• Sonuç bulunamadı

Bölüm III.  Projenin Ekonomik ve Sosyal Boyutları

III.4.  Projenin Fayda-Maliyet Analizi

IV.2.8. Flora Ve Fauna (Türler, Endemik Özellikle Lokal Endemik Bitki

IV.2.8.1.  Flora

Fitocoğrafik Bölge: Ülkemiz topografik yapı ve iklim özelliklerinin farklılığından dolayı 3 floristik bölgenin etkisi altındadır. Bunlar; Akdeniz, İran-Turan ve Avrupa – Sibirya bölgeleridir.

Proje güzergahının geçtiği iller olan Erzincan, Malatya ve Elazığ illeri coğrafik olarak Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunmaktadır. Projenin gerçekleştirileceği iller; İran-Turan Fitocoğrafik bölgesinde yer almaktadır. Bu floristik bölgelerin hakim vejetasyonunun yanı sıra iklim ve yer şartlarının hazırladığı durumlara uygun olarak veya insan etkisi altında oluşmuş başka formasyonlarda mevcuttur. Avrupa Sibirya fitocoğrafik bölgesi başlıca şu bölümlere ayrılır:

1. Atlantik 2. Avrupa alanı 3. Kuzey Avrupa alanı 4. Orta Avrupa alanı 5. Kafkas alanı

6. Kolşik ve euksin alanı

7. Avrupa’nın yüksek dağ ve Alpin alanları 8. Sibirya alanı

64 Şekil 28 Türkiye Fitocoğrafik Bölgeleri

Kaynak: Davis P.H., Harper P.C. and Hege I.C. (eds.), 1971. Plant Life of South-West Asia. The Botanical Society of Edinburg Not: EUR.-SİB. (EUX) Avrupa-Sibirya Bölgesi (Öksin Alt Bölgesi) Col.: Öksin Alt Bölgesinin Kolsik Sektörü MED.: Akdeniz Bölgesi (Doğu Akdeniz Alt Bölgesi); W.A: Batı Anadolu Bölgesi T.: Toros Bölgesi; A.:Amanus Bölgesi IR.-TUR.: İran-Turanien Bölgesi C.A.: İç Anadolu Bölgesi E.A.: Doğu Anadolu Bölgesi (Mes: Mezopotamya) X:

Muhtemelen Avrupa-Sibirya Bölgesinin Orta Avrupa/Balkan Alt Bölgesi (mt): Dağ

Şekil 29 Türkiye Grid Karaleme Sistemi

Faaliyet alanı Davis (1965)’in grid sistemine göre B7 karesi içerisinde bulunmakla beraber İran- Turan Fitocoğrafik Bölgeleri içerisinde yer almaktadır.

Proje alanı ve çevresinin florasını tespit edebilmek için literatür araştırmasından faydalanılmıştır. Literatür çalışmaları sonucu faaliyet alanı ve yakın çevresinde bulunan ve bulunması muhtemel türler ekler bölümünde verilmiştir. Bu çalışmada, türlerin endemizm durumu, tehlike sınıfları, hangi fitocoğrafik bölge elementi oldukları belirtilmiştir.

65

Proje Alanı ve Çevresinin Vejetasyon Tipleri I- Dere Vejetasyonu

Bu vejetasyon tipi proje alanında bulunan irili ufaklı dere kenarlarında yayılış göstermektedir. Bu derelerdeki suyun bulunuş ve bulunmama durumlarına göre, kuru ve nemli dere vejetasyonu ortaya çıkmaktadır. Kuru dere vejetasyonunda Lathyrus nissolia, Calepina irregularis, Geranium columbinum türleri bulunmaktadır.

Nemli dere vejetasyonunda ise, Blechnum spicant, Euphorbia paluistris, Galega officinalis, Muscari comosum gibi taksonlar görülmektedir.

II- Step Vejetasyonu

Bölgede stebi oluşturan çok yıllıklardan; Astragalus sp, Trifolium sp. türlerinin doğal yayılış alanları, aşırı hayvan otlatma, tarla açma ve toprakların aşınması sonucunda önemli ölçüde bozulmuştur. Bu nedenle sınırları oldukça daralmış olan step vejetasyonunda bugün homojen ve karakteristik topluluklara nadiren rastlanılmaktadır.

Faaliyet alanının en yaygın bu vejetasyon tipinde kuraklığa dayanıklı, derin kök sistemine sahip, yastık seklindeki dikenli türler Astragalus sp. ile eterik yağ ihtiva eden (Salvia sp.) türler hakim durumdadır. Bölgede bozuk orman şeklindeki orman tahrip sahaları, kayalık alanlar ve tarlaların dışında kalan sahaların neredeyse tamamı step formasyonu ile kaplıdır.

