• Sonuç bulunamadı

1.3. Dünyada ve Türkiye’de Çocuğun Durumu ve Sorunları

1.3.3. Fahişe Çocuklar

Çocuk fuhuşu tüm toplumlarda her zaman var olan evrensel, kentsel ve toplumsal bir olgudur. Yetişkinlerin cinsel tatmin amacıyla çocukla ilişki kurması, onu fuhuşa ve pornografiye yöneltmesi cinsel sömürü olarak tanımlanmaktadır. Birçok ülkede çocukların cinsel ilişkiye rıza göstermelerinin mümkün olmadığı varsayılan asgari bir yaş belirlemesi vardır. Bu yaş genellikle evlenme yaşıdır. Böylece rıza gösterme yaşının altındaki çocuklarla cinsel ilişki kuranların ırza geçme ile suçlanabilmesine olanak sağlamaktadır.

Çocuk cinselliği aynı zamanda çocuğun sömürülmesi anlamına gelmektedir ve fuhuş ve pornografi cinsel sömürünün en ağır biçimleridir. Çocuk fuhuşunda, cinselliğini satışa sunanlar 18 yaşının altındaki çocuklar, küçük yaştaki çocukların cinselliğini satın alanlar ise yetişkinlerdir. Bazen de söz konusu alışverişin içinde çocuğun hizmetini pazarlayan, onu özendiren ya da zorlayan ‘aracı’ olarak bilinen bir başka erişkin birey de yer almaktadır. Konuyla ilgili literatürde kullanılan seks işçisi kavramı, bir olumsuzluk belirtmemekte, fuhuşun bir iş olarak algılanmasına neden olmaktadır. Üstelik bu çocuklar genellikle mağdur-ezilen değil, suçlu sayılarak “öteki”leşmektedir (Küntay, 2002: 146).

Fiziki, ruhsal ve sosyal konumları gereği cinsel sömürüye en açık grup çocuklardır. Fakat yaşanan toplumsal ve ekonomik dönüşümlerde ya da krizlerde, yoksulluk, şiddet, savaş, doğal afetler gibi nedenlerden dolayı bazı çocuklar cinsel sömürüye daha fazla maruz kalabilmektedir. ÇHK risk altındaki çocukları; kız çocukları, yoksulların çocukları, azınlık veya yerli halkların çocukları ile silahlı çatışmadan etkilenen çocuklar, sokakta çalışan veya yaşayan çocuklar ve kurumlara yerleştirilen ve iletişim güçlüğü çeken özürlü çocuklar şeklinde sıralamaktadır (Elkitabı, 2000: 457). Cinsel sömürüye açık çocuklar arasında en büyük grubu sokakta çalışan veya yaşayan çocuklar oluşturmaktadır. Çünkü yaşamını sokakta sürdüren çocuklar barınak bulmak, karnını doyurmak ve kullanıyorsa uyuşturucu ve alkol için para bulmak zorunda kalıp, kolaylıkla fuhuş sektörüne itilen gruptur.

Diğer bir risk grubunu da askere alınan kız çocukları oluşturmaktadır. Genellikle kız çocukları diğer (erkek) askerleri rahatlatmak için askere alınmaktadırlar. Kızların silahlı çatışma ortamında cinsel sömürüye maruz kalması iç kanama ve diğer yaralanmalar, korunmasız cinsel ilişki nedeniyle AIDS’e

yakalanma riski, hamile kızların sağlıklı ortamda doğurmaması nedeniyle anne ve/veya bebek ölümü, bedensel ve duygusal gelişim üzerindeki yıkıcı etkiler gibi kamu sağlığını da tehdit eden sorunlara neden olmaktadır. Silahlı çatışmadan etkilenen ve cinsel sömürüye maruz kalan çocukların bir kısmını da mülteci çocuklar oluşturmaktadır. Mültecileri hedef alan cinsel şiddet hayli yaygın olmaktadır. Kadınlara göre kız ve erkek çocuklar kaçış sırasında veya sığındıkları ülkelerde saldırılara daha açık konumdadırlar. Özellikle yanlarında ailesi olmayan ve koruyucu aile yanına yerleştirilen çocuklar cinsel sömürüye maruz kalmaktadırlar (UNICEF, 2000: 459).

