• Sonuç bulunamadı

3.2. BİLİNÇALTI REKLAMI OKUMAK

3.2.1. Reklamı Okuma Yöntemi Olarak Göstergebilim

3.2.1.2. Göstergebilimde Diğer Kavramlar

Göstergebilimde gösterge kavramından başka, göstergelerin ilişkilerinde kullanılan diğer kavramlar da önemlidir. Bunlar arasında metin (text), kod, dizim, dizi, artzamanlılık, eşzamanlılık, metafor, metonimi vb, sırasıyla yer almaktadır. 110

3.2.1.2.1. Metin:

Göstergebilimsel çözümlemelerde üzerinde çalışılan materyale metin denilmektedir. Metnin kapsamına yazılı metinlerden başka, çözümlemeye tabi tutulan bir fotoğraf, reklam afişi, TV dizisi, film, duvar resmi vb. girmektedir.

Metinde mesajlar dizisel ve dizimsel olmak üzere iki eksende düzenlenmektedir. Dizimsel eksen, metnin söylemsel zinciri içinde birbirine bağlanan yatay mesajlar akışıdır.

3.2.1.2.2. Dizi/Dizim:

Birbirinin yerine geçebilecek göstergeler arasındaki ilişki dizi ilişkisidir. Dizi (paradigma) bir sistemdir. Bu sistem içinden seçim yapılır. Örneğin; alfabedeki harfler dizidir, alfabe sisteminden seçilen harflerle sözcükler yaratılmaktadır.

108 Rifat Mehmet , Homo Semioticus, İstanbul: Yapı Kredi, 1996, s.34 109 Fatma Akerson; a.g.e., s.147

Dizi (paradigma) bir dizgedir. Seçim bu dizgenin içinden yapılır ve bu dizgeden tek bir birim seçilebilir. Bir dizideki tüm birimlerin ortak özelliklere sahip olmaları gerekir, yani o diziye ait olmayı gerektiren nitelikleri paylaşmak zorundadır. Televizyonda değişen çekim ölçekleri diziye örnektir. Dizideki her birimin diğerlerinden kolay ayırt edilmesini sağlayan, ayırt edici özelliklere sahip olmaları gerekmektedir.

Çeşitli dizilerden seçilen birimler bir araya getirilerek anlamlı yapısal bir bütün oluşturmak için birleştirilmektedir. Bu birleşime dizim denilmektedir. Dildeki cümle bir dizim örneğidir. Televizyon gramerinde çekimlerde çerçevenin hazırlanması da bir dizimdir. Televizyonda bir an için görünen bir çekim, belli bir anlam oluşturmak için özenle seçilen birimlerin birleştirilmesinden oluşmaktadır. Daha geniş düzlemde düşünüldüğünde, filmlerin kurgusu da dizimdir. Koltuklar, masa ve sandalyeler, tablolar, duvar kağıdı vs. gibi öğelerin seçimi de bir evin döşenmesinde kurulan dizime örnektir.

3.2.1.2.3. Artzamanlılık/Eşzamanlılık:

Saussure dilbilimi eşzamanlı ve artzamanlı olmak üzere ikiye ayırır. Kendine özgü ilkeleri olan bölümlere ayırmasının nedeni olarak da mekanik zaman ve değerin, bahsi geçen bölümler ve kendi aralarındaki ilişkisini gösterir. Matematikte kullanılan kartezyen düzleme benzer bir sekil üzerinde eşzamanlı ve ardışık olgular olarak adlandırdığı eksenleri belirtir. Matematiksel gösterimde birinci eksen sınırlı bir çizgi olarak resmedilmiştir. İkinci eksen ise sayfa düzleminde yukarıdan aşağıya doğru birinci ekseni kesen ve uzandığı yönde sonsuza giden bir doğru olarak çizilmiştir.

