• Sonuç bulunamadı

KULLANILAN YAS MİKTARI İLÇE Akarsu Mansap

D.1.3. Göller, Göletler ve Rezervuarlar

İlimizde yüksek kesimlerde küçük buzul gölleri bulunur. Karagöl kütlesinin kuzeybatı, kuzey ve kuzeydoğu yamaçları 10 kadar buzalağı (sirk) tarafından oluşmuştur.

Karagöl Doruğunun kuzeybatısında bulunan Elmalı Buzalağı, üç kademeli tipik bir merdiven buzalağıdır. Bunlardan tabanı 2650 metre yükseklikte ve en aşağıda olanında Elmalı göl adlı bir buzalağı gölü yerleşmiştir. Derinliği 10 metre çapı 100 metre kadar olan bu gölün güney, doğu ve kuzeydoğusunu 400 metre yüksekliğinde dik duvarlar çevirir.

Gölün kuzeybatıya açık kesimi irili ufaklı bloklardan oluşmuş buzultaş (morun) setiyle kaplıdır.

Karagöl kütlesi, üç yandan ortalama 500–600 m. yükseklikte dik duvarlarla çevrili ve kuzeyi açık olan bir at nalı şeklindedir. Çapı yaklaşık olarak 4 km. olan bu at nalının güney ve güneydoğu duvarları birer koltuk iskemlesini andıran tipik buz yalaklarıyla kemirilmiştir. Bunlardan Kuru göl I (2640 metre) , Kuru göl II. (2660 metre) , aygır gölü ( 2760 metre) kuru buzalağı gölüdür. Camili Gölü (2750 metre) ve Bağırsak Gölü (2710 metre) ise buzalağı gölleridir. Camili Gölünün çapı 150 metreyi aşmaktadır. Kuru Göl buz yalaklarını güneyden kuşatan dik yamaçların üst kesiminde küçük bir buzul vardır.

2810 metre yükseklikte başlayan buzulun uzunluğu 100 – 150 metre kadardır. Karagöl kütlesinin kuzeydoğu yamaçlarında ise Sağrak (2750 metre) ve Avlak (2670 metre) adlı iki buz yalağı vardır. Sağrak buz yalağının tabanında küçük bir göl vardır.

Tablo D.8. Giresun İli Sulama Alanları

Sulama Durumu Alan (ha) Oran (%) DSİ Sulamaları

İşletmede olan küçüksu (gölet, yerüstü) işleri projeleri 478 100

Çakmak Göleti 100

İl genel sulamalar toplamı 9 933

Kaynak: DSİ. 22. Bölge Müdürlüğü 226. Şube Md. Verileri, Giresun, 2006.

D.1.4. Denizler

Karadeniz’in Ekolojisi:

Denizel Ortamın, ekolojik faktörler açısından ortalama karşılaştırıldığında, nispeten daha yeknesak ve kararlı olduğu görülür. Bununla birlikte ekolojik faktörler, özellikle littoral bölgede önemli derecede değişimler gösterir. Bu nedenle de ekolojik faktörler karasal yaşamda olduğu gibi, denizel yaşamda da önemli etkilere sahiptir. Canlıların gelişimini ve dağılışını etkileyen bu etkenler abiyotik (ışık, sıcaklık, tuzluluk v.b.) ve biyolojik (besin ve beslenme, organizmalar arasındaki ilişkiler v.b.) olarak iki grupta ele alınır.

Türkiye denizleri, biyotik ve abiyotik faktörler bakımından birbiriyle benzeşmeyen farklı yapılar gösterir. Kapalı deniz özelliği taşıyan Türkiye denizleri birbiriyle olan ilişkilerine rağmen denizel ortamlardaki ekolojik farklılık nedeni ile

Sonuç olarak nihai üretim açısından bir karşılaştırma yapıldığında, bu farklılık yıllık ticari av verilerine de yansımaktadır. Türkiye denizlerinde kullanılabilir maksimum av gücü ile avlanan balık miktarlarına ait veriler, hem miktar, hem de ticari türler bazında Karadeniz’i diğer denizlerimiz arasında fark ettirmektedir. (Tablo D.9.) Avlanabilen balık türünde diğer denizlerimizde çok daha az tür olduğu halde, avlanan balık miktarı olarak bu denizlerimizin 4 mislidir. Bu durum, denizel ortamın sahip olduğu farklı ekosistemlerden kaynaklanmaktadır.

