• Sonuç bulunamadı

Finansal Kiralamanın Avantaj ve Dezavantajları

BÖLÜM 1: FİNANSAL KİRALAMA HAKKINDA GENEL BİLGİLER

1.6. Finansal Kiralamanın Avantaj ve Dezavantajları

Finansal kiralamanın satın alma alternatifine göre birtakım avantaj ve dezavantajları vardır.

• Finansal Kiralama konusu mal kiralama sözleşmesi sona erinceye kadar finansal kiralama şirketinin mülkiyetinde bulunmaktadır. Böyle bir garantiye sahip olan finansal kiralama şirketleri, kiracıya maliyet yönünden diğer kredi kuruluşlarından daha fazla avantaj sağlamaktadır. Böylece kiralama maliyeti düşürülmüş olmaktadır.

• Özellikle son yıllarda teknolojinin hızla geliştiği göz önüne alındığında, yatırım için kullanılan makine, teçhizat vb malların satın alınmak yerine kiralanması daha az risk taşımaktadır. Kiralamaya tabi mallar, teknik ömürlerini doldurmadan demode olduğu takdirde, risk unsuru makine ve teçhizatın sahibine ait olmaktadır.

• Yatırım mallarının kiralanması söz konusu olduğunda kira süresi genellikle kullanma süresine eşit olarak hesaplanmakta ve eskiyen, teknik ömrü tükenen teçhizatı yenilemek daha kolay olmaktadır.

• Kiralamanın esneklik yönünden üstünlüğü, kira süresinin nispeten kısa ve finansal kiralama kurumunun kira süresi içinde yatırımın geri ödenmesini amaçlaması halinde geçerli olmasıdır.

• Yatırıma yönelen firmaların yatırımlarının %100’e yakınının dahi başlangıçta bu yöntemle sağlanabilmesidir (Koç, 2004:15).

• Finansal Kiralamaya konu mal, kira süresi sonunda sembolik bir bedelle satın alınabilir.

• Finansal Kiralama yoluyla yapılan yatırımlarda, sözleşmeden öngörülen kira ödemelerinin değişmemesi, enflasyonun işletme giderleri üzerindeki etkisini gidermektedir.

• Geri ödeme planı kiracının nakit akımına uygun olarak düzenlenebilir (Tuğlu ve Atila, 2007).

• Finansman ihtiyacı olan firmalara kredi veren finansal kurumlar kredi başvurusu sırasında birçok şartlar öne sürmekle beraber kredi verdikleri firmaların yönetimine de rahatlıkla müdahale edebilmektedir. Leasing’in finansman yöntemi olarak seçilmesi durumunda ise, kiracı firmalar yönetim konusunda

herhangi bir kısıtlama ile karşı karşıya kalmamaktadır. Bunun yanında leasing sözleşmesi ile kiralamaya konu olan malların kullanılması ile ilgili birtakım kısıtlamalar da getirilebilmektedir.

• Leasing işlemleri kiracı firmalar için bir borç yükü getirmediği için bilânçonun pasif kalemini etkilememektedir. Buna bağlı olarak da kiracı firmaların Borç/Öz kaynak oranı sabit kalmakta ve bu durum da kiracıların kredi imkânlarını kısıtlamakta ve borç kapasitelerinin sabit kalmasını sağlamaktadır.

• Leasing Yöntemiyle elde edilen makine ve teçhizatın kira ödemeleri gider olarak gösterilip, vergiden düşülürken, eğer söz konusu varlık satın alınmış olması durumunda, yıllık amortisman tutarı kadar bir gider, vergi matrahından düşülebilecektir. Öte yandan, işletmenin arsa satın alması durumunda amortisman düşülemeyeceğinden, herhangi bir vergi tasarrufu da sağlanamayacaktır. Oysa arsanın kiralanması durumunda, kira giderleri vergi matrahından düşülebilmektedir (Uydacı, 2006:12).

• Bir ülkeye finansal kiralama yoluyla yabancı sermaye girişi, diğer yollara göre daha kolay sağlanabilir. Yabancı sermaye, bir ülkeye gelirken, doğrudan yatırım yapmak yerine, işletmecilik yapmayı tercih edebilir. Örneğin, finansal kiralama yoluyla yurt dışından her türlü makine ve teçhizatın getirilmesi, risk nedeniyle arzu edilen seviyede yatırım yapmaktan çekinen yabancı sermayenin gelişini hızlandırabilir. Buradan anlaşılacağı gibi finansal kiralama, bir ülkenin dış borçlanmaya gerek kalmadan, finansman sağlamasına yardımcı olur (Bengü, 2007:28).

• İflas durumunda Lesing’e konu ekipman iflas masası dışında kalır. Kiracı şirketin iflası halinde leasing yoluyla finanse edilmiş mallara el konulmaz. Bu durumda yatırımcı üretime devam edebilirken, borçlarını ödeyebilmesi de kolaylaşır (Tuğlu ve Atila, 2007).

