• Sonuç bulunamadı

Kişi hürriyeti ve güvenliği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kişi hürriyeti ve güvenliği"

Copied!
131
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU HUKUKU ANA BİLİM DALI

KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TEZ DANIŞMANI PROF. DR. YAVUZ ATAR

HAZIRLAYAN AHMET EKER 064234001012

(2)

İÇİNDEKİLER...2 BİLİMSEL ETİK……….7 ÖZET……….8 SUMMARY………...9 KISALTMALAR ...10 GİRİŞ...11 BİRİNCİ BÖLÜM KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ KAVRAMI VE GELİŞİMİ I-GENEL OLARAK KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ KAVRAMI...13

A-KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ...15

B-KİŞİ GÜVENLİĞİ...16

II-TARİHİ GELİŞİM...18

A GENEL OLARAK ...18

B-İNGİLTERE’DE KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ……...20

1- Magna Carta Libertatum...20

2- Haklar Bildirisi-Petition Of Rights...22

3-Habeas Cortus Act ...23

4-Bill Of Rights (Haklar Bildirisi)...25

5- 1701 Act Of Settlement ...26

C-AMERİKADA KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ...28

D-FRANSA’DA KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ...31

E-TÜRKİYE’DE KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ...34

1-Osmanlı İmparatorluğunda Kişi Özgürlüğü Ve Güvenliği İlkesi ...34

a-Tanzimat Öncesi (Senedi İttifak 1808)...35

b-Tanzimat Dönemi ...36

aa-1839 Gülhane Hattı Hümayunu...37

bb-1856 Islahat fermanı...38

c--Meşrutiyet Dönemi ...39

(3)

bb-2.Meşrutiyet Dönemi...41

2-Cumhuriyet Döneminde Kişi Özgürlüğü Ve Güvenliği...43

a-1924 Anayasası...43

b-1961 Anayasası...44

c- 1982 Anayasası...49

İKİNCİ BÖLÜM AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ VE AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARINDA KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ I-GENEL OLARAK AİHS 5.MADDESİ...50

A-İŞLEMİN HUKUKA UYGUNLUĞU...49

B-SINIRLI SAYIM...52

1-Yetkili Mahkemece Verilen Mahkumiyet Üzerine Tutulma …….53

2-Yasaya Uygun Verilen Karara yahut Mükellefiyete Riayetsizlik üzerine Tutulma……….………..54

3 Kuvvetli Suç Şüphesi Üzerine Tedbir Niteliğinde Tutulma………..56

4- Küçüğün Islahı yahut Yetkili Merci Önüne Çıkarılması Amacıyla Tutulma………..….57

5-Toplum Açısından Tehlike Arzeden Kimselerin Tutulması………..58

6-Yabancının Sınır Dışı Edilmesi Yada Geri Verilmesi Amacıyla Tutulması ………..…….60

C-ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANAN KİŞİNİN HAKLARI……...61

1-Yakalama Nedenleri ve Suçlamanın Bildirilmesi ………..…………..61

2-Makul Süre İçerisinde Soruşturma Ve Kovuşturmanın Neticelenmesini İsteme……….….61

3-Haksız Yakalama ve Tutulmaya Karşı Mahkemeye İtiraz Hakkı…65 4-Haksız Yakalama Ve Tutulmaya Karşı Tazminat Hakkı ………..67

II.GENEL OLARAK KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ KAPSAMINDA SORUŞTURMA EVRESİNE İLİŞKİN AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARI………...……….………..………..……….. 68

(4)

1-Etkin ve Eksiksiz Bir Soruşturma Yürütme Yükümlülüğü…...…...68

2-Tarafsızlığa Dair Bir Yükümlülüğün Olmayışı……….…..69

3-Medyaya Yapılan Açıklamalar………..……...……66

4-Savcı ve Polislerin Eleştirilmesi………...66

B-YAKALAMA ve GÖZALTI………..……...70

C-TUTUKLAMA………..……....71

III.AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNİN KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ HAKKININ İHLALİNE İLİŞKİN TÜRKİYE HAKKINDA VERMİŞ OLDUGU İHLAL KARARLARI...74

A- Yağcı ve Sargın/Türkiye Davası...74

B- Mansur/Türkiye Davası...75

C- Çakıcı /Türkiye Davası...77

D- Ağırağ ve Diğerleri/Türkiye Davası...78

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRK HUKUKUNDA KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ I-ANAYASA HUKUKU AÇISINDAN KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ...80

A-1982 ANAYASASININ ÖZGÜRLÜKLERE BAKIŞI...80

B-KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ İLKESİNİ DOĞRUDAN KORUYAN İLKELER...82

C-1982 ANAYASASININ KİSİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ BAŞLIKLI 19. MADDESİ ...84

1-Genel olarak...84

2-Yakalama...87

3-Tutuklama...89

D-1982 ANAYASASININ KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ BAŞLIKLI 19. MADDESİ İLE İLGİLİ ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARINDAN ÖRNEKLER ...90

(5)

A-GENEL OLARAK KORUMA TEDBİRLERİ...92

1-KORUMA TEDBİRLERİNİN ÖZELLİKLER VE ŞARTLARI….93 2-KORUMA TEDBİRLERİNE HAKİM OLAN İLKELER……...94

B-YAKALAMA...96

1-Genel Olarak………..……….….96

2- 5271 Sayılı CMK ‘da Yakalama ...98

a-Yakalama yapabilecek olanlar...98

b-Kolluğun CMK 250 Md. Kapsamına Giren Suçlarda Yakalama Yapması...99

c-Takibi şikayete bağlı suçlarda yakalama...99

d-Yakalama emri ve nedenleri...100

e-Yakalama Üzerine Yapılacak İşlemler………..102

f-Yakalananın durumunun yakınlarına bildirilmesi...103

g-Yakalamanın kişiye göre özellik gösterdiği durumlar...103

h-Yakalamada geçen sürenin cezadan mahsubu……….…105

C-GÖZALTINA ALMA...105

1-Genel Olarak..……….…...105

2-5271 Sayılı CMK ‘da Gözaltına Alma ...106

a-Gözaltı Süresi, Gözaltı Süresinin Uzatılması Ve İstisna Gözaltı Süreleri ...107

b-Gözaltına Alma Kararına İtiraz...108

c-Gözaltına Alma Kararı Üzerine Yapılacak İşlemler...108

d-Gözaltına Alınanın Durumunun Yakınlarına Bildirilmesi…..…...109

D-TUTUKLAMA...109

1-Genel Olarak..………....109

2-5271 Sayılı CMK’ da Tutuklama ………...111

a-Yetkili Makam Ve Usulü...111

b-Tutuklulukta Geçecek Süre...112

c-Tutukluluğun Resen İncelenmesi...114

E-ADLİ KONTROL...115

1-Genel Olarak..………...115

2-5271 Sayılı CMK’ da Adli Kontrol………...115

a-Adli Kontrol Yükümlülükleri...116

(6)

c-Yükümlülüklerin Uygulanması Ve Yükümlülüklere Uymamanın Sonuçları...117

F-KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİNİN 5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU’NDA DÜZENLENİŞİ...119 SONUÇ...121 KAYNAKÇA...124

(7)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI Adı Soyadı AHMET EKER

Numarası 064234001012 Ana Bilim / Bilim

Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Ö

ğrencinin

Tezin Adı KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(8)

ÖZET

Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı diğer hak ve hürriyetlerin de temelini oluşturmaktadır. Bir tehlike altına girmeksizin bir hakkın kullanımının söz konusu olabilmesi için bireyin bedensel bütünlüğünün sağlanması şarttır. Bu önemi itibari ile ve ülkemiz hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan başvuruların büyük çoğunluğunun sözleşmenin 5. maddesindeki kişi hürriyeti ve güvenliği ile ilgili hükümlerin ihlali oluşturduğu için kişi hürriyeti ve güvenliği kavramını inceledik. Çalışmamızın birinci bölümünde genel olarak kişi hürriyeti ve güvenliği kavramını izah ettikten sonra tarihsel gelişimine göz attık. İngiltere’de, Amerika’da, Fransa’da ve ülkemizdeki tarihsel sürecini inceledik. Özellikle İngiltere’de 1679 tarihinde ilan edilen ve kişi hürriyeti ve güvenliği kavramının en temel belgesi niteliğindeki Habeas Corpus Act’ı değerlendirdik.

Çalışmamızın ikinci bölümünde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği kavramını inceledik. AİHS 5. maddesinde yer alan hükmü ayrıntılı olarak izah ettik. Sözleşmenin 5. maddesinin incelenmesi sırasında konu ile alakalı AİHM Kararlarına değindik. İkinci bölümün son kısmında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye aleyhine vermiş olduğu ihlal kararlarından Yağcı ve Sargın, Mansur, Çakıcı, Ağırağ ve diğerleri olmak üzere 4 kararı inceledik.

Çalışmamızın 3. ve son bölümünde kişi hürriyeti ve güvenliği kavramının Türk Hukukunda uygulanış biçimini değerlendirdik. Bu bölümü iki kısma ayırdık. İlk kısımda anayasa hukuku açısından Kişi hürriyeti ve güvenliği kavramını açıkladık. Anayasa Mahkemesi’nin örnek kararlarına da yer verdik. İkinci kısımda ceza hukuku açısından kişi hürriyeti ve güvenliği kavramını açıkladık. Genel olarak koruma tedbirlerini, tedbirlerin özelliklerini ve tedbirlere hakim olan ilkeleri izah ettik. Yakalama, gözaltına alma, tutuklama ile adli kontrol koruma tedbirlerini şartları ve uygulanış biçimini aktardık.

Son olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun da Kişi hürriyeti ve güvenliği kavramının korunduğu suç tiplerini izah ederek çalışmamızı tamamladık.

(9)

SUMMARY

The right to liberty and security of person constitutes the basis of other rights and freedoms. For the use of a right without an endangered, providing the individual’s right to bodily integrity is essential. Because of this importance and as most of the applications about our country made to the European Court of Human Rights constitute the fifth article of the contract relevont to violation of provisions about liberty and security of person; we examined the concept of liberty and security of person.