Tablo D.9 Türkiye Denizlerinde Denizel Ortamın Son Besin Zinciri Oluşturan ve Avcılığı Yapılan Ekonomik Türlere Ait Av Verileri.

Denizler Üretim (ton) Üretim (%) Avlanan Tür Ad.(yıl)

Karadeniz 231.138 64 43

Ege Denizi 55.801 15 63

Akdeniz 41.914 11 62

Marmara Denizi 36.630 10 51

Karadeniz’in Genel Konumu:

Karadeniz Avrupa ve Asya kıtalarının birbirine yaklaştığı bölgede 40°- 55° ve 46°-32° kuzey enlemleriyle, 27°-27°ve 41°-42° doğu boylamları arasında yer alır.

Dünyanın en büyük kapalı iç denizidir. Diğer denizlere olan bağlantısını, İstanbul Boğazı gibi dar bir koridor vasıtasıyla sağlar (güneyde olan bağlantısı) Kuzeydoğu ise, Kerch Boğazı yoluyla Azak Denizi ile birleşir.

Karadeniz’in yüzey alanı 423.000 km²’dir. .Maksimum ve ortalama derinlikleri sırasıyla, 2200 ve 1240 metredir. Kuzey-Batı Karadeniz hariç sığ bölgeler dardır. Kıta sahanlığı Türkiye ve Kafkasya sahillerinde çok dar olduğu halde, Bulgaristan, Romanya ve Kerch Boğazı civarında genişlemiş durumdadır. Bu bölgelerdeki derinlik genellikle 100 metreyi geçmez. Derinliği 200 metreyi geçmeyen bölgeler toplam alanın %27’sini oluşturur ve daha çok kuzey-batı Karadeniz’de bulunur. Karadeniz’in hacmi 537.000 km³’tür. Doğu-batı yönünde en uç noktalar arasındaki 1149 km. ve kuzey-güney yönündeki maksimum genişlik 611 km dir.

Karadeniz’in Abiyotik Özellikleri Su Dengesi:

Karadeniz, İstanbul ve Çanakkale Boğazları vasıtasıyla Akdeniz’e Kerch Boğazı yoluyla da Azak Denizine bağlantılıdır. Atlantik Okyanusu’na olan uzaklığı 3000 km.dir.

Su dengesinin esas unsurların, nehirler yağmurlar ve boğazlar vasıtası ile buharlaşma ve yine boğazlar vasıtasıyla çıkan suyun toplamı oluşur.

Nehirler yoluyla yıllık tatlı su girişi 400 km³. tür. Bunun en önemli kısmını Tuna Nehri oluşturmaktadır. Tuna’dan boşalan suyun hacmi 203 km³ civarındadır. Ayrıca Dinyester ve Bug Nehirlerinden 54,7 km³. lük bir su boşalımı olur. Anadolu kıyılarından Karadeniz’e en fazla su boşalımı, Sakarya, Kızılırmak ve Yeşilırmak’tan olup, her biri yaklaşık olarak yıllık 6 km³. lük hacme sahiptir. Nehirler bu suya geniş bir alan drene ederek Karadeniz’e taşırlar. Nehirler üzerinde çok sayıda baraj yapılmış olması, barajlardan gelecek suyun miktarını sızma olayından dolayı pek etkilemez.

Ancak Karadeniz’e gelecek nütriyen miktarının azalmasına büyük ölçüde etki eder.

Nitekim daha önceleri nehir ağızlarında yapılan yoğun avcılığın günümüzde büyük miktarda azalmış olması bunun çarpıcı bir göstergesidir.

