• Sonuç bulunamadı

A. SUÇUN MADDİ UNSURLARI

2. Fail ve Mağdur

Suç, cezalandırılabilir insan davranışıdır. Her suçun bir faili olmak zorundadır. Zira ceza hukukunun muhatabı bizzatihi insanın kendisidir. Fail ancak bir gerçek kişi olmalıdır. Belli bir amaca yönelik bir irade ile hareket edebilmek yeteneği sadece

gerçek kişilere özgüdür. Bu anlamda tüzel kişiler ceza hukuku anlamında fail statüsünde olamazlar. 182 TCK’nın 20 .maddesinin 2. fıkrasında fail olamayacağı

kabul edilen tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımının uygulanamayacağı, bunlar hakkında güvenlik tedbirlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir.183

Suçun kanuni tanımında yer alan fiil üzerinde hakimiyet kuran, kanuni tanıma uygun haksızlığı gerçekleştiren kişi faildir.184 Ceza kanunlarında tanımlanan suçlar

kural olarak herkes tarafından işlenebilen suçlardır. Kanunda “ kim, kişi, kimse, her kim” ifadelerinin kullanıldığı suçlar bu nitelikte olan suçlardır. 185

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, çok failli bir suçtur. Failler aynı amaç etrafında birlikte hareket etmektedirler. Bu yönüyle örgüt kurma suçu, çok failli suç türlerinden yakınsama suçu olarak karşımıza çıkmaktadır. 186

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun oluşabilmesi için en az üç kişinin varlığı zorunludur. Aynı zamanda bu üç kişinin fail statüsünde olması gerekir. Üç kişiden birinin yardım eden ( şerik ) konumunda olması halinde bu suçun yasal unsurları oluşmayacaktır. Üç kişiden birinin isnad kabiliyetine sahip olmaması halinde bu kişilerin fail sayılıp sayılmayacağı doktrinde tartışmalıdır. Kanaatimiz bu kişilerin de fail sayılması gerektiğidir. Aksi takdirde birçok çocuğu suç işlemek amacı etrafında örgütleyerek kapkaç çetesi oluşturma örneğinde olduğu gibi, bu nitelikteki eylemlerin cezasız kalmasına yol açılabilecektir.187 Ancak doktrinde isnad kabiliyeti olmayanların fail sayılmaması gerektiğini savunan görüş de bulunmaktadır.188 Kusuru suçun bir unsuru olarak kabul etmeyen ceza hukuku

sistemimizde bu görüşe katılmamız mümkün değildir. Zira akıl hastaları ile yaşı küçük kişilerin eylemleri suç teşkil etmekle birlikte bu kişilerin ceza yerine güvenlik tedbirlerine tabi tutuldukları ortadadır. Bu kişilerin kasten hareket ettikleri ortada olup, kastı suçun bir unsuru olarak kabul eden ceza hukuku sistemimizde bu kişileri fail olarak saymamız önünde bir engel bulunmamaktadır. Bu konuya çalışmamızın manevi unsur başlığı adı altında yeniden değinilecektir.

182 TOZMAN, s. 165

183 AKBULUT, Genel Hükümler, s. 371-372 184 KAVLAK, s. 332

185 AKBULUT, Genel Hükümler, s. 362 186 YENİDÜNYA/İÇER, s. 71

187 Aynı yönde görüş ve örnek için bkz. KAVLAK, s. 334 188 Bkz. TOZMAN, s. 167

Suçun oluşması için üye sayısı dışında suçun faili açısından herhangi bir özellik yoktur. Bu anlamda fail Türk veya yabancı, kamu görevlisi veya her hangi bir kimse olabilir. Bu yönüyle örgüt suçu özgü bir suç değildir. Fail suç işlemek amacıyla bir araya gelerek örgüt kuran, yöneten veya kurulan örgüte üye olan herhangi bir kimse olabilir. Ancak örgüt içerisindeki konumlarına göre farklı şekilde cezalar öngörülmüştür.189

b. Mağdur

Mağdur, suçun konusunun ait olduğu kişi veya kişiler için kullanılan bir terimdir. Dolayısı ile ceza hukukunda suçun mağduru belirli kişi veya kişiler olabileceği gibi toplumu oluşturan herkes de olabilir.190

