• Sonuç bulunamadı

GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, Kocaeli Büyükşehir Belediyesine yönelik yolsuzluk iddialarına ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve tutuklu tüm milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Bir haftadan beri yoğun ve uygunsuz çalışma şartlarında Meclisten geçen Büyükşehir Belediye Kanunu’nda sıkça rol model olarak söz edilen, gösterilen Türkiye'nin en borçlu belediyesi Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde yaşanan yolsuzluğu sizinle paylaşmak istiyorum.

MERTUR Otomotiv ve Taşımacılık Limitet Şirketi, 2008 yılında Kocaeli’nin Çayırova ilçesinde ruhsatsız kaçak inşaat yapmaya başlıyor. Dönemin belediyesi, Şekerpınar Belediyesi, önce uyarıyor, süre veriyor, yasal işlemin düzenlenmesi için kendisine verilen sürede işlem yapılmayınca hakkında yıkım kararı alıyor 2008 Aralık ayında. Yıkım kararı kesinleşen bu yapının yetkilileri, üç ay sonra, İnternet ve basın aracılığıyla, 17 milyon liraya kabası bitmiş otel inşaatı olarak satışa sunuyor. Aradan bir-bir buçuk yıl geçiyor, Kocaeli Büyükşehir Belediyesine müracaat ediyor bu yetkililer. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, kişisel talep üzerine, kişiye özel bir uygulamayla önce yıkım kararını ortadan kaldırıyor, sonra imar durumunu değiştiriyor; imarını, emsali 1,5’tan 2’ye çıkararak inşaat alanını yarısı kadar arttırıyor; yüksekliğini 4’ten 10’a kadar çıkarıyor. İmar açısından konut dışı kentsel alan olan bu bölgeyi bölgesel iş merkezi hâlinde çıkarıyor. Üstelik bunları yaparken sadece bu şirketin arazisi üzerinde bu imar düzenlemesini ya da -tırnak içerisinde- affını gerçekleştiriyor.

Şimdi soruyorum size: Kim bu insanlar? Bu insanlara 17 milyon lira para kazandırmak, rant sağlamak için imar düzenlemesini yaparken bu insanların iktidar yanlılarıyla bir ilişkileri, bir akrabalıkları var mı diye soruyorum.

Merak ettiğim başka bir konu var burada, Büyükşehir Belediyesi meclis kararını alırken…

Özellikle içinizde inşaat mühendisi olan arkadaşlar bilir bunu. Biliyorsunuz 17 Ağustosta biz bir deprem yaşadık, depremde 20 bin civarında insanımız yaşamını yitirdi. Depremin, Kocaeli için, hâlâ yaraları sarılmış değil. Yaklaşık 3.700 civarında orta hasarlı ölçekte binada hâlâ insanların oturduğunu anımsatmak istiyorum. Bu ruhsatı verirken Zemin ve Deprem İnceleme Şube Müdürlüğü şöyle bir yazı yazıyor, diyor ki: “4 kattan küçük 9 kattan büyük yapıların yapılması düşünülüyorsa, bunun yer uyumunda herhangi bir zarar yoktur. Eğer 4 ile 9 arasında bir inşaat yapılacaksa, bunun lütfen deprem risklerini analiz edin.”

Değerli milletvekilleri, vicdanlarınıza seslenmek istiyorum. Şimdi, bu belediye Cumhuriyet Halk Partili bir belediye olmuş olsaydı ne yapardınız? Ben söyleyeyim size. Sabahın köründe kolluk kuvvetlerini gönderirdiniz, önce belediye başkanı olmak üzere tüm belediye çalışanlarını gözaltına alırdınız; yetmez, bilgisayarlara, belgelere el koyardınız. Bunu yapmanız için müfettiş raporlarına ya da belgelere gerek yok. Cumhuriyet Halk Partili bir belediye olduğu zaman söylenti ve dedikodu olması bile yeter ama iş iktidar partisinin belediyesine gelince ses yok.

Hatırlayın, geçen yıl burada Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleriyle bir basın toplantısı yaptık.

Yine Kocaeli’de müfettiş belgeleriyle, idari mahkeme kararlarıyla tespit edilen, yasal olmayan düzenlemeler var Kartepe ve Kandıra Belediyeleri için. Ne oldu? Size sorarım, ne oldu? Bir yetkilinin bu konuda açıklama yapmasını istiyorum. Ama bunlar Cumhuriyet Halk Partili bir belediye olmuş olsalardı şimdi yapılanları -İzmir’de yapılanları göz önüne getirirseniz- hatırlamanızı istiyorum.