Karadeniz havzası bol yağış alan bir havzadır. Yağış miktarı batıdan doğuya doğru artış gösterir ve 2500 mm’ye kadar ulaşır. Buna rağmen Karadeniz’in yarı kurak bir iklim kuşağında bulunması sonucu buharlaşma miktarı (332–392 km³/yıl) yağış miktarından (225–300 km³/yıl) daha fazladır. Ancak,buharlaşmanın sebep olduğu kayıplar, net tatlı su girdisinde daha azdır. Kuzeye doğru rutubetli bölgedeki hareketlerden kaynaklanan akım ve tatlı su iç akımına sonuç olarak yüzey deniz sularının seyrelmesine sebep olur.

Karadeniz Havzasındaki Yıllık Yağış Durumu

Yoğunluğun sebep olduğu su akımlarından meydana gelen giriş çıkış ise şöyledir.

Düşük tuzluluktaki Azak Denizi suları (% 10) üstten Karadeniz’e daha tuzlu Karadeniz suları (%17–18) ise alt akıntı olarak Kerch Boğazı yoluyla Azak Denizi’ne girer. Diğer taraftan, yüksek tuzluluğa sahip Akdeniz suları (Marmara suları yüzeyde % 22,150m’de % 38) dip akıntısı olarak İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e girer (200 km³/yıl). Karadeniz suları da yüzey akıntısı olarak Marmara’ya girer. (348 km³/yıl) Marmara’dan gelen tuzlu sular, Karadeniz’in 200 metrenin üst tabakası içinde tuzluluk tabakalaşmasına sebep olarak, verimli bir flora ve fauna gelişimi olur. Karadeniz su bütçesini aşağıda tablo D.10’da özetlemek mümkündür.

Tablo D.10. Karadeniz Su Bütçesi (km³/yıl)

Kazanç Bilânçosu Km³ % Kayıp Bilânçosu Km³ %

Q: Akarsular 336 53.16 B: Buharlaşma 340 53.80 P: Yağış 120 18.99 K1: Azak’tan Giden 32 5.06

K: Azak’tan Gelen 53 8.39 B1: Boğaz’dan Çıkan 260 41.16 B. Boğaz’dan Giren 123 19.46 TOPLAM 632 100.00

TOPLAM 632 100.00 Q+P+K+B = B+K1+B1 Kaynak: Trabzon İl Çevre Durum Raporu Verileri.1999

Akıntılar:

Karadeniz ‘de yüzey akıntıları nehirlerden Kerch Boğazı’ndan daha sonra koriolis kuvvetiyle sağa doğru saptırılır. Azak Denizi’nden gelen su ile genelleştirilir. Akıntıların yön ve hızı rüzgar ve sahillerin etkisi altındadır. (Şekil D.1.)

Şekil D.1 Karadeniz’deki Akıntıların Şematik Haritası

İlkbaharda nehir akıntılarının maksimumu olduğu dönemde rüzgarlar, akıntıların yönünü değiştirmeye yeterli değildir. Buna rağmen sonbaharda daha fazla değişiklikler gözlenir. Böylece ekim ve kasım aylarında, güney ve güneydoğu rüzgârları Boğaz’ın önünden Bulgaristan sahillerine doğru eserek, Karadeniz’in batı kıyıları boyunca kuzey-güney akıntısının yönünü sık sık değiştirir. Bu olay aynı zamanda palamut balığının görünmesi için bir işaret kabul edilir.

Şekil D.2’ de gösterilen ve kendine özgü hareket eden şamandıralar tarafından elde edilen verilerden sık sık tekrarlanan akıntıların orijinaline benzer bu harita hazırlanmıştır.

Ana akıntılar; Rumeli (kuzey-güney akıntısı), Anadolu, Kafkasya ve Kırım akıntısı olmak üzere dört silikon dönüşten oluşan akıntılardır.