In the first chapter of our study, after we explain the concept of liberty and security of person, we browse the historical development and process of it in England, the USA, France and our country ; Turkey. We evaluate especially the Habeas Corpus Act which is declared in England in 1679 and assumed to be the basic document of the concept of liberty and security of person.

In the second chapter of our study, we examine the liberty and security of person in the context of European Human Rights agreement. We explain the provisions contained in the fifth (5th) article of the agreement in detail and mention the relevant decisions of the European Court of Human Rights against Turkey including Yağcı and Sargın, Mansur, Çakıcı and Ağırağ the others.

In the third and last chapter of our study,we examine the concept of liberty and security of person in means of its application in Turkısh Law. We divided this section into two. In the first one, we explain the Liberty and security of person in means of Constitutional Law. We also include examples of court decisions. In the second section, We explain the concept of liberty and security of person in means of penal law. In general, we explain the protective measures, properties of these measures and the principles for them. We conveyed information about judicial control, protective measures, conditions and application of landing a criminal, taking into custody and arrest.

Finally we complete our study with the explanation of crime types against which the concept of liberty and security of person is protected by the Law No.5237 Turkish Criminal Code.

(10)

KISALTMALAR

a.g.e. : Adı geçen eser a.g.m. : Adı geçen makale a.g.t. :Adı geçen tez

ABD : Amerika Birleşik Devletleri AİHM : Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi AİHS : Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi AMKD : Anayasa Mahkemesi Kararları Dergisi AÜHFD : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi AÜHFM : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası AÜSBF : Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Bkz :Bakınız

C. : Cilt

CGİK : Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun CMK : Ceza Muhakemeleri Kanunu

Çev. : Çeviren

ÇKK : Çocukları Koruma Kanunu

İÜHF : İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi

İÜHFM : İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası Kom. :Komisyon

md. : madde

S. : Sayı

s. : sayfa

SBE : Sosyal Bilimler Enstitüsü

TODAİE : Türkiye Ortadoğu ve Amme İdaresi Enstitüsü TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi

TBBD : Türkiye Barolar Birliği Dergisi TMTD :Temsilciler Meclisi Tutanak Dergisi TCK : Türk Ceza Kanunu

Vb. : Ve benzeri Y :Yıl

(11)

KİŞİ HÜRRİYETİ VE GÜVENLİĞİ

GİRİŞ

Çağdaş dünyada demokratik toplumlarda ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde insan hakları ile özgürlükleri ve bunların güvencesi tartışılan ve üzerinde en çok durulan konuların başında gelmektedir. Ülkemizde de son zamanlarda ivmesini iyiden iyiye arttıran bir konu olarak gündemde yer almakta ve güncelliğini her daim korumaktadır. İnsan hakları ve özgürlükleri üzerine geçmişten bugüne bir çok farklı tanımlamalar yapılmış, mamafih “özgürlük kavramının soyut ve tanımı herkes için farklı algılanabilen çok yönlü ve değişken bir kavram olması nedenleri ile hiçbir zaman hak ve özgürlüklerin tam bir tanımına erişilememiştir.”1 Herkes tarafından kabul gören ve somut bir anlam taşıyacak biçimde tanımının yapılamamasında hak ve özgürlüklerin çok yönlü nitelikler taşıması en büyük etkenlerdendir. Ayrıca hürriyet otorite dengesinde hassas dengenin hiçbir zaman tam olarak kurulamaması da bu alana ilişkin tartışmaların güncelliğini koruması sonucunu doğurmaktadır. Dengenin bu derece hassas olması ve bu kavramın altının çizilmesinin yegane nedeni hürriyet otorite dengesinde dengenin özgürlükler noktasında birey lehine bozulmasının zaman zaman anarşi ve teröre sebebiyet vermesi , otorite lehine genişlemesinin ise otoriter yada totaliter rejimleri doğurma ihtimalini bünyesinde taşıması ile açıklanabilmektedir.

Çalışmamızda öncelikle insan hakları ve özgürlüklerinin her ne kadar genel geçer bir tanımına ulaşılamayacağını ve değişkenliğini kabul ediyor isek de uluslar arası sözleşmelerde geçmişten gelen yasal düzenlemelerde ve Türk hukuku da nazara alınarak kişi hürriyeti ve güvenliği kavramının ana hatları ile çerçevesini belirleyeceğiz. Akabinde neden kişi özgürlüğü ve güvenliği kavramlarının yan yana kullanıldığını, bu kullanımın sonuçlarını tahlil edip daha sonra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer bazı uluslar arası sözleşmelerden de hareketle kişi özgürlüğü ve güvenliğinin sınırlanabildiği haller sınırlamanın niteliği kavramları üzerinde durulacak, ülkemizde özellikle gözaltı süreleri makul sürede yargılanma ve gözaltında kayıp ihlaleri dolayısı ile Avrupa İnsan Hakları

1 KUZU, Burhan, “Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Bağlamında Keyfi Tutuklamaya Karşı Korunma”,

(12)

Sözleşmesi’ni korumak ve uygulamakla yetkili organlarca uluslar arası düzeyde ülkemizin taraf olduğu davalarda almış olduğu mahkumiyetler de incelenerek tez çalışmamızı tamamlayacağız.

(13)

BİRİNCİ BÖLÜM

KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ KAVRAMI VE TARİHİ GELİŞİMİ

I-GENEL OLARAK KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİ KAVRAMI

Demokratik bir toplumun varlığının temel göstergelerinden birisi de o toplumu oluşturan bireylerin, kamu otoritesini temsil eden hiçbir kimseye açıklama ihtiyacı duymadan ve keyfi olarak özgürlüğünün ve güvenliğinin kısıtlanması korkusu taşımadan günlük işlerini yapabilmesidir.2

Tüm özgürlüklerin temelinde bulunan kişi özgürlüğünün sağlanıp korunmasına ilişkin hükümler önemleri nedeni ile bütün insan hakları bildirileri ve bunların peşi sıra ulusal anayasaların temel hükümlerinden birini oluştura gelmiştir. Hukuk devleti ilkesinin de temel bir uzantısı olan temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ve keyfi olarak sınırlandırılmasının önlenebilmesi tam da bu noktada önem taşımaktadır. Zira bir kişi bir hakkından yararlanmak istediğinde bedensel bütünlüğü, hürriyetinden yoksun kalmakla tehdit ediliyor ise, o kişi için temel hak ve hürriyetleri kağıt üzerinde tanımak bir anlam ifade etmeyecektir. Gerçekten bir tehlike altına girmeksizin bir hakkın kullanımı söz konusu ise bireyin bedensel bütünlüğünün korunması şarttır. Bu nedenle bedensel güvenlik hakkı temel bir hak sayıldığı gibi ayrıca diğer hak ve hürriyetlerin kullanılması açısından da bir öncelik taşımaktadır. Bahse konu hak korunmadığı sürece diğer hak ve hürriyetlerden tam anlamı ile yararlanmak söz konusu olamayacaktır. Şu halde hak ve özgürlüklerin temelini “güvenlik hakkı” oluşturmaktadır.3 Kişi özgürlüğünün içeriği bireyin fizik yahut beden özgürlüğü farklı bir anlatımla “bir yere keyfi olarak kapatılmaması hakkıdır”4. Kişi özgürlüğüne gelebilecek keyfi müdahalelerin önüne geçmek amacı ile kişi güvenliğinin sağlanması gerekmekte bu suretle kişi özgürlüğü ve güvenliği kavramları birbirini tamamlayan bir nitelik arz etmektedir. Bu iki kavramın birlikte ve yan yana kullanılmasının özel bir anlamı vardır. Avrupa İnsan Hakları Komisyonuna göre kişi özgürlüğü ve güvenliği deyimleri, ayrı ayrı değil bir bütün olarak anlaşılmalıdır. Güvenlik kelimesi özgürlüğe yapılacak tüm keyfi müdahalelere karşı

2 ERYILMAZ, Bedri M. , Türk ve İngiliz Hukukunda ve Uygulamasında Durdurma ve Arama, Ankara,

2003, s. 51.

3 DEMİR, Fehmi Hasan , Kişi Güvenliği, İstanbul 1986,s. 5-6.

4 GÖLCÜKLÜ, Feyyaz, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde Kişi Özgürlüğü Ve Güvenliği” , AÜSBF

(14)

kişinin korunması hususunu ifade eder.5 Komisyona göre güvenlik hakkının mutlak olmasına karşı özgürlük hakkı mutlak olmayıp sözleşmenin 5. maddesinin l. fıkrasının a ila f bentleri gereği sınırlanabilir.6 Kişi güvenliği özgürlük kısıtlaması ile tehlikeye gireceğinden özgürlük kısıtlamasında keyfiliği önleyici düzenlemeler öngörülmektedir. Çünkü yasal olmayan her hürriyet kısıtlamasının güvenliği tehdit edeceği karinesi mevcut olduğu gibi hürriyet kısıtlamasının devamına ilişkin her kararında yasaya uygun olması gerekir. Bu nedenle kişi güvenliğinin sağlanmış sayılabilmesi için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. maddesi kapsamında alınacak her kararın ulusal mevzuatta önceden öngörülen koşullara hem şekil hem de esas bakımından uygun olması yani kararların yasal olması gerekir.7 Dolayısı ile güvenlik kavramı ile keyfilik arasındaki bu yakın münasebetten bahsedilmektedir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir yargılamada keyfilik ve güvenlik kavramlarının aralarındaki irtibat nedeni ile her iki yargılamayı birlikte değerlendirmiştir. Olaya göre esasen bir suçlunun geri verilmesi işlemi olması gerekirken yabancı birinin sınır dışı edilmesi gerekçesi ve etiketi altında yapılmasının söz konusu olduğu bir davada mahkeme burada çözümü gereken asıl mesele davaya konu teşkil eden tutuklama olayının yasanın öngördüğü usule riayette olmak üzere normlara uygun bulunup bulunmadığının araştırılmasıdır. Sözleşme bu konuda esas itibari ile ulusal mevzuata atıfta bulunmakta ve ulusal mevzuatın koyduğu kuralları uygulama gereğini emretmekte ise de, bunun yanında fazla olarak kişiyi özgürlüğünden yoksun kılan her önlemin 5. madde ile güdülen amaca uygun olmasını da istemektedir. Bu amaç bireyi keyfiliğe karşı korumaktır demiştir. 8