Değerli milletvekilleri, sevgili iktidar partisi; parmak demokrasisine sığınıp ne böyle yasa dışı işlem yapın ne de bunlara izin verin. Eğer siz burada parmak demokrasisine güvenerek kişiye özgü kanun çıkarırsanız Kocaeli Büyükşehir Belediyesi de parmak hesabıyla kişiye özgü imar affı yapar.

Sosyal adalet ve özellikle hukukun üstünlüğü, adaletin eşit dağılımı açısından önemli bir faktör.

Toplumsal barışı yakalamak istiyorsak, toplumsal barışı sağlamak istiyorsak adaleti herkes için eşit uygulamaya lütfen özen gösterin.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

Gündem dışı ikinci söz Iğdır’ın kurtuluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’a aittir.

Buyurun Sayın Oğan. (MHP sıralarından alkışlar)

2.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’ın kurtuluşunun 92’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; memleketimin tarlalarını suladığım, sokaklarında büyüdüğüm, seçim bölgemin, Iğdır’ımızın kahramanlık destanının yazıldığı, gurur tarihinin noktalandığı, gurur tarihinin altının çizildiği Iğdır’ımızın düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümü münasebetiyle söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün başka bir önemli tarih var, bu vesileyle o tarihi de hatırlatmak isterim. Bugün, hem de Ahıska Türklerinin Stalin baskıcı rejimi tarafından kendi yurtlarından Sibirya’ya, Orta Asya’ya sürüldüğü tarihin de yıl dönümüdür. Ahıska Türkleri de hâlâ vatanlarına kavuşabilmiş değildir, Ahıska Türklerinin çilesi de hâlâ devam etmektedir. Gazi Meclisimizin ve onun değerli milletvekillerinin de bu vesileyle dikkatini bir kez daha Ahıska Türklerine çekmek istiyorum.

Gazi Mustafa Kemal Paşa önderliğinde, Kıymetli Komutan Kâzım Karabekir’in cesur kumandanlığında ve Iğdır halkının dayanışmasıyla bugün Iğdır’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 92’nci yıl dönümünü kutlamaktayız.

Iğdır, ülkemizin doğu sınırına çekilmiş bir settir. Ne işgalci Rus kuvvetleri ne Ermenilerin zalim süvarilerinin bu konuda Iğdır halkının çekmiş olduğu seti geçecek imkânı kalmamıştır; dün kalmamıştı, bugün kalmamıştır, yarın da kalmayacaktır. Iğdır, düşmanın zulmüne direnişin, düşmana karşı gözdağının adıdır. Iğdır, yılmaz bir mücadelenin kalesidir. Iğdır, 3 ülkeye olan sınırlarıyla Türkiye’nin doğudaki can damarıdır. Iğdır, nice seksen altı yıllar sürecek bir geleneğin adıdır. Iğdır, Türkiye’yi hem içeriden hem de dışarıdan kuşatmak isteyenlere rağmen alınmış bir tapudur. Bu tapuyu sinsice üzerine almak isteyenler, Iğdır’ın yıllar boyu sergilediği birliği ve amansız mücadelesini hesaba katmak durumundadırlar. Iğdır halkı kanlarıyla, cefayla ve binbir zorlukla tapuladıkları yeşil Iğdır’ı kimseye vermeyecektir. Bu birlik önümüzdeki süreçte de devam edecek, bazılarının bozulduğunu sandığı gelenek inadına devam edecektir.

Kimin Iğdır’da gözü varsa, kim Iğdır üzerine oyun oynamak niyetindeyse, kim Iğdır’ın birliğine kastediyorsa ilimin vekili olarak onlara sesleniyorum; Iğdır’ı hayalî haritalar içerisine sokup kendisini, aç tavuk misali, darı ambarında görenlere sesleniyorum: Iğdır 14 Kasım 1920’de düşman işgalinden kurtarılmıştır ama en ufak bir kuşkumuz yoktur ki Iğdırlılar gerekirse bu mücadeleyi bin kez daha verecektir. Iğdır’ın yapısını değiştirmek isteyenlere hatırlatırız ki, onurunu da, vatanını da her şeyin üzerinde tutan kahraman Iğdırlılar size de en güzel cevabı vereceklerdir. Dolayısıyla da kimse bazı kesimlere şirin gözükmek için sakın ha sakın Iğdır’ı harcamaya çalışmasın. Bizim, ne Ermeni açılımına ne de önce “demokratik açılım” dediğiniz, sonra kılıfını değiştirdiğiniz yıkım projesine kurban edecek bir Iğdır’ımız yoktur. Bizim, Iğdır’dan verecek bir karış toprağımız da yoktur.

