• Sonuç bulunamadı

B- Hayır Vergileri

1. ZEKATLARIN ÖDENMESĠ VE HESAPLANMASI

1.1. Gününden Önce Ödenmesi

Alimler, nisab miktarına sahip olmaksızın zekatın önceden verilmesinin caiz olmadığında mühteliflerdir. Çünkü bu durumda henüz zekatın vucub sebebi oluĢmamıĢtır. Buna göre nasıl ki satıĢtan önce malın bedelinin ödenmesi yada öldürme iĢlemi gerçekleĢmeden diyet ödenmesi söz konusu değilse aynı Ģekilde nisaba malik olmadan zekatın önden verilmesi de caiz değildir.329

Burada, hakkında bu mesele ile ilgili olarak ihtilaf edilen zekat mallar,ı bünyesinde üç Ģartı da barındıran mallardır ki bu Ģartlar Ģunlardır:

Birinci olarak: Farz olmasından dolayı zekat mallarında havelan-i havlin Ģart

koĢulması sözkonusudur. Havelan-ı havlin Ģart koĢulmadığı tahıl ve meyve ürünlerinde ise hasat vaktiyle birlikte zekat gerekli olur. Çünkü Allah (cc) ayetinde, “Hasat gününde de (mahsulden) fakirin hakkını verin.” buyurmaktadır. 330

Ġkinci olarak: Zekat verecek kiĢi “kamil nisab”a malik olmalıdır. Çünkü

nisab kamil olmadan zekatı bundan önce vermek icma ile caiz değildir.331

Üçüncü olarak: Önceden zekat verilen malın daha sonra nisab miktarı ve

fazlasıyla, bir varlık olarak devam etmesi gerekir.332

“Eğer malda zekatı gerektirecek (ki o da nisab miktarı ve üzeri mala malik olmaktır) bir sebeb var ise havelan-ı havl dediğimiz vucub Ģartından önce zekat verilebilir mi?” sorusuna alimler iki Ģekilde cevap vermektedir:

329

eş-Şîrâzî; el-Muhazzeb. CCLVIII, c.1 s.305; İbn-i Kudame, el-Muğni,a.g.e.CXCVIII, c.2 s.471.

330

En’âm: 6/141

331

İbn-i Kudame, el-Muğni, a.g.e.CXCVIII c.2 s.496; Er-Revyâni, Ebu’l Mahâsen Abdulvâhid b. İsmail, Behru’l-Mezheb, 1.bs, thk, Târik Fethî’s-Seyyit, Dâru’l-Kutubu’l-İlmiyye, Beyrut, 2009, c. 4 s.79.

332

146

Birinci görüĢe göre: KiĢi malının zekatını kendi isteğiyle ya da arzu ederse

havelan-ı havlden önce verebilir. Bu görüĢ Hanefilerin çoğunluğunun görüĢü olup ġafiiler ve Hanbeliler de bu görüĢe katılmıĢ, Ġmam Tirmizi de bu görüĢü bir çok ilim adamına dayndırarak ileri sürmüĢtür.

Burada zekatın verilmesi halihazırda nisab miktarı mala malik olmak Ģeklindeki vucub sebebiyle birlikte mümkün olmaktadır. Ali b. Ebi Talib (r.a)‟ ın

riavetine göre Abbas bin Abdilmuttalib, Rasulullah (s.av)‟e süresi dolmadan , önceden zekatı verip veremeyeceğini sormuĢ o da kendisine bu hususta müsaade etmiĢtir. Bu hadisi önde gelen beĢ hadisçi rivayet etmiĢtir.333

Ekonomik bir tedbir alarak malın bekletilmesi ne kadar doğal bir iĢlem ise aynı maldan süresi dolmadan zekat ödenmesi de o kadar doğaldır. Ödenmesi ertelenmiĢ borç ile hata diyetini buna örnek verebiliriz. Bu bakımdan bu iĢlem tecilli yapılan ödemeler hukukuna benzetilmektedir.334

Yine Ali b. Ebi Talib (r.a)den gelen bir rivayette Peygamber Efendimiz (s.a.v), Ömer b.el-Hattab(r.a)e, “ Biz Abbas‟ın zekatını senenin baĢında almıĢtık.” buyurmuĢtur.335