Yüzey akıntılarının hızlı dönüş sonunda 35–50 cm/sn. daha fazla olmasına rağmen, merkezde 10 cm/sn. veya daha azdır.1600 metre derinlikteki akıntı örnekleri 0–100 metre derinlikler arasında kalan daha üstteki su tabakalarıyla benzerdir. Dibe yakın bölgelerde sahil bölgeleri hariç akıntıların yönü dip topografyası ve sahil çizgisi şekliyle yakından ilgilidir. Akıntı yönlerinin 350 metrenin altındaki eş derinlik eğrilerinde değiştiği faraziyesi henüz doğrulanmamıştır.

Şekil D.2 Karadeniz’de Siklonik Dönüşten Oluşan Dört Ana Akıntı

Akıntı hızları değişik derinlikler için bazı bilim adamları tarafından Tablo D.11.te verildiği gibi rapor edilmiştir.

Tablo D.11. Karadeniz’de Derinliklere Göre Akıntı Hızları Derinlik (m) Akıntı Hızı (cm/sn)

50–100 20–0 500 3.2 750 2.8 1000 2.6 1600 3.8

Kaynak: Trabzon İl Çevre Durum Raporu Verileri.1999

70–100 metre derinliklerinde haloklin tabakası, yüzey ve derin su kütleleri arasındaki sınırı oluşturmaktadır. Akıntı hızları yüzey değerlerini yaklaşık 20 metreye kadar koruyabilir. Bu derinlikten sonra akıntı hızı derinlik artışı ile ters orantılı olarak 200 metreye kadar gittikçe azalır. Durgun olan bölgenin Karadeniz’in

Çok zayıf olan dip akıntılarının genellikle yüzey akıntılarının ters yönünde oluştuğu sanılmaktadır.

Yüzey sularındaki muhtemel aylık sıcaklık eğilimleri, genellikle asimetriktir.

Çünkü sonbaharda suyun soğuması normalin altındadır. İlkbaharda (yazın ilk aylarında) sular maksimum sıcaklığa varmadan önce, hava sıcaklığının altında bulunur. Buna karşılık yaz mevsiminin ikinci yarısında, sonbahar ve kış mevsiminde su sıcaklığı hava sıcaklığından daha yüksektir. Su sıcaklığındaki değişiklikler, sahillerde ve sığ sularda en yüksek seviyededir. En yüksek sıcaklığı ağustos ayında ölçülmüştür.

Tuzluluk:

Karadeniz’in yüzey suyu tuzluluğu; yağış, nehirlerden boşalan su miktarları mevsimler ve coğrafik ortam koşullarına göre değişim göstermekle birlikte, bu değişimler 200 metrenin altındaki tabakalarda görülmez. Ortalama yüzey suyu tuzluluğu, kış mevsiminde %0,180–0,185 oranındadır. Karadeniz’in özellikle batı ve güneydoğu bölümlerinde kış tuzluluğu (yüzeyde) yaza göre % 0,10–0,15 ten fazladır. Karadeniz’in özellikle nehir boşalımının daha fazla olduğu kuzey-kuzeydoğu kıta sağanlığında tuzluluk

%0,14–0,16 olduğu dönemde, ortalama yüzey suyu tuzluluğu (yaz için) en düşük değere sahiptir.

Karadeniz’in en batı kesimi, diğer kesimlere göre karakteristik olarak daha düşük yüzey tuzluluğuna sahiptir. Karadeniz’in kuzeybatı kesiminde tuzluluk daha düşük olup

%0,13–0,15 oranındadır. İstanbul Boğazı ve Anadolu kıyılarında tuzluluk %017,25–17,50 civarındadır. Bu değerler Anadolu’nun kuzey kıyılar boyunca, Karadeniz’e birçok nehrin su boşaltmasıyla uyumlu bir değişim arz eder. Karadeniz’in merkez kısmında tuzluluk

%0,185’e kadar çıkar. Havzanın doğu bölümünün merkezinde ise tuzluluk daha düşüktür.

Tuzluluk ve sıcaklıktaki yıllık değişimler genelde 150 metreye kadar olan üst tabakada görülür. Yüzey ve dip suları arasındaki tuzluluk farkı %0,4–0,5’e kadar çıkar.

