• Sonuç bulunamadı

Karadeniz’in Hidrokimyasal Özellikleri:

BUĞDAY 3.510 DEKAR ARPA 3.657 DEKAR

PATATES 655 DEKAR

Kredi Faaliyetleri:

338 aileye süt sığırcılığı,349 aileye koyunculuk,28 aileye arıcılık,1 aileye de kültür Alabalıkçılığı olmak üzere % 15 faizli toplam 2.436.032.400.000 .YTL. kredi kullandırılmıştır.

Tablo H.24. Çiftçi Kayıt Sistemi ve Doğrudan Gelir Desteği Projesi ( Mazot Desteği ) Yılı Çiftçi Sayısı Desteğe Tabi Alan

Toplamı (Da) Destek Miktarı (TL) 2003 54915 1.283.452,774 20.535.244.384.000 2004 59.357 1.324.319,071 4.673.124.518.400 2005 55.668 1,225.930 21.189.105.136.000

Tablo H.25. Bitki Koruma Faaliyetleri

Ürün Adı İhracına İzin Verilen

Patates(Dekar) 13 Aşılı Fide (adet) 6908 Hindi palazı (Adet) 550 Kivi Bahçesi Tesisi(dekar) 2225 İzabella Üzüm (Kg) 500 Cimin Üzümü (Fidan) 375 Brokoli(Dekar) 23 Dolmalık Biber(ASdet) 2816 Çarliston biber fidesi (Adet) 2716 Aşılı Domates(Adet) 2442 Anaarı dağıtımı (Adet) 10

Sera (Adet) 20

Patlıcan Fidesi (Adet) 3500 Silajlık Mısır Ekilişi (Dekar) 135 Ahududu Bahçesi Tesisi ( Dekar) 1,5 Bodur Kiraz bahçesi Tesisi ( Dekar) 6,5

H.3 Organik Tarım

Bu konuda herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır.

H.4 Tarımsal İşletmeler

Giresun ilinde işletmeler küçük ve çok parçalı yapıdadır. Giresun Tarım İl Müdürlüğü tarafından 1997 yılında yapılan Köy Envanteri Anket Çalışmasına göre İşletme büyüklüklerinin İl genelindeki dağılımı Şekil H.2’de gösterilmiştir. Şekil incelendiğinde İldeki arazi varlığının % 62’si 50’nin altında büyüklüğe sahip işletmelerdir.

Arazi dağılımının alt bölgeler bazında inceleyecek olursak; Şekil H.3‘de görüldüğü üzere küçük işletmelerin daha çok I.Alt Bölgede olduğu görülmektedir.Bunun sebebi arazi yapısının makineli tarıma elverişli olmamamsı ve miras yoluyla parçalanma sayılabilir. II. Alt Bölge gerek yapısı gerekse yetiştirilen ürün deseni bakımından tarıma daha elverişlidir.

Şekil H.4 incelendiğinde 1997 yılı Köy Envanteri Anket çalışmasına göre Giresun İlindeki toplam 52.662 adet işletmeden, 52.029 adet işletmede bitkisel üretim, 439 adet işletmede hayvansal üretim, 25.710 adet işletmede bitkisel ve hayvansal üretim birlikte, 215 işletmede su ürünleri üretimi ve avcılığı yapılmaktadır.

Giresun İli I.Alt bölgede yem bitkileri üretimi çok azdır. Mera alanları çok yetersizdir. Bu nedenle hayvancılık 1 – 2 başla sınırlı kalmıştır. Daha büyük kapasiteye sahip işletmeler kaba yem problemi nedeni ile karlı olamamaktadır. Yem bitkilerinin daha fazla üretildiği II.Alt Bölgede ise hayvancılık daha karlı olarak yapılabilmektedir.

Şekil H.2. Giresun İlinde Tarım İşletmelerinin Büyüklüklerine Göre Dağılımı

H.4.1. Kamu İşletmeleri

Bu konuda herhangi bir bilgi edinilememiştir.

H.4.2. Özel İşletmeler

Bu konuda herhangi bir bilgi edinilememiştir.