Endemizm, Ulusal ve Uluslararası Mevzuatla Koruma Altına Alınan Türler, Nadir ve Nesli Tehlikeye Düşmüş Bitki Türleri ve Bunların Yaşama Ortamları

Literatür çalışması neticesinde inceleme alanının belirtilen kısmının fundalık alanlar ve tarım arazisi dışında sürülmeyen ekilmeyen alanların oluşturduğu habitatlardaki odunsu ve otsu bitkilerin bitki örtüsünü oluşturduğu gözlenmiştir.

Tüm bu çalışmaların sonucunda inceleme alanında var olan veya bulunması muhtemel 277 bitki türü tespit edilmiştir. Bu türlerden büyük çoğunluğu Avrupa-Sibirya elementidir. Bazı türlerin ise fitocoğrafik bölgeleri ise bilinmemektedir.

İnceleme alanı ve yakın çevresinde bulunan flora türleri bulunduğu habitatlarda baskın ya da yer yer veya nispeten bol olarak görülen odunsu ağaç ve çalı ve alt florayı oluşturan otsu formunda türlerdir. Tespit edilen ve literatür araştırması sonucu bulunan flora türleri aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

Raporun flora kısmı oluşturulurken P.H. Davis’ in Flora of Turkey and East Aegean Islands adlı eserinden ve “http://turkherb.ibu.edu.tr/’ den yararlanılmıştır. Ayrıca inceleme alanı ile aynı ekolojik özellikleri gösteren bitki türlerinden de literatürden araştırması yapılarak inceleme alanının flora tablosu oluşturulmuştur. Türlerin literatür bilgileri

“http://turkherb.ibu.edu.tr/ (TUBİVES)” adlı kaynaktan, bitkilerin Türkçe karşılıkları ise

“Türkçe Bitki Adları Sözlüğü” (Baytop,2007) adlı eserden faydalanılarak verilmiştir1.

1 Bkz. Ek 14 Flora ve Fauna Tablosu

66

Şekil 30 Türkiye’nin Endemizm Haritası ve Bölgelere Göre Endemik Türlerin Bulunma Düzeyi

Şekilden de görüldüğü üzere proje alanı 7 nolu alanı kapsamaktadır. Endemizm açısından ise alanda bulunan veya bulunması muhtemel türlerden yaklaşık %7 oranında endemik tür bulunmaktadır.

Ekler bölümünde sunulan flora tablosunda belirtilen türlerden endemik ve nesli tehlikede olan bitki türlerini tespit etmek için Red Data Book of Turkish Plants adlı yayın ve Tübitak tarafından hazırlanan http://bioces.tubitak.gov.tr adresli web sitesi taranmış olup;

proje güzergahında 20 endemik bitki türüne rastlanmıştır.

Proje alanındaki bitki türlerinden Bern Sözleşmesi Ek-I kapsamında koruma altına alınmış bitki türüne rastlanılmamıştır. Bu türler, Türkiye’ de oldukça yaygın, bol olarak yetişmektedir ve herhangi bir tehdit söz konusu değildir. Bunların neslinin tehlikeye girmesi gibi bir durum şu anda söz konusu olmadığı gibi gelecekte de değildir.

IUCN tehlike kategorileri “Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı (Eğrelti ve Tohumlu Bitkiler) Red Data Book of Turkish Plants (Pteridophyta and Spermatophyta) Ekim ve ark.

2000, Ankara” adlı eser baz alınarak değerlendirilmiştir. Türlerin listesi ve tehlike kategorileri ekler bölümünde verilen flora tablosunda görülmektedir1.

IUCN Kategorileri

CR-Critically Endangered-Çok Tehlikede: Bir takson çok yakın bir gelecekte yok olma riski altında ise bu gruba konur.

EN-Endangered-Tehlikede: Bir takson oldukça yüksek bir risk altında ve yakın gelecekte yok olma tehlikesi altında olup, ancak henüz CR grubunda degilse EN grubuna konur.

VU-Vulnerable-Zarar Görebilir: CR ve EN gruplarına konamamakla birlikte; doğada orta vadeli gelecekte yüksek tehdit altında olan taksonlar bu gruba konur. Ülkemizde orta vadede tehdit altında olabileceği düşünülen ve birden fazla lokaliteden bilinen bazı türler bu kategoriye konmuştur. Ayrıca şimdilik durumlarında tehlike olmayan bazı türler, gelecekte korunmalarının sağlanması için, bu kategoriye konmuşlardır.

1 Bkz. Ek 14 Flora ve Fauna Tablosu

67

LR-Lower Risk-Az Tehdit Altında: Üstteki gruplardan herhangi birine konamayan, onlara göre populasyonları daha iyi bitkiler bu kategoriye konur. Populasyonları oldukça iyi ve en az 5 lokaliteden bilinenler bu kategoriye konmuştur. Gelecekteki durumlarına göre tehdit açısından sıralanabilecek 3 alt kategorisi vardır:

LR (cd) conservation dependent -Koruma Önlemi Gerektiren: Takson 5 yıl içinde yukarıdaki kategorilerden birine konulacak ve hem tür, hem de habitat açısından özel bir koruma statüsü gerektirenler.