Kamu barışına karşı işlenen suçlar arasında yer alan suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun mağduru toplumu oluşturan herkestir. Bu düzenleme toplumu oluşturan bireylerin barış ve güvenlik içerisinde yaşama hakkı güvence altına alınmıştır. 191

Örgütün varlığı toplum açısından başlı başına bir tehlike oluşturmaktadır. Toplumu oluşturan her birey bu tehlikenin potansiyel mağduru konumundadır. Ancak örgütün somut bir zararı ile karşılaşılmadığı sürece bu kişileri mağdur değil suçtan zarar gören olarak kabul etmek gerekir.

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme suçu açısından yürütülen yargılamalarda, belirli bir kişinin doğrudan mağdur olmasından söz edilemez. Dolayısıyla suçtan zarar gördüğünü iddia edenlerin, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu yönünden davaya katılma ve kanun yoluna başvurma imkanının olmadığını ifade etmek gerekir. Yargıtay da “sanıklara atılı silahlı terör örgütü

yöneticisi olma, silahlı terör örgütü üyesi olma, silahlı terör örgütüne yardım ve suç işleyeni saklama suçlarının niteliği itibarıyla ve bu suçlardan doğrudan doğruya zarar görmeyip, davaya katılma ve dolayısıyla hükmü temyiz etme hakkı bulunmayan katılanlar adına vekillerinin bütün sanıklar hakkında bu suçlardan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz taleplerinin… CMUK 317. maddesi gereğince reddine”

189 TOZMAN, s. 167; KAVLAK, s. 333 190 AKBULUT, Genel Hükümler, s. 373-374 191 YENİDÜNYA/ İÇER, s. 71

şeklinde verdiği kararla192, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve örgüte üye olma

suçları açısından, bir kimsenin zarar görmesinin mümkün olmadığı ve bu suçta davaya katılma ve kanun yoluna başvurma imkanının bulunmadığına dair hükme varmıştır.193

Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 19.02.2013 tarih ve 2012/6-1490 E., 2013/59 K., sayılı içtihadında yukarıda bahsedilen hususa istisna niteliğinde bir karara imza atmıştır. Buna göre göçmen kaçakçılığı, yağma, hırsızlık gibi “örgüt suçunun” nitelikli unsur olarak düzenlendiği bazı suç tipleri yönünden yapılan yargılamalara katılan mağdurların, hükmün, sanığın cezalandırılmasına etki eden örgüt suçuna ilişkin kısmını (bu suça ilişkin katılma hakları olmadığından) temyiz edememesini yasal düzenlemelere aykırı bulmuştur. Anılan kararda; “...Görüldüğü

gibi, kanun koyucu tarafından ceza kanunda düzenlenen bazı suçların suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde, örgüte yarar sağlamak amacıyla veya örgütün korkutucu gücünden yararlanılmak suretiyle işlenmesi, işlenen suçlar bakımından nitelikli hal kabul edilmiş ve daha ağır yaptırımlara bağlamış, özel kanunlarda da benzer düzenlemelere yer verilmiştir.….. Uygulama ve öğretide, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüt mensupları tarafından örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar nedeniyle zarar gören kişinin örgütün işlediği bu suçların mağduru olduğu, bu suçlar yönünden davaya katılmasının mümkün olduğu, tehlike suçu olan suç işlemek amacıyla örgüt kurma, kurulmuş örgüte üye olma suçları yönünden ise kamu davasına katılmasının mümkün olmadığı genellikle kabul edilmekte ise de; Yargıtay bazı kararlarında somut olayı değerlendirmek suretiyle suç işlemek amacıyla örgüt