Bu görüĢü kabul ederken bu rivayetler ide delil olarak ileri sürenler,rivayetlere bakarak Peygamber Efendimizin zekatı önceden ödemede Abbas‟a izin vermesinden hareketle böyle bir iĢlemin caizliğine delil olduğunu belirtmiĢleridir.336

Her ne kadar mezkur mezhepler ve görüĢ sahipleri ileri sürülen hadislere dayalı olarak görüĢlerini bu Ģekilde dile getirmiĢ olsalar da bu konu tartıĢılmaya devam edilmiĢtir. Çünkü farklı görüĢü savunanlar Ali (ra)‟den gelen Abbas bin Abdilmuttalib ile ilgili hadisin senedinin zayıf olduğunu ileri sürmüĢlerdir. Burada Ebu Davud‟un iki farklı senetle Ali (ra)e dayandırdığı hadisin senetlerinden biri muttasıl iken diğeri mürseldir. Ebu Davud hadisin mürsel senetli olanını tercih etmiĢ

333

ebu Davut, Zekat 22; Tirmizi, Zekat, 37.

334

ez-Zühayli, Vehbe, el-Fikhu’l-İslami ve EDilletuh, a.g.e. CXI, c.2 s.756.

335

Tirmizi, Zekat, 37.

336

147

ve kitabına almıĢken Darekutni de aynı hadisi aynı mürsel senetle “El-Ġlel”de, Beyhaki de “Es-Sünenü‟l -Kübra”da zikretmiĢtir.337

Fakat bu iddiaya cevap verenler, bu hadisin sika tabilerin rivayet ettiği bir hadis olduğunu ve baĢkaca delillerin hadisi takviye etmesi dolayısıyla hadisin kuvvet kazandığını belirterek cevap vermiĢlerdir.

Hadisle ilgili kuĢkunun dönüp dolaĢtığı kiĢi senedinde ki El-Hakem b. Atiyye El-Kindi olup bu kiĢi hakkında Ġbn-i Kesir “Et-Takrib”de “sikadır” demiĢtir.338 Aynı hadisin sahih olduğunu El-Hakim de El-Müstedrek‟te 339

belirtmiĢtir. Zehebi de buna muvafakat ederken Ġbnu Battal da “ġerhu‟l- Buhari”de aynı kanaati belirtmiĢtir. Nevevi “El-Mecmu”unda hadisin hasen olduğunu açıklarken ,Ġbn-i Hacer el-Askalani de Fethu‟l- Bari” deki açıklamasında belirttiği bütün rivayet yollarıyla hadisi takviye etmiĢtir.340

Zekatın zamanından önce verilebileceğini söyleyen fakihler akli olarak fıtır sadakasını delil getirmiĢler ve nasıl ki fıtır sadakası vücubundan önce de verilebiliyorsa aynı Ģekilde (sadaka türlerinden olan) zekat da ivedilik arz ettiğinde günündenönce verilebilir demiĢlerdir.

Yine zekatla ilgili bu durumu yalan yere yapılan yeminin kefaretine kıyas yaparak zamanı gelmeden de zekatın verilebiliceği söylenebilir. Ebu Musa El- EĢ‟ari‟nin rivayetine göre Peygamberimiz(s.a.v) Ģöyle buyurmuĢtur:” Ben vallahi ve

inĢallah yeminimden dönmem. Ancak daha sonra yemin ettiğimden daha hayırlısını görürsem yeminimden vazgeçerim.”341

Bu Ģekilde ki istidlal de tartıĢılmıĢ ve zekatın kurbana kıyası kefarete kıyasından daha evla ve yakındır itirazı yapılmıĢtır. Çünkü zekat da kurban da

337

ed-Dâra Kütni, el-İlel, c. 3 s.187, 351 .

338

el-Beyhaki, Kübra, c.4 s.111.

339

İbn-i Hacer, et-Tekrib, a.g.e. LXXV, 1461; el-Hâkim, el-Mustedrak Ala-s-Sahihayn, c.3 s.332; İbnu Battal, Şerhu’l- Buhâri, c.3 s.502; en-Nevevi, el-Mecmu’, a.g.e. CCXLVII, c.6 s.126.

340

İbn-i Hacer: Fethu’l Bari, a.g.e. LXXV, c.4 s.96.

