• Sonuç bulunamadı

2.3. Hastane Birleşmelerinin Sağlık Sektörü Açısından Değerlendirilmes

2.3.3. Finansman Açığının Giderilmesi Açısından Değerlendirilmes

kaynakları iyice kısıtlanarak bu iki kurum neredeyse hiçbir yatırım yapamaz ve ihtiyaca uygun personel istihdam edemez hale getirilerek hizmet alanlarda da memnuniyetsizlik yaratılmıştır. Böylelikle de kamusal sağlık hizmeti veren bu kuruluşlar bilinçli olarak çökertilmiştir. Yürütülen çökertme politikalarına paralel olarak da, sağlık hizmeti veren özel kuruluşların geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için özel teşviklerde bulunulmuştur. Ayrıca kamu sağlık kuruluşlarının özel sağlık kuruluşlarından hizmet alımına yöneltilmesiyle, özel sağlık kuruluşlarına hasta garantisi sağlanmıştır. Bunun sonucunda özel poliklinikler, özel hastaneler, özel görüntüleme merkezleri sayılarında büyük artışlar sağlanmıştır. Tüm bu uygulamalarla özel sağlık kuruluşlarına kamudan önemli miktarda kaynak aktarımı yoluna gidilmiştir.” ( Genel Sağlık Sigortası, 2005: 9 – 11 ).

“ Türkiye’de sağlık finansmanıyla ilgili olarak genel düzeyde üç şeye gereksinim bulunuyor. Bunlar: ( Genel Sağlık Sigortası, 2005: 9 – 15 )

1. Bütün nüfus, herkesin doğumundan ölüme kadar sağlık güvencesi kapsamına alınması : Tüm nüfusun doğumdan ölüme dek sağlık güvencesi altında olması devlet açısından siyasi, toplum açısından ise vicdani bir sorumluluktur. Son çalışmalara göre ülkede kişi başına 200 dolara yaklaştığı söylenen sağlık harcaması ile şimdiki düzeyden daha iyi bir sağlık hizmeti sağlanabilir.

2. Sağlık hizmetleri için yetersiz olan kaynakları arttırmaya yönelik ek kaynak yaratılması: Finans sıkıntısının aşılmasının en kolay yolu olarak tüketim vergilerinin arttırılması görüldüğünden, sağlık hizmet ihtiyacı da tüketim içerisine tanımlanarak vergilendirilmektedir.

“ Sağlık sisteminin finansmanı genel vergilerle karşılanmalıdır. Vergi sistemi, gelir vergisinin, direkt vergilerin öne çıktığı bir sistem üzerine oturtulmalıdır. Türkiye’de sağlık sektörünün içinde bulunduğu krizin en önemli nedeni devletin bu alandaki kamusal sorumluluklarını çeşitli gerekçelerle yerine getirmiyor oluşudur.” ( Genel Sağlık Sigortası, 2005: 9 – 11 )

Adil ve eşitlikçi bir anlayış doğrultusunda yaratılacak kaynakla, sağlık ocaklarının alt yapısı geliştirebilir, dağılımını düzenler, etkinliklerini arttırabilir. Bütün bunlar hizmetin verimliliğini arttırmanın yanında tüm toplum kesimlerinin

daha nitelikli, etki ve eşit olarak verilen hizmetleri almasını sağlar. Devletin asli görevine, kamusal sorumluluk alanına dönmesiyle, toplumun kaynaklarının, kamu eliyle, toplum yararına kullanılmasının olanağı yaratılmış olur.

3. Entegre tarzda, tek elden planlama, yatırım ve hizmet sunumunu da yürüten kamusal anlayış içinde sağlık hizmeti sunulması: Hizmet üretimi ile finansman sistemi kamusal güç elinde entegre edilmelidir. Entegrasyon, üretici kurumlar arasındaki kar amaçlı rekabeti ortadan kaldıran, işletme ve yönetim yapısını basitleştirerek yönetsel maliyetleri azaltan, hizmetin toplumsal gereksinimlere göre planlı tarzda üretilmesine olanak veren, çalışanların ve halkın katılımına açık demokratik bir anlayış içinde olmalıdır.” ( Genel Sağlık Sigortası, 2005: 11-15)

2.3.4. Doktor Seçme ve Değiştirme Özgürlüğü Açısından Değerlendirme (Hekim Seçme Hakkı)

Hekim seçme hakkı; hasta ve hasta yakınlarının, en temel hasta hakkı olan sağlık çalışanını seçmesi ve değiştirmesi, teşhis ve tedavilerinde katılımcı rol oynamaları şeklinde ifade etmek mümkündür.

