• Sonuç bulunamadı

1.3.BĠR SÖYLEM OLARAK DOĞU

2.2 FOTOĞRAFIN YAZILI BASINDA KULLANIM

19. yüzyılda litografi ve zinografide yaĢanan geliĢmeler aslında basında çok büyük bir etki yaratmamıĢtı. Hala tipografi hakimdi. Ancak fotogravür tekniğinin geliĢtirilmesi, illüstre basının gravüre ilgisini arttırdı.

Kitap illüstrasyonlarında olduğu gibi basında da fotoğraflar, öncelikle gravürcülerin ve sanatçıların kendilerinden faydalandıkları modeller olarak kullanıldılar.

1 Temmuz 1848 tarihli “L‟Illustration”da yayınlanan Saint-Maur-Popincourt caddesindeki barikatın gravürü, basında görülen Daguerreotype‟ten kopya ilk görüntüdür (Bkz Fotoğraf 25). Ġlk kağıt fotoğraftan kopya ise 7 Mayıs 1853‟te yayınlanmıĢtır. Aynı dergi 1877‟den itibaren “tahtaya direkt baskı” (film on wood) tekniğini geliĢtirdi. Fotoğrafın basıldığı yüzey, gravür için kullanılan tahtanın ıĢığa duyarlı emüsyonla kaplanması sonucu elde ediliyordu. Böylece gravürcüler çizim aracılığına gerek duymadan, görüntüleri direkt olarak kopyalayabiliyorlardı.(Frizot,1998:361).

19. yüzyılın sonları fotoğraf konusunda bir dizi geliĢmeye sahne oldu. Daha kolay taĢınabilir boyutlarda kameralar, levhalar hatta roll film yaygınlaĢmaya baĢladı. Almanya‟da toz magnezyum, potasyum klorat ve antiman sülfat karıĢtırılarak, “Blitzlichtpulver” yani kamera flaĢı keĢfedilmiĢ oldu. Böylece

geceleri veya düĢük ıĢıklı iç mekanlarda da fotoğraf çekmek mümkün hale geldi. (Time Life:15)

Ama asıl önemlisi, gazete ve dergi sayfalarına direkt olarak fotoğraf basmakla ilgili teknolojik geliĢmelerdi. Amaç fotoğrafın gri yani yarı-ton (halftone) kısımlarını basım kağıdına aktarabilmenin bir yolunu bulmaktı. Çünkü daha önceleri yazılı metinlerle birlikte fotoğrafların sadece siyah ve beyaz (fulltone) tonları basılabiliyordu. Çözüm çizgili cam bir perdeyi, görüntüyü sayısız ince ve kalın noktalara ayırması için kullanmaktı. Böylece “halftone” dönemi baĢlamıĢ oldu.(Time Life:15).

1880‟lerden itibaren halftone tekniği geliĢmeye baĢladı. Ancak hemen çok büyük bir popülarite kazanmadı. Önceleri daha çok dergilerde ve daha kaliteli kağıdın kullanıldığı gazete eklerinde görülmeye baĢladı. “New York Tribune” gazete kağıdına ilk “halftone” fotoğrafı bastı.1900‟de “Chicago Tribune” birkaç tam sayfasını Ģehrin kenar mahalleleriyle ilgili bir foto-röportaja ayırmıĢtı. Diğer pek çok Amerikan gazetesi de 1900 ile 1914 arası bu örnekleri takip etmeye baĢladılar. Ġngilizler de bu konuna Amerikalılardan geri kalmadılar. 1892‟de iki bölgesel gazete “halftone” fotoğraflar yayınlamıĢtı. “The Daily Graphic” 1895‟ten itibaren “halftone” basmaya baĢladı, 1898‟de “Daily Cronicle” onu takip etti. 1904 yılında “Daily Mirror” hergün birkaç sayfa “halftone” yayınlıyordu. Paris‟te de doğal olarak haber ağırlıklı gazeteler “halftone” kullanılımına öncü oldu. “Le Matin” 1902 yılında ilk “halftone”ları yayınladı. Onu “Le Journal” takip etti (Frizot,1998:365-366).

Büyük basımevleri kendi “halftone” stüdyolarını açmıĢlardı. Küçük gazete ve dergilerse bağımsız stüdyoların hizmetinden faydalanıyorlardı.(Frizot,1998:362).

1902 yılında bir Alman bilim adamı, Arthur Korn‟un keĢfi “foto-telgraf” çalıĢmalarının baĢlangıcı oldu. 1907 yılında Berlin-Paris ve Paris-Lyon arasında bir fotoğrafın elektrik sinyalleri aracılığıyla nakli deneyi baĢarıyla sonuçlandı. Eduard Belin bu sistemi geliĢtirdi ve 1912 yılında telefon ya da telgraf hattına bağlanan ve bir fotoğrafı birkaç dakika içerisinde nakletme olanağı veren ünlü “çanta”sını tanıttı. “Le Journal” 12 Mayıs 1914 günü bu metodu kullanarak dört dakikada nakledilen ilk fotoğrafı yayınladı. Fotoğrafta BaĢkan Poincaré, Lyon Fuarı‟nın

açılıĢını yaparken görülüyordu. Ancak araya giren I. Dünya SavaĢı nedeniyle bu tekniğin yaygınlaĢması bir süre gecikecekti. (Frizot,1998:363).

