• Sonuç bulunamadı

Uluslararası entegrasyon teorilerinin belki de üzerinde en çok çalışma yapılan ve tartışılan teorisi neofonksiyonalizm olmuştur. İkinci dünya savaşı sonrasında artan küresel barış arayışlarına yeni bir boyut kazandıran David Mitrany’nin fonksiyonalist görüşlerinin yanı sıra Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ile başlayan Avrupa entegrasyon sürecinin olumlu ilerleyişi başta Ernst B. Haas olmak üzere Leon Lindberg, Joseph Nye, Philippe Schmitter gibi bir çok önemli akademisyeni bu alanda çalışmaya yönlendirmiştir. Klasik fonksiyonalist düşüncenin aksine küresel yerine bölgesel entegrasyona odaklanan neo-fonksiyonalizm Avrupa merkezci bir çizgi izlemesi nedeniyle eleştirilse de teorinin öncüsü Ernst B. Haas’dan sonra bir çok akademisyen teoriyi dünyanın farklı bölgelerindeki entegrasyon girişimlerini de açıklayabilmesi amacıyla revize etmiştir. Teorinin çıkışındaki bir diğer önemli husus ise 1960’larda uluslararası ilişkilerde yaşanan bilimsellik tartışmaları olmuştur. Klasik fonksiyonalizm’in genellemelere dayalı çerçevesinin aksine neo-fonksiyonalist fikirler ölçülebilir verilere yönelerek ampirik bir yöntem benimsemiştir.23

Ernst B. Haas, 1958’de yayınladığı “The Uniting of Europe” adlı çalışması ile neo-fonksiyonalizm’in öncüsü olmuştur. Haas’ın teorisinin temel amacı var olan ulusal

22 A.J. Miller, Consensus And Conflict in Functionalism: Implications For The Study of International Integration, Canadian Journal of Political Science, Vol.4, No:2, 1971, s.179

23 Tayyar Arı, Uluslararası İlişkiler Teorileri: Çatışma, Hegemonya, İşbirliği, MKM Yayıncılık, 8. Basım, Bursa, Nisan 2013, s.355

9

ve ortaya çıkan bölgesel özellikleri, muhtemel bir uluslararası sistemin modeli haline dönüştürmek olarak kabul edilebilir.24 Hem Haas hem de diğer neo-fonksiyonalizm kuramcılarının teoriye bakışındaki temel ortak nokta uluslararası sistemi entegrasyon süreçleri ile yeni bir boyuta taşıyarak mevcut ulus devlet merkezli ve güç dengesine dayalı sistemi kökünden değiştirmek olsa da entegrasyon süreçleri uygulama aşamasında en çok ulus devletin sert egemenlik duvarlarını aşamamasından dolayı sorunlar yaşamıştır. Bir çok entegrasyon girişimi baskın devletlerin entegrasyon sürecini kendi hegemonyasını inşa etme aracı olarak değerlendirmesi ve göreli olarak daha küçük devletlerin ise bu durumdan endişe ederek kendini sürece karşı sınırlamaları sorunları ile karşılaşarak son bulmuştur.

Uluslararası ilişkilerin gönüllülüğe dayalı çoğulcu yapısındaki artış ve bunun sonucunda artan uluslararası örgütlerin ülkelerin çıkarında ki etkisi, neo-fonksiyonalist çalışmaların hız kazanmasına neden olmuştur. Bu noktada çalışmalar devletlerin çıkarları sonucunda bu örgütlere yönelik bakış açıları ve tepkileri ile örgütlerin gelişimi üzerine odaklanmıştır. Genel kapsamıyla neo-fonksiyonalizm 4 temel varsayımda toplanabilir:25

1)Neo-fonksiyonalizm nerede veya ne zaman olduğu önemli olmadan her yerde uygulanabilir genel veya çatı teoridir.

2)Entegrasyon, bir sonuç olarak değil bir süreç olarak algılanmalıdır. Diğer bir deyişle entegrasyon sonunda ortak siyasal bir çatı oluşturmasa da girişim başlı başına bir entegrasyon olarak değerlendirilir ve sürecin her bir çıktısı değerlendirilmelidir.

3) Neo-fonksiyonalizmin doğası plüralist (çoğulcu)’dir. Entegrasyon süreçlerinin işleyebilmesi için çıkar gruplarının, siyasi elitlerin, iletişimsel aktörlerin sistemin içerisinde özgür bir şekilde yer alabilmesi sürecin olmazsa olmazlarındandır.