341

148

Ģeriatın kökeninde Ademoğlunun istifadesine belli bir vakitte sunulmuĢ mallardır. Kurbanın da vaktinden önce kesilmesi caiz olmaz.342

Zekatın önceden yahut sonra verilip verilmeyeceğine iliĢkin ikinci görüĢe

göre süresi(havelan-ı havl) dolmadan, zekatın önceden verilmesi caiz değildir.

Zekat (eda ediliĢi itibari ile) namaza benzeyen bir ibadettir. Buna göre de vaktin den önce verilmesi caiz değildir. Çünkü havelan-ı havl, zekatın verilmesinde koĢulan iki Ģarttan birisidir. Diğer Ģart olan nisaba göre düĢündüğümüzde de vaktinden önce verilmesi caiz değildir.

Bu da Malikilerin343 ve Zahirilerin344 görüĢü olup aynı görüĢ Hz AiĢe (r.a)‟ dan ve Hasan el-Basri‟den de rivayet edilmiĢ; Ġbnu‟l -Münzir de bunlara katılmıĢtır.

Malikilerin bir baĢka görüĢüne göre de eğer senenin dolmasına bir ay gibi az bir zaman kalmıĢsa zekat memuru istemese bile zekat verilebilir.345

Bu görüĢ erbabı, görüĢlerine Ebu Davud‟un, Ali )ra)‟den rivayet ettiği Ģu hadisi delil getirmiĢlerdir.”Üzerinden sene geçinceye kadar hiçbir mala zekat

yoktur.”346

Hadiste delil olarak kullanılan hususiyet ise Ģöyledir: Bu hadis daha önceki Ali(r.a)‟ın rivayet ettiği hadisin iĢaret ettiği durumu özel bir hususa indirgemiĢtir. Nitekim hadis zekatın ne zaman farz olacağına delalet etmek üzere varid olmuĢ ve buna göre de zekatı önceden vermek cevaz kabilinden bir iĢlem olup farziyet kabilinden olmamıĢtır.347

342

el-Kâdi Abdul vahhâb b. Ali b. Nasr el-Bağdâdi, el-İşraf Alâ niketi Mesâ’ili’l-Hilâf, thk. el- Habîb b. Tâhir, Dâru ibn Hazm, 1420 h./ 1999, c. 1 s.387.

343

el-Mudevvenet-ü’l-Kübra, c. 1 s.335; İbn-i Abdilberr, el-istizkar, a.g.e. CLXXXIX, c. 3 s.595; el-Karâfi, Şihêbüddîn Ahmed b.İdris el-Mâliki, ez-Zehira, thk, Mohammed Haccî; Said A’râb; Mohammed bû Hibre, Dâru’l Ğarbu’l-İslami, Beyrut, c.3 s.137.

344

İbn-i Hazm, el-Muhallâ, a.g.e. CXIX, c.4 s. 211.

345

İbn-i Abdilberr, et-Temhîd, a.g.e. CLXXXIX, c. 4 s.60; el- Karafi: ez-Zehîre, a.g.e. CCCXLIII, c.3 s.137; İbn-i Cüzey, el-Kavaninu’l-Fikhıya, a.g.e. s.123 .

346

Ebu Davud, Zekat, 5; Ahmed, Müsned, 1 ; İbn-i Mace, Zekat, 5.

347

149

Akli olarak da Ģu gibi delilleri ileri sürmüĢlerdir ki buna göre:

1- Zekatın verilmesi zekat borcunun ıskatıdır. Yani borç yükü, yükümlünün yükümlülüğünden düĢmektedir. Dolayısyla bu görevin yerine getirilmesi yahut zekat borcunun zamanından önce verilmesi düĢünülemeyeceği gibi zamanından önce zekatı vermek henüz farz olmayan bir iĢlemi yerine getirmek olduğundan ancak tatavvu anlamı ifade edebilir. Tatavvu olarak yapılan ibadet de farzın yerine geçmez ve böylece de farz henüz yerine getirilmemiĢ olur.348

Konu tartıĢılırken dile getirilen hususlardan biri de farziyetin sene geçmeden önce malum ve bilinen bir gerçek olduğudur. Çünkü yeterli (nisab mikatı) mala sahip bir müslüman için zekatın farziyetiyle ilgili yeterli sebep oluĢmuĢ olmaktadır. Söz konusu mal üreyen, kamil nisab mülkiyeti ile sahip olunan ve asli ihtiyaçların dıĢında ve fazlasında bir mal olduğundan zenginlik durumu gerçekleĢmiĢ olmakta ve nimetin Ģükrünün edası zekat vermek yoluyla farz olmaktadır.(357)349

Bu açıklamaya ya da değerlendirmeye ikinci görüĢ ehli “zekat ancak senenin dolmasıyla vacib(farz)olur” diyerek cevap vermiĢler ve buna Rasulullah (s.a.v)‟in zekat toplayan memurlarını zekat tahsiline senenin dolmasından sonra göndermesini delil olarak ileri sürmüĢler; bunun yanında sene dolmadan önce zekatın farz olduğunu dair hiçbir delilin olmadığını savunmuĢlardır.