• Leasing işlemlerini banka kredileri ile karşılaştırdığımızda, leasing işlemlerinin daha kısa sürede ve daha kolay çözümlendiği görülmektedir. Leasing için başvurulduğunda 10–15 gün içinde olumlu veya olumsuz cevap

alınabilmektedir. İşlemlerin bu denli kısa sürede sonuca bağlanması kiracıyı enflasyon, kur farkı vb. olumsuz etkenlerden korumaktadır (Koç, 2004:17). • Sat geri kirala sözleşmelerinde işletmeler amortisman süresi dolmuş sabit

varlıklarını satarak likiditelerini yükseltebilir ve bu sattıkları varlıkları daha sonra birkaç yıllığına geri kiralayabilirler (Uydacı, 2006:14).

• Sözleşme yapılırken kira tutarı bilinmekte ve bu tutar genellikle bir yıl boyunca sabit kalmaktadır. Böylece Kiracı, faiz hadlerindeki değişiklikten ve enflasyondan korunmuş olmaktadır.

• Finansal Kiralama bazı malların temin edilmesinde tek yol olmaktadır. Ülkelerin ithalat ve ihracat için koydukları sınırlamalar, bazı patent hakları olan malların satın alınmasına ve onların bir ülkeden diğer bir ülkeye gitmesine engel olmaktadır. Böyle durumlarda bazı şartlarla bu malların kiralanmasına müsaade edilmektedir (Koç, 2004:18).

1.6.2. Finansal Kiralamanın Dezavantajları

Finansal kiralamanın dezavantajları aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir:

• Finansal Kiralama ile finansal kiralamaya konu malın mülkiyeti kiracıya devretmediğinden, kiracı kiralamaya konu olan malı kendi malı gibi kullanmayacak, mal üzerinde yapmak istediği değişiklikleri yapamayacaktır. Yapmak istediği her değişiklik için finansal kiralama şirketinden izin alması gerekecektir. Yine, finansal kiralama yoluyla edinmiş olduğu malı, kendi malları gibi ipotek ettirme imkânına da sahip değildir.

• Finansal kiralama taksitlerinin yabancı para cinsinden belirlenmiş olması durumunda kiracı kurlarda aşırı yükselme riskiyle her zaman karşı karşıyadır. • Kiracı finansal kiralamaya konu mala kiralama süresi sonunda sahip

olamayacağı için malın hurda değerinden yararlanmayacaktır.

• Leasing olanağı bazı bütçelerin getirmiş olduğu sınırlardan kaçma olanağı yarattığı için kaynakların savurganlığına yol açabilmektedir.

• Yatırımcının, kiralamaya konu olan mal ve teçhizatı kiralayabilmesi için varlıklarını teminat olarak göstermesi, o firmanın kredi değerliliğini düşürmektedir.

• Sahip olmanın verdiği itibar ve prestiji, finansal kiralama vermeyecektir. Bu durum, özellikle Küçük ve orta çaplı işletmelerde daha yaygın bir düşüncedir. • Finansal kiralama sözleşmeleri içerisinden yüksek oranlı faizler yer alabilmekte,

bu yüksek faiz tutarı ise kirayı oluşturan tutarın içerinde gizli olmaktadır (Tuğlu ve Atila, 2007).

• Temel kira süresi boyunca kiracı sözleşmeye bağlı kalmaktadır. İşletme açısından satışların gerilemesi ya da fiyatların düşmesi söz konusu olduğunda, finansal kiralamanın yol açtığı yüksek sabit giderler tehlikeli sonuçlara yol açabilmektedir.

• Yatırım indirimlerinden yararlanma durumlarında satın alma, kiralamaya göre daha çekici bir durum oluşturmaktadır. Firma yatırım indiriminden yararlandığında önemli sayılabilecek vergi avantajı sağlar (satın aldığında). Kiralama yoluna gidildiğinde ise firma bu avantajdan yararlanamamaktadır (Bengü, 2007:29).

• Finansal Kiralama Kanununun 7. maddesinde sözleşmelerin belli bir süre fesih edilemeyeceği belirtilmiştir. Aynı kanunun 25. maddesinde de sözleşmenin Finansal Kiralama şirketi tarafından, kiracıdan kaynaklanan nedenlerle feshi halinde kiracının hem malı iade etmekle hem de vadesi gelmemiş finansal kiralama bedellerini ödemekle yükümlü olduğu ayrıca finansal kiralama şirketinin bunu aşan zararından da sorumlu bulunduğu hükme bağlanmıştır. Buna göre kiracı, finansal kiralama şirketinden kaynaklanan bir neden olmadıkça sözleşmeyi feshedememekte, feshederse ağır yaptırımlarla karşılaşmaktadır. Bu da kiracıyı kiraladığı bir malı belli bir süre kullanmak zorunda bırakmaktadır ki, bunun kiracının hareket alanını daralttığı açıktır. Örneğin kiracı ihtiyaç duyduğu bir malı finansal kiralama yoluyla edindiğinde, en az 2 yıl bu malı kullanmak durumunda olduğundan, kiralama konusu malın

duyduğu malı finansal kiralama yoluyla edinmek yerine satın alma yoluyla edinse, satın aldığı malı böyle bir süre ile kayıtlı kalmaksızın satabilecek ve yerine başka bir mal edinme imkânına sahip olabilecektir (Koç, 2004:21).