• Sonuç bulunamadı

GÖZALTINA ALMA

Belgede Kişi hürriyeti ve güvenliği (sayfa 105-131)

1-Genel Olarak

Gözaltına almanın tanımına 5237 Sayılı TCK ile 765 Sayılı eski TCK’ da ve 5271 Sayılı CMK’da rastlanmamaktadır. Ancak yakalama, gözaltına alma ve ifade alma yönetmeliğinde gözaltına alma koruma tedbirinin tanımına yer verilmiştir. YGİY. 4. maddesine göre gözaltına alma; kanunun verdiği yetkiye göre yakalanan kişinin hakkındaki işlemlerin tamamlanması amacı ile adli mercilere teslimine veya serbest bırakılmasına kadar kanuni süre içerisinde sağlığına zarar vermeyecek şekilde özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanıp alıkonulmasıdır.

Yukarıda da beyan ettiğimiz üzere Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 5/1-c maddesinde de benzer bir tanımlama yapılmıştır. Hükme göre gözaltına alma; suç işlediği hakkında makul şüphe bulunan ve suç işlemesine yada suçu işledikten sonra kaçmasına engel olmak zorunluluğu inancını doğuran nedenlerin bulunması dolayısı ile bir kimsenin yetkili mercii önüne çıkarılmak üzere yakalanması ve tutulmasıdır.

Gözaltına alınan kişi henüz yetkili makamlarca tevkif edilmediğinden tutuklu kabul edilemez. Yine hakkında bir mahkeme hükmü bulunmadığında hükümlü sıfatı da yoktur, dolayısı ile CMK’ya göre gözaltına alınan şahıs şüpheli sıfatındadır. Gözaltına alınan şahıs kolluk yanında bulunan nezarethane adı verilen bir yerde muhafaza edilir ve ilk usuli işlemlerden sonra yetkili merci önüne çıkarılmak ya da Cumhuriyet savcısınca verilecek talimatlar üzerine serbest bırakılmak ile ilgili işlemlere tabi tutulur.

Gözaltına alma koruma tedbiri, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürümesini kolaylaştırmak ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde başvurmak üzere delillerin kaybolmasını önlemek şüpheli tarafından tanıkların etkilenmesine mani olmak yada şüphelinin kaçmasını engellemek amacı taşımaktadır.

Yakalama ile gözaltına alma birbirinden tamamen farklıdır. Kolluğun yaptığı yakalama işleminin ardından şüphelinin Cumhuriyet savcısı tarafından bırakılmaması

halinde gözaltına alma oluşmaktadır.187 Gözaltı işleminin başlaması için yakalananın nezarethaneye konulması gerekliliği düşünülüyor ise de; şüphelinin gözaltına alma kararına kadar kolluk elinde bekletilmesi de hürriyetinden mahrum bırakılması anlamı taşıdığından gözaltı süresinden kabul etmek gereklidir.188 Gözaltına alma koruma tedbirinin özelliklerinden kısaca bahsetmek gerekirse, öncelikle suçlanan kişinin şahsına yönelik olmalı, delillerin korunmasını, şüpheli veya sanığın kaçmasının önlenmesini, bu suretle yargılama sonunda verilebilecek hürriyeti bağlayıcı cezanın yerine getirilebilmesini sağlamaya yönelik olmalıdır. Amaç değil araç olduğu, yine geçici nitelikte olduğu ve özgürlüğün kısıtlanmasında ölçülülük kıstasına uyulması gerektiği, gözaltına almanın görünüşte haklılık taşıması gerektiği ve gözaltına alma işleminin yapılmaması halinde gecikmesinde sakınca olacak hallerin bulunması gerektiği şeklinde sıralayabiliriz.

2-5271 Sayılı CMK’da Gözaltına Alma

Yakalama koruma tedbiri çerçevesinde usulüne uygun şekilde yakalanan kişinin durumu derhal Cumhuriyet Savcısına bildirilir ve kolluk Cumhuriyet Savcısının emri doğrultusunda hareket eder. Buna göre Cumhuriyet Savcısı yakalanan kişinin gözaltına alınmasına gerek görmez ise ve gözaltına alınması soruşturmanın selametine etki etmeyecek ise serbest bırakılması talimatını verir. Ancak soruşturmanın tamamlanması için yakalanan kişinin Cumhuriyet Savcılığınca serbest bırakılmaması halinde gözaltına alınır. Gözaltına alma emri arama kararı gibi doğrudan yazılı bir karar niteliği taşımayıp C. Savcısının sözlü verdiği talimatı daha sonra yazıya dönüştürülmesi şeklinde uygulanmaktadır.