Şekil H.3. Giresun İli Büyüklüklerine Göre Arazi Varlığı Dağılımı

Şekil H.4. Giresun İlinde Tarım İşletmelerinin Faaliyet Alanlarına Göre Dağılımı

H.5. Tarımsal Faaliyetler

H.5.1 Pestisit Kullanımı Pestisitler doğrudan bitki üzerine, toprağa ve tohumluğa uygulanırlar. Her nereye uygulanırsa uygulasınlar sonuçta bir bölümü toprakta kalır. Eğer uygulanan pestisit kalıcı ise çevre yönünden çok büyük sakıncalara yol açar. Pestisitler toprağa

;

- Çözünerek ve drenaj sularına karışarak sürüklenme yoluyla,

- Mikroorganizmaların biokimyasal etkileri sonucunda, hidroliz ve oksidasyonla bozulup, çözünebilir bileşikler oluşturarak, karbon gazı ve amonyak çıkartıp basit bir mineral yapıya dönüşmek suretiyle dağılırlar.

Toprakta kil ve organik maddede absorbe edilerek tutunabilen ve aşağı doğru süzülen su ile hareket edebilen pestisitler, buharlaşabilir, toprak organizmaları veya bitkiler tarafından tutunabilir, erozyon ve yağmur suyu ile yüzeyde hareket edebilir, kimyasal, mikrobiyal veya güneş ışığıyla bozunmaya uğrayabilirler.

Ülkemizde Bitki Koruma ilaçlarının zehirlilik bakımından sınıflandırılması

“6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunun” esaslarına göre yapılır.

Bitki koruma ilaçlarında ülkemizde uygulanmakta olan toksik tasnif, kapsam bakımından Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO)’nın tavsiye ettiği sınıflandırma esaslarına uymaktadır.

Tablo H.27. Pestisitlerin Akut Toksisite Yönünden Sınıflandırılmaları ( Sıçanlarda ld 50 mg /kg ) AĞIZDAN DERİDEN SINIF Katı Sıvı Katı Sıvı ÇOK ZEHİRLİ <5 <20 <10 <40 ZEHİRLİ 5 -50 20 – 200 10 – 100 40 – 400 ORTA DERECE ZEHİRLİ 50 – 500 200 – 1000 100 – 1000 400 – 4000 AZ ZEHİRLİ >500 >1000 >1000 >4000

Tablo H.27. esas alınarak halen ülkemizde kullanılan bazı etkili maddeler ait toksikolojik değerler ve zehirlilik sınıfları Tablo H.28’de belirtirmektedir.

Tablo H.28. Bazı Etkili Maddelere Ait Toksikolojik Değerler ve Zehirlilik Sınıfları SIÇANLARDA LD 50 ( MG/KG )

ETLİKİ MADDE

AĞIZDAN DERİDEN ZEHİRLİLİK SINIFI

Aldicarb 0.9 3 Çok Zehirli

Mevinphos 6 4 Çok Zehirli

M.Parathion 14 67 Çok Zehirli

Aminocarb 50 275 Zehirli

Dichlorvos 56 75 -210 Zehirli

Diazinon 300 2150 Orta Derece Zehirli Carbaryl 850 4000 Orta Derece Zehirli Diemethoate 500 >800 Orta Derece Zehirli

Malathion 2800 4100 Az Zehirli

Deltamethrin > 2000 >2000 Az Zehirli

Pestisitlerin organizmaya girişi ağız, deri veya solunum yoluyla olmaktadır.İlimizde pestisitlerden kaynaklanan kirlilik düzeyi tam tespit edilememiştir. Son yıllarda pestisitler sıcak kanlılara, balıklara, kuşlara, arılara olan toksisitelerine ve çevrede kalıcılıklarına göre sınıflandırılmış ve Entegre Mücadele için uygun ilaçlar, denetimli olarak kullanılması gerekenler ve uygun olmayanlar olmak üzere kategorilere ayrılmıştır. (Tablo H.29.)

