• Sonuç bulunamadı

Hukukumuzda kişiliğin sona erme sebebi olarak görülen ve ölümle aynı sonuçları doğuran bir diğer müessese de gaiplik müessesesidir. Gaiplik; bir kişinin ölüm tehlikesi içinde kaybolması veya kendinden uzun zamandan beri haber alınamaması durumunda, hâkim kararıyla ölmüş olabileceğine hükmedilmesidir69. Kişi hakkında gaiplik kararı verilmesiyle birlikte, normal bir ölümden beklenebilecek bütün sonuçlar gerçekleşir.

Gerçekten de Medeni Kanun’un 32. maddesine göre; Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir. Aynı Kanunun 45. maddesine göre ise; gaiplik kararı, hâkimin bildirmesi üzerine, ölüm kütüğüne kaydolunur.

Madde metninde de belirtildiği üzere, gaiplik kararı verilebilmesi için bir kimsenin sağ mı, yoksa ölü mü olduğu uzun zamandan beri bilinememelidir. Yani kendisi hakkında alınmış olan son bilgiden itibaren beş yıl gibi uzunca bir süre geçmiş olmalı veyahut da maruz kaldığı ölüm tehlikesinden itibaren 1 yıl geçmiş olmalıdır. Bu ihtimallerin gerçekleşmiş olması, bu kişinin hayatından artık ümidi kesmeye yeterli gözükse de, her

şeye rağmen onun ölmüş olması kadar sağ olması da imkân dâhilindedir70. Hal böyle olunca, gaipliğine hükmedilen kişinin, düşük bir ihtimal de olsa, bir gün çıkıp gelmesi mümkündür. Bu nedenlerle hukuki niteliği

69

“Teröristlerle girişilen silahlı bir çatışmada kaybolan, sonradan örgüt kampında esir

tutulduğu saptanmakla birlikte, kendisinden beş yıldan beri haber alınamadığından mahkemece gaipliğine karar verilen erin (…)”, AYİM2D., E. 1999/558, K. 2000/808,

KT., 07.12.2000, (www.msb.gov.tr/ayim).

70

ABİK Yıldız., “Gaipliğin Nişanlılık Üzerindeki Etkisi”, AÜHFD, C. 54, sy. 2, Yl. 2005, s. 160.

27

bakımından gaiplik kararı adi kanuni karine niteliğindedir. Bu sebeple, her zaman için aksi iddia ve ispat edilebilir71. İspat yükü iddia sahibine aittir.

Madde metninde, gaiplik kararını istemeye yetkili olanlar olarak; “hakları bu ölüme bağlı olanlar” ibaresi kullanılmaktadır. Maddede daha geniş bir kitle kastedilse de konumuz açısından bakıldığında, burada bu kavramdan, hakkında gaiplik kararı verilenin hukuki münasebetlerinde onun yerini alacak durumda olanları anlamak yeterli olur. Bunlar, gaibin aktif taraf olduğu davalar açısından takip hakkı kendilerine geçenler, pasif taraf olması durumunda ise idarenin takibi aleyhine yeniledikleridir.

Gaiplik kararı vermeye yetkili mahkeme; kişinin Türkiye'deki son yerleşim yeri; eğer Türkiye'de hiç yerleşmemişse nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yer; böyle bir kayıt da yoksa anasının veya babasının kayıtlı bulunduğu yer mahkemesidir (MK md. 32).

Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az beş yıl geçmiş olması gerekir. Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilânla çağırır. Bu süre, ilk ilânın yapıldığı günden başlayarak en az altı aydır (MK md. 33).

Kural olarak, bir kişinin öldüğü iddia ediliyorsa, iddia sahibi bunu ispatla yükümlüdür. Gaiplik kararında ise, kanunen aranan şartların gerçekleşmesi halinde, gaiplik kararı isteyen, kaybolanın ölümünü ispat yükünden kurtulmaktadır. Gaiplik kararının verilmesi, kaybolan kişinin öldüğüne dair bir karine teşkil eder72.

Gaipliğine karar verilecek kişi, ilân süresi dolmadan ortaya çıkar veya kendisinden haber alınırsa ya da öldüğü tarih tespit edilirse gaiplik istemi düşer (MK md. 34). 71 AYAN/AYAN, s. 104. 72 ABİK, s. 163.

28 İlândan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır. Gaiplik kararı ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurur (MK md. 35).