Bu düşüncelerimle, tam doksan iki sene önce Aras Nehri’nin kıyısında, Ağrı Dağı’nın yamacında her şeyini Iğdır uğruna ortaya koyan, Iğdır için şehit olan, Iğdır’ı bize bahşeden Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarıyla beraber tüm şehitlerimize Tanrı’dan rahmet diliyorum.

Bugün Hükûmet adına burada Sayın Bakanımız bulunmaktadır. Sayın Bakanımıza da Iğdırlılar adına bir kez daha seslenmek istiyorum: Iğdır susuzluktan kurumaktadır Sayın Bakanım. HES projeleri Iğdır’ı kurutmaktadır. Iğdır, fazla bir şey istemiyor, tarlasını sulayacak su istiyor. Iğdır, baraj istiyor. Iğdır, 4 bekçiyi emekli etmiş Tuzluca’daki barajın bir an önce yapılmasını istiyor.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Oğan.

Biz de Iğdır’ın kurtuluş yıl dönümü münasebetiyle Iğdırlıları kutluyoruz.

Gündem dışı üçüncü söz, İzmir Büyükşehir Belediyesinin kurumlar vergisi kapsamındaki durumu hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan’a aittir.

Buyurun Sayın Oyan. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın, belediyelerin kurumlar vergisi kapsamındaki durumuna ilişkin gündem dışı konuşması

OĞUZ OYAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi size AKP Hükûmetinin ve Maliye Bakanının İzmir Büyükşehir Belediyesi üzerinde nasıl bir vergi baskısı kurduğunu anlatacağım.

İzmir Büyükşehir Belediyesi üzerinde yargıyı bir silah olarak kullanmak yeterli olmamış olacak ki şimdi vergi müfettişleri İzmir Büyükşehirden çıkmıyor. Aslında şu konuşmam bir suçüstü durumudur, kötü niyet konusunda iktidarın bir suçüstü durumu olacaktır.

Bakın, ilk önce, geçen yılın aralık ayında İzmir Büyükşehir Belediyesinden kira gelirleri için bir kurumlar vergisi tahakkuku yapılmıştır ve 11 milyonluk gelir için 4,7 milyon liralık kurumlar vergisi tahakkuku yapılmıştır. Keza, katı atık imal tesisleri için de 550 bin liralık bir kurumlar vergisi, cezalarıyla birlikte tahakkuk yapılmıştır. Şimdi, bu haksız, hukuksuz ve ayrımcı vergi baskısına karşı hukuki mücadeleyi belediye sürdürüyor ama şimdi, ben de bir maliye öğretim üyesi olarak ve bir İzmir Milletvekili olarak bunu iş edindim ve bu konuda birkaç teşebbüsüm oldu. Bunlardan birincisi, Maliye Bakanlığına sordum: “Ey Bakanlık, sen böyle bir uygulamayı başka belediyeler için yapıyor musun? Kaldı ki, belediyeler kurumlar vergisine tabi midirler, değiller midir?” Yani Kurumlar Vergisi Kanunu bu açıdan oldukça açık. Bana şöyle bir yanıt geldi: “İşte, Kanun’un 1 ve 2’nci maddelerine göre iktisadi kamu kuruluşları varsa belediyenin, tabidir.” Peki, kira geliri “iktisadi kamu kuruluşu”na mı giriyor? Burada göremiyorum Maliye Bakanını, kaçmış, cevap vermiyor. Öyle bir şey yok. Peki, nedir? Başka belediyeler vergi veriyor mu? O vergi mahrumiyetine girer Vergi Usul Kanunu’nun.

Yani tam bir bahane arkasına sığınma. Hiç olmazsa “Veriyor, vermiyor.” cevap ver, yok.