Mahkeme kararı da incelendiğinde görüleceği üzere, kişi özgürlük ve güvenliği ikisi birlikte bireyin yasayla belirli ve sınırlı haller dışında hareket serbestliği ve özgürlüğünden yoksun bırakılmaması demektir.9 Bu iki hakkın diğer hak ve özgürlüklerin korunmasındaki önemleri itibari diğer hakların teminatı olduğunu söyleyebiliriz. Komisyona göre özgürlük ve güvenlik bir bütün teşkil etmekte olduğundan sözleşmenin 5. maddesinde yer alan özgürlük kavramını güvenlik gibi anlamak zorunludur.10 Anayasa

5“ Kom. K Doğu Afrikalı Asyalılar 25 başvuru – İngiltere 10/10/1970 N: 4403-70 ve ötekiler” ; benzer

kararlar için bkz. GÖZÜBÜYÜK, Şeref /GÖLCÜKLÜ Feyyaz, Avrupa insan Hakları Sözleşmesi Ve Uygulaması, Ankara 2003, s. 223.

6 “Kom.R. Kama-Hollanda 14/07/l974 N: 4771-71”; GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, a.g.e. , s. 223.

7 GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, a.g.e. , s. 223.

8 Mahkemenin 18.12.1986 tarihli kararı, Bozano/ Fransa kararı ,GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, a.g.e. , s.

223.

9 TANÖR, Bülent, Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu , ,İstanbul,1990, s. 60.

10 ŞAHBAZ , İbrahim, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde Kişi Özgürlük ve Güvenliği”, Türkiye

(15)

mahkemesi de bir kararında kişi güvenliğini kişi özgürlüğünün özel bir türü olarak nitelemiştir.11 Yukarıda da belirttiğimiz üzere her ne kadar kişi hürriyeti ve güvenliği kavramları birbiri ile bağlantılı ise de pek tabi ki aralarında farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıkların tam olarak belirtilmesi ve tespiti açısından kişi özgürlüğü ve kişi güvenliği kavramlarını ayrı ayrı ele alıp sınırlarını belirterek devam etmekte yarar vardır.

Avrupa İnsan Hakları Divanı kişi özgürlüğünü demokratik bir toplumun en önemli ve vazgeçilmez bir hakkı olarak nitelendirmektedir.12

A-KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ

Kişi özgürlüğü özgürlüklerin tümünün hukuki güvencesi olarak kabul edilmekte ve bireye güvence vermektedir. Bu güvencelerin gereğini iktidar sahiplerinin yetkilerini kötüye kullanmalarına engel olmak suretiyle kişiye hakiki koruma sağlanması teşkil eder.

Kavramın yorumu önem arz etmekte dar yorumlanması gerektiğini savunanlar bulunmakla birlikte kavramın kişi özgürlüklerinin tümünü kapsayacak biçimde geniş yorumlanması gerektiğini savunanlar ağır basmaktadır. Burada kişi özgürlüğü ile kişisel özgürlük ayrımına dikkat edilmelidir. Kişi özgürlüğü, kişinin otorite yani kamu iktidarları karşısında koruma görmesi anlamını taşırken kişisel özgürlük kamu iktidarları dışında kalan kişi ve gruplara karşı korunmak anlamını taşımaktadır. Bu suretle bu iki kavram birbirine karıştırılmamalı ve farklılıkları nazara alınmalıdır. 13

Gölcüklü’ye göre “kişi özgürlüğü kişinin fizik yahut beden özgürlüğü; diğer bir deyimle kişinin fiziki mekan içinde gidip gelme ve yer değiştirme serbestisidir.” JJeze Gaston’a göre ise kişi özgürlüğü ;” her fert için faaliyetini istediği gibi ve her istediği istikamette icra etme hakkıdır.”14 Özü itibari ile kişi özgürlüğü kişinin pozitif hukuka aykırı olarak yakalanamaması, aranamaması ve tutuklanamaması anlamına gelmektedir. Kişinin serbest hareket etmesini engelleyen tüm keyfilikler karşısında korunmasının zorunluluğu onun sadece gidip gelme özgürlüğünün korunması şeklinde değil, bir bütün kabul edilen özel yaşamına saygı, konut dokunulmazlığı, haberleşme özgürlüğü ve evlenme özgürlüğü gibi diğer hakları da içine almaktadır. Doktrinde yapılan bu tanımlamalar birleştirildiğinde kişi özgürlüğünün pozitif hukuk tarafından tespit edilen

11 “Anayasa Mahkemesi Kararı 1985-8 Esas 1986-27 Karar” AMKD, S. 22, s. 164.

12 ÜNAL, Şeref, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi-Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ve Divanı Kararları

Işığında Sözleşme Hükümlerinin Açıklanması Ve Yorumu, Ankara 1995,s. 135.

13 ŞAHBAZ , a.g.m. , s. 167.

(16)

sınırları çizilmiş istisnai durumlar dışında kişinin faaliyetlerini istediği gibi ve istediği yönde kontrol altında tutabilme serbestliğine sahip olması olarak değerlendirebiliriz.

B-KİŞİ GÜVENLİĞİ

Kişi özgürlüğüne teminat anlamı taşıyan kişi güvenliği 1789 tarihli Fransız bildirisinin 7, 8 ve 9. maddelerinde tabi hak olarak düzenlenmiştir. Kişi güvenliğinin 1789 bildirisinin bir kazanımı olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Çünkü kişi güvenliği eski rejim keyfiliklerine karşı reaksiyon olarak yürütme organına karşı korunmaya alınmıştır. İngiliz hukuku kökenli ‘Habeas Corpus’ un etkisi ile Fransız hukukuna devrim sonucu giren kişi güvenliği, ceza yasalarının geriye yürümezliği, savunma hakkının temel hak oluşu ve masumluk karinesinin tanındığı, kişi özgürlüğünü koruyan temel değerleri içerir. Bu değerler 1958 tarihli Fransız Anayasası’nın girişinde yer almaktadır. Üzerinde durmamız gereken ve asıl ehemmiyet arz eden, kişi özgürlüğüne getirilen ve özgürlükten mahrumiyeti sağlayan hususlarında keyfi olmaması, hukuk güvencesinde olması yani yakalama, gözaltına alma, arama, el koyma, tutuklama, bir yere kapatma gibi kişiyi özgürlüğünden yoksun kılan tüm işlemlerin hukuka uygun olmasının gerektiğidir.

Kişi güvenliği ile ilgili doktrinde yapılan diğer tanımlamalara göz atmak gerekirse; genel görüşün kişi güvenliğinin devlete karşı bireyin korunması olduğudur. Bir anlamda keyfi cezaların ve fizik güvenliğinin güvencesidir. 15 Bu bağlamda suç işlenmemiş ya da suçlu olduğu henüz anlaşılmamış kişinin gözaltına alınamaması, tutuklanamamasıdır.16 Şu halde kişi güvenliği kişi özgürlüğünü ayakta tutan bir haktır. 17 Özgürlüğün kısıtlanmasındaki fiziki olumsuzluklar, mahkumiyet ve tüm keyfilik biçimlerinin önlenmesi, güvenlik kapsamına dahildir. Bundan dolayıdır ki güvenlik kavramı özgürlük kavramına nazaran daha geniş bir yelpaze taşımaktadır. Doktrinde kişi güvenliğinin yakalama ve tutuklama ile ilişkilendirilerek yapılmış tanımlamalarda mevcuttur. Bu görüşe göre kişi güvenliği, keyfi yakalama, tutuklama ve cezalara karşı kişinin korunmasıdır. 18 Buradan hareketle kişi güvenliği yakalanmış veya tutuklanmış olmayan kimsenin durumu olup bunun zıddı ise özgürlükten mahrumiyettir denilebilir19.

15 ALDIKAÇTI, Orhan, Anayasa Hukukumuzun Gelişmesi ve 1961 Anayasası, İstanbul, 1982, s. 211.

16 ÇELENK, Halit, 12 Eylül ve Hukuk, Bilim ve Sanat Dergisi, Aralık 1988, s. 131.

17 DAL, Kemal, Türk Esas Teşkilat Hukuku, Ankara 1984, s. 174.

18 EINSTEİN Albert, Dünyamıza Bakış, İstanbul 1990 , s. 86.

(17)

Tüm bu görüşleri ve tanımlamaları birlikte değerlendirdiğimizde kişi güvenliğini kısaca; kamu iktidarlarının zarar vermeye yetkili olmadığı, birey hürriyetinin hukuk kurallarına uygun olarak sınırlanmasını gerektiren özel bir güvence olup, kişinin yasada belirtilmiş durumlar dışında hareket serbestliği ve özgürlüğünden yoksun kılınamaması anlamına gelmektedir20.

