• Sonuç bulunamadı

Partilere Göre Üst Düzey Değerler

3.3 Ölçek Boyutlarında Farklılaştıran ve Birleştiren Değerler

3.3.2.2 Güçlü İktidar ve İstikrar İçin Sadakat ve Aidiyet

Siyasette başarılar üzerinden çizilmeye çalışılan olumlu tablolar yanında rakibin başarısızlıkları üzerinden kendi başarılarına gönderme yapmak da mümkündür. Nitekim siyasal aktörler bu yönteme sıklıkla başvurmaktadır. Çünkü modernitenin bilişsel anlamdaki en önemli etkilerinden biri, ikili karşıtlıklar üzerinden işleyen bir düşünme sistematiğini yerleştirmesidir. İyinin kötü üzerinden ya da doğrunun yanlıştan hareketle anlam kazanması örneğinde olduğu gibi her olay, durum ya da kişinin zihinde anlam kazanmasında karşıtlık üzerinden işleyen bir değerlendirme söz konusudur. Böyle bir düşünme sistematiği içerisinde geçmiş seçimlerdeki başarısızlıkların seçmenin oy verme davranışı üzerindeki etkisini anlamak üzere araştırmada şöyle sorulmuştur;

“Oy vereceğim siyasi parti önceki seçimlerde başarısız olsa da siyasi tercihim

değişmez” (M30).

“İstikrar ve düzen odaklı güçlü iktidar beklentisi” boyutunda katılımcıların en fazla

onayladığı ifadeler arasında üçüncü sırada yer alan, başarı ve aidiyet değer alanlarına yaslanan bu ifade ile ayrıca katılımcıların parti ve lider konusundaki korumacı tepki ve bağlılıkları da ölçülmüştür. Analiz sonucunda katılım anlamında kadınların erkeklerden ya da yüksek eğitimlilerin diğerlerinden farklı düşünmediği ve bu ifadeye yüzde 60,45 oranında destek verdiği saptanmıştır. Buradan hareketle toplumun 3/5’i “başarısız olsa da siyasi görüşümün arkasındayım” demiştir.

123

Şekil 59. “Oy vereceğim siyasi parti önceki seçimlerde başarısız olsa da siyasi tercihim değişmez” (M30) ifadesinin demografik değişkenlere göre sütun grafiği

Genel olarak tüm gelir grupları yüzde 60,45 oranında siyasi tercihinde ısrarcı olurken özellikle üst gelir grubunda parti ve lidere bağlılık kısmen artmıştır (%65,54). Gelir grupları içinde başarıyı göreli olarak en fazla göz önünde bulunduranlar ise ifadeye “katılmıyorum” diyen 1401-3500 aralığındaki yüzde 19,99’luk kesimdir. Kısacası gelir düzeyiyle aynı tercihte ısrar etme eğilimi arasında çok manidar bir ilişki saptanmamıştır.

Öncelikle farklı yaşlardaki her beş kişiden üçü başarısız olsa da siyasi görüşünün arkasında olduğunu ifade etmiştir. Ancak yaşla beraber geçmiş başarılar üzerinden değerlendirme eğiliminin arttığı saptanmıştır. Nitekim gençlerde (18-20 yaş) yüzde 58,70’lik oran ortaya yaşa gelindiğinde (45-59) yüzde 64,74’e ulaşmıştır. Veriler incelendiğinde Türkiye toplumunun yüzde 60,45 oranında oy tercihinde ısrarcı olduğu ve başarısız bile olsa partisini desteklemeye devam ettiği gözlenmiştir. Sadakat çerçevesinde değerlendirebileceğimiz bu eğilimin en fazla etkili olduğu yerler ise Bursa (%79,95), İzmir (%70,90) ve Zonguldak’tır (%67,42).

Siyaset söyleminde farklı şekillerde yer alan bir değer boyutunu tek bir soruyla açıklamak zordur. Dolayısıyla araştırma kapsamında çok boyutlu bu değerlerin anlaşılabilmesi amacıyla aynı eğilimi farklı açılardan ölçen değer ifadeleriyle bunların oy verme davranışı üzerindeki etkisi anlaşılmaya çalışılmıştır. Nitekim “istikrar ve düzen odaklı

124

güçlü iktidar beklentisi” boyutunda yüzde 60,04 oranıyla dördüncü sırada yer alan “Bir

partinin seçim çalışmaları sırasında söyledikleri vereceğim oyu değiştirmez” (M4) ifadesi de

sadakat ve bağlılık üzerinden düzen değerinin anlaşılmaya çalışıldığı bir diğer ifade olmuştur. Seçmenin siyasal iletişim çalışmaları karşısındaki tavrı, ideolojik tutarlılığı, parti ve lider konusundaki sadakati ya da korumacı tepkisi oy verme davranışını etkileyen önemli bir unsurdur. Çünkü oy verme davranışı, siyaset kurumu ve siyasi icraatlar üzerinden açıklanabileceği gibi bireysel bağlılıklar ve öncellikler üzerinden de açıklanabilir. Ayrıca oy verme davranışını her zaman rasyonel gerekçelerle açıklamak da mümkün değildir. Bireyin geliştirdiği ve davranışını da yönlendiren bağlılıkları ve bu çerçevede ortaya koyduğu korumacı tepkiler de bu süreçte etkilidir.

Oy verme davranışı açısından değerlendirildiğinde bu ifade, siyasal duruşu, ideolojik görüşü daha belirgin ve net olan, kendi çizgisine bağlı, dolayısıyla “yüzergezer oy”lar içerisinde yer almayan bir eğilime işaret etmektedir. Araştırmadan elde edilen veriler “oy verirken söze bakmam” diyenlerin cinsiyete, eğitime, yaşa göre farklılaşmadığını göstermiştir. Sadece gelir durumu ve yaşanılan yer anlamlı farklılıklar yaratmıştır. Aşağıdaki grafikler de bu durumu net olarak göstermektedir.

Şekil 60. “Bir partinin seçim çalışmaları sırasında söyledikleri vereceğim oyu değiştirmez” (M4) ifadesine gelir ve bölgeye göre katılım oranı

Gelir ile “oy verirken söze bakmam” diyenler arasında lineer bir ilişki bulunmaktadır. Gelir arttıkça “katılıyorum” diyenlerin oranı da kademeli artış göstermiştir. Ek olarak üst gelir grubundakilerin (6301 ve üzeri) “tamamen katılıyorum” diyerek net tavır gösterme oranı diğerlerine göre daha yüksektir (%42,13). Yaşanılan yer açısından değerlendirildiğinde, tüm bölgelerde katılımcıların yüzde 60,03’ünün “oy verirken söze bakmam” dediği görülmüştür. Özellikle Bursa (%80,43) ve Trabzon’daki (%70,47) katılımcılar, ideolojik anlamda fikirleri daha net bir kitle olarak diğer şehirlerden ayrılmıştır. Bu durumu siyasal aktörlerin söylemlerinden ve değer vurgularından daha az etkilenen bir kitlenin bu bölgelerde yaşadığı şeklinde yorumlamak mümkündür.

0 50 100

1400’den az 1400-3500 3501-6300

6300’den fazla Katılma

Durumu Orta Düzeyde Katılma Katılmama Durumu 0 10 20 30 40 50 60 70 80 90 Katılma Durumu Orta Düzeyde

Katılma KatılmamaDurumu

Erzurum Trabzon Malatya Gaziantep Kayseri Ankara Zonguldak Antalya Bursa İstanbul

125