• Sonuç bulunamadı

2.2. Konut Formuna Etki Eden Faktörler

2.2.1 Fiziksel Faktörler

Konut formuna etki eden fiziksel faktörlerin başında Endüstri Devrimi ve beraberinde getirdiği kitlesel üretim, makineleşme, nüfus artışı, hızlı kentleşme, ulaşımda ve altyapıda iyileştirme çalışmaları, kentsel alanın yetersiz kalması gibi unsurlar gelmektedir. Tüm bu etkenlere ek olarak, devamlı gelişen teknolojinin malzeme ve inşaat tekniklerinde sağladığı olanaklar, iletişim ve haberleşme

21

sektörünün gelişmesi, siyasi ve politik (imar mevzuatı, rant, rekabet gibi) kararlar da konut formuna etki eden önemli faktörlerdir. Bu süreçte, bahsi geçen maddelerin konut gelişimine olan etkilerini biraz daha detaylı ele almak doğru olacaktır.

Endüstri Devrimi ile birlikte kırsal alanlardan kente doğru yaşanan yoğun göç, hızlı kentleşme ve nüfus artışına neden olmuştur. Kentlerdeki mevcut konut kapasitesinin üzerinde yaşanan nüfus artışı dolayısıyla da konut ihtiyacı gündeme gelmiş ve zaman içerisinde arsa değerlerinin yükselmesine yol açmıştır. Varolan kent alanlarının daha ekonomik kullanılma çabası, beraberinde konutlardaki kat yüksekliklerinin de artmasına sebep olarak birden fazla ailenin tek çatı altında yaşaması kavramını gündeme getirmiştir. 19. yüzyılın sonlarında meydana gelen bu olgu, çoklu aile konutu olarak da adlandırabileceğimiz bir konut tipi olan apartman yapılarının başlangıcını nitelemektedir. Arsa değerlerinin yükselmesine karşılık olarak, inşa edilen apartmanlarda çok sayıda daire sığdırma çabası ortaya çıkmış, bu durum yetersiz gün ışığı ve havalandırmaya sahip niteliksiz daireler de oluşmasına yol açmıştır. Bir yandan gelişmişliğin göstergesi olmaya başlayan yükselme eğilimi, öte yandan maruz kaldığı statik sorunlar sebebiyle iç mekanı sınırlayan tavırlarla, çok katlı konutlarda yaşamaya başlayan kullanıcıların yaşayış biçimlerini de kontrol etmeye başlamıştır.

Endüstri Devrimi'nin ana unsuru olan kitlesel üretim (Frederick Winslow Taylor'un 1856-1915 geliştirdiği bilimsel verimlilik yöntemi olan Taylorizm'in bir çıkarsaması), kısa zamanda az iş gücü ile çok sayıda ürün elde edilmesini sağlamıştır. Her bir nesne parçalar halinde tasarlanıp, her bir parçanın da seri üretimle çoğaltılması ve montaj hattında birleştirilmesiyle, aynı anda yüzlerce ürün elde edilmeye başlanmıştır. Nesnelerin standartlaşmasını sağlayan bu sistem sayesinde mobilya, inşaat malzemeleri ve yapım teknikleri üzerine pratik çözüm yolları türemiştir. Modern mimarinin konutu nesnelleştirmesine sebep olan bu sistem, 1930'lu yıllarda prefabrik konut formunu gündeme getirir. Popüler medyanın öncülük yaptığı bu sistemin parçaları fabrikada üretildikten sonra yerinde monte edilmesi üzerine yaşayacakları konuta sahip olma fikri halk arasında "banliyö rüya evi" olarak yaygınlaşır. İnsanların mağazaya gidip, her bir parçasını yerinde inceleyip seçebildikleri bir sisteme sahip olma söylemleri oluşur. Tüm bu