CMK’da gözaltına almanın şartları sayılmıştır. (CMK md 91/2); 1-Soruşturmanın selameti için gözaltına alma tedbirinin zorunlu olması 2-Kuvvetli suç şüphesi bulunması gerekmektedir.

Böylece keyfilik önlenmeye çalışılmaktadır.

a-Gözaltı Süresi, Gözaltı Süresinin Uzatılması ve İstisna Gözaltı Süreleri

187 YAZICIOĞLU R. Yılmaz, “5271 Sayılı Yeni CMK Uyarınca Soruşturma ve Soruşturma İşlemleri”, s.

2917.

188 TEZCAN, Durmuş, “Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ve Mahkemesince Yapılan Yargılamalar

Gözaltı süresi yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç yirmidört saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilmek için zorunlu süre on iki saatten fazla olamaz. (CMK md. 91/1 ikinci cümle, yönetmelik md. 13/2) böylece yakalanan toplam olarak otuzaltı saat gözaltında tutulabilecektir. Bu süreler şüphelinin yakalandığı andan başlar.

Toplu işlenen suçlarda delillerin toplanmasında güçlük bulunması ve şüpheli sayısındaki fazlalık nedeni ile Cumhuriyet savcısına gözaltı süresini uzatma imkanı vermiştir. Cumhuriyet savcısı gözaltı süresini her defasında bir günü geçmemek üzere toplam 3 gün süre ile uzatılmasını yazılı olarak emredebilir. Bu emir her seferinde derhal gözaltına alınana tebliğ edilir. (CMK md. 91/3)

Yasa ile belirlenen bu süreler olağanüstü hal, sıkıyönetim ve savaş halinde uzatılabilir. Anayasa madde 19/5 hükmü buna cevaz vermektedir. Yine 5271 Sayılı CMK’nın 250. maddesi kapsamına giren suçlarda yirmidört saatlik süre kırksekiz saat olarak uygulanır. Ayrıca toplamda dört gün olarak belirlenen süre bu suçlarda Cumhuriyet savcısının talebi ve hakim kararı ile yedi güne kadar uzatılabilir. Sıkıyönetim kanununa göre de sıkıyönetim komutanlığı nezdinde ki askeri mahkemeye sevk ve tutuklanmaları gerekmediği hakkında bir karar alınıncaya kadar şüpheli en fazla onbeş gün süre gözaltında bulundurulabilir. (Sıkıyönetim Kanunu madde 15/5)

CMK’nın 91/5 hükmü uyarınca gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hakiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiil ile ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe yakalama işlemi uygulanamayacağının yeni ve yeterli delil elde edilmesi durumunda da yeniden yakalama işlemi yapılmasını doğrudan Cumhuriyet savcısının bu konuda karar verilmesine bağlı olduğunu düzenlemiştir.189 Gözaltına alınan kişi bırakılması en geç bu süreler sonunda sulh ceza hakimince sorguya çekilir. Bu hüküm kişi hürriyeti ve güvenliği açısından önemli bir hüküm olup hakim önüne çıkma hakkına böylece Habeas Corpus ilkesine temas etmektedir.190

b-Gözaltına Alma Kararına İtiraz

Yakalama işlemine, gözaltına almaya ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı hemen serbest bırakılmayı sağlamak için kanun

189 OCAK, a.g.t., s. 49.

190RIFAT, Tarık, “İç Hukukta ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde Yakalama ve Gözaltına Alma”,

sulh ceza hakimine başvurulabileceğini belirtmiştir. sulh ceza hakimi incelemeyi evrak üzerinden yaparak derhal ve nihayet yirmidört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandıracaktır. Hakim yakalamanın veya gözaltına alma veya gözaltına alma süresinin uzatmanın yerinde olduğu kanısına varırsa başvuruyu reddeder. Aksi halde yakalananın derhal soruşturma evrakı ile Cumhuriyet savcılığında hazır bulundurulmasına karar verilir.

