• Sonuç bulunamadı

Frankfurt Okulu’nun kuruluşunda, ilerlemesinde etkili olan akım Marksizm akımıdır. Okulun benimsediği yaklaşım özellikle de kuruluş döneminde Marksizm olmuştur. Enstitünün açılış konuşmasında Enstitü’ nün ilk müdürü Grünberg çok açık bir ifade ile bilimsel bir yöntem olarak, yol gösterici olarak, Marksizm benimsediklerini dile getirmiştir. Yine ilk müdür Grünberg, okulun Marksizm’in prensiplerini hedef alacağını belirtmiştir. Marksist teori okulun ideoloji irdelemesi bakımından da öneme sahiptir.210

Frankfurt Okulu Teorisi, Mark’sın ekonomi, politik eleştirisiyle ilişkili bir şekilde ‘geleneksel teori’nin ve onun sonucunda oluşan kavramların daha üst eleştirileri üzerinde çalışmayı planlamıştır. Bunun için de tercih edilen en uygun yöntem Marksist yöntemi olarak görmüştür. Frankfurt Okulu Marksist’in yöntemin kullanırken ana unsurlara dokunmamış, kendilerine göre genişletmişlerdir. Frankfurt Okulu 1930’lu yıllarda Marksizm’e bağlılığını daha açık bir şekilde ifade etmiş, kendisini Marksist olarak tanıtmıştır.211

Grünberg enstitünün başındayken okulu Marksist olarak tanıtırken, kendisinden sonra müdürlüğe gelen Horkheimer, bu tanımlamadan vazgeçmiştir.

Başlangıçta Marksist düşünceyi tekrardan gündeme getirip canlandırmayı amaçlarlarken, ilerleyen yıllarda, özellikle de ABD’ ye gittikten sonra ve sonraki dönemlerde, Marksizm düşüncesinden git gide ayrılmıştır. Horkheimer 1930’lu

209 Durdu, Zafer, Frankfurt Okulu ve Türk Sosyolojisinde Eleştiri, Yüksek Lisans Tezi, Muğla, 2002, s. 57.

210 Jay, M, Diyalektik İmgelem, Çev.: Ü. Oskay, Ara Yay., 1. Baskı, İstanbul, 1989, s. 31.

211Slater, P., Frankfurt Okulu, Çev.: A.Özden, Kabalcı Yay., 1. Baskı, İstanbul, 1998, s. 92.

64

yıllarda yaptığı konuşmasında Marksizm’i artık bir bilim olarak değil sadece eleştiri olarak tekrardan tanımlamıştır. Horkheimer’in buradaki amacı Marksizm’den vazgeçmek değildir. Buradaki amacı disiplinler arası geçişlerin olanaklı olduğu sosyal bilimler teorisini geliştirmenin mümkün olduğunu göstermektir.212 Korsch ve Lukacs, Marksizm’in özellikle Ortodoks Marksizm’ine eleştiri yapmışlardır.

Ekonomik anlamda belirlemeciliğin bir tek başına bütün alanları içerisine alınması alt yapının üst yapıyı belirlemesi ve de üst yapısal alanların yeteri kadar önem verilmemesinin Marksizm’i determinist, bir teori haline getirdiğini dile getirmişlerdir. Marksizm’in Ortodoks kanadının aşırı derecede bilimselci ve objektivist yaklaşımlarına Frankfurt Okulu üyeleri yine Korsch ve Lukacs’tan yola çıkarak karşı gelmişlerdir.213

Frankfurt Okulu düşünürleri Horkheimer başa geçtikten sonra kendilerini Marks’ın Hegel’ci olduğu erken dönem çalışmalarındaki düşüncelerinin etkisi altında olduklarını söylemişlerdir. Üyeler kendilerini Habermas’ın da dediği gibi ‘Genç Hegel’cilerin çağdaşları’ olarak görüyorlardı. Bu doğrultuda Lukacs ve Korsch’nin Ortodoks Marksist tarafını eleştirmeleri bu düşünceyi destekler nitelikte olmuştur.214

Frankfurt Okulu’nun ilk dönem çalışmaları Marks’ın diyalektik materyalizmi üzerine yapılmıştır. Bu çalışmalarda eleştirel bir bakış açısı ile yaklaşılmıştır. İçinde bulunulan dönemin etkisiyle altyapı ve üstyapı ayrımı Marks’ın ortaya çıkarttığı kesin çizgilerin dışında düşünülmüş ve bu alanların gün geçtikçe daha da iç içe girmiş olduğu iddia edilmiştir. Bu durumun görünen yansıması bütünleşen siyaset ve ekonomide olmuştur. Frankfurt Okulu’nun üyeleri tarafından geliştirilen araştırma programlarında üyeler, toplumu bütün yönleriyle analiz etmeyi hedeflemişlerdir.

Toplumu oluşturan bireylerin içerisinde yaşamlarını sürdürdükleri düzeni değiştirip dönüştürebilmeleri için sosyal çalışmalara önem vermişlerdir.215

212Swingewood, Alan, Kitle Kültürü Efsanesi, Çev.: A. Kansu, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara, 1996, s. 334.

213 Kızılçelik, Sezgin, Frankfurt Okulu, Anı Yay., Ankara, 2000, s. 243.

214Kızılçelik, Sezgin, Frankfurt Okulu, Anı Yay., Ankara, 2000, ss. 238-239.