Diğer görüĢ ehli bu savunmaya cevap verirken, hasat vaktinde nisaba ulaĢan meyvelerle tahıl vb.lerinin zekatını ileri sürmüĢ bunun dıĢındaki malların zekatının senenin dolmasına ertelendiğini ifade etmiĢlerdir. Böyle bir erteleme de zaten malın nihai durumunu tesbit için gerekli olmakla birlikte mal sahibi için de bir esnekliktir. Acil bir fayda dolayısı ile böyle bir esnekliğin terk etilmesi de caiz olsa gerektir.

2- Senenin dolması, nisab(miktarı) gibi zekatın iki Ģartından biri olup bu münasebetle zekatın önceden verilmesi caiz değildir.

348

İbn-i Hazm, el-Muhalla, a.g.e. CXIX, c.4 s.216.

349

150

Yine ileri sürülen bu görüĢ de tartıĢılmıĢ ve cevap olarak “ vücub sebebi oluĢtuğunda Ģartlara bağlı olarak ibadetin takdimi caizdir” denilmiĢtir. Buna dair ileri sürülen birçok görüĢ delil getirilebilir. Buna, yolcunun yolculukta oruç tutması illa ki farz olmadığı halde tuttuğu orucun geçerli oması; namazın farziyetinin içinde bulunulan vaktin vaktin sonuyla alakalı olmasına rağmen namazın vaktin baĢında kılınması ve bunlara benzer olarak borcun ödemesinin yeterli sebep oluĢtuktan sonra ve vücubundan önce ödenmesi gibi hususlar misal verilebilir.

3- Zekatın önceden verilmesi hususunda ki ikinci görüĢ sahiplerinin(Malikilerin) ileri sürdükleri bir diğer husus ise bir sürenin tayin ve tahdid edilmiĢ olması dolayısyla zekatın önceden verilmesinin caiz olmadığıdır. Buna da namaz ve orucu misal getirmiĢlerdir. Bu ileri sürülen husus da birkaç yönden eleĢtirilmiĢtir:

a- Namaz ve oruç bedenen ifa edilen farzlardanır. Dolayısıyle vakit ölçüsünü bu değerlendirmede baz almak makul olmadığı gibi bu ikisi hususunda varid olan hükümle yetinmek gerekir. Ancak zekat bunların tersine iyilik yapmak için konulmuĢ mali hukuku ilgilendiren bir ibadettir.

b- Namazın ve orucun vaktini gözetmek olup bu vakte riayette bütün insanlar eĢit durumdadırlar. Zekatta durum insanların hali ve vaziyeti itibari ile farklıdır. Acil ödenmesi gereken borçlara benzer bir yönü de vardır. Ya da baĢka bir ifadeyle aciliyet arzeden borçlara benzeyen bir durum söz konusudur.

c- Zekatın acil verilmesini gerektiren Ģey verilenin illa ki zekat olarak verileceği anlamını doğurmaz. Farklı bir yöntem olarak zekatın verilme zamanı geldiğinde verilecek zekat hesabından düĢülmek üzere bir borç verilmiĢ gibi de düĢünebiliriz.

4- (Malikiler) malından zekat vermesi gereken birinin istihkakından önce zekat vermesi caiz olmadığı için istihkakından önce zekatı almak da caiz değildir demiĢlerdir.

Buna karĢın da zekat malı ihtiyaç sahiplerine harcanacak bir mal olduğundan mali yardımlaĢma anlamında, vermesi gereken kiĢilerden alınan maldır diye cevap verilmiĢtir. Bazen mali yardımda bulunmak aciliyet arzedebilir. Zenginlik(varlıklı olmak) durumunda zaten böyle bir aciliyetten bahsedilemez.