Hekim seçme hakkı; ulusal ve uluslar arası metinlerde şu şekilde yer almaktadır:

“Hasta, hekimini özgürce seçme hakkına sahiptir.” (Lizbon Bildirgesi 1981),

“Hastalar, sağlık sisteminin işleyişi ile uyumlu olarak, hekimlerini veya diğer sağlık personelini ve sağlık kurumlarını seçme ve değiştirme hakkına sahiptir.” (Amsterdam Bildirgesi 28–30 Mart 1994 ),

“Hasta özel veya devlet sektöründe olmasından bağımsız olarak hekimini ve hastanesini veya sağlık hizmeti veren kurumları özgürce seçme ve değiştirme hakkına sahiptir. Hasta herhangi bir aşamada diğer bir hekimin görüşünü alma hakkına sahiptir.” (Bali Bildirgesi Eylül 1995),

“Yeterli bilgiye sahip her birey farklı tedavi prosedürleri (yöntemleri) ve tedaviyi verecek kişiler arasında seçim yapma hakkına sahiptir. Hasta, hangi teşhis

ve tedavi yöntemin kullanılacağı ve doktor , uzman veya hastane seçimi konularında karar verme hakkına sahiptir. Sağlık hizmetleri, bu tedaviyi uygulayacak çeşitli merkezler (sağlık kurumları) ve doktorlar ile alınan sonuçlar hakkında bilgi vererek bu hakkın kullanılabileceğini temin etmelidirler. Bu hakkın kullanımını kısıtlayan tüm engeller kaldırılmalıdır. Doktoruna güvenmeyen bir kişi başka bir doktor talep edebilir(seçebilir).” (Hasta Haklarına İlişkin Avrupa Statüsü (Ana Sözleşmesi) Temel Dokümanı Roma, Kasım 2002),

“Sağlık müesseselerinde tatbik olunan usul ve kaideler mahfuz olmak üzere, hasta; tabibini ve diş tabibini serbestçe seçer.” ( Tıbbi Deontoloji Tüzüğü 5 inci Madde, 1960 ),

“Mevzuat ile belirlenmiş usullere uyulmak şartı ile hastanın, kendisine sağlık hizmeti verecek olan personeli serbestçe seçme, tedavisi ile ilgilenen tabibi değiştirme ve başka tabiplerin konsültasyonunu istemek hakkı vardır.” ( Hasta Hakları Yönetmeliği 9 uncu Madde, 1998 )

“Yataklı tedavi kurumlarında mevcut her klinisyen uzmanın poliklinik hizmeti vermesine yönelik düzenleme yapılarak hastaların hekim seçmesine imkan sağlanır.”(Yataklı Tedavi İşletme Yönetmeliği 8 inci Madde, 2005 )

“Her hastanın sağlık sistemine uygun olması ve yetkili hekimin uygun görmesi halinde, kendisine sağlık hizmeti sunan kişi ve kuruluşu değiştirme hakkı bulunmalıdır.” (Hasta Hakları ve Sorumlulukları TS-12222-Nisan 1997)

“Hasta, mevzuatın belirlediği kurallara, tıbbi uygulamanın özelliklerine ve kurumun koşullarına göre hekimini seçmekte özgürdür.” ( Hekimlik Meslek Etiği Yönetmeliği 22 inci Madde)

Yönetmeliğe göre; (RG: 2005:3) aile hekimliği uygulamasına (AHU’na) geçilen yerlerde, kişilerin birinci basamak sağlık hizmetlerinden faydalanabilmesi için aile hekimlerine kayıt olması şarttır. Kişilerin aile hekimlerine ilk kaydı, aile hekimliği uygulamalarına yeni geçilen illerde İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yapılmaktadır. Daha sonra kişiler, bulundukları yerin coğrafi şartlarına göre yakın konumdaki aile hekimini zaman ve bölge sınırlaması olmaksızın serbestçe seçebilmektedir. Kendi seçimini yapan kişinin

aile hekimini değiştirmesi için en az altı ay beklemesi zorunlu kılınmıştır.