c-Gözaltına Alma Kararı Üzerine Yapılacak İşlemler

Gözaltı kararının akabinde yapılacak usulü işlemler yönetmelikte düzenlenmiştir. Yönetmeliğin 9. maddesine göre yakalanan kişinin gözaltına alınmasına karar verilmesi nezarethaneye giriş yapılmadan önce mutlaka sağlık kontrolünden geçirilmesi ve yakalama anındaki sağlık durumunun tespit edilmesi gerekmektedir. Benzer mahiyette gözaltı süresinin uzatılması, gözaltına alınan kişinin herhangi bir nedenle yer değiştirmesi, serbest bırakılması yada adli mercilere sevk edilmesi işlemlerinden önce de şüphelinin sağlık kontrolünden geçirilmesi gerekmektedir. Gözaltına alınan kişinin ifadesini alan veya soruşturmayı yürüten kolluk görevlisi ile bu kişiyi sağlık kontrolüne getiren kolluk görevlisinin farklı olması zorunludur. Ancak personel yetersizliği nedeni ile bu hükmün uygulamaya geçirilmemesi halinde durum belgelendirilmelidir.

Cumhuriyet savcısının gözaltına alma emri aynı zamanda üstünde silah ve benzeri zarar verici maddeler taşıması ihtimali bulunan şüphelinin veya sanığın daha detaylı olarak aranmasını da kapsadığı kabul edilmelidir. 191

Yakalanan şahsa ölçülülük ilkesi çerçevesinde yakalamanın gerektirdiği kadar zor kullanılır. Bu suretle kelepçe vb. araçlar takılmak sureti ile hareket serbestisi sınırlanamaz.192

Ancak yakalanan veya gözaltına alınan bir yerden bir yere naklediliyor ise ve kaçacağına veya kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike oluşturacak davranışlarda bulunacağına dair belirti varsa ellerine kelepçe takılabilecektir. Mamafih gözaltına alınan şüpheli çocuk ise bir yerden bir yere naklediliyor dahi olsa kelepçe vb. aletler takılamaz, ancak zorunlu hallerde çocuğun kaçmasını, kendisinin veya başkalarının hayat veya beden bütünlüğü bakımından

191 ÖZBEK /KANBUR, a.g.e., s. 330.

doğabilecek tehlikeleri önlemek için kolluk tarafından gerekli önlemler alınır. (ÇKK md. 18, yönetmelik md 19/b-10)

d-Gözaltına Alınanın Durumunun Yakınlarına Bildirilmesi

Şüpheli veya sanık hakkında verilen gözaltı kararı gereğince işlemler yapılırken gecikmeksizin kişinin gözaltına alındığı Cumhuriyet savcısının emri ile bir yakınına veya belirlediği bir kişiye bildirilir. (CMK md. 95/1) Yönetmeliğin 8. maddesinde bu bildirimin nasıl olacağı düzenlenmiştir. Hükme göre;

-Kendisi ile bir kişi varsa bu kişi vasıtası ile,

-Suçun işlendiği yada yakalandığı yerde ikamet ediyor ise ve haber vereceği yakınının telefon numarasını biliyor ise telefon ile,

-Yakınının telefon numarasını bilmiyor ise ilgili yer kolluğu vasıtası ile,

-Konutu suç yeri dışında ise telefonla veya kişinin adresinin bulunduğu yerle ilişki kurulmak suretiyle yapılacaktır.

Gözaltına alınan kişi yabancı ise durumu vatandaşı olduğu devletin elçiliğine veya konsolosluğuna bildirilir. Şüpheli bildirim yapılmasını istemiyor ise bunu yazılı olarak belirtmelidir.