Eşzamanlı olgular ekseni için zamansallıktan çok bir arada bulunan olguların bağıntılarının önemli olması söz konusudur. Mekanik zaman bu olguların birbirleriyle olan ilişkilerinde sadece bir sürecin yaşandığı an olarak işlev görür. Bu yüzden eşzamanlı olgular ekseni sınırlı bir çizgi olarak resmedilmiştir. Ardışık olgular ekseninde ise aynı anda sadece tek bir olgu gözlemlenebilir. Bu eksen için zaman

önemlidir bu yüzden bir ısın (bir noktadan başlayıp sonsuza giden noktalar kümesi) olarak çizilmiştir.111

Bir dizimde seçilen birimler zaman akışı içinde ardarda dizilebilirler. Örneğin; sözcüklerin yan yana gelerek cümle kurması, bir filmin kurgusunda çekimlerin ardarda dizilerek sahneleri, sahnelerin sekansları, sekansların bölümleri meydana getirmesi, ya da melodilerde notaların art arda dizilerek anlamlı bir yapı oluşturması verilebilir. Bu düzene dizimin artzamanlı (diachronical) boyutu denilmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi, hangi birimlerin ne gibi kurallar ve uzlaşımlar içinde bir araya getirileceği de önemlidir. Bu birimlerin aynı zaman dilimi içinde bir arada bulunmalarına dizimin eşzamanlı (synchronical) boyutu adı verilmektedir.

3.2.1.2.4. Kodlar ve Mit:

Mesajın belirli simgelerle işaret haline dönüşmesi ve bunlar arasındaki ilişkilerin düzenlenme kurallarının tümü “kod” olarak tanımlanmaktadır, bu anlamda, insan dilleri birer koddur denebilir.112

Kod, toplum tarafından kabul edilmiş kuralları açıklayan, düzenlenmiş işaretlerden oluşan bir sistemdir. Kodlar, mesajın alıcı ve verici tarafından aynı şekilde algılanmasını sağlarlar; bu nedenle de herhangi bir iletişim sürecinde iki tarafın kullandığı kod aynı olmalıdır, aksi takdirde iletişim kurulması mümkün değildir.

Kodlar sinemaların incelenmesinde ve ölçümlenmesinde de kullanılabilirler; “Sinemanın grameri yoktur ama kodlar sistemi vardır. Bir vokabüleri yoktur ama bir göstergeler sistemine sahiptir. Sinema aynı zamanda diğer iletişim sistemlerinin kod ve gösterge sistemlerini kullanır. Örneğin müzikal bir kod filmin müziği içinde ifade edilebilir. Anlatıya ya da resme ait pek çok kod sinemada kullanılabilir. Sinema ile diğer sanatlar arasındaki ilişkiye önceki tartışmaların çoğu, diğer sanatlarda olan ve sinemaya aktarılabilen (tersi mümkün değildir) kodların tanımlanmasıyla ölçülebilir.

111Ferdinand de Saussure, Genel Dilbilim Dersleri, çev. Berke Vardar, İstanbul: Multilingual, 1998,

s.126

Robert Frost’u anımsayın: “Şiir tercümede yitirilendir.” Bu nedenle bir sanatın özelliği, başka sanatlarda işlemeyen bu kodlar olabilir.

Göstergebilimin kod sistemi, sinemanın yaptığını nasıl yaptığı konusunda daha kesin bir tanımlamayı mümkün kılma yönünde uzun bir yol almasına rağmen, sinemayı dil gibi ölçülebilir temek farklı birimlere indirgememizde az ya da çok ısrar ederek kendi kendini sınırlandırmıştır.”113

Mit bir kültürün, gerçekliğin ya da doğanın bazı görünümlerini açıklamasını ya da anlamasını sağlayan öyküdür. İlkel mitler yaşam ve ölüm, insan ve tanrılar, iyi ve kötü, sofistike mitler ise erillik ve dişilik, aile, başarı, bilim hakkındadır.

Barthes’a göre, mit bir şey üzerinde düşünme, onu kavramlaştırma ya da anlamın kültürel yoludur. Barthes, miti, birbiriyle ilişkili kavramlar zinciri olarak düşünmüştür. Yananlam gösterenin ikinci düzeydeki anlamı ise, mit de gösterilenin ikinci düzeydeki anlamıdır.