215 Savaş Cazala, Menent, Eleştirel Kuramda Özgürleşme ve Aydınlanma Düşüncesi, Galatasaray Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü, s. 4.

65

1940’lı yıllara gelindiğinde okulun artık çok net bir şekilde Marksizm’den uzaklaştığı görülmeye başlamıştır. Horkheimer ve Adorno terim bilimi olarak Marksist bir dil kullandılarsa da Aydınlanma düşüncesine, insana ve doğaya Marksizm’den farklı bir bakış açısıyla bakmışlardır. Frankfurt Okulu üyeleri Marks’ı eleştirdikleri Aydınlanma dönemi düşünürleri arasına koymaktadırlar. Bunun sebebi ise Marks’ın doğayı bir araç haline getirip insanoğlunun kullanımına sunmasıdır.

Frankfurt Okulu doğanın araçsallaştırılmasına karşı çıkmışlardır. Bunun nedeni, insanların çalışarak kendisini gerçekleştirebileceği ve kendisini yabancılaşmadan koruyabileceği görüşünü savunuyor olmalarıdır.216

Frankfurt Okulu’nun tarihsel anlamdaki anlayışlarına bakıldığında Marksizm’in bakış açısından farklı bir bakış açısı geliştirmişlerdir. Marks’ın tarih anlayışına bakıldığında materyalist bir gelenek anlayışı içerisine girdiği görülmektedir. Marks ve Engels ‘Alman İdeolojisi’ isimli çalışmalarında, tarihin başlama noktasını şöyle açıklarlar:217

“İnsanlar ‘tarihi yapabilmek’ için yaşamak durumunda olmalıdırlar yaşamak için her şeyden önce, içmek, yemek, barınmak, giyinmek ve bazı başka şeyler gerekir.

Demek ki ilk tarihsel olgu, bu gereksinimlerin sağlanmasını elverişli kılan araçların, üretimi, maddi yaşamın kendisinin üretimidir ve binlerce yıl önce olduğu gibi, bu gün de insanları yaşamda tutmak için günbegün, saat be saat yerine getirilmesi gereken tarihsel bir olgu, bütün tarihin temel bir koşuludur.”218

Marks’ın düşüncesine göre, insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için, maddi gereksinimlerini sağlayabilmek için sürekli bir mücadele halindedirler.

İnsanoğlunun bu mücadelesi yaşamı boyunca ve tarih boyunca devam eden bir süreçtir. Bundan dolayı Marks’ın tarih anlayışı sınıfların mücadelesi tarihi olduğu yöndedir. Marks’a göre üretim faaliyetlerini etkileyen durum özel mülkiyettir.

Bundan dolayı üretim araçlarına sahip olanlarla sahip olmayanlar arasındaki

216 Durdu, Zafer, Frankfurt Okulu ve Türk Sosyolojisinde Eleştiri, Yüksek Lisans Tezi, Muğla, 2002, s.58.

217 Durdu, Zafer, Frankfurt Okulu ve Türk Sosyolojisinde Eleştiri, Yüksek Lisans Tezi, Muğla, 2002, s. 58.

218Marks, K. – Engels, F., Alman İdeolojisi, Çev.: S. Belli, Sol Yayınları, 2. Baskı, Ankara, 1987, s.

53.

66

mücadele, gerilim sınıflar arasındaki farklılıkları ortaya çıkartmıştır. Sınıflar arasında olan mücadelelerin ve farklılıkların sürekli olması tarihin belirleyicisi olmuştur.

Marks’ın bu tarih anlayışına karşılık, Frankfurt Okulu üyeleri tarihi analiz ederken insan ve doğa ilişkilerini merkezlerine almışlardır. Bununla birlikte tarih, kapitalist sürecin öncesinde ve içerisinde bulunduğu zamanı aşmış duruma gelmiştir. Doğa ve insan çelişkisi, sınıflar arasındaki mücadelelerin daha kapsamlı, daha geneldir.

Ayrıca doğa ve insan çelişkileri kapitalist dönemden sonra da devam edecektir.219 Frankfurt Okulu’na göre günümüzün kapitalist anlayışıyla Marks dönemindeki kapitalist anlayış birbirinden farklıdır. Habermas günümüz kapitalizmini geç kapitalizm olarak adlandırmıştır. O döneme göre şartların biraz daha düzene girdiğini işçilerin ise sisteme ayak uydurup bütünleştiğini iddia etmiştir.

Bunun sonucunda da işçi sınıfının devrim yapacak potansiyel olma durumu ortadan kalkmış, Marcuse ‘ye göre hatta işçiler arasında karşıdevrimci sınıfı kuvvetlenmiştir.

Frankfurt Okulu’na göre günümüzün baskı güçleri değişmiştir. Artık devlet kapitalizmi, devlet otoritesi düşüncesi, anlayışı oturmaya başladığını belirten Okul üyelerine göre Marks’ın dönemi bitmiş ya da şekil değiştirmiştir. Bu değişimle beraber baskı artmaya, kaba bir yönetim anlayışı oturmaya başlamıştır. Frankfurt Okulu’na göre bu durum Batı dünyasının modernleşme sürecinde asırlardır süregelen yıkıcı, emici tahribatın neticesidir. Yani okula göre doğanın bir çeşit intikam almasıdır.220