Çocuklar, dünyanın her yerinde ticari meta olarak görülmekte, alınıp satılmaktadır. Dünyada çocuk ticaretinden elde edilen kazancın silah ve uyuşturucu kaçakçılığı ile yarıştığı iddia edilmektedir. Çocukların büyük çoğunluğu, aralarında polislerin de yer aldığı organize gruplar tarafından kaçırılmaktadır. Kaçırılan çocuklar kendilerini seks ticaretinin ve pornografinin içinde bulmaktadır. Bir kez fuhuş sektörüne itilen çocuk, artık içinden çıkışı güç koşullar içine savunmasız olarak hapsedilmiştir. Fuhuş sektörüne yönlendirilen ticari seks mağduru çocuğun müşteri ile ilişkiye girme konusunda istek ve rızası olduğunu düşünmek büyük bir yanılgıdır. Talebin olduğu yer ve zamanda, savunmasız olmasından yararlanan güçler tarafından bedeni kiralanmak üzere pazara sunulmaktadır. Çocuğun ticari amaçla cinsel sömürüsü erken gebelikte, cinsel yolla bulaşan hastalıklarda, çocuk fahişeliğinde, alkol ve madde kullanımında, intihar etme ve suç oranlarındaki artışlara neden olmaktadır. Dünya genelinde, cinselliği sömürülen çocukların sayısı hakkında, bazı ülkelerde yeterli alt yapı bulunmadığı için, bazı ülkelerde ise verilerin elde edilmesi istenmediği için, kesin verilere ulaşılamamaktadır. Özellikle Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde veriler tamamen gözardı edilmiştir. Bu yüzden, istatiksel veriler sanayileşmiş ülke kaynaklıdır (Atasoy, 2002: 16). UNICEF’in yayınlamış olduğu 2008 Dünya Raporu’na göre, çocuk fuhuşunun yasadışı olması, hastalık kapan çocukların sayıları hakkında kesin bilgilere ulaşmayı önlese de, dünyada iki milyon 300 bin çocuğun HIV virüsü kaptığı tahmin edilmektedir.

Çocuk fuhuşu, çocukların seks turizminde kullanılması ve çocukların cinsel sömürüsü ile çocuk pornografisi arasında çok yakın bir ilişki vardır. Çocuk fuhuşunun yaygın olduğu ülkeler çocuk pornografisinin temel kaynağı haline

gelmiştir. Günümüzde, Japonya, çocuk pornografisinin hem üretim hem de tüketim açısından birinci sırada yer alırken, ABD de pazarın önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Çocuklar uluslararası seks turizminin de önemli bir parçasını oluşturmakta her yıl bir milyon çocuk Batılı ülkelerden Asya’ya düzenlenen turların mağduru olmaktadır. Ayrıca çocuk ticareti, az gelişmiş ülkeler tarafından büyük bir fırsat olarak değerlendirilmekte ve birçok durumda ekonomik kazanç adına hoş görülmektedir. Örneğin Tayland bugün dünyanın en fazla köle fahişe ihraç eden ülkelerden birisidir. Çoğunluğu çocuk olan köle fahişeler, günde on-on beş erkekle ilişkiye girmekte, korunmasız cinsel ilişki nedeniyle AIDS olmakta, kürtaj yasak olduğu için çocuk doğurmak zorunda kalmaktadır. Hasta olanlar ise genellikle sokakta ölüme terk edilmektedir (Bales, 2002: 47–48).

Çocukların cinsel yolla sömürülmesinin ya da fuhuş sektörüne kaydırılmalarının nedenleri, gelişmiş ülkelerde, aile yapısı, duygusal, fiziksel veya cinsel şiddet, sosyo kültürel normların baskısı, çocuğun aile çevresinden uzaklaşması, sosyal hizmetlerin eksikliği, uyuşturucu bağımlılığı olarak gösterilirken; gelişmemiş ülkelerde sosyal ve ekonomik dönüşümlerin yarattığı yoksulluk, toplumsal ve ailesel çözülmeler olarak görülmektedir (Küntay, 2002: 150).