20 TANÖR, Türkiyenin insan hakları…, s. 60, ŞAHBAZ, a.g.m. , s.15, KUZU, Burhan , Ülkemizde Kişi

(18)

II-TARİHSEL GELİŞİM

A-GENEL OLARAK

İnsan haklarının doğuşu 16. yüzyılda Avrupa’da başlayan fikir akımlarına dayandırılıyor ise de bu tarihten önce pek tabi ki insan haklarının olmadığı düşünülemez. Elbette ki insan hakları daha önce de vardı ancak belirli bir düzene sokulamamış bir sistematiğe sahip olmamış idi. 16. yüzyıldan önce de hürriyetler için savaşlar, mücadeleler yapılmış ancak bu dönemlerde yapılan mücadeleler sonuçsuz kalmıştır. Yunan sitelerinde demokrasi ve hukuk düşüncesi olmasına rağmen uygulanan demokrasi halkın çoğunluğuna dayalı azınlığı ezen bir araç olarak kullanılmıştır. Çoğunluğun iktidarını sınırlayacak bir mekanizma bulunmadığından çoğunluk kendisindeki sınırsız iktidarı çoğu zaman zorbalığa kaydırmıştır. Antik dünyada yaşayanların özel hayatlarının bile devletin boyunduruğu altında olduğuna dair birçok örnek mevcuttur. Bu örneklere Yunan sitelerinde erkeklerin bekar kalmalarının yasaklanması, Atina’da devletin kişiyi zorla çalıştırabiliyor olması, insanların ne tarz giyineceğinin bile devletçe tespit edilmesi eklenebilir. 21

Roma’da özgürlük anlayışı Yunan sitelerindeki anlayışa benzemekte olup Roma tarihi incelendiğinde ilk başta bir özgürlüğün bulunduğunu sanırız. Mamafih bunun gerçekte korkunç bir baskıyı gizlediğini çok geçmeden anlarız.22 Eski çağda bu kalıpları aşan stoisyenler (stoacılar) olmuştur. Stoisizm devleti her şeyin üstünde tutan ve adeta onu putlaştıran klasik Yunan düşüncesinden kesinlikle uzaklaştırılmıştır. Devlet her şeyin üzerinde değildir. Onun üstün akıl vardır, kanun vardır, hukuk vardır. Gerçekten stoisyenler devletin kanunların üstünde evrensel bir tabi kanun bulunduğunu bütün insanların her şeyden önce akıl yoluyla kavrayacakları bu kanuna uymak zorunda olduklarını ve bu kanunun insanları birbirlerini sevmelerini emrettiğini ileri sürmüşlerdir. Stoisizm insana iktidar dışında ilk defa olarak bir manevi değer tanıması ve bütün insanlar arasında eşitlik ve kardeşlik ilkelerini yayması nedeni ile insan hakları doktrininin en eski kaynaklarından biri sayılmıştır. Ne var ki stoisizm bir siyasi doktrin olmaktan çok ruh asaletine ve yüceliğine dayanan bir ahlak felsefesi idi. 23

21 GÜNEŞ, Seyithan, Teori ve Uygulamada Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği , İstanbul,1998, s. 13

22 AKIN, F. İlhan, Kamu Hukuku , İstanbul,1993, s. 279.

(19)

Yunanda özgürlük anlayışı her şeyden önce ‘köle olmamaktır’. Kişi özgürlüğü Solo’nun, vücud üzerindeki baskıyı (işkenceyi) yasaklaması ile güvenceye kavuşmuş, bunun hukuki özgürlük ile korunması neticesinde kişinin fizik bütünlüğü ve dokunulmazlığı sağlanmıştır. Siyasi özgürlük ise yalnızca yasaya itaat ve boyun eğme hakkıdır. Bu durumda demokrasi ‘eşitlik içinde yasaya boyun eğme’ şeklinde algılanmıştır. Böylece Yunan site devletinde özgürlüğün sınırını yasalar çizecek, bu şekilde yasayla güvence altına alınmış, bu alanda kişi serbestçe özgürlüklerini kullanabilecektir. 24

Ortaçağda durumun az da olsa değiştiğini ve eski çağa göre kişinin bir hiç olduğu şeklindeki anlayıştan uzaklaşıldığını görmekteyiz. Bu uzaklaşma iki sebepten kaynaklanmıştır. İlk önemli nedeni Hıristiyanlık dininin başlangıçta devlet otoritesi ile dini otoriteyi birbirinden ayırarak insan vicdanını devletin hegomanyasından kurtarmak istemesidir. İsa Peygamberin ‘ Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrının hakkını Tanrıya veriniz’ sözünden de anlaşıldığı gibi din işleri ile devlet işlerinin ayrılması için en büyük mesaj olarak kabul edilmektedir. Diğer önemli sebebi ise feodalitenin ortaya çıkışı ve buna bağlı olarak devletin mutlak kudretinin dağılışı ve bölünmesine bağlamak mümkündür.25

Her ne kadar ortaçağda özgürlüklerin eski çağa göre yaygınlaştığı düşünülebilir ise de, ortaçağda da özgürlük gerçek anlamını kazanamadı. Çünkü bu dönemin özgürlük anlayışı da derebeylerin kendi küçük toprakları üzerindeki özgürlükleri olarak anlaşılıyordu. 26 Feodal senyorler dışındaki insanlar için hiçbir hak ve hürriyetin söz konusu olmadığını görürüz. Eski çağdaki kölelik müessesesi sertlik şeklinde bilinerek bu çağda da devam etmektedir. Kölenin kulluğu ile serfin kulluğu arasında büyük fark bulunduğu her halde iddia edilemez. Bu dönemde dikkat çeken bir husus da insanlığa ve hristiyanlık ilkelerine aykırı müesseseye karşı kilisenin hiç ses çıkartmayışıdır. Oysa ilk Hıristiyanlar köleliğe karşı açıkça cephe almışlardır. Kısacası Ortaçağda insanlar bir yandan hükümdarın ve derebeyinin öbür yandan da kilisenin baskısı altında her türlü hürriyetten yoksun olarak yaşamaya devam etmişlerdir. Uygulamada kişinin özgürlüğü ve güvenliği bakımından eski çağ ile arasındaki başlıca fark; eski çağ insanının bir tek efendisi vardır devlet; Ortaçağ insanlarının ise iki efendisi vardır devlet ve kilise.27

24 AKAD, Mehmet, Genel Kamu Hukuku ,İstanbul,1997, s. 17.

25KAPANİ, Kamu…. , s. 22-23. , GÜNEŞ , a.g.e. , s. 14.

26 AKIN , a.g.e. , s. 279, KUZU , Ülkemizde Kişi Özgürlüğü… , s. 20.

27KAPANİ, Kamu…, s. 27-28, AKBAY, Muvaffak, Umumi ve Amme Hukuku Dersleri,Ankara, 1951, s.

(20)

Bu gelişmelerde bir süre sonra baronlarla diğer adamlar arasında bir çatışma baş gösterdi. Bu çatışma özgürlüklerin gelişmesinde önemli bir katkı sağlamaktadır. İnsan hak ve özgürlüklerinin dile getirildiği, belge ve bildirilerde gözükmeye başladığı 18. yüzyıl ile 16. yüzyılda başlayan fikir akımları arasında kalan 17. yüzyılda hak ve hürriyetlerde bir ilerleme yerine bir gerilemenin meydana geldiği gözlenmiştir. Rönesans ve reform gibi büyük akımların akabinde hürriyetlerin daha da gelişmesi ve zirveye çıkması beklenirken tam aksine 17. yüzyıl Avrupa’sında ortaya bir merkeze bağlı zorba yönetimler çıkmıştır.28

Buradan 17. yüzyılda da kişi özgürlüklerinin varlığından tam olarak söz edebilmemiz için henüz erken olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekten de bireyin sırf birey olması hasebiyle belli haklara sahip olduğunun ve otorite tarafından bu haklara dokunulamayacağının anlaşılması, yaygınlaşması ve bir sistematiğe oturtulması 18. yüzyıla tekabül etmektedir. Kısaca 16, 17 ve 18. yüzyıldaki gelişmelere değindikten sonra kişi hürriyeti ve güvenliğinin gelişiminin dünya üzerinde farklı yerlerde ve farklı zamanlarda gelişme göstermesi sebebiyle tarihsel sürecin İngiltere, Amerika ve Fransa’ da nasıl olduğuna akabinde Türk hukukundaki gelişimine göz atalım.

B-İNGİLTERE’DE KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

1-Magna Carta Libertatum

Hukukçuların ekseriyesi İngiltere’yi insan hakları ve demokrasinin beşiği saymakta siyasi iktidarın kudreti özgürlüklere karşı sınırlandıran ilk ülke olarak görmektedir. Kişi özgürlükleri zihinlerde henüz fikir ve doktrin olarak belirmeden çok önce İngiltere’de pratik alanda yavaş yavaş gerçekleşmeye başlamıştır. İngiltere’de 11. yüzyılda Norman istilasından sonra oluşan sosyal dengede feodal beyler çıkarları karşılığında kralı desteklemektedir. Oluşan bu denge 12. yüzyıl başında kral Yurtsuz John’un üst üste yenilgilere uğraması sonucu bozulur. Kralın bu durumundan yararlanan baronlar haklarının güvencede olmadığı gerekçesi ile krala baş kaldırırlar. İşte İngiliz baronları 1215 yılında o zamanın kralları olan Yurtsuz John’a zorla kabul ettirdikleri Magna Carta Libertatum (Büyük hürriyet fermanı) ile kişi hak ve özgürlüklerinin

(21)

sağlanması yolunda ilk büyük adımı atmışlardır. Kral o tarihte baronların isteği olan Magna Carta’yı imzalamak zorunda kalmıştır. Magna Carta özgürlükler düzenleyen belge olma vasfından daha ziyade kralın otoritesini sınırlayan ve buna karşılık baronların bir takım haklarını belirten bir feodal berat olarak görülmektedir.29

63. maddelik bu hürriyet fermanı İngiliz halkının güvenliğini, malını koruyor, vergi vermeyi bir düzene bağlıyordu. Konumuz bakımından önemli olan bazı hükümleri şöyledir; “kocasız kalmak istediği sürece hiçbir dul kadın evlenmeye zorlanamayacaktır”(m.8); “hür bir insan küçük bir suç için ancak bu suça uygun bir para cezasına çaptırılacaktır; ağır bir suçun cezası da suça uygun olacak, kişinin yaşamasına engel olacak kadar ağır olmayacaktır” (m. 20); “eşitlerinin bir kanun hükmü, yada bir memleket kanunu olmadan hiçbir hür kişi tevkif ya da hapis edilemeyecek, haklarında ve mallarından mahrum bırakılmayacaktır; sınır dışı edilemeyecek, sürülemeyecek, herhangi bir şekilde kötü muameleye maruz bırakılamayacaktır. Hiçbir hür kişiye zor kullanamayacağız ve başkalarının zor kullanmasını isteyemeyeceğiz”(m.39); “hak ve adaleti kimseye satmayacağız, reddedemeyeceğiz ve geciktirmeyeceğiz” (m. 40) ,şeklinde hüküm altına alınmıştır.