Suç tarihinde oniki yaşını doldurmuş, ancak onsekiz yaşını doldurmamış olan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak yirmibir yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler suç sebebi ile yakalandıklarında ve gözaltına alındıklarında, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılığı bu kişinin yakalandığını ve gözaltına alındığı ana-baba veya vasisine bildirir. (YGİY md. 19/b-1)

D-TUTUKLAMA

1-Genel Olarak

Kişi hürriyeti ve güvenliği açısından üzerinde durulması gereken ve en önemli koruma tedbirlerinden biri olan tutuklama hakkında yasada açık bir tanım bulunmamaktadır. Doktrinde çeşitli tanımlamalar yapılmaktadır. Kısaca tanımlamak gerekirse tutuklama; suçluluğu hakkında kuvvetli şüphe bulunan şüpheli veya sanığın henüz bir mahkeme kararı ile o suçtan yargılanarak suçluluğu sabit bulunmadan önce yasada belirtilen koşulların gerçekleşmesi halinde ve ancak bir hakim kararı ile

özgürlüğünün geçici olarak kaldırılmasıdır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da vermiş olduğu bir içtihadı birleştirme kararında tutuklama tedbiri ile ilgili benzer bir yorumda bulunmuştur; tutuklama ceza yargılamasının güvenli yürütülmesini ve amacına erişmesini sağlamaya yönelik ve yargılama hukuku açısından zorunlu hallerde yargıcın verdiği karara dayanan tedbirdir. Yargılamadaki amaca göre tutucu yada önleyici bir koruma tedbiri olduğu kadar kişi özgürlüğü ve güvenliğini kısıtlayan bir içerik de taşımaktadır.193

AİHS 5/1-c maddesinde de tutuklama hakkında “suç işlediği hakkında geçerli şüphe bulunan veya suç işlemesine yada suçu işledikten sonra kaçmasına engel olmak zorunluluğu inancını doğuran makul nedenlerin bulunması dolayısı ile bir kimsenin yetkili mercii önüne çıkarılmak üzere tutulmasıdır” denmektedir.

Bu koruma tedbiri kişi özgürlüğü ve güvenliği ile doğrudan ilgili olduğu için başka çözüm yolu kalmayan hallerde yani zorunlu olduğu takdirde bu yola başvurmak gerekir. Tutuklama yerine daha hafif bir tedbirle örneğin adli kontrol uygulaması ile aynı amaca ulaşılacak ise tutuklama kararı verilmemelidir. 194

Tutuklama tedbirinin öncelikli amacı şüphelinin kaçmasını ve böylece verilecek kararın infazının imkansız hale gelmesini önlemektir. Bir diğer amaç olarak da delillerin şüpheli yada sanık tarafından karartılmasını, değiştirilmesini, tanık, mağdur veya diğer şüpheliler üzerinde baskı yapılmasını engellemektir. 195

Halk nazarında tutuklama koruma tedbirinin tedbir vasfından ziyade ceza amacı taşıdığı düşünülmekte ve suç işleyen bir kişinin eyleminden sonra serbest bırakılması ceza almaksızın beraat etmiş zannı ile eleştirilmektedir. Ancak tutuklamanın bir tedbir oluşu ve kişi hürriyetinden yoksun bırakma sonucunu doğurmasıda nazara alınarak bu tedbir uygulanırken çok hassas davranılmalı, beklenilen amaç ile uygulanan tedbirin orantılılığına dikkat edilmelidir.

Tutuklamanın özelliklerinden bahsetmek gerekirse; diğer koruma tedbirlerinde de olduğu gibi suçlanan kişinin şahsına yönelik olmalıdır. Delillerin korunması şüpheli veya sanığın kaçmasının önlenmesi bu suretle verilecek cezanın yerine getirilmesini sağlamak amacı taşımalıdır. Tedbir ile beklenen amaç arasında ölçülülük kıstasına uymalıdır. Tutuklamanın belli bir süre için verilemeyeceği, tutukluluğu gerektiren şartların ortadan kalkması ile ve her halukarda kanundaki azami sürenin dolması ile sona ereceği böylece geçici bir tedbir olduğu hatırda tutulmalı ve yasada belirtilen istisnai durum dışında yüze

193 “YCKG’nın 16/04/1990 gün ve 1-91/115 sayılı kararı”

194 BARDAK , Cengiz, Ceza Muhakemesinde Hazırlık Soruşturması, Ankara,1996, s. 363.

karşı olduğu ve kuvvetli suç şüphesinin varlığı ile görünüşte haklılık bulunması gerektiği özellikler olarak sayılabilir.

2-5271 Sayılı CMK’da Tutuklama

5271 Sayılı CMK 100/1 maddesine göre şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilmesi için kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bunun yanında ayrıca bir tutuklama nedeninin bulunması gereklidir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde tutuklama kararı verilemeyeceği de burada belirtilmektedir.