İkinci adım olarak şunu yaptım: Ankara ve İstanbul Belediyelerine 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca soru sordum “Ne kadar kira geliriniz var?” diye. Önce vergiyi sormadım, hani olur, kaçarlar diye. Gelirlerin bir güzel ayrıntılı dökümünü verdiler; İstanbul Büyükşehirin 166 milyon –İzmir’in 11’di- kira ve benzeri gelirleri var, Ankara’nın da 33 milyon lira civarında benzer gelirleri var. Peki, bunlarla ilgili vergi veriyorlar mı, bu defa o soruyu sordum: “Ne kadar vergi veriyorsunuz?

Vermiyorsanız neden, veriyorsanız neden?” Vergi vermiyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi de bana cevap verdiler, vergi vermediklerini söylediler. Ankara Büyükşehir Belediyesi, iki satırlık yazısında şunu söylüyor ayrıca, daha kapsamlı bir cevap veriyor, iki satır ama kapsamlı, “Belediye kira gelirleri, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 4’üncü maddesinin (I) bendi gereğince kurumlar vergisinden muaftır.” diyor. Gerçi o ilgili maddeye baktığınız zaman burada belediyelerin, su, yolcu taşıma, mezbaha işletmeleri söz konusudur yani o kapsamda o tanımlanamaz ama belediyelerin kira gelirlerinin kurumlar vergisine tabi olduğuna dair herhangi bir madde yok Kurumlar Vergisi Kanunu’nda. Dolayısıyla eğer bir boşluk varsa bütün belediyeler için uygulanması gerekir. Türkiye’de İzmir Büyükşehir dışında böyle bir uygulamanın olmadığını görüyoruz.

Tam ben bunlarla uğraşırken bir başka şey daha yaşadık. İzmir Büyükşehir Belediyesi Konak Vergi Dairesinden bir yazı aldı 14/9/2012 tarihinde yani 14 Eylülde ve buna göre, Doğal Yaşam Parkı’nın hizmete girdiği 2008 yılından itibaren kurumlar vergisi mükellefi yapıldığını yazıyor.

Hayvanat bahçesi kurumlar vergisi mükellefi, düşünebiliyor musunuz? Soruyorum: Yani Türkiye’de hangi belediyenin hangi hayvanat bahçesi kurumlar vergisi mükellefidir? Böyle bir şey yok, uygulaması yok.

Şunları söyleyeyim: Birincisi, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre hayvanat bahçeleri, doğal yaşam parkları iktisadi kamu kuruluşu değillerdir. İki: Kaldı ki yine aynı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 4’üncü maddesinin (a) ve (b) fıkralarına göre de bu tür yerler muafiyet kapsamındadır.

Üç: 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun Büyükşehirin görevlerini sayan maddesinde hayvanat bahçeleri görevleri arasında sayılmaktadır.

Bir diğer şeyi söyleyeyim: 5199 sayılı bir Kanun var, Hayvanları Koruma Kanunu; bunun ilgili yönetmeliği de belediyelere görev veriyor, hayvanat bahçesine ilişkin görev ve yükümlülükler getiriyor.

Şimdi, bir şey daha söyleyeyim: Kurumlar vergisi safi kazanca göre alınır. İzmir Doğal Yaşam Parkı’nın 2013 yılı gelir beklentisi 1,4 milyon lira iken gider öngörüsü 5,5 milyon liradır yani 3 kattan fazla bir zarar söz konusudur ve siz bunu vergilendireceksiniz. Dolayısıyla, burada bir suiniyet vardır, burada bir kötü niyet vardır, burada çifte standart vardır. Eşit kurumlar arasındaki “vergide genellik”

prensibi çiğnenmektedir. Böyle durumda, bir siyasi ahlak sorunuyla karşı karşıyayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OĞUZ OYAN (Devamla) – Bu, olsa olsa bir İdi Amin yasası olur. İdi Amin yasasını da size söyleyeyim: “Madde 1: Ben her zaman haklıyım. Madde 2: Haksız olduğum durumlarda 1’inci maddeye bakınız.” (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Oyan.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, sisteme girmiş olan arkadaşlarımıza, giriş sırasına göre söz vereceğim.

Sayın Erdemir…

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, bu topraklarda yaşayan tüm insanları eşit haklara kavuşturacak özgürlükçü bir yasal düzenlemeyi tüm partilerin oy birliğiyle gerçekleştirmesini dilediğine ilişkin açıklaması

AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hamburg Senatosu, geçtiğimiz günlerde, 3’ü Sünni, 1’i Alevi 4 inanç topluluğuyla bir anlaşma imzalayarak bu inançları resmen tanıdı. Hamburg’un sosyal demokrat Belediye Başkanıyla birlikte, DİTİB, Şura, İslam Kültür Merkezleri Birliği ve Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu temsilcilerinin imzaladığı bu anlaşmayla toplulukların cami ve cemevi inşası, din görevlisi yetiştirme, cenaze defni, medya konseyinde temsil, hastane ve cezaevlerinde din hizmeti verme hakları garanti altına alındı. Hamburg Meclisindeki tüm partiler bu anlaşmaya destek verdi.

