• Sonuç bulunamadı

C. HALUK NURBAKİ’NİN ESERLERİ

5. Kalp- Gönül

Allah Teâlâ kalbi kulluğun mekanı olarak belirlemiştir. İnsanın sahip olduğu sevgi-nefret, korku-ümit, sevinç-keder, huzur gibi duygular kalpte biraraya gelmiştir.370 Kalp kelimesi sözlükte “çevirme, döndürme, değiştirme” anlamlarına gelmektedir.371 Tasavvuf ıstılahında ise ilahi hitabın mahalli olarak kabul edilen kalp, irfanın kaynağı, keşf ve ilham mahalli manalarında kullanılmaktadır. Tasavvufun ana konusu ise kalp temizliğidir.372

İmam Gazali kalbin iki manaya geldiğini belirtir. İlkinde onun cismani yapısından bahseder ve vücutta bulunduğu yer itibariyle tanımlar. İkincisinde ise Rabbani ve ruhani bir latife olarak ele alır. İnsanın anlayan, bilen ve arif olan özelliğinin bu kalpte yer aldığını söyler. İlahi hitaba mazhar olan, ceza çekecek olan, kınanan ve arzulanan kalp budur.373

Kur’an-ı Kerim’de kalp kelimesi 100’den fazla ayette yer almış374 ve farklı şekillerde kullanılmıştır. Kalbin idrak merkezi oluşu ayette şu şekilde bildirilmiştir:

“Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen, birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.”375 Başka bir ayet-i kerime de ise “Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü

370 Mecdî el-Hilâlî, Önce İman, terc. İshak Doğan, Beka Yay., İstanbul 2014, s. 39.

371 İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, c. 1, ss. 685-689.

372 Komisyon, Dini Kavramlar Sözlüğü, s. 358.

373 Gazâlî, İhyâ-u Ulûmid-dîn, c.3, s. 11; Karabulut, Tasavvuf ve Edepleri, s. 237.

374 Abdülbaki, El-Mucemu’l-Müfehres, ss. 549-550.

375 A’râf, 7/179.

gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri) kör olur.”376 buyrularak kalbin düşünme merkezi oluşundan ve asıl körlüğün kalpte yaşandığından bahsedilir.

Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın kalpleri mühürlendiğinden bahsedilmektedir.

“Onları uyarsan da uyarmasan da birdir, iman etmezler, Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinin önünde de bir perde vardır.”377 Bu ayetle ilgili İbn Arabi’nin yorumu ise şu şekildedir: “Allah onların kalplerini mühürlemiştir, ki, kalplerinde O’ndan başkası için yer olmasın. Onları sağır kılmıştır, ki bütün kelamlardan ancak O’nun sözünü işitsinler. Gözlerini perdelemiştir ki, onlarla kendisine işaret eden şeylerden başkasını müşahede etmesinler. Allah veli kulunun kalbini mühürlediği zaman oraya kendisinden başka bir varlık giremez. O, “Yere göğe sığmadım, kulumun kalbine sığdım.” buyurmuştur.378

Peygamber Efendimiz (sav.) kalpten bahsettiği bir hadislerinde kalbin dört çeşidinin olduğunu söyler. Birinci kalp tertemiz olan, içinde parlayan bir nur bulunan kalptir. Bu, müminin kalbidir. İkincisi simsiyah olup ters döndürülmüş kalptir. Bu, kafirin kalbidir. Üçüncüsü kılıfına konup ağzı bağlanmış kalptir. Bu, münafığın kalbidir. Dördüncüsü ise yüzü çevrilip terkedilmiş kalptir. Onun içinde iman da vardır, nifak da vardır. Kalpteki iman, temiz suyun büyütüp beslediği yeşillik gibidir. Bu ikisinden, (iman ve nifaktan) hangisi galip ise, kalp ona göre şekil alır, hareket eder.”379

Nurbaki gönlü, ruhun insana yansıdığı mekandan bir çeşit intikal noktası olarak tanımlar. Bu yüzden gönüllere gelen duyguların doğuş sebebi, ruhtan kaynaklanan emr-i ilahidir. Bizim gizli sandığımız duygular ilahi bilgisayar sisteminde apaçık seyredilir.

Nurbaki gönlü aynı zamanda esma-i ilahi karşısında duran bir aynaya benzetir. Eğer ayna temizse ilahi esmaları aynen yansıtır ve Allah kendi cemalini bu aynada seyreder.

