• Sonuç bulunamadı

İSLÂMÎ İLİMLERDE FIKIH-SİYER İLİŞKİSİ

6. Fıkıh-Siyer İlişkisi

İslâmî ilimlerinin doğru anlaşılabilmesi ve alanında doğru bilgi üretile-bilmesi için Siyer ilminin verilerine ihtiyaç duyduğu bir gerçektir. Siyer il-minin verileri göz ardı edilerek İslâmî ilimlerin hiçbir alanında doğru bilgi üretmek mümkün değildir. Bu sebeple Siyer’in çok iyi bilinip çok iyi anla-şılması gerekir. Siyer ilmi Siyer’in mantığını kavrattığı gibi ilmî muhakemeyi de kazandırmaktadır. Bu yönüyle doğru bilgiler sunan Siyer ilmi Fıkıhçıların yakînen takip ettikleri bir ilim olmuştur.

Fıkıh ilminin temel amacı insanların huzurlu, güvenli ve düzenli bir ha-yat yaşamalarına dönük hükümler geliştirmektir. Bu hükümler ise İslâm’ın temel kaynaklarına dayandıkları sürece meşrudurlar. O halde Fıkıh ilmi, İslâm’ın temel kaynaklarının doğru anlaşılmasında katkı sağlayan bütün ilim dallarıyla ilişki içinde olmaya mecburdur. Bu sebeple Kur’ân-ı Kerîm içerisinde özellikle ahkâma dönük ayetlerin doğru anlaşılarak bunlar üzeri-ne Fıkhî hükümlerin düzgün bir şekilde bina edilebilmesi ameliyesini yeriüzeri-ne getirirken Fıkıh ilmi, kendisine yardımcı olacak olan Siyer ilmine ihtiyaç duyar.

Kur’ân-ı Kerîm’deki ahkâma dönük ayetler ile hadislerdeki ahkamı an-latan rivâyetlerin doğru bir şekilde Fıkha delil oluşturması için geliştirilen yöntem, genel olarak Usûlü Fıkıh olarak adlandırılır. Usûlü Fıkıh, Müslü-manların karşılaştıkları bir problemin çözümünde ehlinin takip edileceği yolu gösterir. Bu ilim dalı doğru çözüme ulaşmak için önemlidir. Usûlü Fı-kıh kurallarının gelişmesinde ise Siyer ilminin verilerinden yararlanılmıştır.

— İslâmî İlimlerde Siyer —

Örneğin, Hz. Peygamber’in Yemen’e vali olarak gönderdiği Muâz b. Cebel ile arasında geçen konuşmayı doğru bir şekilde aktaran Siyer ilmi, bu ko-nuşmaya bağlı olarak tespit edilen bazı usûl kurallarının da gelişmesine yardımcı olmuştur.28

Bilindiği gibi hicret olarak adlandırılan ve miladi 622 yılında Hz. Pey-gamber’in Hz. Ebû Bekir’le birlikte Mekke’den Medine’ye yapmış olduğu yolculuktan sonra Medine’deki demografik yapıya göre bazı hususlar şekil-lendirilmiştir. Müslümanların Medine’de sayıları artıp Hz. Peygamber’in gelişiyle de güç kazanınca Medine’deki dinî-kültürel yapı daha da karmaşık bir hale gelmiştir. Medine’deki dinî yapı, sayıları dikkate alınmayacak olan-lar hariç, Müslümanolan-lar, Müşrikler, Yahudiler ile Hristiyanolan-lar şeklinde oluş-muştu.29 Bütün bunları dikkate alan Hz. Peygamber, Medine’de Müslüman-ların konumunu belirleyici bir yol izlemiştir. Siyer kaynakMüslüman-larından aktarılan bu bilgi üzerine fıkıh bilginleri Müslümanların diğer din mensuplarıyla iliş-kilerini düzenlemeyle ilgili hükümleri çıkarmışlar. Daha sona bu geliştirile-rek uluslararası İslâm hukukuna kaynaklık eder hale dönüşmüştür.

Siyer kaynaklarının aktardığı İslâm’ın Medine dönemiyle ilgili bilgiler-den biri de Müslümanlar Medine’ye hicret ettikten sonra Hz. Peygamber’in orada oluşturduğu Muhâcir Ensâr kardeşliğidir.30 Bu kardeşliği belirli easlar üzerine oturtan Hz. Peygamber bir sosyo-ekonomik güç birliğini de böylece sağlamış oldu. Bu sosyal dayanışma ve paylaşma kültürüyle ilgili bilgiyi Siyer kaynaklarından alan Fıkıh bilginleri bununla sonraki dönemlerde oluş-turulabilecek sosyal yardımlaşma ve dayanışma müesseselerinin hukuki düzenlemelerini geliştirmişlerdir.

28Zekiyuddin Şa’ban, İslâm Hukuk İlminin Easları, terc. İbrahim Kafi Dönmez, (Ankara, 2018), s.

56.

29 Feyza Betül Köse, Medine’de Sosyal Hayat, (İstanbul, 2016), s. 57.

30Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, Hatemü’l-Enbiya Hazreti Muhammed ve Hayatı, (Ankara, 1986), s. 203.

