• Sonuç bulunamadı

D. SOSYAL HİZMET ELEMANLARI

1. Ferraş

Sözlükte “bir şeyi yaymak, döşemek” anlamına gelen ve Arapça “ferş” kelimesinden türetilen ferrâş;164 cami, mescit ve imaret gibi yerlerin temizliğini ve aynı zamanda halı, kilim

ve hasırlarını yaymakla sorumlu kişiler için kullanılan bir tabirdir.165 İnanç gereği

ibadethanelerin her zaman temiz ve düzenli olması gerekirdi. Bundan dolayı kazada bulunan yapıların hemen hepsinde ferraş görev yapmıştır. Câmiʻ-i Kebir’deki ferraşlar dört akçe ücret alırken166 diğerlerinde ortalama bir akçe almışlardır. Câmiʻ-i Kebir’deki ücretin yüksek

olmasının sebebi temizlenecek alanın diğer yapılara oranla büyük olması olabilir.

2. Kayyım

“Kıyam” kelimesinden türeyen kayyım,167 sözlük anlamı olarak bir işi yerine getiren,

üstlenen kimse anlamına gelmektedir. Kelime anlamı ise “hâkim tarafından kısıtlı, gaib vb. kişiler adına hukuki tasarrufta bulunmak üzere tayin edilen kimse” olarak geçmektedir.168 Öte

yandan mütevelli ve caminin temizlik işlerini yapan hademe anlamında da kullanılmıştır.169

Kazada sadece Hâcı Nimetullah Camii’nde kayyım görev yapmıştır. Kayyım olan kişi aynı zamanda ferraştı.170 Yani ferraş kaydının devamı niteliğindedir.

3. Loğkeş

Loğkeş, Türkçe “loğ” ismi ile Farsça “çekmek” anlamı gelen “keş” fiilinden meydana gelen birleşik bir kelimedir. Loğ, toprak damlarda özellikle kışın yağmur ve karlı havalarda damın akıtmasını engellemek ve toprağı sıkıştırmak amacıyla damda gezdirilen silindir şeklinde belirli bir ağırlığı olan taş parçasıdır. Bu loğun her iki tarafında birer oyuk bulunur ve bu oyuklara demir veya ağaçtan yapılan bir kol takılarak damda çekilir. Bu işleme “loğlamak”, bu loğlama işini yapana da “loğkeş” denir.171 İklim ve coğrafi nedenlerden dolayı bölgedeki

yapıların çatısız olması loğkeşlerin Biretüʻl-Fırat’taki vakıf eserlerinde hizmetlerini zorunlu

164 Tahsin Yazıcı, Mehmet İpşirli, “Ferraş”, DİA, C. 12, İstanbul 1995, s. 408. 165 Pakalın, Sözlük I, s. 608.

166 VGMA, HD 1098, s. 181; VGMA, HD 1079/2, s. 142. 167 Devellioğlu, a.g.e., s. 573.

168 İsmail Özmel, “Kayyım”, DİA, C. 25, Ankara 2002, s. 107. 169 Pakalın, Sözlük II, s. 22

170 VGMA, HD 1083, s. 201.

20

hale getirmiştir. Kazada mahkeme, mescit ve cami gibi yapılarda görev yapmışlardır.172 Yarım

akçe ile iki akçe arasında ücret almışlardır.173 Bu görevi Fatma Hatun Camii’nde olduğu gibi

ücretsiz yapanlar da olmuştur.174 En yüksek ücreti ise iki akçe ile Mahmud Paşa Camii’nde

görevli loğkeş almıştır.175

4. Çeşmedar

Kaynak ve pınar anlamına gelen “çeşme”176 ve sonuna geldiği kelimelere “tutan, sahip

ve mâlik olan” anlamı katan “dâr”177 kelimesinin bir araya gelmesiyle birlikte “çeşmedâr” sözcüğü ortaya çıkmıştır. Kazada bu görevliye dair tek kayıt Mağara Camii’ne aittir. Bu camide görev yapmasının sebebi günümüzde de hala akan su kaynağıyla ilgili olmalıdır. Görevli, akan bu su kaynağının yapının ihtiyaçlarında kullanılması için görev yapmış olmalıdır. Yarım akçe alan görevli çeşmedar, aynı zamanda loğkeş görevini de yürütmüştür.178