5271 Sayılı CMK’nın 100/2 maddesinde hüküm altına alınan tutuklama nedenleri şöyle sıralanmıştır;

a)Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların varlığı,

b)Şüpheli veya sanığın davranışlarının delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe bulunması,

Hallerinin varlığında bir tutuklama nedeni var olarak kabul edilmektedir. Ancak dikkat edilmesi gerekir ki bu haller sınırlı olarak yasada sayılmıştır ve bu sebeplerin kıyas yolu ile genişletilmesi ve amacına aşacak şekilde yorumlanması uygun değildir.

CMK md.100/3 hükmünde bazı suç tipleri katalog olarak sayılmış ve bu suçlarda kuvvetli şüphe varsa tutuklama nedeninin var olduğu kabul edilmiştir. Ancak uygulamadan katalog suçların varlığı halinde doğrudan tutuklama nedeninin var olduğu kabul edilerek tedbir uygulanmaktadır.

a-Yetkili Makam ve Usulü

Diğer koruma tedbirlerinden farklı olarak tutuklamaya ancak hakim karar verebilir. Soruşturma aşamasında şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh seza hakimi, kovuşturma aşamasında ise sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya resen mahkeme karar verir. Şüphelinin çocuk olması halinde kovuşturma aşamasında yargılamayı yürüten çocuk mahkemesince tutuklama kararı verilecek, ancak soruşturma aşamasında ise bu tedbirler genel yetkili sulh ceza

hakimince verilecektir.196 Cumhuriyet savcısı şüpheliyi veya sanığı tutuklamaya sevk ettiğinde mutlaka talebinde gerekçe göstermeli, diğer tedbirlerin neden yetersiz kalacağına deyinmelidir.

Tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda tutuklama kararı niteliğindedir ve kararda mutlaka hukuki ve fiili nedenler ile gerekçeleri gösterilir.

Şüpheli veya sanık tutuklanmak üzere sorguya sevk edildiğinde bir müdafii yardımından yararlanması zorunludur. Burada uygulamada çok karşılaşılan sevk tutuklamasına da değinmekte yarar vardır. CMK’nın 94. madde hükmü uyarınca hakim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya kovuşturma evresinde yakalanan kişinin en geç yirmidört saat içerisinde yetkili hakim veya mahkeme önüne çıkarılması zorunludur. Bu süre içerisinde bu işlem sağlanamayacak ise aynı süre içerisinde en yakın Sulh ceza hakimi önüne çıkarılır. Yakalanan kişi o yer sulh ceza hakimi tarafından serbest bırakılmadığı takdirde yetkili hakim veya mahkemeye gönderilmek üzere tutuklanır. Bu nedenle sevk tutuklanmasında da aynı hassasiyet gösterilmelidir.

Tutukluluğa,tutuklama talebinin reddine, tutukluluğun devamına, tutukluluğun devamı talebinin reddine dair kararlar itiraz kanun yoluna tabidir. sulh ceza mahkemesince tutuklama isteminin reddine yönelik karara yapılan itiraz üzerine asliye ceza hakimi itirazı kabul ettiğinde 25/05/2005 tarihli yasa değişikliği de dikkate alınarak yakalama emri düzenleyebilmektedir.

b-Tutuklulukta Geçecek Süre

CMK’nın 102. maddesinde ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen suçlarda tutukluluk süresi en çok bir yıl olarak belirlenmiştir. Zorunlu hallerde bu süre gerekçe gösterilerek altı ay daha uzatılabilmektedir.

Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlarda ise tutukluluk süresi en çok iki yıl olarak düzenlenmiştir. Bu sürede zorunlu hallerde gerekçe gösterilerek uzatılabilecek ancak uzatma süresi toplam üç yılı geçemeyecektir.

196 AYDIN, Murat, “Soruşturma Aşamasında Çocukların Tutuklanmasına Karar Vermede Görevli

Böylece ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi azami bir buçuk yıl, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde ise azami tutukluluk süresi beş yıl olmaktadır. Doktrinde ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlarda uzatma süresinin toplam üç yılı geçemeyeceğine yönelik ifadenin asıl tutukluluk süresi dahil uzatılma ile birlikte üç yılı geçemeyeceği şeklinde kanaat belirtenlerde bulunmaktadır. Ancak yasa açık ve nettir.