Değerli milletvekilleri, gelin, muharrem ayı öncesinde, Alevi, Sünni, Şii, Hristiyan, Musevi, Bahai, ateist, deist, agnostik ayırmadan, bu topraklarda yaşayan tüm insanları eşit haklara kavuşturacak özgürlükçü bir yasal düzenlemeyi tüm partilerimizin oy birliğiyle gerçekleştirelim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Erdemir.

Sayın Karaahmetoğlu…

2.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, kaçakçılığı ortaya çıkaran gümrük başmüfettişlerinin hakkında soruşturma başlatılıp başlatılmadığını öğrenmek istediğine ve Başbakanın ölüm orucu tutan insanlara karşı takındığı alaycı tavrını kınadığına ilişkin açıklaması

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sahte fatura düzenlemek ve hayalî ihracat yapmak amacıyla suç örgütü kurmak, örgüte yardım etmek suçlarından 400 milyon doları bulan kaçakçılığı ortaya çıkaran gümrük başmüfettişlerinin hakkında soruşturma başlatılmış mıdır? Başlatılmış ise nedenini öğrenmek istiyorum.

Ayrıca, cezaevlerinde ölüm orucu tutan insanlara “Rejim yapmaya ihtiyaçları vardır.” söylemiyle alaycı bir tavır takınan Sayın Başbakanın üslubunu da kınıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Karaahmetoğlu.

Sayın Varlı…

3.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in çizdiği pembe tabloya karşı çiftçilerin kendisine ilettikleri ifadelere ilişkin açıklaması

MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aracılığınızla, Sayın Tarım Bakanına birkaç cümle sözümüz olacak.

Dün burada yine çok tozpembe bir tablo çizdi fakat arayan çiftçilerimiz şunu söylüyorlar: “Tarım Bakanına biz teşekkür ediyoruz; daha önce ‘Limuzini’,’Chevroleti’ biz araba markası olarak biliyorduk, Sayın Tarım Bakanı bunların bir hayvan cinsi, bir sığır cinsi olduğunu bize öğretti.” diyorlar.

Yine “Ona teşekkür ediyoruz, ilk defa kurbanlık ithal hayvanı, Türkiye’ye böyle bir şansı tanıdı.”

diyorlar.

Yine “Çok teşekkür ediyoruz, eskiden sapı samanı yakardık, şimdi sapı samanı bize aratır oldu.

Biz sap saman ithal eder ülke olduk, ülke hâline geldik.” diyorlar. Onun için, Tarım Bakanına çok teşekkür ediyorlar.

Ayrıca, pamuk üreticileri de şunu söylüyor: “Bizim pamuğumuz dünyanın en kaliteli pamuklarından bir tanesi ve iklim şartlarımız da pamuk üretmeye, pamuk ekmeye çok müsaitken biz ne yazık ki pamuk ekemiyoruz. Sayın Tarım Bakanı…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Varlı.

Sayın Yurttaş…

4.- Manisa Milletvekili Muzaffer Yurttaş’ın, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’ne ilişkin açıklaması MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14 Kasım Dünya Diyabet Günü. Ülkemizde 2,6 milyon diyabetli, 2,4 milyon diyabet adayı olmak üzere 5 milyon kişi diyabet kıskacındadır.

Sağlık Bakanlığımız, hastalığın erken tanı ve tedavisinin sağlanması, ve risk faktörleri konusunda halkın bilinçlendirilmesi amacıyla Türkiye Diyabet Önleme ve Kontrol Programı’nı uygulama koymuştur.

Toplum ve kişilerin bilinçlendirilmesi önemlidir. Diyabet, tek bir hastalık değil, bir hastalıklar bütünüdür. Sağlıklı beslenme ve spor, diyabet açısından çok önemli bir konudur.

Tüm halkımıza ve diyabet hastalarımıza sağlıklı ve huzurlu bir yaşam diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yurttaş.