5. Suyolcusu

Suyun kaynağından bulunup şehirlerde düzenli akıtılmasına kadar olan bütün faaliyetlerle ilgilen bir meslek dalıdır. Suyollarının yapımı, bakımı, onarımı, korunması ve dağıtılmasıyla ilgili büyün işler bu meslek dalının çalışma alanını oluşturmaktadır.179 1691-1705

yılları arasında Mahmud Paşa Camii’nde suyolcusu olan görevli180 bu tarihten sonra Seyyid

Hasan ve Câmiʻ-i Kebir’de de görev yapmıştır.181 Bu üç caminin suyolcusu olan görevli bir akçe

ücret almıştır.182 Veyis Kethüda inşa ettiği caminin suyolunun ve bu yapının bulunduğu

mahallenin arızaları için nakit para vakfetmiştir. Düzenli olarak bu işleyişin sağlanması içinde mütevelli ataması yapılmıştır. Mütevelli yapmış olduğu görev karşısında bir akçe ücret almıştır.183 Yine Ahmed Bey Camii’nde de suyolcusu ve loğkeş olmadığından 1702 yılında bir

akçe ile bir görevli atanmıştır.184

172 VGMA, HD 1098, s. 179; VGMA, HD 1133, s. 138; VGMA, HD 01133, s. 139. 173 VGMA, HD 1080, s. 64.

174 VGMA, HD 1083, s. 201. 175 VGMA, HD 1080, s. 64.

176 Mustafa Nihan Özön, Küçük Osmanlı Türkçe Sözlük, İnkılap Kitabevi, İstanbul 1998, s. 134. 177http://www.lugatim.com/s/D%C3%82R (Erişim Tarihi ve Saati: 21.06.2020-10:30)

178 VGMA, HD 1098, s. 180.

179 Abdullah Martal, “Suyolcu”, DİA, C. 38, İstanbul 2010, s. 1. 180 VGMA, HD 1098, s. 179; VGMA, HD 1098, s. 181. 181 VGMA, HD 1083, s. 201; VGMA, HD 1079/2, s. 142. 182 VGMA, HD 1083, s. 201.

183 VGMA, HD 1133, s. 142. 184 VGMA, HD 1098, s. 180.

21 6. Sucu

Suyolcusunun yanında sucu adlı görevlilerde bulunmaktadır. Bu görevliler yapının çeşme, kuyu ve suyla ilgili diğer ihtiyaçlarını karşılıyor olmalıdır. Mahmud Paşa Camii’nde muallim ve sucu görevini yürüten görevlinin185 yanında kuyusu içinde bir sucu görev

yapmaktaydı.186

7. Abkeş

Farsça su manasına gelen “ab” ve çekmek anlamına gelen “keş” kelimesinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan abkeş,187 vakfın su ihtiyacını karşılamak için kuyudan su çeken ve

çeşmelerin haznesine su dolduran kişi anlamına gelmektedir.188 Kazada sadece Şeyh Müslüm

Zaviyesi Camii’nde bulunmaktaydı. Bu görevden dolayı bir akçe ücret almışlardı.189

8. Keyyal

Kile ile ölçen kişi anlamına gelen keyyal,190 kazada sadece Şeyh Müslüm Zaviyesi

Vakfı’nda görev yapmıştır. Vakfın mahsulünü ölçmekle görevlendirilmiştir. Görevlinin aldığı ücret tespit edilememiştir.191

185 VGMA, HD 1098, s. 179. 186 VGMA, HD 1098, s. 181. 187 Pakalın, Sözlük I, s. 6. 188 Çevrimli, a.g.e., s. 18. 189 VGMA, HD 1075, s. 29. 190 Çevrimli, a.g.e., s. 362. 191 VGMA, HD 1098, s. 180.

22

İKİNCİ BÖLÜM

KAZA MERKEZİNDE BULUNAN VAKIFLAR A. CAMİLER

Arapça cemʻ kelimesinden türeyen cami, “toplayan, bir araya getiren” anlamına gelmektedir.192 İbadethaneler İslam’ın ilk dönemlerinde mescid olarak anılırken daha sonra

küçük ibadethaneler mescid, cuma ve bayram namazlarının kılındığı büyük yapılar ise cami adıyla anılmaya başlamıştır.193 İslam’ın ilk yıllarından itibaren Müslümanların toplanma yerleri

camiler olmuştur. Sadece ibadet amaçlı değil aynı zamanda hükümet konağı, mahkeme, misafirhane ve eğitim yeri olarak da kullanılmıştır.194