192 Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 13.05.2013 tarih, 2013/1 E., 2013/7264 K. sayılı kararı (Karar için bkz. İÇER/YENİDÜNYA, http://dergipark.gov.tr/download/issue-file/501 ) Erişim Traihi 10.02.2019 ) 193 İÇER/YENİDÜNYA, http://dergipark.gov.tr/download/issue-file/501 , Erişim Traihi 10.02.2019; Yargıtay aynı yönde “..Çıkar amaçlı örgüt kurma ve bu örgüte üye olma suçuna müdahale mümkün olmadığından, bu suça yönelik temyiz talebinin reddine” (Yarg. CGK., 27.11.2011, 2010/1-158, 2011/296); “..Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, bu teşekküle katılmak ve yardımda bulunmak suçlarından açılan kamu davalarında yüklenen suçlardan doğrudan doğruya zarar görmeyen şikayetçi tasarruf mevduatı sigorta fonu adına vekilinin davaya katılmasına karar verilmesi, hukuken geçersiz olup hükmü temyize hak vermeyeceği cihetle tasarruf mevduatı sigorta fonu vekilinin cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, bu teşekküle katılmak ve yardımda bulunmak suçlarına yönelen vaki temyiz istemlerinin CMUY’nın 317. maddesi uyarınca … reddine” (Yarg. 06.02.2007, 2006/11-31, 2007/20); “..Cürüm işlemek için teşekkül oluşturma ve teşekkül mensuplarına yardım suçlarından doğrudan doğruya zarar görmeyen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun, davaya katılmasına karar verilmesi, hükmü temyize hak kazandırmayacağından, anılan kurum vekilinin bu suçlara yönelik temyiz isteğinin CMUK.nun 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE” (Yarg. CGK., 09.10.2007, 2006/7-336, 2007/198) şeklinde kararlar vermiştir. (Kararlar için bkz. İÇER/YENİDÜNYA, http://dergipark.gov.tr/download/issue-file/501, Erişim Traihi 10.02.2019 )

kurma suçlarından açılan kamu davalarına katılmanın mümkün olduğuna karar vermiştir. Nitekim Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 20.10.2008 gün ve 2309-11388; 06.12.2006 gün ve 3739-8981 sayılı kararları bu doğrultudadır. Öte yandan suç işlemek amacıyla kurulan örgüt mensuplarınca işlenen yağma, tehdit, hırsızlık gibi suçlardan açılan davalara bu suçlardan doğrudan doğruya zarar görenlerin katılabilecekleri hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu suçların daha fazla ceza verilmesini gerektiren nitelikli halini oluşturan, “suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde”, “suç örgütünün yararına” veya “örgütün korkutucu gücünden yararlanmak suretiyle” işlenmesi durumunda, bu suçları işlediği iddia olunan kişi veya kişiler hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme veya örgüte üye olma suçlarından açılan davalara katılmayı kabul etmemek hak, adalet ve nesafet kurallarına aykırılık oluşturacaktır. Nitekim bu suçlardan kamu davasına katılmanın kabul edilmemesi halinde, örgütün işlediği suçlardan kamu davasına katılmalarına karar verilenlerce hükmün aleyhe temyiz edilmesine rağmen suçun nitelikli halini oluşturan suç örgütünün varlığının somut olaylarda bulunup bulunmadığı hususunun Özel Dairece değerlendirilmesinin ve suç örgütünün varlığının kabulünün gerektirdiği hallerde de katılma kararı verilen suçlar yönünden hükmün aleyhe bozulması suretiyle daha fazla ceza verilmesinin önüne geçilmiş olacaktır. Bu şekilde bir kabul halinde, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, kurulmuş örgüte üye olma suçlarından kurulan hükümlerin inceleme dışı bırakılması suretiyle hukuken telafisi imkansız zararların da doğmasına neden olunacaktır. Buna göre, gerek suç işlemek amacıyla kurulan suç örgütü mensuplarınca işlenen amaç suçlardan doğrudan doğruya zarar görenlerin, gerekse somut tehlike suçu olan suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme ve örgüte üye olma suçlarında suç örgütünün sahip olduğu organizasyon kabiliyeti, işlemeyi amaçladığı suçlar ve örgütün korkutuculuğu göz önüne alındığında sanıklara yüklenen ve cezalandırılmaları istenen fiille haklı çıkarı zedelenen kişinin ceza kovuşturmasına katılması konusundaki isteği dikkate alınmalı ve haklı görüldüklerinde zarar görenlerin davaya katılmalarına karar verilmelidir. Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Yerel mahkemece, mağdurlar Hüseyin Taşar ve Ramazan Karagöz’ün sanıkların işlemiş oldukları yağma ve dolandırıcılık suçlarından doğrudan doğruya zarar gördükleri kabul edilerek kamu davasına