Gaip geri gelecek olursa veyahut da hayatta olduğuna dair bilgi sahibi olunur, belli bir zaman içinde hayatta olduğu kesinleşirse, gaiplik kararı hükümsüz hale gelir. Hukuki güven düşüncesiyle gaiplik kararının hâkim kararıyla kaldırılması gerekir. Gaiplik kararının geçersizliğinin tespitini, hakkında gaiplik kararı bulunan kimse veya herhangi bir ilgili, mahkemeden isteyebilir. Gaiplik kararının hükümsüz hale gelmesiyle, kararın sonuçları ortadan kalkar73.

Konumuz açısından bakıldığında, tıpkı ölüm karinesi konusunda da olduğu gibi, hakkında gaiplik kararı verilen kişi açısından bu karar, olağan ölümün bütün sonuçlarını doğurur. Ölüm karinesi konusunda söylediklerimiz burada da aynen geçerlidir. Yalnız, gaiplik konusunda ölüm karinesinin aksine, muhtemelen hakkında gaiplik kararı verilenin hayatta olma ihtimali biraz daha yüksek olduğu için, özellikle gaibin mirasına ve mirasçılık durumuna ilişkin olarak, Kanunda birtakım özel kurallar konulmuştur.

Hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimsenin mirasçıları veya mirasında hak sahibi olan kişiler, tereke malları kendilerine teslim edilmeden önce bu malları ileride ortaya çıkabilecek üstün hak sahiplerine veya gaibin kendisine geri vereceklerine ilişkin güvence göstermek zorundadırlar. Bu güvence, ölüm tehlikesi içinde kaybolma durumunda beş yıl, uzun zamandan beri haber alınamama durumunda on beş yıl ve her hâlde en çok gaibin yüz yaşına varmasına kadar geçecek süre için gösterilir. Beş yıl, tereke mallarının tesliminden; on beş yıl, son haber tarihinden başlayarak hesaplanır (MK md. 584).

73

29

Gaip ortaya çıkarsa veya üstün hak sahibi olduklarını ileri sürenler bu sıfatlarını ispat ederlerse, tereke mallarını teslim almış olanlar, aldıkları malları zilyetlik kuralları uyarınca geri vermekle yükümlüdürler. İyiniyetli olanların üstün hak sahiplerine geri verme yükümlülükleri, miras sebebiyle istihkak davasına ilişkin zamanaşımı süresine tâbidir (MK md. 585).

Ortada bulunmayan ve mirasın açıldığı anda sağ olup olmadığı ispat edilemeyen mirasçının miras payı resmen yönetilir. Mirasın açıldığı anda ortada bulunmayanın sağ olmaması hâlinde onun miras payı kendilerine kalacak olanlar, gaipliğe ilişkin sürelere ve usule uyarak o kimsenin gaipliğine karar verilmesini ve miras payının kendilerine teslimini isteyebilirler. Miras payının teslimi, gaipliğine karar verilen kimsenin mirasının mirasçılara teslimine ilişkin kurallara tâbidir (MK. 586). Gaibin mirasçıları tereke mallarını teslim aldıktan sonra gaibe bir miras düşerse, ona düşen miras payı gaiplik sebebiyle kendilerine kalacak olanlar, ayrıca bir gaiplik kararı almak zorunda kalmaksızın bu miras payının teslimini isteyebilirler. Gaibe düşen miras payını teslim alanların elde ettikleri gaiplik kararına aynı şekilde gaibin mirasçıları da dayanabilirler (MK. md. 587).

Sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kimsenin malvarlığı veya ona düşen miras payı on yıl resmen yönetilirse ya da malvarlığı böyle yönetilenin yüz yaşını dolduracağı süre geçerse, Hazinenin istemi üzerine o kimsenin gaipliğine karar verilir. Gaiplik kararı verilebilmesi için gerekli ilân süresinde hiçbir hak sahibi ortaya çıkmazsa, aksine hüküm bulunmadıkça, gaibin mirası Devlete geçer. Devlet, gaibe veya üstün hak sahiplerine karşı, aynen gaibin mirasını teslim alanlar gibi geri vermekle yükümlüdür (MK. md. 588).

30

Son olarak belirtmek gerekir ki, gaibin ölümünün tespit edilmesi durumunda gaiplik kararı hükümsüzleşir. Ölüme bağlı sonuçlar açısından ise bu ölüm tarihinin esas alınması gerekir74.

II. KİŞİLİĞİN SONA ERMESİNİN DAVAYA ETKİSİ

Kişiliğin sona ermesiyle Medeni Kanun’un 28/1 maddesinde düzenlenen medeni haklardan yararlanma ehliyeti de sona erer. Bu durumun doğal sonucu olarak taraf ehliyeti de son bulur. Böylelikle davaya, ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkân yoktur.

Benzer Belgeler