BM Genel Kurulunun 51. Oturumu için hazırlanan ara dönem raporuna göre çocukların ticari amaçlarla cinsel sömürülerinde ortak bazı noktalar vardır. Raporda bu ortak noktalar şu şekilde ele alınmaktadır (UNICEF, 2000: 466):

i. Görünmezlik: Fuhuş ağına sürüklenen çocuklar genellikle, ya fiziksel anlamda ya da nüfus kayıtlarında yaşları tahrif edildiği için kamuoyunun dikkatlerinin uzağında kalmaktadır.

ii. Hareketlilik: Olgunun görünmez niteliği genel ev, otel, bar gibi geleneksel çalışma alanlarının dışındaki alanları da gündeme getirmektedir ve işin yapıldığı yerler sıkça değişmektedir.

iii. Küresellik: Konunun çocuklar açısından taşıdığı ciddiyet bölgeden bölgeye ya da ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, raporlar bu anlamdaki çocuk istismarının dünyanın her köşesinde olduğuna işaret etmektedir. Olgunun bulaşıcı niteliği, gönderen ve alan ülkeler arasındaki çizginin bulanıklaşmasına yol açmaktadır. Bu arada arz yanını sağlayan ülkeler olarak

bilinen ülkelerin zamanla talep eden ülkeler haline geldikleri de görülebilmektedir. Benzer biçimde bu zamana dek talep yanında görülen ülkelerin çocukları da kendi ülkelerinde ya da başka ülkelerde bu ağın mağdurları durumuna gelmektedir.

iv. Yaygınlaşma: Başka etmenlerin yanı sıra AIDS’e ya da cinsel ilişki yoluyla bulaşan hastalıklara yakalanma korkusu gençlerle cinsel ilişki yönelimlerini arttırmaktadır. Çocuklar, daha önceleri yetişkin fahişelerin yerine geçerlerdi. Oysa bugün çocuklara yönelik belirli bir tercih vardır ve bu da çocukların seks piyasasındaki değerini arttırmaktadır.

v. Yüksek Kar: Bu işin çok karlı olduğunu iş sahiplerinin yalnızca kendi adına ve kişisel olarak yapanlardan öteye geçtiğini göstermektedir. Çocuk fuhuşu genellikle çocukları bu işe sistematik yöntemlerle çeken, örgütlenmiş, uluslararası planda faaliyet gösteren ve ayrıca uyuşturucu ticareti gibi işlerle de uğraşan kesimlerce örgütlenmektedir.

Ayrıca Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonunun Özel Raportörüne göre, hala aralarında Türkiye’nin de bulunduğu çoğu ülkenin, fuhuş batağına saplanmış çocukların mağdur olduklarını gözardı ederek çocukları suçlu saymalarından ciddi kaygı duyduğunu belirterek, ülkelerin yasal düzenlemelerini yeniden gözden geçirmelerini ve çocuklara hiçbir zaman yaptırım uygulamamaları yönünde uyarılmalarını talep etmiştir (Küntay, 2002: 155).

Unıcef’e göre çocuk fuhuşunu ve pornografisini önlemek için alınacak önlemlerin başında okullaştırma gelmektedir. Yasal düzenlemeler okullaştırmayı izlemeli ve çocuklar bulundukları koşullardan çıkarılmalıdır. Çocuklara yönelik ayrımcılık önlenmediği sürece çocuk fuhuşu ve pornografisi önlenemeyecektir. Çocuğun cinsel sömürüsü hakkında yaptırım gücü olan herkese ve kuruma kendi yetkileri ile çocukları koruma sorumluluğunu üstlenmek görevi düşmektedir (Chossudovsky, 1999: 83–86). Küreselleşen dünyada çocukların haklarını korumak adına güçlü sosyal politikaları olan ve bunları izleyen, toplumun güçsüz kesimleri için sorumluluk duyan bir devlet ve toplum anlayışı gerekmektedir.

Benzer Belgeler