Birkaç maddesini belirttiğimiz bildiri maddeler de nazara alındığında kişi özgürlüğü ve kişi güvenliği bağlamında ilk büyük öncülüğü yapan belgedir. Özgür kişilerin mal ve can güvenlikleri teminat altına alındığı gibi bu kişilerin bağlı bulundukları mahkemelerin kararı olmaksızın mal ve can güvenliklerine dokunulmayacak, dolayısı ile mahkeme kararı dışında tutuklama, sürgün ve mal müsaderesi yapılmayacaktır. Ortaçağda toplumun sadece bir kesimi için geçerli olmasına rağmen Magna Carta’yı kişi güvenliği hususunda takdire şayan bir belge olarak kabul etmek gerekir.30

Kişi güvenliği ile bağlantılı diğer önemli bir husus da; adaletin ve hakların satın alınamayacağı, değiştirilemeyeceği ve geciktirilemeyeceğinin kabul edilmesidir. Bu ferman ile suç ve cezalarda orantılılık prensibi benimsenmiştir. Ayrıca yasaları hiçe sayan krala karşı, baronlara direnme hakkı tanınmıştır. 31

Magna Carta’daki kişi güvenliği ile ilgili bu hükümler ileride esas kişi güvenliğini tam sağlayacak olan Habeas Corpus’un da habercisi olmuştur. 32

29 GÖZE, Ayferi, Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, İstanbul, 1986, s. 440-441 , KAPANİ , Kamu… , s.

41, AKIN, a.g.e. , s.280-281, SENCER, Muzaffer, “İnsan Hakları Açısından İngiliz Devrimi” , Amme İdaresi Dergisi, C. 23, s. 2, GÜNEŞ, a.g.e. , s . 15.

30GÜNEŞ, a.g.e. , s.16.

31 GÖZE, a.g.e. , s. 442, AKAD, Genel Kamu… , s. 87.

(22)

İlk etapta feodalizmin bir manifestosu anlamı taşıyan bu bildiri zamanla efsaneleşmiş ve İngiliz halkıda genişletici yorumlar ile ondan yararlanmayı bilmiştir. Bu belgenin esnek ilkeleri daha sonraki yüzyıllarda yeniden yorumlanmış ve diğer özgürlük belgelerine de esas teşkil etmiştir. 33

Magna Carta’nın ilanını takiben Tudor soyu iktidara geçince mutlak monarşi yeniden toplumu ezmeye başlamıştır.

2-Haklar Bildirisi-Petition Of Rights

1628 yılında yayınlana bu bildiride Magna Carta ile getirilen kişilerin özgürlüklerinin kısıtlanamayacağı ve haksız yere tutuklanamayacağının belirtildiği hatırlatılmaktadır. Ancak buna uyulmadığı vurgulanmaktadır. Bu belgenin çıkarılmasında kimi olaylar etkili olmuştur. Örneğin 1627 yılında Thomas Karnel ve 4 şövalye krala para bağışı yapmadıklarından keyfi olarak cezaevine konmuşlardır. O çağda kral mahkemesi doğrudan doğruya krala bağlı olduğu için mahkemenin krala karşı gelmesi kralın emrini tartışması mümkün değildi. İşte bu olayın büyük yankıları haklar bildirisinin kaleme alınmasında etkili olmuştur. 34

Bu bildiride Magna Carta’ya yapılan yollamayı takiben şöyle deniliyor; “suçlu kişiler eğer bu ülkenin yasaları ve nizamnameleri uyarınca ölümü hak ettiler ise yine bu yasa ve nizamnamelere göre yargılanmaları ve idam edilmeleri gerekmektedir; başka hiçbir suretle yargılanamaz, idam edilemezler, bu arada gerçekten cürüm işlemiş bazı caniler ise bu olağanüstü haller yasasından nasiplenerek imparatorluğumuzun yasa ve nizamnamelerine göre hak ettikleri cezalandırılmadan sıyrılmayı başarmışlardır. Söz konusu canilerin sadece savaş yasası uyarınca daha önce sözünü ettiğimiz yetkili kişilerce cezalandırılabilecekleri bahanesi ile, birçok memurumuz ve görevlimiz yasalar ve nizamnameler uyarınca dava açmayı reddetmiş yada böyle bir davanın açılmasına engel olmuşlardır.Bu yetki sahibi kişiler ve benzer konumda olan diğerleri imparatorluğumuzun sözünü ettiğimiz yasalarına ve nizamnamelerine tamamı ile ters düşmektedirler. Bu yüzden gelecekte parlamentonun genel onayı olmadıkça hiç kimsenin ödünç para, bağış, vergi, herhangi bir armağan vermeye ya da buna benzer bir ödemede bulunmaya zorlanmamasını ve bunun için böyle bir ödemede bulunmayı reddetti diye kimsenin sorguya çekilmemesini yemin etmeye cebredilmemesini, hücreye kapatılmamasını,

33 KAPANİ, Kamu… , s. 41 , AKAD, Genel Kamu… , s. 87.

(23)

tutuklanmamasını yada başka bir biçimde eziyet çektirilmemesini ve rahatsız edilmemesini yüce majestelerinizden rica ediyoruz. Hiçbir özgür kişi bu değindiğimiz durumlardan hiçbirinde yakalanmamalı ve gözaltına alınmamalıdır”. 35

Haklar bildirisi incelendiğinde kişi güvenliği ile ilgi şu sonuçları çıkarmak mümkündür.

a)Suç ve cezalarda kanunilik ilkesi uygulanacak ve özel yargılama yöntemleri uygulanmayacaktır.

b)Hiç kimse yaşadığı ülkenin yasalarına uygun ve aynı ülkenin hakimlerince verilmiş bir karar olmadıkça mal ve can güvenliğinden mahrum bırakılmayacaktır; hakim kararı olmadıkça ve kişinin savunması alınmadıkça tutuklanmayacak, sürgün edilemeyecek, malları cebren zapt edilmeyecek ve miras haklarından mahrum edilmeyecektir.

c)Parlamento tarafından usulüne uygun çıkarılmış bir yasa yada parlamentonun onayı olmadan kral hiç kimseden hediye, para yardımı vergi veya herhangi bir malını zorla elinden alamayacaktır36

Bu belge görüneceği üzere bir taraftan yurttaşları kralın keyfi davranışlarına karşı korunmayı amaçlarken aynı zamanda parlamentoda yasanın çıkarılmasına ortak etmeye çalışıyorlardı. 37

Magna Carta feodalizmin bir manifestosu anlamı taşırken haklar bildirisi ise kişi hürriyeti ve güvenliği noktasında oldukça önemli hükümler içeren ve önemli sınırlamalar getiren bir bildiri niteliği taşıyarak kişi hürriyeti ve güvenliğinin oluşumuna ve gelişmesine en önemli kaynak teşkil eden bir bildiri olarak tarih sürecinde yerini almıştır.

3-Habeas Corpus Act

Kişi güvenliği ile ilgili önemli bir belge de 1679 tarihli Habeas Corpus Act’ tır. Latincede ‘vücuda sahip ol’ anlamına gelen bu belge ile yakalanan veya tutuklanan kimsenin çok kısa süre içinde yargıç önüne çıkarılması durumunun yakınlarına bildirilmesi ve keyfi tutuklamaya karşı tedbirler amaçlanmıştır. 38

35 MUSULİN, Janko, Hürriyet Bildirgeleri Magna Carta dan Avrupa İnsan Hakları

Sözleşmesine,İstanbul,1983, s. 149.

36 .GÖZE, a.g.e. , s. 149, AKAD, Genel Kamu… , s. 88.

37 .GÖZE , a.g.e. , s. 149.

(24)

Söz konusu belge kişilerin keyfi olarak tutuklanmalarını, cezalandırılmalarını yasaklamakta, ceza hukukunun temel esasları olarak belirtilen kişilere yargı güvencesini getirmekte, tutuklananların yakınlarına kısa zamanda haber vermek zorunluluğunu öngörmektedir. Yakalama ve tutuklama açısındaki kişi güvenliğinin gerçek temeli kral 2. Charles tarafından kabul edilen bu bildiridir.