CMK’nın 250/1-c maddesinde belirtilen suçlarda tutukluluk süresi iki kat uygulanacağından Ağır Ceza Mahkemesinin görevine giren işlerde tutuklama süresi azami 10 yıl olacaktır.

Tutuklulukta geçecek süre daha sonra hükmolunan hapis cezasından TCK’nın 63. maddesi uyarınca mahsup edilecektir.

Adli para cezasına hükmedilmesi durumunda bir gün 100 TL sayılmak üzere mahsup yapılacaktır.

CMK’nın 100. maddesinde soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısının talebi ile hakkında tutuklama kararı verilmiş olan şüpheliye uygulanan tutuklama tedbirinin yine Cumhuriyet savcısının istemi üzerine adli kontrol tedbirine çevrilmesi olanağı sağlanmıştır.

Şüpheli veya sanık soruşturma veya kovuşturma evrelerinin her aşamasında kendileri veya vekilleri vasıtası ile salıverilmelerini isteyebilirler. Yasa koyucu salıverilme talebi için herhangi bir süre sınırlaması yapmamıştır.

Şüpheli veya sanığın tutukluluk halinin devamına veya salıverilmesine, soruşturma aşamasında sulh ceza hakimi, kovuşturma aşamasında ise mahkemece karar verilir. Mahkemenin veya hakimin vermiş olduğu bu kararlara itiraz edilebilmektedir.

Anayasamızın 19. maddesine göre yakalanan veya tutuklanan kişiye yakalama veya tutuklama sebepleri ve hakkındaki iddialar her halde yazılı ve bunun hemen mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal toplu suçlarda en geç hakim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir. CMK’da bu hususta benzer bir hüküm taşımakta olup hükme göre tutuklamadan veya tutuklamanın devamına ilişkin her karardan tutuklunun bir yakınına veya belirlediği bir kişiye hakim kararı ile gecikmeksizin haber verilir. Ayrıca soruşturmayı tehlikeye düşürmemek kaydı ile tutuklunun tutuklamayı bir yakınına veya belirlediği bir kişiye bizzat bildirmesine de izin verilir. (CMK md. 107/1-2)

Tutuklama kararı tutuklananın kendisi ile birlikte bir kişi varsa bu kişi vasıtası ile, suçun işlendiği yerde ikamet ediyorsa ve yakınının telefonunu biliyor ise telefon ile, telefon numarasını bilmiyor ise kolluk vasıtası ile, konutu suç yeri dışında ise telefon veya

kişinin adresinin bulunduğu yer ile ilişki kurulmak sureti ile yakınlarına tutuklandığının bildirilmesi sağlanır.

Yabancı kişiler içinde tutuklanma durumu vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir. Ancak tutuklu yazılı olarak bildirim yapılmasını istemediği takdirde bu bildirim yapılmayacaktır. (CMK md.107/3)

c-Tutukluluğun Resen İncelenmesi

Tutukluluk süresi içerisinde tutukluluk sebeplerinin devam edip etmediğinin belirli aralıklarla incelenmesi öngörülmüştür. (CMK md. 108)

Soruşturma evresinde en geç otuzar günlük süreler itibari ile tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmediği hususunda Cumhuriyet savcısının istemi üzerine Sulh Ceza Hakimi tarafından karar verilir.

Kovuşturma evresinde de 30’ar günlük süreler itibari ile resen veya talep üzerine karar verilir.

Kısaca tutuklama koruma tedbirinin infazından bahsetmek gerekirse; 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki yasada nazara alındığında tutuklular yasal zorunluluklar ayrı olmak üzere dışarıyla irtibat ve haberleşme imkanı bulunmayan normal güvenlik esasına dayalı tutukevlerinde veya maddi olanak bulunmadığı hallerde diğer kapalı ceza infaz kurumlarının bu amaca ayrılmış bölümlerinde tutulurlar.

Tutuklulara karşı zor kullanılması kural olarak yasaktır. Sadece yasal savunma, firara kalkışma yada yasal bir emre aktif yada pasif fiziki direnme hallerinde son çare

Belgede Kişi hürriyeti ve güvenliği (sayfa 105-131)

Benzer Belgeler