4)Çoğunlukla elitlerin rolüne ve tercihlerine odaklanır.

24 Philippe C. Schmitter, Three Neo-functional Hypotheses About International Integration, International Organization, Vol.23, No:1, Kış, 1969, s.164

25 Arne Niemann & Philippe C. Schmitter, Neofunctionalism, European Integration Theory, Ed. Antje Wiener ve Thomas Diez, Oxford Press, Second Edition, 2009, ss. 47-48

10

Neo-fonksiyonalizmi klasik fonksiyonalizmden ayıran en önemli özellik sürecin politizasyon boyutuna vurgu yapmasıdır. Entegrasyon sürecinde elit grubun bütünleyici ve uzlaştırıcı yeteneği süreçte kilit rol oynamaktadır. Neo-fonksiyonalizmin entegrasyon sürecine ilişkin varsayımı altı maddede sıralanabilir:26

1) Görev ve işler birbirine doğal olarak eklemlenir 2) Karşılıklı ilişki ve faaliyetler giderek artar

3) İşbirliği ve eklemlenmelerin önünde ciddi bir engel bulunmaz

4) İktisadi çıkar grupları, bütünleşmenin doğası ile uyumlu biçimde bölgeler düzeyinde yeniden örgütlenir

5) Dışsal aktörlerin etkisi olumsuz değildir

6) Bölgesel düzeyde ortak kimlik ve ideoloji söz konusundur.

3.1. ERNST B. HAAS

Neo-fonksiyonalizmin öncüsü olarak kabul edilen Haas’ın görüşleride tıpkı fonksiyonalizm gibi karar alma sürecinde belirli bir grubun ağırlığına (fonksiyonalizmde bu grup teknokratlar iken neo-fonksiyonalizm’de elitlerdir), artan değişime ve öğrenme sürecine vurgu yapmaktadır.27 Ancak Haas, Mitrany’nin teorisini iki temel noktada eksik bulmuş ve kendi teorisini bu noktalar üzerine inşa etmiştir.

Bunlar entegrasyon sürecinde coğrafi etki (bölgesellik) ve politik güçlerin süreçteki önemidir. Haas’a göre siyasal entegrasyonfonksiyonel ihtiyaçlar ve teknolojik değişikliklerden daha çok politik güçlerin (çıkar grupları, partiler, hükümetler, uluslararası kuruluşlar…) etkileşiminden kaynaklanır.28

Haas’da entegrasyonun başlangıç noktasına ekonomik entegrasyonu yerleştirmektedir. Ekonomik entegrasyonun fonksiyonel yapısı ve faydayı maksimize

26 Caner Sancaktar, Bütünleşme ve Bütünleşme Teorileri, Uluslararası İlişkilerde Teorik Tartışmalar, Ed.

Prof. Dr. Hasret Çomak & Yard. Doç. Dr. Caner Sancaktar, Beta Yayınları, İstanbul, 2013, ss. 131-132

27 Niemann ve Schmitter, a.g.e , s. 46

28 Pentland, a.g.e, s. 100

11

etmesi tıpkı Mitrany’nin görüşlerinde olduğu gibi Haas’ın teorisinde de farklı sektörlere doğru bir genişlemeyi doğuracaktır. Haas bu süreci “spill-over” kavramı ile tanımlamaktadır. Spill-over kavramı neo-fonksiyonalizmin dayanak noktasını oluşturur.

Schmitter spill-over’ı “çeşitli gerekçelerden dolayı bazı ortak hedeflerde anlaşmış entegrasyon sürecinin üyelerinin eşit olmayan memnuniyetlerini gidermek veya sağladıkları faydayı arttırmak için karşılıklı taahhüttün kapsamını genişletmek veya üzerinde uzlaşılmış sektöre olan taahhütleri arttırdıkları süreç”29 olarak tanımlamıştır.

Spill-over kavramı ilk bakışta ramification kavramına benziyor olsa da temel farklılıkları over’ın yalnızca sektörel yayılmadan ibaret olmamasıdır. Haas’ın spill-over kavramı üç alana yayılmayı tanımlar:30

1) Fonksiyonel yayılma:Entegrasyon sürecini yaşayan devletlerarasındaki