Belge bazı caniyane olaylarda adli görevlilerin görevlerini bilinçli olarak savsakladıkları, yasaları uygulamadıkları ve böylece kişilerin büyük sıkıntı ve zarara uğradıklarını belirterek başlamaktadır. Bildiride hakkında celp emri çıkarılan kişilerin bu celp emirlerini görevlilere birkaç elden ibraz edileceği ve görevlilerin de gözaltında veya tutuklu bulunan kişiyi söz konusu celp emri gereğince gerekli masrafların yargıç yada mahkemece güvence altına alınarak gözaltında veya tutuklu bulunan kişiyi yargılayacak kişi yada makamın karşısına çıkarılacağı hükmü getirilmektedir. Gözaltında veya tutuklu bulunan kişilerin ikamet ettiği yer ve yerden uzaklığına göre on gün ve azami olarak yirmi gün içinde götürüleceği bildirilmiştir. Söz konusu bildiride “Eğer bir görevli yada görevliler, bunların yardımcısı yada yardımcıları, yardımcı gardiyanları ya da vekilleri, yukarıda sözü edilen celp emrini geri yollamayı ya da tutuklu yada tutukluların bizzat mahkeme önüne çıkarılmalarını, resmi celp emrinin hükümlerine bağlı kalarak yukarıda kaydedilen zaman içerisinde yerinde getirmeyi savsar ya da reddeder ya da reddederlerse ya da eğer tutuklunun ya da onun tarafından görevlendirilmiş kişinin istemi üzerine istemde bulunan kişiye böyle bir tutuklu hakkında verilmiş emrin ya da emirlerinin asli bir kopyasını göstermemekte diretirlerse ya da aradan altı saat geçtikten sonra da istem üzerine yine göstermezlerse bu kez söz konusu emirle göstermeleri için ona ya da onlara karşı zor kullanılacaktır. Dahası bu hapishanelerdeki başgardiyanlar, gardiyanlar ya da zarara uğrayan hizbe yüz lira para cezası ödemeye mahkum edileceklerdir. Aynı suçu iki kez yinelemeleri halinde ikiyüz lira ödeyeceklerdir. Ayrıca söz konusu olan görevi de bundan böyle üstlenme ve yerine getirme hakkını da yitireceklerdir. Bu suçu işleyenlerden ya da onların görevlendirdikleri ya da vekalet verdikleri kişiler tarafından kralın mahkemelerinden birine herhangi bir suç duyurusu, dava istemi, şikayetname ya da dilekçe ile başvurması zoru sağlanacaktır. Mahkemede başvurunun haksız yere reddedilmesine, adam kayrılmasına, ayrıcalık tanınmasına, adli değişikliklere karakter-kefaletine yada “nonvultultriusprosreqi’ yolu ile davanın düşürülmesine ya da benzeri şekillere izin verilmeyecek ya da göz yumulmayacaktır. Aynı biçimde davanın ertelenmesi içinde başvurulmayacaktır. Her tazminat istemi ya da zarara uğrayan hizbin yakınması üzerine alınan mahkeme kararları birinci cürümün suçluluk duyurusu için

(25)

yeterli sayılacaktır. Daha sonraki her tazminat istemi ya da birinci mahkeme kararından sonra işlenen herhangi bir cürümle yeniden zarara uğratılan hizbin yakınması üzerine alınan mahkeme kararları görevlilerin ya da ilgili kişilerin ikinci cürüm için belirlenen para cezasını ödemelerini sağlayacak bir suçluluk duyurusu için yeterli sayılacaktır” hükmü getirilerek bildiri son bulmuştur.

Habeas Corpus Act günümüzde bile halen İngiliz hukukçularının atıf yaptığı özü itibari ile sadece İngiltere’yi değil tüm dünya ülkelerini etkilemiş bir belgedir.39Bu öneminden dolayıdır ki belge, ‘İngiliz özgürlükler bulvarı’ olarak adlandırılmaktadır.

Bu belge özgürlükler hukukuna bir güvenlik ilkesi olarak geçmiş ve İngiltere’de yargıçlar eli ile neredeyse kusursuz derecesinde uygulanmıştır.40

Bu belge öyle nam salmıştır ki o günden beri bu tür yakalama ve tutuklama benzeri tedbirleri ihtiva eden düzenlemeler Habeas Corpus ilkeleri olarak adlandırılmıştır. 41

4-Bill Of Rights (Haklar Bildirisi)

Kral 2. Charles 1685 yılında ölünce İngiltere tahtına 2. Jacques geçmiş, bu kral da baskıdan yana olduğu için parlamentonun yetkilerini kısıtlamak istemiş ve parlamento ile arasında çatışma çıkmıştır. Ortaya çıkan kargaşa ve kaos ortamında kral 2. Jacques Fransa’ya kaçmış, Fransa’ya kaçınca tacı kızı ve onun kocasına kalmış işte o dönemde 1689 yılında kanunların üstünlüğünü savunan özel yetkili yargı organlarını kurma hakkını ortadan kaldıran Bill Of Rights kabul edilmiştir. Bill Of Rights avam ve lortlar kamarasınca birlikte hazırlanmıştır. Bu belge kral ile parlamento arasındaki bir nevi uzlaşma ve anlaşma metni sayılmaktadır.42

Belgede açıklanan hükümler kısaca şunlardır;

a) Kanun koyma ve vergi salma yetkisi artık parlamentoya ait olacaktır. Yasama organı dışında kalan kralın yetkisi sadece ilgili yasayı yürürlüğe koymakla sınırlı kalmaktadır.

b) Yasama dokunulmazlığı ilkesi getirilmiştir. Bir parlamenterin mecliste açıkladığı söz ve düşüncesinden dolayı bir yargı organı tarafından sorgulanmayacak ve

39 DEMİR, a.g.e. , s. 27.

40 AKAD, Genel Kamu… , s. 148.

41ALDIKAÇTI, a.g.e. , s. 211, GÖZE , a.g.e. , s 451.

(26)

ayrıca konuşmalarına herhangi bir sınırlama getirilmeyecektir. Bu husus Türk yargısında da hüküm altına alınan yasama sorumsuzluğu ilkesinin temeli olarak kabul edilmektedir.

c) Vatandaşların krala dilekçe verme hakları vardır. Bu hakkın kullanılması nedeni ile hiç kimsenin soruşturmaya uğratılmayacağı belirtilmiştir.

d) Parlamentonun izni olmaksızın kral adına asker toplamak yasaklanmıştır. e) Tutuklanan kişinin serbest bırakılması için nakdi teminat miktarının aşırı olmaması esası benimsenmiştir.43 Her ne kadar bu hükümler sınırlayıcı özellik taşınması açısından önemli ise de, Habeas Corpus Act üzerine kayda değer yeni bir şey getirmemiş kişi güvenliği hususunda etkin bir koruma mekanizması sağlamamış, otoritenin yetkisini sınırlandıran ve parlamentonun yetkilerini arttıran bir belge olmaktan öteye gidememiştir.

5- 1701 Act Of Settlement

Act off Settlement ile nihayet yargı teminatı getirilmiş böylece yetkilerini kötüye kullanmadıkça yargıçların görevlerinden uzaklaştırılmamaları esası getirilmiştir. Ancak yine de bu esas sınırlandırılmış ve parlamentonun her iki kanadının ortak teklifi ile yargıçların azilleri mümkün kılınarak yargı teminatı kısmen de olsa gölgelenmiştir. 44

İngiltere’de hürriyet kavramının gelişip yükselmesinde yargı organları büyük paya sahiptir. Şöyle ki İngiliz vatandaşları başları derde girdiğinde yürütme organı yada politikacılara başvurmak yerine yargı organlarından hakimlere başvurmuşlar, avukatlar da kendi sınıflarına bağlı olmaksızın diğer sınıfların haklarını korumuş ve dolayısı ile özgürlüklerinin gelişiminde önemli rol oynamışlardır .45

Dünyada hakimler yarı memur durumunda oldukları dönemlerde bile İngiltere’de yargıçlık bir egemen kurum olarak kabul edilmiş; İngiliz yargıçları genellikle zengin sınıftan gelmelerine rağmen geldikleri sınıf ile bağlarını sürdürmeyip geniş halk kitlelerinin yararına hareket etmesini bilmişlerdir. 46

İngiltere’deki hak ve özgürlük belgelerinin ve bunlara bağlı olarak müesseselerin gelişiminde rastlanan temel özellikleri şöyle sıralanabilir;

43OKANDAN, Recai Galip, Umumi Amme Hukuku,İstanbul,1966 s. 254.

44 KAPANİ, Münci, İngiliz Demokrasisine Bakışlar , Ankara, 1692, s. 21.

45 AKIN, a.g.e. , s. 286-287.

(27)

İlk olarak doğal hukuk okulu ve insan hakları doktrini gelişmeden çok önce bu hak ve hürriyetlerin İngiltere’de ortaya çıkıp gelişmesi ve pozitif hukuka geçmiş olmasıdır. 47

İkinci bir özellik, İngiliz özgürlük ferman ve belgeleri, Amerikan ve Fransız bildirileri gibi gerçek anlamda birer haklar bildirileri sayılmadıkları gibi felsefi ve soyut bir takım prensiplere dayanan ve bütün insanlığı kapsayan evrensel özelliği olan belgeler de değillerdir. İngiliz ferman ve belgeleri daha çok İngiliz aristokrasisinin ve onun etrafına kümelenmiş burjuvaların kralın mutlak iktidarını kısmak ve sınırlandırmak yolunda vermiş oldukları özgürlük mücadelesinin birer aşamasını oluşturmaktadır. Oysa Amerikan ve Fransız bildirileri, felsefi bir dayanağı bulunan soyut ve genel ilkeler koyan bildirilerdir. Doğal hukuk okuluna bağlıdırlar. Amerikan ve Fransız hak ve hürriyet belgelerinin 18. yüzyılın felsefi özelliklerini taşıyan bütün insanlığı kapsayan evrensel nitelikte ve doktrinel belgeler olduğu görülmektedir.

Son bir özellik olarak da İngiliz özgürlük belgelerinin ana amacının kralın yetkilerin sınırlandırmak ve vatandaşları kralın keyfi uygulamalarına karşı korumaktır. Bu sebeple yapılan sınırlandırmalar genelde parlamentonun lehine olmuştur. Böylece Amerikan ve Fransız belgelerinde görülen parlamentonun yetkilerini sınırlandırma düşüncesine İngiliz belgelerinde rastlanmamaktadır. Çünkü tarih boyunca halk adına krala karşı özgürlük mücadelesi veren parlamentonun kendisi olmuştur. Bu nedenle İngiltere’de parlamentonun yetkisini çizen ve sınırlandıran anayasa niteliğinde herhangi bir üstün norm konulmamıştır.48

Bu özelliklerden de anlaşılacağı üzere Amerika ve Fransız bildirileri ile İngiliz bildirileri arasında temel farklar gözükmektedir. Ancak 18. yüzyılda Amerika’da ilan edilen bildirilerin bir çoğunda İngiliz bildirilerinin etkisi görülmektedir.

Yukarıda da ayrıntılı izah ettiğimiz Habeas Corpus Act bugün birçok ülkede kişi güvenliği ilkesi açısından tarihi işlevi itibari ile genel geçer bir anayasal kaynak olarak kabul edilmektedir. Orada geçerli ilkeler halen uluslar arası hukukta birçok anayasada ve Türk hukukunda temel teşkil etmektedir.