151

5- Zekatın acil bir duruma binaen önden verilmesi halinde verilen zekat malının az mı fazla mı olduğunun tespiti için havelan-ı havl gerçekleĢtiğinde yeniden hesaplanmasına ihtiyaç duyulabilmektedir. Eğer verilen zekat malı, verilmesi gerekenden fazla ise bu zenginin zararına olan bir durum arz eder. Zekat olarak verilen mal az ise bu takdirde de durum fakirin aleyhinde tecelli eder.

Bu iddiaya cevap olarak da “zekatın fakirin yararı için zenginin rızasıyla önceden tahsil edilmesinde hiçbir zarardan bahsedilemez ”savıyla karĢılık verilmiĢtir. Bu meselede genel ihtilaf konusu, Ali(r.a)‟den rivayet edilen ve Abbas(r.a)‟ın iki senelik zekatını önden verdiğini ihtiva eden hadisin sahih olup olmadığıdır. Öyleyse zekat bir ibadet yahut da yoksullara verilmesi farz olan bir yoksul hakkı mıdır? Acaba bunlardan hangisidir? Bu taktirde zekatın namaz gibi bir ibadet olduğunu söyleyen kimseye göre vaktinden önce verilmesi caiz olmaz . Kim de zekatı farziyet ifade eden tecilli haklara benzetiyorsa, ona göre de vadesi gelmeden zekatın gönüllü olarak verilmesi caiz olmaktadır.

Bu meselede tercih edilebilecek görüĢ cumhurun kabul ettiği görüĢtür. O da zekatın vadesinden önce verilebileceğine cevaz veren görüĢtür.

Özellikle de Ģeriat nazarında muteber acil bir maslahat var ise bu görüĢü destekleyen çok çeĢiĢtli ve kuvvetli değerlendirmeler de bulunduğundan vadesinden önce zekatın verilmesinde herhangı bir sakınca gözükmemektedir. Hz. Abbas (ra)‟a Peygamber Efendimiz (sav)‟in izin vermesinde de olduğu gibi böyle bir iĢlem, önceden verilmesinde ibadet yönü de bulunan bir iĢlemdir.

Hadiste verilen izin bir senelik zekatın önde verilmesi gibi bir iĢlem için olsa da zaman zaman bu iĢlem bu sürenin daha az ya da daha çok olabileceği de göz önünde bulundurulduğunda Ġslam hukuk siyasetin gözettiği maslahat neyi icab ettiriyorsa ona göre davranılabilir. Ġbadet kastıyla zekatı önden vermek iki seneden daha fazla bir zaman diliminin zekatı için de geçerlidir.

152

Burada unutulmaman gereken bir husus da zekatı önden veren kiĢinin her sene sonunda zekatını hesaplaması ve eğer ziyadelik var ise bunu da değerlendirmeye alması gerektiğidir.350

Son tahlilde yapılan değerlendirmeye binaen zekatı önden alan islamî hayır kurumlarının aĢağıdaki hususları bilmeleri gerekmektedir.

a- Zekatı önden vermek efdal olan vaktinde vermenin tersine olup vektinde vermenin efdal olduğuna dahi islam hukukçular bazı kayıtlar geçmiĢlerdir.351

Bu tamamıyla hilafına davranıĢtan kaçırmak içindir; çünkü zekatı önden vermekle birlikte buna dair bir takım yeni hükümler devreye girmekte olup Ģer‟i bir maslahat yahut ihtiyaç olmadıkça acele etmemek gerekmektedir.

b- Ġki seneden fazla bir süre için geçerli olmak üzere önden zekat vermek için gerçekten de bunu gerektirn tercihe Ģayan bir maslahat olup olmadığının iyice soruĢturulmasına ihtiyaç vardır. AraĢtırılmaksizin ve geçekçi bir değerlendirme yapmaksızın bu kapın aranlaması baĢka bir takım sadaka kapılarının kapanmasına sebebiyet verebilir. Nitekim bağıĢçılar verdikleri bağıĢı (bir müddet sonra bazı düĢünceleler ile birlikte) gelecek yılların zekatlarına sayabililer ki bu da yanlıĢ bir kapının aranlanması demektir.

c- Zekatın islmaî hayır kurumlarını önden verilmesi durumunda,kurumlar zekat gelirini son taksit zekatın vacib olduğu tarihe dink düĢecek Ģekilde aylık taksitler halinde muhtaçlara ödemesini yapabilirlar.