Tablo H.29. Bazı İlaçları Toksisitesi ve Kalıcıları

A. Zararlı Yönetimi İçin En Uygun Olanlar Toplam 3 –7 Arası İnsektisit Sıcak Kanlılar Balıklar Kuşlar Arılar Ortam Çevre Toplam

Carbaryl 2 1 1 4 2.0 2 6.0

İnsektisit Sıcak Kanlılar Balıklar Kuşlar Arılar Ortam Çevre Toplam Cypermethrin 2 5 1 5 3.7 2 7.7

Phosphamidion 4 1 5 3 3.0 2 9.0 C. Sadece Kısıtlı Kullanı Uygun Olanlar Toplam 7-10 Arası İnsektisit Sıcak Kanlılar Balıklar Kuşlar Arılar Ortam Çevre Toplam

Aldicarb 5 3 5 5 4.3 3 12.3

İnsektisit Sıcak Kanlılar Balıklar Kuşlar Arılar Ortam Çevre Toplam

Endrin 5 5 5 2 4.0 5 14.0

Pestisit kullanımının sorunları son derece önemli düzeye ulaşmıştır. Bunlar ; - Üretici kullanacağı pestisiti tanımamakta , konunun uzmanı olmayan kişilerin tavsiyelerine göre ilaç kullanmaktadır. İlaçların “ Ekonomik Zarar Eşikleri

“ göz önüne alınmadan rasgele, bazen çok erken bazen de çok geç uygulama yapılmaktadır. Hatta bazen de hiç gerek yok iken ilaç atılmaktadır.

- Zehirlilik dereceleri çok yüksek olan ilaçlar dahil olmak üzere hiçbir kontrole tabi tutulmadan elden ele dolaşmaktadır. Bu nedenle birçok kişi ölmekte veya hastalanmaktadır.

- İlaç bayilerinin eğitimi ve ilaçların reçete ile satılması sağlanmadığı için bir çok yanlış uygulama sonucu pestisitlerin etkisiyle kültür bitkileri zarar görmektedir.

Ayrıca danışmanlık bürolarının da bir kurallar çerçevesinde çalışması sağlanmalı, buralarda elemanlar eğitilerek ilaç kullanımı azaltılmalıdır. Entegre mücadele yöntemleri uygulanmalıdır.

- Kullanımı gelişmiş ülkelerde yasak olan bazı ilaçların, özellikle az gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılmasıdır.

- Bitki koruma ilaçlarının uygulamalarında değişik nedenlerle uygun alet seçimi de çok önemlidir. İlaçların hedefe ulaşması yeterince sağlanamadığında, uygulamalardan da yeterli etki edilemeyecektir. Böylece ilaçların tekrarlanması, serpintilerin çevreyi kirletmesi ve ekonomik olarak kayıplar gibi sorunları da ortaya koymaktadır. Ayrıca uygulamalar esnasında kullanılan pülverizatörlerin pestisitin çeşidine özelleşmiş olması gerekirken, insektisitin uygulandığı püskürtme memeleriyle herbisit uygulanmaktadır.

Sonuçta gerek aşırı pestisit kullanımı gerekse alet ekipman kullanımı doğal varlıklar üzerinde şu yan etkiler doğurmaktadır;

- Toprak altı ve üstü gibi alanlarda her türlü çevre kirliliği, - Doğal hayatın olumsuz etkilenmesi,

- Zararlılar ile doğal düşmanlar arasındaki doğal dengenin bozulması, - Zararlı etmenlerde pestisitlere karşı direnç oluşumu,

- Tür çeşitliliği azalmakta,

- Daha önce problem olmayan yeni bazı zararlılar ortaya çıkmakta, bu durumda sekonder zararlılara karşı ilave ilaçlamalar yapma zorunluluğu ortaya çıkmakta,

- Son ilaçlama ile hasat tarihi arasındaki zaman kısalığına da bağlı olarak tarım ürünlerinde pestisit kalıntıları ; Kirlenmiş toprakta yetişen ürünler pestisit kalıntılarını kökleri ile alacaklarından, insan ve hayvanlar için gıda ve yem maddesi olarak kullanılacak ürünler az da olsa kalıntı içerir. Pestisitler toprakta süzülerek yer altı sularına veya

buharlaşma ile atmosfere karışabilirler. Toprakta kalıcılıkları fazla olan herbisitler bir sonraki kültür bitkisini olumsuz yönde etkileyebilir. Toprak verimliliğini arttırmada etkili olan solucanlar pestisit kalıntısından zarar görürler.Toprak mikroorganizmalarının kısmen veya tamamen yok olmasına neden olabilirler.