katılmalarına karar verilen somut olayda; mağdurların suç örgütünün organizasyon kabiliyeti, işlemeyi amaç edindikleri ve işledikleri suçlar ile örgütün korkutuculuğu nedeniyle sanıkların cezalandırılmaları istenen fiilleri ile haklı çıkarlarının zedelendiği anlaşıldığından suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından da davaya katılmalarına karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır…” denilmektedir.194

3.Fiil

TCK.’nun 220 nci maddesinde, “örgüt kurmak”, “örgüt yönetmek”, “örgüte üye olmak”, “örgüt adına suç işlemek”, “örgüte yardım etmek”, “örgüt propagandası yapmak” fiilleri yaptırım altına alınmış olup, bu suç tipleri ayrı ayrı ele alınacaktır.195

a. Örgüt Kurma ve Yönetme aa. Örgüt Kurma

TCK’nın 220. maddesinde düzenlenen örgüt kurmak genel bir suç olup örgüt kurmanın özel olarak cezalandırıldığı hallerde bu madde hükmü değil ilgili madde hükmü uygulanacaktır.196 Kanun, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunu

düzenlediği 220’nci maddenin birinci fıkrasında, kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranları cezalandırmıştır. Henüz bir suç işlenmese dahi hazırlık hareketi niteliğinde olan örgüt kurma bu şekilde cezai yaptırım altına alınmıştır.197

Ö

Maddede örgüt kurma ve yönetme şeklinde iki seçimlik hareket öngörülmüştür. Kanunun aradığı koşulları taşıyan bir örgütün kurulması yeterli olup, örgütü kuran kişinin aynı zamanda örgütü yönetmesi şart değildir. Bu nedenle örgütü kuran aynı zamanda örgütü yönetiyorsa tek bir suç oluşacaktır.199 Peki örgütü kuran ile örgütü

hem kuran hem de yöneten kişi aynı cezayı mı alacaktır? Bu durum TCK 61 kapsamında somut ceza belirlenirken hâkimce göz önünde bulundurulmalıdır. Zira

194 İÇER/YENİDÜNYA, http://dergipark.gov.tr/download/issue-file/501, Erişim Traihi 10.02.2019 195 İÇER/YENİDÜNYA, http://dergipark.gov.tr/download/issue-file/501, Erişim Traihi 10.02.2019 196 TOZMAN, s. 244; YENİDÜNYA/ İÇER, s. 34

197 GÜLTAŞ, s.22

198 YENİDÜNYA, A. Cafer/İÇER, Zafer, Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, İstanbul 2014, 1.Baskı, s.34

m.61’de hâkimin suçun işleniş biçimine göre kanuni tanımda öngörülen hapis cezasının alt ve üst sınırları arasında bir cezaya hükmedebileceği öngörülmüştür. (TCK m.61/1-a)

Örgüt kurma suçu şekli bir suçtur. Örgüt kurulmasıyla eylem tamamlanır. Örgütün kurulması için yapılması gereken tüm zorunlu hareketler bu kapsamda değerlendirilebilir. Çetenin gerçekleşmesi için adam toplamak, iş bölümü yapmak, silah cephane toplamak gibi. Bu anlamda örgüt kurma; örgüt yönetme veya örgüte üye olma gibi temadi eden bir suç değil, ani bir suçtur. Bu suçun meydana gelmesi için amaç suçu gerçekleştirmeye yönelik yoğunluk ve çeşitlilik gösteren eylemlerin yapılmasına gerek yoktur. Suçun oluşması için belli bir organizasyon etrafında birden fazla kişiyi toplayıp organize etmek örgütsel disiplin içinde hiyerarşiyi sağlamak yeterlidir. Bunun dışında failin kurucu kabul edilebilmesi için fail ile üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunması, suç işleme iradelerinde devamlılık bulunması, disipline edilmiş örgüt bireylerinin belirli sorumluluk ve aktiviteleriyle somut özel görev ve işlevlerinin bulunmasına bağlıdır.200 Örgüt kurulduğu anda bu