376 Hac, 22/46.

377 Bakara, 2/6-7.

378 Ali Bolat, “Muhyiddin İbnü’l Arabî’de Melamet Tasavvuru”, Tasavvuf, İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi (İbnü’l Arabî Özel Sayısı-2), 2009, sayı 23, s. 467.

379 Ahmed b. Hanbel, Müsned, Çağrı Yay., İstanbul 1982, 3/17.

Aksi halde gönül nefsin bütün kötülüklerini barındırıyorsa lunaparklarda komiklik olsun diye konulan aynalar gibi ilahi esmaları ters görüntüler şeklinde yansıtır. Biz de önümüze çıkan hadiseleri abes olarak görüp, bitmeyen vesveseler ve evhamların, sıkıntıların altında eziliriz. İnsanın gönlünde doğan her duygu ve haslet hangi gaflet ve enaniyet odağından zuhur etmişse Allah Teâlâ ilahi ekranda bunu tüm ayrıntı ve analiziyle görür. Nurbaki’nin bu görüşleri Gazâlî’nin görüşüyle örtüşmektedir. Zira Gazâlî de kalbi her şeyin hakikatinin yansıdığı bir aynaya benzetmektedir.380 İnsanı diğer varlıklardan ayıran en temel özelliği gönlüdür. Zira iman da ilahi esmaların gönle tecelli etmesi neticesinde ilk ortaya çıkan harika bir duygudur. Gönül ilahi esmaların önünde duran bir mercek gibidir. Güneş ışığı nasıl ki kainatta bulunan her şeye yansır ve onun özelliğine göre yansırsa ilahi esmalar da tüm kainata yansıyan büyük bir sırra sahiptir. Güneşin ışığı hiçbir eşyada yoktur. Ancak her cismi onun ışığı ile görürüz.

Güneşin önüne bir mercek konulursa güneş ışınlarının hepsini toplayıp yansıtır.

Böylelikle güneş daha yakından görülmüş olur. Gönülde esma-i ilahi karşısında tıpkı güneşin önündeki mercek gibidir. İnsanın gönül ekranında bulunan tek iradesi onun imanı seçmesidir. Mercek doğru bir şekilde konumlandırılırsa ilahi esmaların sonsuz tecellileri yansır. İmanda meydana gelen kusurlar ve zafiyetler merceğin ayarını bozar.

Mevlana da gönlü ilâhi esmâ ve sıfatların yansıdığı bir aynaya benzetmektedir. Gönül aynası dünya hırsı gibi manevi kirlerden arınırsa onda hem Yaratan hem de yaratılanlar seyredilebilir.381 Aynı zamanda gönül sırr-ı Muhammedi’yi taşır. İman, hamd ve arınma sadece alemlerin Efendisinden yansır. Bu yüzden Allah Teâlâ gönüllerde habibinin sevgisini, aşkını, hazzını arar. Fahr-i Kainatın yer almadığı gönüller karanlıklar altında kalmış, yıkık dökük, viran olmuş harabelere benzer.382

380 Gazâlî, İhyâ-u Ulûmid-dîn, c.3, s. 31.

381 Kerim Kara, “Mevlânâ’nın Mesnevî’sinde Kalp-Gönül”, Tasavvuf, Ankara 2005, yıl. 6, sayı. 14, ss.

483-523.

382 Nurbaki, Kur’an’ın Harika Mesajları, ss. 226-228.

Nurbaki başka bir eserinde gönlü; enfüsümüzde yer alan bir radyo alıcısına benzetir. Gönlün her türlü ışığı görme ve her türlü sesi duyma kabiliyeti vardır. Gönül öyle bir özelliğe sahiptir ki bununla Fahr-i Kainat Efendimiz’in kokusu duyulur, görülür ve işitilir. Çünkü gönül ezel aleminde Fahr-i Kainata aşık olarak yaratılmıştır. Bu yüzden fiziki kanunlar gönül plağının karşısında aciz kalırlar.383 Gönül zorunlu olarak sevgi ve cazibeyi alır, ilahi güzelliklerinden sonsuzluğuna açılır.384 Nurbaki “Gönül nedir?” sorusuna; “sırr-ı Muhammedi’yi arayan, onun nurunu bulup özünü bulan harika bir güzelliktir.” cevabını verir. İnsan; küçük alem, gönül ise büyük alemdir. Gönle bakınca Ashab-ı Güzin ve Ehl-i beyt görülür.385 Nurbaki gönlü, Fahr-i Kainat Efendimiz’in nuruna mekan olarak tarif eder.386 Zira kutsî hadiste “Ben ne göğüme ne de yerime sığabildim; ancak mü’min kulumun kalbine sığdım.”387 buyrulmuştur.