47 KAPANİ , İngiliz Demokrasisine… , s. 42.

(28)

C-AMERİKADA KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

Amerika’ya göç eden insanlar özellikle İngiltere’den gidenler özgürlük inançlarını da beraberinde götürmüşlerdir. Ayrıca kendilerinde ezilmişlik duygusu olduğu için diğer toplumlara göre daha kararlı ve inançlı bir özgürlük mücadelesi ile işe başlamışlardır. İşte bu şartlar 17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa’da doğal hukuk okulu tarafından ekilen doğal haklar doktrininin Amerika’da da meyve vermesi sonucunu doğurmuştur.49

Amerikan bağımsızlık bildirisinin ilanından iki ay önce İngiltere ile savaş halinde olan on üç Amerikan kolonisinin temsilcilerinden oluşan Filadelfiya kongresinde alınan kararda bütün kolonilere devlet halinde örgütlenmeleri ve birer anayasa hazırlamaları öneriliyordu. Bu öneriye ilk uyan ve anayasasını da yapan Virginia olmuş, daha sonra diğer devlet ve koloniler onu izlemiştir.50Amerika’da kişi hak ve özgürlüklerinin ele alındığı ilk belge 12 Haziran 1776 tarihli işte bu Virginia anayasasının başına eklenen 16 maddelik Bill Of Rights (Haklar Bildirisi) dır. Virginia haklar bildirisinin ilk maddesi aynen şöyledir; “tüm insanlar doğuştan eşit derecede özgür ve bağımsızdırlar, doğar doğmaz edindikleri bazı hakları vardır; siyasal bir topluluk kurdukları zaman hiçbir antlaşma ile gelecek nesilleri bu haklardan yoksun bırakamaz, onları bu haklardan vazgeçmeleri için zorlayamazlar; yaşama ve özgürlük hakları ile, mülk edinme ve sahip olma, mutluluk ve güvenlik arama ve kazanma olanağı da bunların arasındadır”

Söz konusu bildirinin 8. maddesi özellikle kişi güvenliği ilkesi ile ilgilidir. Maddeye göre ceza davalarında kişinin kendisine yöneltilen suçlamanın sebep ve niteliğini öğrenmek, suçlayan ve tanıklar ile yüzleştirilmek, lehine delil göstermek ve jüri önünde duruşmanın süratle yapılmasını isteme hakkı vardır. Hiç kimse kendi aleyhinde tanıklık etmeye zorlanamaz. 9. maddede “hiç kimseden aşırı kefalet akçesi istenemeyeceği, yüksek para cezaları ile zulüm sayılabilecek olağanüstü cezalar verilemeyeceği” yer almaktadır. Bir diğer hüküm ise 10. maddede yer almaktadır. Buna göre “ bir memura ya da özel görevliye işlenen suç hakkında açık bir delil olmadan kuşkulu yerleri araması yada tarif edilmemiş kişi yada kişileri yakalaması için verilen

49 GÜNEŞ, a.g.e. , s. 24.

(29)

arama ve tutuklama müzekkereleri haksız ve despotiktir. Bu tür müzekkerelerin verilmemesi gerekir” denilmektedir.

Bildiri adından da anlaşılacağı üzere haklardan çok bağımsızlığı açıklayan ve ilan eden bir belgedir. Bildiride hak ve özgürlüklerin dayanağı açıklanmıştır. Ancak bildiride hakları devlete karşı güvenceye alan mekanizma söz konusu olmasa da despotluk yapan yönetimleri devirmek yerine yenisini kurmak hakkı da vatandaşlara tanınmıştır. 51

4 Temmuz 1776 tarihli bağımsızlık bildiriside Virginia haklar bildirisi kapsamında ele alınmıştır. 52

Nitekim bildirinin başlangıç kısmında ; “Tüm insanlar eşit yaratılmıştır. Yaratanları tarafından bağışlanmış belli bazı vazgeçilmez haklara sahiptirler, yaşam, özgürlük ve mutluluğa erişme hakları da bunlar arasındadır; bu hakları güvence altına almak amacıyla insanlar kendi aralarında yönetimler kurarlar” ifadelerine yer verilmiştir.

Amerikan belgelerinde insanların doğuştan bir takım tabi haklara sahip oldukları, bunların devletten önce mevcut olduğu ve dolayısı ile otoritenin bu haklarla sınırlanması gerektiği yönündeki fikirler hukuki formüller ile doktrin alanından uygulama alanına geçmişlerdir. 53

Öyle ki Virginia haklar bildirisi bireysel özgürlükler ve özgürlükçü liberalizmin tüm kurum ve güvencelerini kapsamaktadır. 54

Amerikan bağımsızlık bildirisi ise Amerikan anayasasının temeli olmuştur. Öyleyse Amerikan bildirilerinde özgürlük anlayışı toplumsal düzenin korunmasına bağlı değildir. İktidarın kurulmasından önce vardır. Başka bir deyişle devlet öncesi hürriyet formülü benimsemiştir.55

1787 tarihli Amerika Birleşik devletleri anayasasında kişi hak ve özgürlükleri etraflıca düzenlenmediğinden anayasaya 3 Kasım 1791 haklar bildirisi eklenmiştir. Bildirinin beşinci maddesinde şöyle denmektedir. “hiç kimse ihbar olmadıkça veya büyük jüri tarafından itham edilmedikçe ağır bir suçlama yada haysiyet kırıcı bir ithama cevap vermekle yükümlü değildir. Savaş zamanında veya genel tehlike anında yada kara ve deniz ordularında milis teşkilatında ortaya çıkacak durumlar bu hükmün dışındadır. Hiç kimsenin hayat veya beden bütünlüğü aynı suç nedeni ile iki kez tehlikeye konamaz. Hiç kimse herhangi bir ceza davasında kendi aleyhine tanıklığa zorlanamayacağı gibi yasal bir

51 KAPANİ , İngiliz Demokrasisine… , s. 44.

52 Amerikan bildirilerinin metni için ayrıca bkz. DUVERGER, Maurice, Institutions Politiques et Droit

Contitutionnel, s. 299

53KAPANİ, İngiliz Demokrasisine…, s. 45

54 ATEŞ, Toktamış , Demokrasi, İstanbul, 1976, s. 54.

(30)

yöntem izlemeden yaşamından, özgürlüğünden veya mülkiyetinden yoksun bırakılamaz.” 56

17 Eylül 1787 Amerika Birleşik Devletleri anayasasının birinci maddesinin dokuzuncu bölümünde de kişi güvenliği ilkesini destekleyen şu ifadeye yer verilmiştir; “isyan veya saldırı durumlarında kamu güvenliği gerekmedikçe “Habeas Corpus” fermanının tanıdığı ayrıcalıklar askıya alınmaz, bir kimseyi ölüme mahkum eden veya geriye yürüyen yasalar çıkarılamaz”.57

Amerika Birleşik Devletleri’nde Habeas Corpus ilkesi, İngiltere’de olduğundan daha ileri gitmiş, kişi özgürlüğünü daha fazla güvence altına alan uygulamalar getirilmiştir. Hatta Habeas Corpus’u ABD mahkemeleri daha titiz uygulamışlardır. Habeas Corpus ilk bakışta bir usul kuralı gibi gözükmesine rağmen bir kimsenin tutuklanmasından sonra ilgili memurca mahkeme önüne getirilmesi ve tutukluluğunun nedeninin açıklanmasını sağlayan yargısal bir emirdir. Bu emrin özle ilgili bir açıklamayı öğrenmeyi ilgilenme ve bilgilenmeyi sağlaması sonuçta öze yaklaşımdır58

Habeas Corpus ABD anayasasının insan hakları ile ilgili en önemli kısmı sayılarak; “sansür engellenebilir, düşüncelerin serbestçe açıklanması durdurulabilir fakat hapishane duvarları elle tutulur bir gerçektir ve buraya yalnız Habeas Corpus nüfus edebilir”denilmiştir. Bu ilke sayesinde kişinin korunduğu ve hukuk devleti ilkeleri sağlandığı için Habeas Corpus ilkesine ‘sivil egemenliğin bekçisi’ denilmiştir.59

Amerikan yönetimi iç savaş halinde askeri makamlara isyana yardım ettikleri şüphesini taşıyanları tutuklayabilme yetkisi vermişti. Yönetimin verdiği bu yetki anayasanın l. maddesine dayanıyordu. O tarihlerde isyan ve istila durumlarında kişiyi koruyan ilkelerden ayrılmak mümkündü. Mamafih, anayasaya dayanılarak verilen bu yetki nedeni ile haksız uygulamaların görüldüğünü fark eden yüksek mahkeme devreye girerek; “başkan, ordu ve kongrenin Habeas Corpus kuralını ortadan kaldırma yetkileri olmadığı gibi; askeri mahkeme ve makamlarında ceza davalarına bakma yetkilerinin olmadığını ancak adli makamların yetkili olduğunu” belirtmiştir. Kişi özgürlüğü ve güvenliği ilkesi artık olağanüstü dönemlerde de yargı güvencesinin yerleşmesi ile daha da pekişmiştir. Askeri makamlarca verilen bir tutuklama kararına karşı sanıkların yaptığı itiraz üzerine yüksek mahkeme; “askeri makamlarının kendi ülkelerinin hukukuna tabi olmalarının gerektiğini aksini savunanların Cumhuriyete karşı gelmiş sayılacaklarını”

56 GÜRBÜZ,Yaşar , Anayasalar ,İstanbul,1981, s. 37.

57 AKIN, a.g.e., s. 324-325.

58 ŞAHBAZ, a.g.m. , s. 28.