özellikleri taşımalıdır. Örgüt kuruculuğu için bir kişinin varlığı yeterli olmakla birlikte, kurulmuş olduğundan bahsedilebilmesi için yasal zorunlu sayı olan üç kişinin yanında belirtilen özelliklere de sahip olmalıdır. Suç işlemek amacıyla örgüt kurmadan bahsettiğimize göre, örgüt kurulduğu anda kamu barışı ve güvenliğini tehlikeye sokacak bir potansiyele sahip olmalıdır. Teşkilat, araç ve gereç anlamında kurulmuş olmakla birlikte asgari sayıyı taşımayan bir yapılanma suç örgütü olarak nitelendirilemeyecektir. Aynı şekilde örgüt kurulmuş; asgari sayı mevcut olmakla birlikte hiyerarşik yapılanma, işbölümü ve elverişlilik yönünden eksik olan bir yapılanma da suç örgütü olarak kabul edilemeyecektir.201

200 AKKAYA, s.216

201 “5237 sayılı TCK’nin 220. maddesinde düzenlenen “suç işlemek için örgüt kurmak” suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için, üye sayısının en az üç kişi olması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi gerekir. Örgütün yapısı sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaç- lanan suçları işlemeye elverişli olması da aranmalıdır. Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Soyut olarak sanık sayısının üç kişi veya daha fazla olması örgütün varlığı için yeterli olmayıp bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir” (Yarg. 10.CD., 14.12.2006, 12357/14253). “Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Soyut olarak sanık sayısının üç kişi veya daha fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir” (Yarg. 10.CD., 21.3.2007, 7103/3367). ;

Örgüt kurulduktan sonra örgüt faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenmesi gerekmez. Örgüt faaliyeti çerçevesinde belirsiz birtakım suçları işlemek üzere fiili birleşme yeterli olup bu fiili birleşmenin devamlılık göstermesi şarttır. Ayrıca kurulan örgütün amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip olması gerekir. Aksi halde elverişli bir örgütten bahsedilemez202

Kararlar için bkz. Yenidünya/ İçer, Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, http://marmara.dergipark.gov.tr/download/issue-file/501, Erişim 02.07.2016