Karadeniz’in önemli karakteristik özelliklerinden birisi de 100–200 metrelik derinlikler arasında sürekli bir haloklinik (geniş tuzluluk değişimi) göstermesidir ki, Karadeniz bu özelliğe sahip dünyanın en büyük su kütlesidir. 100–200 metre derinlikteki üst tabaka ile daha derindeki su kütleleri arasındaki yoğunluk farkının çok büyük olmasından dolayı, her iki tabaka arasında dar bir derinlik meydana gelmektedir.

Karadeniz’de farklı tabakalar keskin bir katmanlaşma ve durağanlaşma (stagnasyon) özelliğine sahiptir. Tabakalar arasında sıcaklık, tuzluluk, gaz ve nütrient konsantrasoyu ve canlı dağılımı bakımından büyük farklılıklar görülür. Bu nedenle bilim adamlarınca Karadeniz en tipik anormal su özelliğine sahip bir deniz olarak adlandırılmıştır.

Oksijen:

Çözünmüş oksijen biyolojik faaliyetlerin devam ettiği yer olan oksijenli tabakada bulunur. Denizin merkezi yerinde 250 metre derinliğe kadar olan kısımlarda oksijene rastlanır. Karadeniz havzasında derinlik arttıkça oksijen azalmakta, buna karşılık hidrojen sülfür (HB2BS) gazı miktarı artarak, litrede 7 cm³’e kadar çıkmaktadır. OB2B kalitesi hızla düşer ve bunun altında tamamen kaybolur.

Sıcaklık:

Karadeniz’de sıcaklık dağılımının genel özelliği derinliğe bağlı olarak hızlı düşmesidir. Ortalama sıcaklık; verimli olan ve yüzey tabakasında 15,4 °C ’den 50–75 metre arasında bulunan termoklin tabakasının ortasında 7,0°C’ye düşer. Siklonik dönüşümlerdeki sıcaklık değişimleri, yatay adveksiyon ve iç dalgaların etkisinin az olduğu 50 metrede daha az önemlidir. 50 metre ve 200 metre derinlikler arasındaki tuzluluğun değişimi daha derin sulardaki sıcaklık birikmesini önler. Bu nedenle Karadeniz diğer derin denizlere göre, sahillerdeki iklimlerden daha az etkilenir. Ortadaki soğuk tabaka (termoklin) sıcaklık değişimi, genellikle 64°C ve 70 °C arasındadır. Karadeniz’in doğudaki orta bölümlerinde, yaz sezonunun sonunda sıcaklık 7.5°C –8.0 C° arasında, 500 metre de 8.6°C -8.0 C° ve 2000 metrenin altında ise 9.0°C -9.1 C°’dir. Sıcaklığın 750-1500metreler arasındaki derinliklerde homojen olmasının nedeni derin suların yüksek orandaki dinamik etkisinin bir sonucu olarak açıklanabilir. ( Tablo D.12.)

Karadeniz’deki mevcut akıntıların fiziksel özellikleri dikey sirkülasyon üzerinde önemli rol oynamaktadır. Kıyıya yaklaştıkça akıntı hızları artmakta ve buna bağlı olarak kıyılarda, açık denize göre daha derinlere ulaşan sirkülasyonlar oluşmaktadır. İç akıntılardan başka Akdeniz kökenli olup boğazdan alt akıntı olarak Karadeniz’e geçen sular da mevcuttur. Bu alt akıntıların debileri oldukça düşük olduğundan, Karadeniz’in dip sularına oksijen sağlama hızı, ölü organik materyal tarafından oksijenin tükenme hızını dengelemeye yetmektedir. Bu ise haloklin tabaka altında kalan su kütlesinin tamamen oksijensiz kalması sonucunu doğurmaktadır.

Tablo D.12. Karadeniz’deki Sıcaklığın Düşey Dağılımı (°C) Derinlik

Kaynak: Trabzon İl Çevre Durum Raporu Verileri.1999