin 24-26. haftasında olan kadınlarda lamaze eğitim programının doğum sonuçlarına etkisini belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada; lamaze eğitimi alan grupta doğumun ikinci evresinin uzunluğunun, eğitim almayan gruba göre anlamlı derecede daha kısa olduğu ifade edilmiştir.

Kaur vd.’nin (82) 2013 yılında primipar gebeler üzerinde doğum sırasında solunum egzersizleri videosu izlettirilmesinin doğum süresine etkisini değerlendirmek amacıyla yaptıkları çalışmada; solunum egzersizleri videosunu izleyen ve uygulayan gruptaki gebelerin doğumun ikinci evresinin ortalama süresi (24 dk), izlemeyen grup ile karşılaştırıldığında (32 dk) istatiksel olarak önemli derecede daha kısa olduğu

saptanmıştır. Vakilian ve Keramat’ın (170) 2013 yılında solunum teknikleri ve aromaterapi uygulamasının doğumun birinci ve ikinci evresinin süresi üzerine etkisini ölçmek amacıyla yaptıkları çalışmada doğumun ikinci evresinin süre toplamının, sadece solunum teknikleri uygulanan gruptaki gebelere göre anlamlı derecede daha kısa olduğu saptanmıştır.

Araştırma sonuçlarımız doğum eyleminin ikinci evresinin süre ortalaması bakımından literatürdeki bu çalışmalar ile karşılaştırıldığında sonuçların benzer olduğu görülmüştür. Ancak araştırmamızda deney grubunda bulunan gebelerin doğum eyleminin ikinci evresinin süre ortalamasının, kontrol grubunda bulunan gebelere göre daha kısa olmasına rağmen, aradaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptanmıştır (p>0.05).

Araştırmamız sonuçları literatür ile uyumlu olup, solunum teknikleri eğitiminin travay süresini kısaltmada etkili olduğu yönündedir (Bkz. Tablo 4.5). Gebeler doğumun farklı evrelerinde kullanılan solunum tekniklerini bilmeli ve doğum eyleminin her evresinde kontraksiyon geldikçe odaklanabilmek için solunumu nasıl kullanacağını öğrenmelidir (31). Kadın hayatında önemli bir süreç olan doğum eyleminin olumlu bir şekilde sonuçlanması için bu tekniklerin gebeye öğretilmesi ve üzerinde durulması gereken bir konudur. Bu bağlamda solunum teknikleri gibi gebeye doğum sürecinde ağrı ve anksiyete ile başa çıkma yöntemleri hakkında eğitim veren doğuma hazırlık sınıfları önemli yer tutmaktadır. Bu eğitimlerin özellikle doğum öncesi dönemde verilmesinin çok önemli olduğu düşünülmektedir.

5.6. Gebelerin Travay Süreleri ile Durumluk Anksiyete Ölçeği Puanları