Hayal ürünü hikayeler olmadan, bir halkın tarihi ya da kültürünü anlamak mümkün değildir. Mit, toplum tarafından köklü inançları açıklayan ve nesilden nesile geçiren göstergeler ve semboller olarak da ifade edilmektedir. Her toplumun kendine ait bir yaradılış miti vardır. Western filmleri, Amerikan toplumu için böyle bir mittir.

“Barthes, mitlerin ana işlevinin tarihi doğallaştırmak olduğunu ileri sürer. Bu işlev mitlerin aslında belirli bir tarihsel dönemde egemen olmayı başarmış toplumsal sınıfın ürünü oldukları gerçeğine işaret etmektedir. Mitlerin yaydıkları anlamlar bu tarihi beraberlerinde taşırlar, ancak mit olarak işleyebilmeleri için yaydıkları anlamların tarihsel ya da toplumsal değil, doğal olduğunu vurgulamaları gerekmektedir. Mitler kendi kökenlerini ve dolayısıyla siyasal ve toplumsal boyutlarını gizemleştirir ya da gizlerler”114

113 James Monaco, a.g.e., s. 65

3.2.1.2.5. Yananlam/Düzanlam:

Barthes’a göre düzanlam dilin bir gerçeği ve gerçekliğidir. Sözlü ve yazılı söylemde yer alan düzanlam, sözcükler ve tümceler aracılığıyla fonksiyonel bir mit gibi işler ve her cümlenin kendi içinde bir kökeni varmış gibi çalışır. Düzanlam ve dolayısıyla onun tamlayanı olan yananlamlar ancak gerçek(lik) alanında değer taşır. Böylelikle gerçek(lik)e inanıldığında düzanlamın gerekliliği ortaya çıkar.115

John Fisk’in tanımına göre düzanlam;

Anlamlandırmanın birinci düzeyi, Saussure'un üzerinde çalıştığı düzeydir. Bu düzey, göstergenin göstereni ve gösterileni arasındaki ilişkiyi ve göstergenin dışsal gerçeklikteki göndergesiyle İlişkisini betimler. Barthes bu düzeyi düzanlam olarak adlandırır. Düzanlam, gerçek dünyadaki nesnenin, zihninde oluşturduğu yansımadır. Bu yansımanın sınırını ise kültür belirlemektedir. Göstergenin belirli bir düzanlamları vardır ve düzanlamla gösteren arasında bir ilişki olmalıdır.

3.2.1.2.6. Metonimi/Metafor:

Erol Mutlu “İletişim Sözlüğü” adlı kitabında metoniminin tanımını şöyle yapmaktadır; “kastedilen şeyin, özgün olanın, bir özelliği olan başka bir şeyle temsil edildiği bir söz mecazı; bir şeyin parçasını ya da bir öğesini bütünü temsil edecek şekilde kullanma.”

Nitelikleri bir gerçeklik düzleminden bir başkasına aktarmak suretiyle iş gören bir söz ya da görüntü aracıdır. Eğretileme bilinmeyeni, bilinene aktarmak suretiyle iletilmektedir. Örneğin “uyandığında bir aslan olur” ya da “o tam bir buldozerdir” deyişlerindeki aslan ve buldozer birer metafordur (eğretilemedir).116

Bir sonraki bölümde göstergebilimin sunduğu imkanlar dahilinde bilinçaltı reklamlar, kullanıldığı bağlam ve ortamlara göre açıklanarak çözümlemeye geçilecektir.

115Roland Barthes, Roland Barthes, çev. Sema Rifat, 1.b., İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1998, s.83 116 Erol Mutlu, İletişim Sözlüğü, Ankara: Bilim ve Sanat, 2003, s. 82

3.3. BİLİNÇALTI MESAJLARIN KULLANILDIĞI ORTAMLAR VE