Fotoğrafın basında kullanılıĢında görülen bu artıĢ yeni bir gazeteci tipinin, “fotomuhabiri”nin doğuĢuna zemin hazırladı. 19.yüzyılın baĢlarından 20.yüzyılın ilk yıllarına, basında yaĢanan teknik geliĢmelerin haricinde bir de habercilik anlayıĢındaki değiĢimlere göz atmak bu süreci anlamak için önemlidir.

19.yüzyılın habercilik anlayıĢına yenilik getiren ilginç kiĢilerden birisi 1883 yılında zarar eden “New York World” gazetesini satın alıp üç yıl içerisinde o zamana kadar basılmıĢ en karlı gazeteye dönüĢtüren Joseph Pulitzer‟dir. Bugün Colombia Üniversitesi tarafından verilen ünlü “Pulitzer Ödülü”nün isim babası ve sansasyonel gazeteciliğin yaratıcısıdır. Pulitzer, gazetesini kan ve suç hikayeleriyle doldurdu. Ayrıca suçluların ve Ģüphelilerin resimlerini yayınlıyordu. Hatta 1884‟de Montreal‟de bir kaçağı, onun gazetesinde yayınlanan bir woodcut‟tan tanıyarak yakalamıĢlardı.

Pulitzer sadece suçluların fotoğraflarını yayınlamadı. Bakanların öğretmenlerin, avukatların ve politik figürlerin resimlerini de yayınlıyordu. Ancak komĢu Ģehir Brooklyn‟in “tatlı kızları”nın fotoğraflarını yayınlayınca baĢı derde girdi. Pulitzer yine de vazgeçmedi ve “World” gün geçtikçe daha fazla illüstrasyon içerir hale geldi. Sokak dilencilerinden, eğitimli köpeklere, BaĢkan Chester A. Arthur‟un gardırobuna kadar her konuda resimler yayınladı.(TL14-15)

Pulitzer Amerikan kamuoyunu yeni bir gazetecilik anlayıĢına hazırlamıĢ oldu. Avrupa‟da da “halftone”un yaygınlaĢmaya baĢlaması gazeteleri ve dergileri yeni pratiklere yöneltti.

19.yüzyılın sonlarında gazetelere fotoğraf basımı için teknik engeller ortadan kalkmıĢtı. Ancak haberler telefon ve telgraf aracılığıyla dünyanın en uzak yerlerinden kısa zamanda ulaĢabilirken, fotoğraflar kara ve deniz yollarını kullanarak uzun zaman sonra editörlerin elinde olabiliyordu. Bu yüzden editörler ellerinde dönemin önemli figürlerine (monarklar, bakanlar, diplomatlar vs.vs.) ait portreleri her zaman hazır bulunduruyorlardı.

Örneğin “Excelsoir”, Tolstoy‟un son uçak yolculuğu ve ölümüyle ilgili haberleri, yazarın önceden ellerinde hazır olan fotoğrafları eĢliğinde verdi. Genellikle portreler arka plan kesilerek yayınlanıyor böylece zamansızlık etkisi

yaratılıyordu. Yazarın cenazesinde çekilen fotoğraflar ise ancak altı gün sonra yayınlanabildi. 1904-05 Rus-Japon SavaĢı sırasında da baĢat figürlerin omuz plan resimleri ve Port-Arthur‟un ve savaĢ gemilerinin önceden elde olan fotoğrafları bu savaĢla ilgili yayınlanan ilk resimler oldu. 9 Mart 1904 günü “Le Matin” savaĢla ilgili ilk gerçek fotoyu ancak çekildikten üç hafta sonra yayınlayabildi. Tabiî ki bir yörenin tanıtımıyla ilgili ya da sürmekte olan bir olayla ilgili fotoğraflar daha kolay verilebiliyordu. “Le Matin” 6-22 Ocak 1904 tarihleri arasında Nordenskjöld‟ün Antartika macerası ile ilgili uzun bir yazı yayınladı. Ġlk sayfada sefere katılan arkadaĢlarının çektiği fotoğraflar kullanıldı. (Frizot,1998: 363-364).

Kısacası 1900‟lerin baĢında fotoğraflı dergilerin ve gazetelerin sayıları gittikçe arttı, yenileri açıldı ya da eskiler fotoğrafa yöneldiler. Habercilik anlayıĢında da geliĢmeler oldu. Ancak tüm bu geliĢmeler I. Dünya SavaĢı‟nın çıkması sonucu kısa bir kesintiye uğradı. SavaĢın bitimiyle baĢlayan süreç ise fotoğraflı basın için devrim gibi bir dönemi iĢaret eder.

2.3 MODERN ANLAMDA FOTOJURNALĠZMĠN DOĞUMU 1920’LER