22

söylemlerle ev modernize edildikçe (nesneleştikçe) ve "ideal ev" olarak pazarlandıkça (dergi, gazete ve filmlerde bahsedildikçe), konut bir o kadar arzulanan nesne haline gelip ulaşılmaz olmaya başlar. Endüstri üretim sürecinin bir sonucu olan konut yapıları da bu bağlamda her nesne gibi meta halini alır. (Talu, 2012). Ek olarak, konut formuna etki eden kitleselleşme, yalnızca yapının inşasında değil, kentin alt yapı ve ulaşım yollarının iyileştirilmesi gibi kent sorunlarının da hızla çözülmesine olanak tanımıştır. Bu sayede konut piyasası, sıkışık kent merkezinden çıkıp çeperlere doğru yayılma fırsatı bulmuş ve daha geniş alanlarda yeni konut

formlarının üretilmesine olanak tanımıştır.

20. yüzyılın başlarında modernizmin ilkeleri (standartlaşma, esneklik gibi) doğrultusunda modern evi tasarlama çalışmaları başlamıştır. Bunlardan biri olan, Catharine Beecher (1800-1878), Lillian Gilbreth (1878-1972) ve Christine Frederick'in öncülüğünde gerçekleştirilen, ev işlerinin verimliliği ve rasyonel olması ideali üzerine çalışmalar yapılmıştır. Ev işi ve yönetimi üzerine yapılan tüm bu araştırmalar ve düşünceler konut mekanlarını (büyükleri, mekanların ilişkileri gibi) ve formunu etkileyen faktörler olmuştur (Lupton - Miller 1992).

Konut formuna etki eden bir diğer fiziksel faktör de teknolojide yaşanan gelişimlerdir. Teknolojik gelişmeler konut piyasasını hem fiziksel hem de sosyal açıdan etkilemektedir. Rapoport (1969) bu etkileşimin teknoloji ve konut arasında direkt olmadığını ifade eder. Teknoloji ile gelişen malzemeler ve strüktür gibi unsurlar konut formunu belirleyici faktörler değil, değişiklik sağlayan etmenler olduğunu savunmaktadır. Sonuçta bu faktörler birer aracı olarak konut formunun gerçekleştirilebilirliğini kolaylaştırırlar, fakat hangi yapının nasıl inşa edileceğini belirleyici veya engelleyici unsur olamazlar.

Drucker'e göre (1989), teknoloji ile konut kavramının ortak paydası ise insanı yansıtıyor olmasıdır. Bu bağlamda, insan çabasının bir uzantısı olan teknolojideki değişimler hem insanın dünya görüşlerini yansıtan, hem de dünya görüşünü değiştirebilen bir olgu olmaktadır.

23

Çelik, cam, betonarme gibi malzemelerin geliştirilmesi, asansörün bulunması, iletişim ve haberleşmede büyük çapta ilerlemelerin yaşanması, konut formuna etki eden önemli teknolojik unsurlardır. Gelişen malzemeler ile açıklık ve yükseklik artmış, mekansal kalite iyileştirilmiş, yaşam standartları yükselmiş ve farklı, özgün tasarımlar gerçekleştirilebilmiştir. Konutun yükselmesindeki en önemli faktör ise asansör teknolojisinin kullanılmaya başlaması olmuştur. İletişim ve haberleşme ağındaki (telefon, internet, dergi, gazete gibi) ilerlemeler sayesinde de, diğer gelişmiş ülkelerde yaşanan yeniliklerden kısa sürede haberdar olunmaya başlanmıştır. Böylece konut sektöründe gerilerde seyreden Türkiye'nin mimarlık hakkındaki bilgi ve becerisi artarak, yenilikleri Türk konut tiplerinde uygulamaya başlamışlardır. Bu sayede batıya olan öykünme gündeme gelmiştir.

Konunun girişinde konuta etki eden fiziksel faktör olarak ele aldığımız siyasi ve politik kararlar, konutun gelişim sürecine yön veren önemli bir diğer maddedir. İmar mevzuatlarındaki gelişmeler, konut ile ilgili çıkarılan yasalar ve kanunlar, konutun tasarım sürecine direkt etki eden unsurlardır.