Mutasavvıflara göre Allah insanın gönlüne nazar etmektedir. Bu yüzden gönül nazargâh-ı ilâhi olarak görülmektedir. Allah’ın nazar ettiği gönül manevi kirlerden arınmış temiz bir gönüldür. Mevlana günahta ısrar edip kalbini kirleten kimselerin

“Bizde de gönül var.” sözlerinin doğru olmadığını ifade eder.388

Nurbaki kalbin mana yönünü ifade eden gönlün, diğer varlıklarda bulunmadığı için insanın en üstün özelliklerinden biri olduğunu ifade eder. Kişinin sahip olduğu merhamet duygusunun, önsezilerin ve sevginin gönülden kaynaklandığını belirtir.389

Gönlü tüm evrenlere açılan bir pencereye benzeten Nurbaki, geçmişin ve geleceğin şu an yaşanıyormuşçasına bu pencereden seyredilebileceğini ifade eder.390

Nurbaki Mekke’yi gönle benzetir ve gönül nasıl tüm evrenlere açılan bir pencere ise Kabe’nin de başka bir evren boyutu olan cennete açılma merkezi olduğunu söyler.

383 Nurbaki, Sonsuz Nur, s. 255.

384 Nurbaki, Tek Nur, s. 120.

385 Nurbaki, Gönüllerde Sema, s. 10.

386 Nurbaki, Sonsuz Nur, s. 249.

387 Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, c.3, s. 469, (hadis no: 2256).

388 Kara, Mevlânâ’nın Mesnevî’sinde Kalp-Gönül, Tasavvuf, Ankara 2005, yıl. 6, sayı. 14, ss. 483-523.

389 Nurbaki, İnsan Bilinmezi, s. 159.

390 Nurbaki, İnsan Bilinmezi, s. 160.

Gönül yıkmanın Kabe’yi yıkmak gibi büyük bir günah olduğunu belirtir.391 Hz.

Mevlânâ da gazelinde bu durumu şöyle ifade etmektedir:

“Gönüldeki Kabe’yi tavaf et sen gönülden Gönül mânâ kabesi onu çamur sanma sen Kabe’yi sen binlerce kez yaya tavaf etsen Bil ki kabul olunmaz tek gönül incitirsen”392

Nurbaki insanın içine düştüğü hüzün ve acı dolu zor günlerde içinde bulunan

“ben” yani gönlün varlığını yakînen mutlaka sezdiğini söyler. İnsan o vakit kalbinin bir gözü ve kulağı olduğunu anlar. Kalbinde sevgi ve merhamet taşıyanlar ancak gönül gözüyle görebilir. Kin, nefret ve hasetle dolu olan kalpte gönül gözü kararır. Gönül sırrına ulaşan insan zaman ve mekan ötesindeki nağmeleri dinler ve güzellikleri temaşa eder. Duygu ve sezgilerin merkezi kalptir. İnsanın kainatın sonsuz sırlarına açılan manevi sırrının odak noktası da kalptir. Böylelikle gönül, enfüste yer alan insan hakikatinin merkezi durumundadır. Allah’ı mutlak surette sadece kalp idrak eder.

Allah’ı bilmek kalpteki sezgiyle olur. Kalbin sınırsız buutlarında insana gerçekleri gösteren bütün evreni seyrettiren bir ekran olduğunu söyleyen Nurbaki bu ekrana

“teklik” sırrının yansıdığını söyler.393 Aynı zamanda kalp bütün bedenden sorumludur.

Diğer organlar ancak kalpten aldıkları emir nisbetinde hareket ederler. Bu yüzden kalp irade ve karar merkezi olarak kabul edilir.394 Peygamber Efendimiz (sav.): “Vücutta öyle bir et parçası vardır ki o, iyi (doğru ve düzgün) olursa bütün vücut iyi olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. Bilin ki! O kalptir.”395 buyurarak kalbin vücuttaki önemini vurgulamıştır.