202Yenidünya/ İçer, Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, http://marmara.dergipark.gov.tr/download/issue-file/501, Erişim 02.07.2016; “5237 sayılı TCK.nun 220. maddesinde tanımlanan “örgütün” varlığının kabul edilebilmesi için hiyerarşik ilişki içinde olan en az üç kişiden teşekkül etmesi, örgütün yapısının sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması, suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme ile işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı ve disiplinli biçimde hareket edip amaçlar doğrultusunda faaliyette bulunulup, niteliği itibariyle “devamlılık” göstermesi gerekir. Somut olayda ise Haber-İş sendikası D. şubesi başkan ve üyesi olan sanıkların grev döneminde Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin uygun şartlarda toplu sözleşme yapmasını sağlamak amacıyla birbirine yakın değişik zamanlarda şirketin altyapısını oluşturan saha dolapları ve menhol çukurlarında bulunan fiberoptik kablolarına zarar vermek şeklinde gerçekleşen eylemlerinde “hiyerarşik ilişki ve suç işleme iradesinde devamlılık” saptanamamış olması karşısında yüklenen suçun unsurları itibariyle oluşmadığı nazara alınarak beratlerine karar verilmesi gerekirken, suça iştirak ilişkisine yanlış anlam katılarak yazılı şekilde sanıkların “suç işlemek için örgüt kurma ve suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma” suçlarından mahkumiyetlerine hükmolunması” (Yarg. 8. CD., 9.11.2010, 2008/15381, 2010/12917). “Oluşa, müştekiler .. ile tanıklar ..’in anlatımları, sanıklar ..’nun oluşa uygun savunmaları ile tüm dosya içeriğine göre; sanıklar .. ile örgüte üye olma suçundan mahkum olup temyize gelmeyen diğer sanıklar ..’ın, sanık .. liderliğinde bir araya gelerek Kahramanmaraş ve ilçelerinde yapılacak olan kamu kurumu ihalelerinden haksız çıkar sağlamak için, tehdit, baskı, cebir ve şiddet uygulamak suretiyle kendilerine rakip olarak ihaleye girecek olanları yıldırmaya ve sindirmeye çalışmak amacıyla işbirliği ve eylemli paylaşım anlayışı içinde disiplinli biçimde silahlı olarak örgütlendik ihaleye girmemesi konusunda tehdit edildiği, tehdidin etkili olmaması üzerine, müşteki ..’ın sanık .. tarafından ilk önce yaralanmayacak şekilde kurşunlandığı, bunun da sonuç vermemesi üzerine müştekinin adı geçen sanık tarafından ayaklarından kurşunlanmak suretiyle yaralandığı, başka bir ihalede de, müşteki ..ve ortağı ..’nun ihaleye girmemeleri konusunda tehdit edildikleri ve müşteki ..’nin sanık .. tarafından ayaklarından kurşunlanmak suretiyle yaralandığı, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olduğu anlaşılleri ve amaçları doğrultusunda faaliyette bulundukları; bu kapsamda, müşteki ..’ın yapılacak olan makla” (Yarg. 8. CD., 22.6.2009, 2008/11964, 2009/9543); “Oluşa ve tüm dosya içeriğine göre; sanıklar ..’in, sanık .. yönetiminde bir araya gelip, önceden belirlenmemiş sayıda ve süreklilik anlayışı içinde turistlerin yoğun olarak bulunduğu bölgelerde kapkaç, yankesicilik suretiyle hırsızlık ve yağma yapmak için suç işlemek amacıyla örgüt kurdukları, bu suçlardan elde edilen paraların muhafazası, örgüt üyelerinin konaklama ve beslenme gibi ihtiyaçların karşılanması hususunda tam bir işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı ve disiplinli biçimde hareket edip amaçları doğrultusunda faaliyette bulundukları, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olduğunun anlaşılması karşısında, örgüt lideri konumunda bulunan sanık ..’ın eyleminin 765 sayılı TCK.nun 313/2-4. madde ve fıkrası kapsamında bulunduğu gözetilmeyerek noksan ceza tayini karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır” (Yarg. 8. CD., 26.1.2010, 2007/12689, 2010/650); “Oluşa ve tüm dosya içeriğine göre; sanıklar İşat Çelebi, Hakan Yılmaz, Özgür Dönmez liderliğinde kurulan örgüt çatısı altında, tam bir işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı ile disiplinli biçimde hareket ederek; sanıkların önceden tesbit ettikleri işyerlerinden geceleyin birlikte bilgisayar, televizyon ve benzeri malzeme çaldıkları ve çalınan malzemeleri sanık İşat’ın Kızılay da bulunan iş yerine getirerek buradan örgüte üye olmayan diğer sanıklar aracılığı ile satarak işleri organize ettikleri, sanıklar Selahattin Kavakderesi, Özgür Boz, Aydoğan Cançeker, Mehmet Dönmez, Sedat Şahin, Ferhat Özsarı ve Yaver Arduç örgütün hiyerarşi yapısına dahil

Örgüt kurmadan maksat örgütün vücut bulması, meydana getirilmesi, oluşturulmasıdır. Kurucu, suç işlemek amacıyla ve süreklilik arz eden bir yapıyı meydana getiren kişidir. Yani kanunî tanımda sayılan özelliklere sahip bir örgütün somut olarak meydana getirilmesidir.203 Suç, örgütün kurulmasından sonra olmamakla birlikte, örgütün hırsızladıkları malzemeleri satarak, örgüte bilerek ve isteyerek yardım