LR (nt) near Threatened-Tehdit Altına Girebilir: Bir evvelki gruba konamayan ancak VU kategorisine konmaya yakın adaylar.

LR (lc) Least Concern-En Az Endişe Verici: Herhangi bir koruma gerektirmeyen ve tehdit altında olmayanlar.

Şekil 31 Faaliyet Alanında Bulunan/Bulunsı Muhtemel Bitki Türlerinden Bazıları

Bern Sözleşmesi ile Koruma Altındaki Bitki Türleri

Türkiye, “Bern Sözleşmesi” olarak bilinen “Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesi’ne 20.02.1984 tarihinde üye olmuştur. Sözleşmenin amacı doğal bitki ve hayvan türlerini ve bunların doğal yaşam ortamlarını korumak ve bu amaçla üye ülkeler arasında işbirliği yapmaktır. Sözleşmeye imza atan ülkeler, tehlike altında bulunan bitki ve hayvan türlerini ve doğal yaşam ortamlarını korumak amacıyla gerekli yasal ve idari önlemleri almakla yükümlüdür.

Alanda Bern Sözleşmesi ile koruma altına alınan bitki türü bulunmamaktadır.

68

Projenin Flora Üzerine Etkisi ve Alınacak Önlemler

Enerji iletim hatlarının florisitk çeşitlilik üzerine etkileri elektromanyetik etki ve habitat kaybı olmak üzere 2 grupta ele alınabilir.

Elektromanyetik Etki

Elektromanyetik (EM) kirlilik kaynakları çevremizde bulunan tüm vericiler, alıcılar, yangın istasyonları, uydu antenleri, TV ve radyo alıcı ve vericileri, elektrik hatları, trafo merkezleri, bilgisayar, televizyon, buzdolabı, mikrodalga fırın, çamaşır makinesi, elektrik süpürgeleri, saç kurutma makineleri, su ısıtıcıları ve tüm elektrikli ev aletleri gibi teknolojinin tüm araçları EM alan ve EM çevre kirliliğine neden olmaktadır.

EMA’nın etkileri, EMA’nın frekansına, şiddetine, vücut ölçülerine, vücudun elektriksel özelliklerine, EMA’nın uzaklığına ve en önemlisi etki süresine bağlıdır.

Kısa dalgalar ile mikrodalgalar arasındaki farklarsa sahip olan EM dalgaların biyolojik etkilerinin etki alanı ile doğru orantılı; dalga uzunluğu ile ters orantılı olduğu görülmüştür.

Habitat Kaybı

İnşaa sürecinde sıyrılan toprak katmanlarına da dikkat edilerek daha sonra restorasyon çalışmalarında kullanılmak üzere muhafaza edilmelidir.

Bitkisel toprağın hafriyat sonucunda sıyrılması ile habitat kaybı söz konusu olup, bu habitatları yaşam alanı olarak kullanan flora ve faunanın kaybolması muhtemeldir.

Direk ayakları için çukurların açılması esnasında bitkisel toprak sıyrılarak depolanacak, daha sonra hafriyat çalışmaları başlayacaktır. Bu durumda tüm toprak ve kesilen bitkiler açılan çukurların kenarında geçici olarak depolanacaktır. Bitkisel toprak, her bir direk inşaatının tamamlanmasından sonra yeniden direk ayakları çevresine serilecek ve böylece çalı ve otsu türler burada tekrar yayılım gösterecektir.

Proje sahasından tespit edilen ve tehlike durumu IUCN kriterlerine göre VU, LR(nt), (lc), (cd) olan türler için özel koruma önlemleri alınması gerekmektedir.

En önemli etki yukarıda belirtilen IUCN tehlike kadegorisi yüksek endemik, nadir ve nesli tehdit altındaki inşaat kazı çalışmaları sırasında tahrip olmasıdır.

İnşaa sürecinde ya da daha evvel özellikle faaliyet alanı ve yakın çevresinde bulunabilecek yukarıda belirtilen tehdit altındaki taksonlara rastlanılması halinde tohumları mutlaka toplanmalıdır.

Tohumların bir kısmı ilgili Tohum Gen Bankalarına ulaştırılmalıdır.

Koruma gerektiren türler tohum yada fide olarak ekolojik özellikleri yakın olan alan dışı habitatlara taşınarak (Ex-Situ) yeni populasyonlar oluşturulmalıdır.

Yeni habitatlarda tohumların çimlenme başarıları ve fidelerin hayatta kalma başarıları izlenmelidir.

Proje güzergâhında koruma altına alınmış her hangi flora türü tespit edilmesi durumunda Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü uzmanları ile irtibata geçilerek gerekli önlemler alınacaktır.

69

IV.2.9.2. Fauna