Sayın Bayraktutan…

5.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Sarp Sınır Kapısı’nda çok ciddi yığılmalar meydana geldiğine, bu konuda gerekli tedbir ve önlemlerin alınmasını rica ettiğine ilişkin açıklaması

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Türk Hükûmeti ile Gürcistan Hükûmeti arasında 31 Mayıs 2011 tarihinde Batum Sınır Kapısı’nın modernizasyonu sonrasında yapılan açılışta imzalanan protokolle, 10 Aralık 2011 tarihinde uygulamaya geçen 2 ülke arasında pasaportsuz geçiş yani kimlikle geçişler sayesinde Türk ve Gürcü vatandaşlar rahatlıkla karşılıklı olarak geçişe başlamışlardır.

Burada 1 TL’lik bir uygulama vardı. 1 TL’lik uygulama olduğu için, pasaportla da geçiş olmadığı için Sarp Sınır Kapısı’nda çok ciddi yığılmalar meydana gelmektedir. Sarp Sınır Kapısı’ndaki gümrük yetkilileri, polis ve güvenlik güçlerimizin yetersiz olması nedeniyle uzun araç kuyrukları oluşmaktadır. Bu durumun giderilmesi, ülkemizin Sarp Sınır Kapısı’ndaki bu mağduriyetin giderilmesi için ilgililerin, ilgili bakanlığın Sarp Sınır Kapısı’nda gerekli tedbir ve önlemleri almasını hassaten rica ediyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bayraktutan.

Sayın Yeniçeri…

6.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in tarım alanında yaşanan sorunları halkın gözünden kaçırmaya çalıştığına ilişkin açıklaması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker, mugalata ve demagoji yaparak tarım alanında yaşanan sorunları halkın gözünden kaçırmaya çalışmıştır.

Mehdi Eker döneminde hayvancılık ülkesi Türkiye, hayvan ithal eder; tarım ülkesi Türkiye, tarım ürünü ithal eder; meyvecilik ülkesi Türkiye, meyve ithal eder hâle gelmiştir, bunun üzerine bir de saman ithalatı eklenmiştir. Türk halkının üretebileceğini dışarıdan ithal etmek, halkın refahına kastetmektir.

Sayın Bakan, iddialara hiçbir cevap vermediği konuşmasında Türk köylüsünün tarımının sırtında kendisinin bizzat yük olduğunu ortaya koymuştur.

Bir yurttaşın hayvancılıkla ilgili şu mesajı gelmiştir, kendisi dinleme lüzumu duymadığı için burada okuyorum. Vatandaş diyor ki: “İki yıl önce 20 bin lira kredi verip 4 tane inek aldım, şu an bu borcu ödemek için 10 tane inek satmam gerekiyor. O zaman neden ve kimin için hayvan fiyatlarının yükseltildiği, hangi kooperatiflerin hayvan dağıtımı yaptığı, şimdi neden bu kadar hayvan fiyatlarının aşağıya düşürüldüğünün hesabını versinler.” Tarım ve Hayvancılık Bakanı, Türk köylüsünün…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – …hayvan ve tarımla ilgili bu soru ve sorunlarına cevap vermek yerine kendi övgüsünü yapmıştır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yeniçeri.

Sayın Dağoğlu…

7.- İstanbul Milletvekili Türkan Dağoğlu’nun, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’ne ilişkin açıklaması TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Dünya Diyabet Günü. Diyabet, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, göz hastalığı, hatta ampütasyona giden çok ciddi bir hastalık. Türkiye’deki oran yüzde 14 civarında. Bu çok yüksek bir değer yani 6-7 kişiden birini diyabet olarak görebiliriz. Oysaki en güzel yaşam sağlıklı olanıdır. Bunda en önemli etkenlerden biri obezite, sadece Sağlık Bakanlığının bu konudaki birtakım dikkati çekme veya buna karşı hassasiyeti

7.- İstanbul Milletvekili Türkan Dağoğlu’nun, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’ne ilişkin açıklaması TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Dünya Diyabet Günü. Diyabet, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, göz hastalığı, hatta ampütasyona giden çok ciddi bir hastalık. Türkiye’deki oran yüzde 14 civarında. Bu çok yüksek bir değer yani 6-7 kişiden birini diyabet olarak görebiliriz. Oysaki en güzel yaşam sağlıklı olanıdır. Bunda en önemli etkenlerden biri obezite, sadece Sağlık Bakanlığının bu konudaki birtakım dikkati çekme veya buna karşı hassasiyeti