Pestisitleri gerektiğinde ve güvenli olarak kullanabilmek için ;

- Problem ortaya konulmalı , ( Zararlı yada hastalık teşhisi doğru mu ?, ekonomik zarar eşiğine ulaştı mı ? ve Kimyasal Mücadele mutlaka gerekli mi ?

- Doğru ve uygun ilaç seçilmeli,

- İlacı kullanmadan önce üzerindeki etiketi çok dikkatli okunmalı, etikette belirtilen hususlara titizlikle uyulmalı,

- Uygun koruyucu elbise, eldiven ve mutlaka maske takılmalı, - İlaçlama aletinin kalibrasyonu yapılmalı,

- İlaçlama koşullarına titizlikle uyulmalı,

- İlaçlama sırasında güvenlik kurallarına uyulmalı,

- İlaçlama sonrasında vücut, elbise ve alet temizliği ihmal edilmemeli,

- Depoda kalan ilaçlı suyu ve boş ilaç kaplarını kurallarına göre imha edilmelidir.

İlimizde pestisidlerden kaynaklanan kirlilik düzeyi tam tespit edilememiştir.

Tablo H.30. 2003-2005 Yılları Arasında İl Sınırları İçinde Kullanılmakta Olan Zirai Mücadele İlaçlarının Yıllık Tüketim Miktarları (Ton)

Yıl Zirai Mücadele İlacının Grup Adı Kullanılan Miktarı

İnsekdisitler

578.286,7dekar., 7.540 ağaç , .1190 ton ürün 113.830,4 dekar

4.985.5 dekar, 4.458 ağaç, 830 ton 8.925 dekar

4 dekar Nematosit, 179 ton Fugimant 250 ağaç

984 ağaç 2005

TOPLAM 385,271

Kaynak : İl Tarım Müdürlüğü,2005

Konu ile ilgili 2006 verilerine ulaşılamamıştır H.5.2 Gübre Kullanımı

Dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılamak amacıyla tarım alanlarında birim alandan daha fazla verim elde etmek için, daha fazla gübre kullanılması gerekmektedir. Tarımın bütün kollarında kaliteli tohumluk, mekanizasyon, bitki ıslahı bir etkili koruma tedbirlerinin yanında sulama ve yağışa bağlı olarak bilgili ve gübreleme yapmak gerekmektedir. Gübre uygulaması ile artırılan bitkisel ürünler, hayvancılık ve tarıma dayalı endüstrinin de temelini oluşturmaktadır.

Kimyasal gübreler az gelişmiş toplumlarda, çok fazla verim alabilmek düşüncesi ile rastgele zamanlarda ölçü tanımaz miktarlarda ve bilimsel olmayan yol ve metotlarla arazi yüzeyine serpmek suretiyle kullanılmaktadır. Bu şekilde bilinçsizce kullanılan gübrelerin %50’si bitkilere yararlı olabilmekte geri kalan kısmı ise toprak sisteminden yıkanma, yüzey akışları ve buharlaşma ile uzaklaşmaktadır.

Bu şekilde topraktan uzaklaşan gübreler toprak, hava ve su ortamlarında çeşitli olumsuz etkilere neden olabilmektedir.

Kimyasal gübrelerin toprak üzerindeki etkileri hemen fark edilememektedir.

Zira toprak, komponentleri ve biyolojik sistemi ile kuvvetli bir tamponlama gücüne sahiptir. Kirleticilerin toprakta meydana getirmiş oldukları zararlar üretim potansiyelinde düşüklük, kalite bozukluğu gibi etkilerle bitkisel ürünlerde ortaya çıkarken, bünyesinde toksik maddeleri biriktiren besin ve yemlerle beslenen insan ve hayvanlarda bazı yan etkilere neden olmaktadır.

Bilimsel esaslara uygun olmayan aşırı gübreleme toprakta kirlenme ve sonuçta toprak strüktürünün bozulması, toprak reaksiyonunun değişmesi, toprakta mevcut elementler dengesinin bozulması, toprakta bulunan makro ve mikro faunanın zarar görmesi ve katı maddelerinde ağır metaller gibi kirlilik unsurları taşıyan gübrelerin sürekli kullanımı, topraktan yıkanması zor olan zehir yüklerinin birikmesi gibi olumsuz etkilere neden olmaktadır.

Bilimsel esaslara uygun olamayan ve gereğinden fazla gübre kullanılması, toprak strüktürünün bozulmasına sebep olmaktadır. Yani toprağın dispers olmasıdır. Özellikle tek değerli gübreler toprağı, dispers etmektedirler. Mesela NaNOB3B, NHB4BNOB3B,KCL,KB2BSOB4B, NHB4BCl gibi gübreler toprak strüktürünü bozmakta, böylece geniş çaplı toprak kirliliği meydana gelmektedir. Strüktürü bozulan topraklardan kaliteli ve verimli mahsul almak imkansızlaşmaktadır.

Bitkilerin gerçek ihtiyaçlarından daha fazla verilen gübreler toprak reaksiyonunu etkileyerek pH’da ani yükselme ve düşmelere sebep olmaktadır. Bu durum bitkilerin fide devrelerinde zarar olmakta, verim ve kalitede düşmelere neden olmaktadır. Asit oluşturucu azotlu gübrelerin (Amonyumlu gübreler gibi) sürekli olarak kullanılması toprak pH’nin düşmesine neden olmaktadır. Bundan dolayı oluşan asitliği nötralize etmek için yeterli düzeyde kireçleme yapılması durumunda tarla bitkilerinin verimleri azalır. Bazik gübrelerin kullanılması ile toprak pH’ında biraz artışa neden olmaktadır. Aşırı miktarda verilen azotlu nötr, hafif asit ve asit reaksiyonlu toprakların asiditesini artırarak AL ve Mn gibi elementleri fazla erir hale getirmektedir. Fazla erir hale getirilen bu elementler bitkilere toksik tesir yapmaktadır. Buna paralel olarak pH değeri yüksek olan topraklara verilen kireç ve kireçli gübreler pH’ı daha da yükselmekte ve daha hassas olan bitkilerde verim düşüklüğü ve kalitenin bozulmasına sebep olmaktadır. Bunun yanında toprak birikim yaparak toprak kirliliği boyutlarını genişletmektedir.

Toprak asitliliğinin düşük veya yüksek olması bitkilerin fosfor ve mikro elementlerden yararlanmaları da etkilemektedir. pH 6,5-7 olduğu zaman bitkilerin fosfordan en yüksek düzeyde yaralandığı bildirilmektedir.

Topraklara aşırı azotlu gübreler verilmesi Rhizobium sp. gibi simbiyotik azot fikse eden mikro organizmaların aktivitelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durumda havanın serbest azotundan faydalanma yolu tıkanmaktadır. Ayrıca nitrifikasyon bakterilerini faaliyetlerini sınırlandırmaktadır. Böylece masrafsız olan ikinci azot kaynağı da zarar görmektedir. Bunun yanında fazla miktarda verilen fosforlu gübrelerdeki kimyasal fosfot formları toprakta genel bir biyolojik bozulma meydana getirmektedir.

Tarımda kullanılan kimyasal gübrelerle önemli miktarlarda toksik elementler topraklara bırakılmaktadır. Bu elementler özellikle fosfatlı gübrelerden kaynaklanan Cd, Zn, Cr, Pb, N ve U’dur. Geleneksel gübreleme ile bu tür ağır metaller topraktaki aynı ağır metallerin konsantrasyonları ile beraber, istenmeyen ağır metal artışlarına neden olabilmektedir.

Gübreleme topraktan ve yapraktan uygulama şeklinde yapılmaktadır.

Topraktan uygulamada katı formdaki gübrelerin toprağa doğrudan uygulanması veya suda çözünmüş gübrelerin bitki kök bölgesine sulama suyu şeklinde uygulanması (fertigasyon) olmak üzere ikiye ayrılabilir. Yaprak gübreleme kökten beslenmenin yetersiz kaldığı bazı arızi durumlarda (toprağın havasız kalması, aşırı kireç olması, besin maddeleri iletiminde sorun çıkması gibi) kullanılan yöntemdir.

Tablo H.31. 2003-2005 Yılları Arasında İl Sınırları İçinde Kullanılmakta Olan Ticari Gübre Cinslerinin Yıllık Tüketim Miktarı (Ton)

Yıl Ticari Gübre Cinsinin Adı Kullanılan Miktarı

(Ton) Kullanıldığı

DAP 472,65

Konu ile ilgili 2006 verilerine ulaşılamamıştır.

H.5.4 Toprak Kullanımı

Konu ile ilgili 2006 verilerine ulaşılamamıştır.

KAYNAKLAR:

-Doğu Karadeniz Havzası Toprakları, Topraksu Genel Müdürlüğü Yayınları, No:310, Ankara, 1981.

-Giresun İli Arazi Varlığı, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü İl Raporu, No:28, Ankara, 1987.

-Giresun Köy Envanter Çalışması, Tarım İl Müdürlüğü, Giresun, 1997.

-Cumhuriyetimizin 75.Yılında Giresun, İl Özel İdare Müdürlüğü Yayınları, Giresun, 1998.

-Giresun İlinin Ekonomik Gelişmesi, İktisadi Araştırma Vakfı Yayını, İstanbul, 2001.

-Giresun Tarım Master Planı., Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı, Giresun Tarım İl Müdürlüğü, Giresun, 2002.

-İl Tarım Müdürlüğü Verileri, 2006

I.MADENCİLİK

Ülke ekonomilerinin önemli sektörlerinden biri olan madencilik, ulusların sosyo ekonomik kalkınmaları için gerekli olan enerji ve sanayinin temel hammaddelerini sağlayan tüm faaliyetleri kapsamaktadır.

Madenler, ülkelerin doğal kaynaklarından biri olup, giderek artan talepleri karşılamak yüzünden de işletilmeleri kaçınılmazdır. Ancak kullanılmakta olan maden çıkarma metodlarına bakılmaksızın, her türlü maden işletmeleri yoğun olarak arazi bozulmalarına ve doğal çevrenin tahribine sebep olmaktadır.

Madencilik işletmeleriyle doğal kaynaklar olan madenler ve mineraller insan refahı için bir taraftan ekonomiye kazandırılırken, diğer taraftan ekolojik çevreye verilen büyük tahribat ve zararları çoğu zaman gözardı edilmektedir. Faaliyetlerin yapıldığı alanlarda ve özellikle açık işletme yöntemi ile çalışılan sahalarda, çalışmalar bittikten sonra topografya, jeolojik yapı, röliyef, su rejimi, iklim ve peyzaj tamamen değişmekte ve bitki örtüsü de harap olmaktadır.

İlimiz de sanayi, metalik ve enerji madenlerinden çok taş ve kum-çakıl ocakları ağırlıkla yer almaktadır.

I.1. Maden Kanununa Tabi Olan Madenler ve Taş Ocakları Nizamnamesine Tabi Olan Doğal Malzemeler

I.1.1. Sanayi Madenleri:

İlimizde bulunan Sanayi Madenlerinin bilgileri tabloda (Tablo I.1.) belirtilmektedir.

Tablo I.1. Giresun İli Sanayi Madenleri

Sanayi Türü Yatak Adı Cinsi Rezerv (ton) Açıklama Seramik Sanayi

Hammaddeleri

GiresunBulancak -Tirebolu

Kaolin- İlit-Bentonit-

Töseki 156.000.000 İşletme yok İnşaat Sanayi

Hammaddeleri

Harşit-Bulancak -Çamoluk-

Dereli Granit mermer Milyonlarca ton Özel 2 şirket işletmekte Kimya Sanayi

Hammedleri Dereli- Topraktepe Barit 1.000.000 PETMA İşletme bitti Kaynak : MTA Trabzon Bölge Müdürlüğü verileri, 2005

2006 Yılı verilerine ulaşılamamıştır.

I.1.2. Metalik Madenler:

İlimizde bulunan Metalik Madenlerle ilgili bilgiler tabloda (Tablo I.2) gösterilmiştir.

Tablo I.2. Giresun İli Metalik Madenler

GİRESUN İLİ METALİK MADEN YATAKLARI VE ZUHURLARI