Nurbaki’nin mürşidiyle de tanışmasına vesile olan kalbin üzerindeki Allah lafzını görmesi ve bunu insanlara duyurması onun İslam adına yapmış olduğu güzel

391 Nurbaki, Fahr-i Kâinat Efendimiz, s. 110.

392 Mevlânâ, Seçme Gazeller Okyanusun Kendi Sesi, çev. İsa Nurazer, Şule Yay., İstanbul 2006, s. 191.

393 Nurbaki, İmanla Gelen İlim 2, ss. 179-180.

394 el-Hilâlî, Önce İman, s. 40.

395 Buhârî, İman, 39.

çalışmalardan bir tanesidir. Nurbaki bir gün Sobotta Atlasını396 incelerken gördüğü resim karşısında hayrete düşüyor. Resimdeki kalbin tam merkezinde, adeta kalbinde lafza-i celalin yazılı olduğunu görüyor. Yanılma ihtimaline karşı elindeki resimle odasında bulunan Allah lafzını karşılaştırdığında arasında hiçbir fark göremiyor. Meslek hayatında yapmış olduğu otopsilerde de eline aldığı her kalpte aynı imzaya şahit oluyor.

İmzanın atıldığı noktanın insanın en önemli merkezi olan kalp olmasına da dikkatleri çekiyor. Bu muhteşem manzaraya ilk şahit olduğu anda Rabbinden af diliyor ve bu imzası olmasa dahi Rabbinin Allah olduğundan şüphe duymayacağını ifade ediyor.397

Nurbaki insanın kalbinde, biyolojik olarak sol auricula398’da Allah yazdığını daha önceki çalışmalarında delilleriyle birlikte ispatladığını belirttikten sonra insanın gönül kalbinde de Muhammed isminin yazılı olduğunu ifade etmektedir.399

Nurbaki insan bedeninin sağlıklı olmasının gönül sağlığına bağlı olduğunu, gönül sağlığının ise infak ve Ehl-i beyt sevgisine bağlı olduğunu söylemektedir.400 Kalbin her atışında bir derviş edasıyla Rabbinin adını sürekli zikrederek kainata ilan ettiğini ifade etmektedir.401

Nurbaki bu dünyada yaşayabilmek için her insanın akciğere muhtaç olduğu gibi cennette yaşayabilmek için de manevi bir ciğere ihtiyaç duyduğunu belirtir. “Cennet ciğeri” şeklinde isimlendirdiği bu manevi ciğerin gönül sırrına bağlı olduğunu, gönül sırrı diri olarak cennete giderse orada yaşayabileceğini ifade eder.402

396 Sobotta, Alman anatomist Johannes Sobotta tarafından yazılmış bir insan anatomisi atlasıdır. 2 ciltten oluşmaktadır. Baş, boyun, üst ekstremite ve gövde, iç organlar ve alt ekstremite konularını ihtiva etmektedir. https://tr.wikipedia.org/wiki/Sobotta. Erişim Tarihi: 15.01.2020.

397 Nurbaki, İmanla Gelen İlim 2, ss. 31-32.

398 Atrium’lar damarlardan (venler) gelen kanın ventricül’lere geçmesini sağlayan kalbin boşluklarıdır.

Kalbin tabanında bulunan atriumlar; atrium dextrum ve sinistrum olmak üzere iki tanedirler. Atriumlar venlerle aldıkları kirli kanı ventricüllere nakletmeye yararlar. Bu nedenle fazla bir dirençle karşılaşmadık-larından dolayı duvarı ventritricül'lerin duvarından incedir. Atriumların öne doğru uzantılarına auricula denir. Auricula’nın sağ atrium’dakine auricula dextra, sol atriumdakine auricula sinistra denir. https://www.biyologlar.com/kalbin-icindeki-bosluklarin-yapisi Erişim Tarihi: 19.10.2019.

399 Nurbaki, Yüce İslam Büyükleri, s. 90.

400 Nurbaki, Yüce İslam Büyükleri, s. 141.

401 Nurbaki, İmanla Gelen İlim 2, s. 34.

402 Nurbaki, Nur Dolu Geceler, s. 167.

Özetleyecek olursak; Nurbaki de pek çok mutasavvıf gibi gönül kavramını sembollerle izah etmeye çalışmıştır. Gönül ilahi esma ve sıfatların yansıdığı bir ayna gibidir. Yansımanın net olması için gönlün nefsin kötülüklerinden arınması gerekir.

Fahr-i Kainat Efendimiz de ancak gönül vasıtasıyla görülebilir. İçinde Fahr-i Kainat Efendimiz’in sevgisinin bulunmadığı gönül ise harabeye benzemektedir.