— İslâmî İlimlerde Siyer —

Fıkıh ile Siyer’in ilişkisini en güzel anlatan hususlardan biri de siyretten çıkarılan fıkıh anlamındaki “fıkhu’s-siyre” çalışmalarıdır.31 Fakihlerin yaptı-ğı bu çalışmalar tarihten günümüze devam etmektedir. Bu alanda verilmiş çok sayıda eser de mevcuttur.

Özellikle klasik fıkıh kitapları incelendiğinde devletler hukuku alanının Siyer ana başlığıyla ele alındığı görülmektedir. Bu alanda günümüz ifadesiy-le hem devifadesiy-letifadesiy-ler umumî hukuku hem de devifadesiy-letifadesiy-ler hususî hukuku yer almak-tadır.

Herhangi bir kuralı olmayan asaşlardan sonraki durum galip gelen tara-fın tamamen arzularına göre şekilleniyor, mağlup ettiği tarafa dilediği mu-ameleyi yapıyordu. İslâm asaşa da bir hukukî düzenleme getirerek belirli kurallar çerçevesinde yürütülmesi gerektiğini beyan etti. Asaş öncesinde, asaş sırasında ve asaş sonrasında yapılacak olanlar bir nizama oturtularak keyfiliğe son verilmiştir. Bunlarla ilgili düzenlemeler Fıkhın Siyer bölümle-rinde yer alır. Giderek geliştirilen Fıkhın Siyer bölümü sadece asaşlarla sınır-lı kalmayıp uluslararası hukuk kurallarının da düzenlendiği bölüm haline gelmiştir.

Sonuç

Müslümanın hayatını düzenleyici hükümleri ihtiva eden Fıkıh ilmi, yeni gelişmeler karşısında gösterilecek olan tavır ve belirlenecek olan hayat anla-yışının şekillenmesinde önemli bir yere sahiptir. Fıkıh ilmi bu fonksiyonunu yerine getirirken ilmî bir yöntem takip etmektedir. Bu yöntem genel adıyla Usûlü Fıkıh olarak tanımlanmaktadır. Temelde Usûlü Fıkıh, âyet ve hadisle-rin nasıl anlaşılması gerektiğinin bilgisini sunar. Ayet ve hadislehadisle-rin doğru anlaşılmasında izlenmesi gereken yolu gösterir. Bu önemli yöntemin gelişti-rilmesinde tamamen Hz. Peygamber’in ayetleri nasıl anladığı ve kendi haya-tını nasıl şekillendirdiği, yani hangi olay karşısında nasıl bir tavır takındığı

31 Aydın Taş, Fıkhu’s-Siyre, (Diyarbakır, 2016), s. 21.

— İslâmî İlimlerde Siyer —

etkin olmuştur. Buna dönük bilgiyi elde ederken ona en önemli yardımcı kaynak şüphesiz Siyer ilmi olmaktadır.

Tüm İslâmî ilimler için önemli bir yardımcı kaynak niteliğinde olan Si-yer ilmi Hz. Peygamber’in ve onun yakın arkadaşlarının hayatlarını sonraki nesillere sağlıklı bir şekilde taşıdığı için İslâm’ın insan tarafından yaşanılabi-lirliğinin imkanını da sunar.

Sonuç olarak Müslümanın ibadet hayatının ve sosyal münasebetlerinin düzenlenmesinde başvurulan Fıkıh ilmi, Siyer ilminin sunduğu sağlıklı bil-gilere kayıtsız kaldığı zaman doğru bilgi üretmede yetersiz olacağı gerçeğini vurgulamak gerekir.

Kaynakça

Berki, Ali Himmet; Osman Keskioğlu. Hatemü’l-Enbiya Hazreti Muhammed ve Hayatı. Ankara, 1986

Buhârî, Muhammed b. İsmail. Sahih-i Buhârî. İstanbul, 1981.

Ebû Davûd, Süleyman b. Eş’as. Sünen. İstanbul, 1981.

Fayda, Mustafa. “Siyer”, Diyanet İslâm Ansiklopedisi. c.37

Kahveci, Nuri. “Fıkıh”, Nuri Kahveci (ed.), İslâm Hukuk Başlangıcı, (İstanbul, 2018).

Karaman, Hayrettin. “Fıkıh”, Diyanet İslâm Ansiklopedisi, c.13, ss.22-27 Köse, Feyza Betül. Medine’de Sosyal Hayat. İstanbul, 2016.

Mecelle-i Ahkam-ı Adliyye. İstanbul, 1987.

Müslim, Ebû Huseyn el-Kuşeyrî. Sahih-i Müslim. İstanbul, 1981.

Öz, Şaban. İlk Siyer Kaynakları ve Müellifleri. İstanbul, 2008 Özel, Ahmet. “Fıkıh”, Diyanet İslâm Ansiklopedisi, c.13, ss.22-27

Şa’ban, Zekiyuddin. İslâm Hukuk İlminin Easları. Terc.İbrahim Kafi Dönmez, Ankara, 2018.

Şâfiî, Muhammed b. İdris. er-Risâle. Kahire 1979.

Taş, Aydın. Fıkhu’s-Siyre. Diyarbakır, 2016.

Tirmizî, Muhammed b. İsa. Sünen-i Tirmizî. İstanbul, 1981.