(31)

hükme bağlamış ve hukukun üstünlüğü gereği olarak askeri makamların buna boyun eğmeleri gerektiğini açıklamıştır. Bunun üzerine askeri makamlarca verilen tutuklama kararları usulsüz ve geçersiz sayılarak mahkumlar serbest bırakılmıştır. Davanın hakimi Murpy kararda şöyle demektedir; “çok eskiden beri, despotlar insan haklarının ihlal ederlerken kamu esenliğine karşı gerçek yada hayali bir tehlikeyi mazeret olarak kullanmışlardır. Fakat çağımızda bu çeşit bir mazeretin hiçbir değeri yoktur. İtham edilenlere tanınan anayasal haklar vazgeçilemeyecek kadar temel haklardır.”60

Bu konuda bir başka önemli olay da şudur; Ağır bir suçtan yargılanıp ölüme mahkum edilen şahıs bir itirazda bulunur, Steno tutuklarının önemli derecede yanlış tutulduğunu öne sürerek davanın yeniden gözden geçirilmesini ister fakat yazman stenograf ölmüş ve ikinci stenografta bu yazıları çözmekte güçlük çektiği için talebi reddedilir. İlgili buradan sonuç alamayınca Habeas Corpus yoluna başvurur.Bu talep üzerine konuyu inceleyen mahkeme kararında “anayasayı ihlal eden bir durum geç de anlaşılmış olsa mahkeme her şeyden önce Birleşik Devletler anayasasına karşı sorumludur. İnfazdan önce bu dava ile ilgili olarak yapılan itiraz geç kalmış diye, mahkeme anayasa ile ilgilenmezlik edemezdi. Anayasalar haklı bir talepte bulunan bir kimse suçlu bile olsa müracaatın geç kaldığı yönündeki sözlere, bütün mahkemeler bu mahkemede dahil zamanında anayasanın gereklerini uygulamadıkları için kulaklarını kapamak zorundadır. Mahkemeden talepte bulunan müracaatçı değil Birleşik Devletler anayasasıdır.61

Buradan da anlaşılacağı üzere ABD de Habeas Corpus gerçekten de en geniş anlamı ile uygulanmıştır.62Böylece Amerikan metinleri evrensel, genel ve tüm insanlığı kapsayacak özelliğe sahiptir. Geniş çapta 17 ve 18. yüzyıl doğal hakları felsefesinde, özellikle John Locke’un etkisi belirli olarak ve ayrıca Montesquieu’nun kuvvetler ayrılığı ilkesinden esinlendiği görülmektedir. Oysa İngiliz belgelerinde bu ideoloji olmadığı gibi İngiliz belgeleri soyut ve tüm insanlığı kapsayacak özelliğe de sahip değillerdir.63

60 ŞAHBAZ, a.g.m. , s. 29-30, GELLHORN, Walter, Amerikan hakları, Ankara, 1965, s. 7-10.

61 ŞAHBAZ , a.g.m. , s. 31, GELLHORN, a.g.e. ,s. 10-11, KUZU ,Ülkemizde Kişi Özgürlüğü… , s. 30.

62 KUZU, Ülkemizde Kişi Özgürlüğü…, s. 30.

(32)

D-FRANSA’DA KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

1789 Büyük Fransız devriminden önce Fransa’da mutlak krallık zorlu bir baskı yönetimi olarak devam ediyordu.Kral kendisini mutlak hakim olarak görüyor hiçbir surette hak ve yetkilerinin kısıtlanmasına izin vermiyordu. Mamafih J.J. Rouseau, Montesqieu ve Voltaire gibi aydınlık felsefesini temsil edenlerin etkisi ile Fransa’da insan hakları ve özgürlük düşüncesi doğmuş ve gelişmiştir. 1789 tarihli Fransız insan ve vatandaşlık hakları bildirisi, haklar beyannamlerinden söz edilirken hemen ilk akla geleni ve şüphesiz en ünlü olanıdır. İngiltere’de ve Amerika’daki bildirilerden ve tarihsel süreçten bahsettik ancak söz konusu belge tarihsel süreç içerisinde diğer bildirilerden sonra yayınlanmasına ve bu konuda ilk olmamasına rağmen bir hayli ün kazanmıştır. Bu bildirinin muhteva olarak diğer bildirilerden pek fazla farkı olmamasına rağmen onu ünlü yapan şey ifade gücündeki, üslubundaki berraklık ve akıcılıktır. Bildiri ihtiva ettiği hükümler bakımından anayasa hukukuna ilişkin esaslar belirtmektedir. Anayasa hukukunun temel ilkeleri olarak kabul edilen kuvvetler ayrılığı, milli egemenlik, vatandaşların kanunların çıkarılmasına bir şekilde katılması gibi ilkeler yer almaktadır.

Akın’a göre bildiri, “şümulü bakımından evrensel, ifadesi bakımından soyut, dayandığı inanç yönünden ise iyimserdir. Bildiri evrenseldir çünkü 1789 yılındaki Fransız vatandaşların haklarını açıklamakla yetinmez, bütün devirlerin ve bütün ülkelerin insanlarını göz önünde tutar. Soyuttur çünkü sadece prensipler ortaya koyar,bu prensiplerin uygulanışı konusunda açıklama yapmaz. İyimserdir çünkü sosyal ve siyasi hayatın bütün kötülüklerinin tek ve basit sebebi olarak insan haklarının unutulmasını, bu haklara gerekli saygının gösterilmemesini ileri sürer.”

Bildirinin 2. maddesinde “her siyasal topluluğun ana amacı, hukuki taahhüt altındaki doğal insan haklarını korumaktır. Bu haklar özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karşı direnmedir” diyerek devletin var olma amacının insanların özgürlük, güvenlik ve mülkiyet gibi doğal haklarını koruma ve düzenleme olduğunu belirtmiştir. 4. maddesi “Özgürlük başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilmektir.Böylece her insanın doğal haklarını kullanılması, toplumun diğer üyelerinin de aynı haklardan yararlanmasını güvence altına alan sınırlardan başka sınır tanımaz. Bu sınırlarda ancak yasa ile belirlenebilir.” diyerek özgürlüğün evrensel boyuttaki tanımı da saptamış olmaktadır.

Bildirinin 7, 8, ve 9. maddeleri kişi güvenliği ve dokunulmazlığı ile ilgilidir. 7. maddesinde “hiç kimse yasanın belirlediği haller ve öngördüğü biçimler dışında itham

(33)

edilemez, gözaltında tutulamaz yada tutuklanamaz. Keyfi buyruklar veren, bu tür buyruklar tanzim eden, yerine getiren ya da getirttirenlerin cezalandırılması gerekir. Ancak yasa uyarınca çağrılan yada yakalanan her yurttaş buna derhal boyun eğmelidir. Direnirse suçlu durumuna düşer” şeklinde düzenlenmiştir. 9. madde de ise “ herkes suçlu olduğu açıklanıncaya dek masum sayıldığından tutuklanmasının elzem olduğu hallerde suçlunun yakalanması için zorunlu olmayan her türlü sert davranışı yasa en ağır biçimde cezalandırmalıdır” hükmü yer almaktadır. Suçta ve cezada kanunilik ilkesi ise 8. maddede hüküm altına alınmıştır. Hükme göre “yasa ancak sıkı ve aşikar biçimde zorunlu cezalar koymalıdır. Bir kimse ancak suçun işlenmesinden önce kabul ve ilan edilmiş olan usulüne göre uygulanan bir yasa uyarınca cezalandırılabilir”denmektedir. Bildiride özgürlüklerin sınırlandırabileceği hallerin yasalar olduğu belirtilmiş ve 5. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Hükme göre “yasa ancak topluma zararlı olan eylemleri yasaklayabilir. Kanunun yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez. Hiç kimse yasanın buyurmadığı bir şeyi yapmaya zorlanamaz.” denmektedir.

1789 bildirisinden sonra 1793 bildirisi kişi hürriyeti ve güvenliği konusuna daha fazla önem vererek 1789 bildirisinde üç madde olarak düzenlenen hak ve yetkilere 8 maddede yer vermiştir. 8. madde de “toplumun herkesin iyiliğini, haklarını ve mallarını korumak için üyelerine tanıdığı bir olanaktır” hükmü yer almaktadır. 9. maddede ise özel ve kamu özgürlüklerini yöneticinin baskısına karşı koruma görevini yasalara yüklemiş, 10. madde kanunsuz suç ve ceza olmaz prensibine yer vermiş, 11. madde hukuka aykırı tutuklamalara karşı itiraz edebileceğini hükme bağlamış, 12. madde keyfi tutuklama kararlarını verenlerin ve bunu uygulayanların cezalandırılacağını, 13,14 ve 15. maddeler ise ceza hukukunun temel prensipleri olan masumluk karinesi, yasaların geriye yürümezliği, suçta ve cezada orantılılık ilkelerini belirtmiştir64

Her üç ülkenin kısaca kişi hürriyeti ve güvenliği ilkesinin gelişimi noktasında tarihsel süreçlerini izah etmeye çalıştık. İngiliz, Amerikan ve Fransız insan hakları belgelerini karşılaştırdığımızda şu tespitleri yapmak mümkündür.

İngiliz özgürlükler ferman ve yasaları Amerikan ve Fransız bildirileri gibi gerçek anlamda birer haklar bildirisi sayılmazlar. Zira İngiliz bildirileri ve fermanları kralın ve aristokrasinin yetkilerini parlamento lehine sınırlarken parlamentonun yetkilerine bir sınır koymamışlardır. Amerika ve Fransız bildirileri ise kişilerin, yasama organının da

Referanslar

Benzer Belgeler

Madde 101 – (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın

Madde 101 - (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde

hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100 üncü madde hükümleri göz önünde bulundurularak, şüpheli veya müdafii dinlenilmek

Studies in the west have shown both internalizing and externalizing symptoms in these children.This study aims to assess the psychological functioning in offspring

Schirmer 1 testi, anestezili schirmer testi ve gözyaşı kırılma zamanının, tedavinin başlangıcında, ikinci ayında ve tedavinin sonundaki değerleri Tablo

www.eglencelicalismalar.com Dikkat Geliştirme Soruları 30 Hazırlayan:

CMK’nun 173. fıkrasına göre, ‘Suçtan zarar gören, kovuĢ- turmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itiba- ren onbeĢ gün içinde, bu

Tutuklama kararı Madde 101 – (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma