• Sonuç bulunamadı

Freud için rüyalar, bilinçdıĢına açılan en önemli kapılardan biridir. Ona göre bilinçdıĢı ise sadece insanın biyolojik hayatındaki yaĢantıların depolandığı bir alandır. Freud‟un sisteminde insan id, ego ve süper egodan oluĢan bir varlıktır. Ġd, insanın ilkel isteklerini; süper ego da toplumsal kuralların beslediği insan vicdanını ifade eder. Ego ise insandaki ilkel istekler ile bunları frenleyen vicdan arasındaki çekiĢmenin oluĢturduğu kaosun bir çocuğudur. 89

Bu açıdan Freud, rüyalar aracılığıyla, bilinçli hallerden kaynaklanan ve bastırılma yoluyla da bilinçdıĢına gönderilen yaĢantıların sebep olduğu nevrozları, analize tabi tutar. O, rüyaları yorumlarken önceden beri kullanılan simgesel rüya yorumculuğunun, rüyaları açıklamada yeterli olmadığı kanaatini taĢır. Bunun yerine rüyalardaki sembollerin anlamını çözmede serbest çağrıĢım yöntemini kullanmaya baĢlar. Bu yöntem içerisinde rüyanın içerikleri, rüya görenin kiĢiliği ve içinde bulunduğu koĢullar yer alır.

Freud‟un yaklaĢımında rüyalar, malzemesini daima yaĢanılan hayattan alır. Lakin her zaman rüyalarda görülen imgelerin kaynağı hatırlanmayabilir. Onun bu konudaki gözlemlerinden birisi Ģu Ģekildedir. Hastalarından birisi uzun bir rüya esnasında bir kafede kontuszowka ısmarladığını görür. Lakin rüyasında gördüğü kontuszowkanın ne olduğunu hiç bilmediğini ifade eder. Freud ise onun bir Polonya likörü olduğunu, bu adı hastanın üretmiĢ olamayacağını çünkü kendisinin bu adı duvar ilanlarından uzun süredir bildiğini söyler.90

Yine Freud‟un yaklaĢımında, rüyaların görünen yönünün yansıra bir de gizli anlamı vardır. Bu gizli anlam, çocuksu ve akıldıĢı isteklerin, uykunun devamlılığına zarar vermemesi için rüya sansürcüsü tarafından yön değiĢtirme, yoğunlaĢtırma ve sembolleĢtirme metotları ile gizlenerek rüyada sunulmasını ifade eder. Bundan dolayı rüyaların yorumlanması, bu çift yönün arasındaki iliĢkiyi kurmaktan geçer. Ona göre bunun bir yönü, yakın yaĢanılmıĢ olan hayatta; diğeri ise çocukluğun

89

Freud, Mutluluk Dediğimiz Şey, ss. 21, 30, 80

90

Ġmamoğlu, Abdulvahit, “Bazı Psikanalistlere Göre Rüyanın Ġnsan Hayatındaki Rolü”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 12, Sayı: 22, 2010, ss. 24-25

yaĢandığı hayattadır. Dolayısıyla rüyalar oluĢurken, rüya bilinci, gün boyu yaĢanan ve önemsiz gibi duran yaĢantılardan birisini seçer. Seçilen bu Ģeyin altındaki sebep ise çocuklukta yaĢanan ve bastırılarak bilinçdıĢına itilen bir duyguyla ilintilidir. Bu Ģekilde rüyanın görünen yönünün, bugünde; görünmeyen ve gizli yönünün ise çocuklukta olduğu ortaya çıkar. Bu açıdan rüyalardaki amaç, çocuklukta akıldıĢı olarak kabul edilen ve bastırılma yoluyla da bilinçdıĢına gönderilen isteklerin, farklı semboller eĢliğinde tatmin edilmesi olmaktadır. Rüyalardaki bu gizli yönün, çocukluktaki akıldıĢı olduğu için bastırılarak bilinçdıĢına atılan isteklere dayanması ise Oedipus Komplesi‟nden kaynaklanmaktadır.91

2. Dar Varlık GörüĢünü MeĢrulaĢtırma

Freud‟un Oedipus Komplesi üzerinden kurguladığı bu yaklaĢım, insanın bilinçdıĢında yer alan sadece alt bilinçdıĢına yönelik olsaydı, kabul edilebilir bir yönü olabilirdi. Lakin o, bu yaklaĢımıyla insanın üst bilinçdıĢına yönelik bütün yönlerini de alt bilinçdıĢına indirgemeyi ve bunu da cinselliğe bağlamayı tercih etmiĢtir. Ayrıca onun bu yaklaĢımı dar varlık görüĢü içerisinde bulunan materyalizm, pozitivizm, darwinizm, ateizm, determinizm, rasyonalizm ve deizm gibi maddeci yöneliĢlerin oluĢturduğu Allah, ahiret ve ruh gibi metafizik alana yönelik konuların ihmal ve inkâr edilme zeminini, psikolojik düzeyden destekleme ve meĢrulaĢtırma anlamına gelmektedir. Bu durum çok geçmeden, kendisinin öğrencileri olan Jung ve Silberer tarafından yetersiz bulunarak eleĢtirilmeye baĢlanır. Özellikle de bu kuramını istihraç ettiği Kral Oedipus miti, Fromm tarafından incelenmeye alındığında, mit ile ona dayandırılan komplemks arasında aslında uygun bir bağ olmadığı ortaya çıkar. Ayrıca Abraham Maslow, Freud‟un bu yaklaĢımını, psikolojinin hastalıklı tarafı olarak ilan eder ve sağlıklı yönüne dair yeni bir sayfa açmaya çalıĢır.92

Freud‟un bu kuramı, rüyaların gizli yönü üzerinden, erkek cinselliğini, insan mahiyetindeki dengeyi sarsacak Ģekilde ön plana çıkartmakta; erkeklik organı olmadığı için kadını da doğuĢtan eksik kabul edilen bir pozisyona getirmektedir.

91

Merter, Dokuz Yüz, s. 313; Freud, Mutluluk Dediğimiz Şey, ss. 8, 17, 53, 72, 75, 133; Fromm, Rüyalar, ss. 84-87

92

CoĢkun, Ġbrahim, Günümüz Akaid ve Kelam Problemleri, Baskı 1, Kitap Dünyası Yayınları, Ġstanbul, 2017, ss. 54-56; Merter, Dokuz Yüz, ss. 36-39 Fromm, Rüyalar, ss. 102-103

Bunun bütün hayatı kuĢatan psikososyal karĢılığı ise egonun, vicdanı temsil eden süper egonun baskısından kurtarılması ve ilkel istekleri temsil eden id arzularının engelsiz bir Ģekilde yerine getirilmesini ifade etmektedir. 93

Bu yaklaĢımın yansımalarından birini ise Freud‟un değerlendirmeye aldığı Andersen masallarından birisi olan Kralın Yeni Elbiseleri isimli masalda bulmak mümkündür. Bu masalda, ülkenin kralı için yeni bir elbise yapan iki kafadardan söz edilir. Lakin bu yeni elbise gerçekte mevcut değildir. Bu görünmeyen elbiseyi ise sadece iyi ve krala sadık insanlar görebilecektir. Dolayısıyla kral, bu elbiseyi giyer ve halkın karĢısına çıkar. Halk da bu durumun bir sadakat denemesi olduğunu düĢünerek sanki kral çıplak değilmiĢ gibi davranmaya çalıĢır. Freud bu masaldaki, kralın çıplaklığını ve halkın buna duyduğu özentiyi, çocuklukta yaĢanamadığı için bilinçdıĢına atılan cinsel teĢhirciliğe bağlar. Ona göre buradaki cinsel teĢhirciliğe duyulan özenti ve istek, Oedipus Kompleksi ve insanın cennetten atılmadan önceki doğal yaĢantısına dönme özleminden kaynaklanmaktadır.

Fromm ise Freud‟un bu tavrını, Rüyalar Masallar Mitler isimli eserinde Ģu Ģekilde analize tabi tutar. Freud‟a göre masallar da rüyalar gibi bastırılmıĢ cinsel arzuların bir neticesidir. O, bu görüĢte olduğu için Andersen masalını ve buna bağlı olarak da çıplaklık rüyasını tek yönlü olarak yorumlar. Fromm‟a göre, kralın giydiği sanılan yeni elbiseleri, teĢhirci arzuların değiĢtirilmiĢ biçimdeki bir yansıması değildir. Buradaki amaç, otoriteler hakkında bir eleĢtiri ortaya koymaktır. Çünkü bu otoriteler sanıldığı kadar güçlü, dürüst ve ulaĢılmaz değildirler. Masal, otoriteleri gerçekte olduğundan daha çok büyütülmesini ve onların yaptıklarının gerçeğin dıĢında olarak anlaĢılmasını eleĢtirmektedir. Bu masalda henüz otoriteden korkmayı ve ona saygı göstermeyi öğrenmemiĢ olan bir çocuk, iĢin tüm sihrini bozarak kralın aslında çıplak olduğunu söyler. Yani görünmez kıyafet diye bir Ģey gerçekte yoktur. Diğer insanlar ise gözleriyle göremediklerini hayallerinde görmeye çalıĢarak gerçeğin dıĢına çıkmıĢlardır. Dolayısıyla bu masalda anlatılan teĢhircilik değil, otoritelerin akıldıĢı istekleri ve bu isteklere yönelik sorgusuz kabuller olmaktadır.94