Aile hekimliğine geçilen yerlerde kişilerin hekim değiştirme serbestliği Aile hekimliği uygulamasına başlandıktan 6 ay sonra başlayacaktır. Düzce’de Aile hekimliği uygulaması 15.09.2005 tarihinde başladığı için hekim değiştirme 15.03.2006 tarihinden itibaren serbest olmuştur. Düzce’de hekim değiştirme sertbestliğinin başladığı ay, Aile hekimini değiştiren kişi sayısı 4.880 iken; AHU’nın 9. ayında aile hekimini değiştiren kişi sayısı 38.681’dir. Buna karşılık aile hekimlerine kayıtlı kişi sayısı AHU’nın 1. ayında 122.811 iken, AHU’nın 15. ayında Aile hekimlerine kayıtlı kişi sayısı 332.287’e ulaşmıştır (Düzce Sağlık Müdürlüğü, 05.02.2007)

Bunun yanında kişilerin hekim değiştirmesinde geçerli olacak kurallar ve usuller aşağıda kısaca açıklanmıştır.

Kişilerin hekim değiştirmesinde geçerli olacak kurallar: ( Karadağ, 2007:28-29)

1) Kişiler aile hekimlerine en az 6 ay bağlı kalmak zorundadır.

2) Kişi 6 aylık süre dolduktan sonra istediği zaman aile hekimini değiştirebilir.

3) Yeni bağlandığı aile hekimine de en az 6 ay bağlı kalmak zorundadır. Kişilerin hekim değiştirmesinin usulleri: ( Karadağ, 2007:28-29)

1) Kişiler bağlı oldukları toplum sağlığı merkezi’ne başvurarak gerekli olan dilekçeyi doldururlar.

2) Toplum sağlığı merkezleri ayın son günü mesai bitimine kadar kendilerine teslim edilen dilekçelere numara vererek takip eden ayın 1’i ile 10’u arasında sonuçlandırır (ayın 10’u resmi tatil olursa takip eden ilk iş günü dikkate alınır). Sonuçlandırdığı dilekçelere ait bilgiyi toplu olarak içeren belgeyi sonraki 10 gün içinde İl Sağlık Müdürlüğüne ulaştırır. İl Sağlık Müdürlükleri bu işlemlere gerektiğinde müdahale hakkına sahiptir.

3) Bu tarihler dışında gelen dilekçeler biriktirilip her ayın 1’i ile 10’u arasında değişim işlemi yapılır.

4) Hekimlere yapılacak olan ücret tahakkukunda, kişi ay sonunda hangi hekime kayıtlıysa o hekime tahakkuku yapılır.

“ Kişilerin dilekçelerinden feragat etmeleri toplum sağlığı merkezinin işlemlere başlama tarihine (yani takip eden ayın ilk gününe) kadar mümkündür. Bu gibi durumlarda kişiden değişiklik dilekçesini geri almak istediğine dair yeni bir dilekçe alınarak gereği yapılır.” (Hekim değiştirme Talimatı).

Ayrıca doktorlar da hastalarını kabul etmeyebilirler. Ancak bu belirli şartlara bağlanmıştır. “Öncelikli şart kişinin başka doktor alternatifinin bulunmasıdır. Diğer koşullar ise şunlardır; tıbbi etiğe uygunsuz davranışların (kişi- hekim arasında çıkar ilişkisi kurulmaya çalışılması vb) belgelenmesi, hasta ile hekim ilişkisinin tanı, tedavi ve takibi zorlaştıracak, aile doktorunun verimini azaltacak şekilde bozulması, hasta ile hekim arasında adli bir sorunun olması, taciz, tehdit ve bunun gibi iletişim sorunu oluşturacak durumların olmasıdır.” (T.C. Sağlık Bakanlığı, 2004:80-81).

Hekim seçme hakkı hastanelerin birleşmesinden sonra daha çok önem kazandı. Yoğunlaşan hasta sayılarına rağmen bu kural devamlılığını sürdürmektedir. Yapılan anket çalışmasında da birleşme öncesi hekim seçme özgürlüğü % 27 oranında iyi olarak görülürken, birleşme sonrası bunun % 87,7 oranında arttığı görülmektedir.