• Sonuç bulunamadı

Ezeli Takdir Olarak Kaza ve Kader

9. Eserleri

2.3. RÂZÎ’DE KAZA VE KADER

2.3.4. Ezeli Takdir Olarak Kaza ve Kader

Râzî, Yüce Allah’ın herkes hakkında takdir etmiş olduğu ezeli bir hükmünün bulunduğunu ifade ederek ısrarla bunu ispat etmeye çalışır. O, bu husustaki delillerinin son derece güçlü olduğuna inanır.

Fahreddin er-Râzî, Allah’ın takdir ettiğinden başka hiçbir şeyin insanın başına gelmeyeceğini, Allah’ın bir kimse hakkında takdir etmediğinin ise o kişide meydana gelmesinin mümkün olmadığını söyler. O, bu konuda sözünü ispat etmek için Allah’ın ilminin değişmez ve yanılmaz oluşunu delil olarak kullanır. “Allah, kâfirin iman etmeyeceğini ezeli ilmi ile bilir. Şayet kâfirden iman hâsıl olsaydı Allah’ın ilmi cehalete dönüşürdü, bu ise muhaldir. Đmkânsız olanı gerektiren durumlar da muhaldir. O zaman kâfir kimsenin iman etmesi muhaldir”312 diyerek kâfirin ezeli ilimdeki takdir dolayısıyla iman etmeyeceğini belirtir.

Râzî, tefsirinin bir başka yerinde de şöyle der: “Allah’ın ahirette azab göreceğine hükmettiği, bu konuda ezeli bir bilgiye sahip olduğu ve bunu Levh-i Mahfuz’a kaydedip meleklerine haber verdiği bir kimse, şayet iman ederse, bu haber yalana dönüşür. Bilgi bilgisizliğe inkılâp eder. Levh-i mahfuz’a yazılan şey geçersiz olur. Ve meleklerin inancı cehl olur. Bütün bunlar imkânsızdır, imkânsızı gerektiren hususlar da imkânsızdır. Dolayısıyla imanın ondan sadır olması muhaldir. Bu, said’in şaki’ye dönüşmesinin mümkün olmadığına, şaki’nin de said’e dönüşmesinin mümkün olmadığına delalet eder.313

Râzî, yaratılmadan evvel her kişi hakkında tayin edilen bir kaza’nın mevcut olduğunu ve kişinin bu ilahi kaza’nın dışına asla çıkamayacağını ifade eder. Bunu

311 Râzî, el-Erbain, s.241. 312 Râzî, el-Kaza ve’l-Kader, s.57-58. 313 Râzî, Mefatih, XXIV, s.56.

67

savunmak için şu açıklamaları yapar: “Ashabımız ‘Hakkında azap hükmü verilmiş

olanlar dışında’314 ayetini kaza ve kader’in varlığı için delil olarak kullanmışlar ve şöyle demişlerdir. ‘Hakkında azap hükmü verilmiş olanlar dışında’ ifadesi, kendisi hakkında önceden hüküm verilmiş olan bir kimsenin durumunun artık değişmeyeceğini haber vermektedir. Bu Peygamber efendimizin şu sözüne benzer ‘Said, annesinin

karnında said olandır. Şakî ise annesinin karnında şakî olandır.’315” Râzî, iddiasını ispat için Tefsirinin bir başka yerinde de şunları söylemektedir. “Allah, ezelde şirke düşeceğine kaza etmiş olduğu topluluğun, ateşi ve azabı görüp sonra da dünyaya dönmeyi istemeleri halinde, dünyaya dönme fırsatları kendilerine tanınsa bile yine de şirke döneceklerini haber vermektedir. Bu onlardan önce belirlenmiş kaza dolayısıyladır. Yoksa akıllı bir kimse gördüğü şeyde şüpheye düşmez.”316 O, başka bir yerde de kâfirlerin inkârına neden olarak kaza’nın sebkatini göstermektedir. “Kaza’larında hüsran ve yardımın kesilmesinin (hızlan) bulunması nedeniyle onlar imandan engellendiler. Bu bizzat Ehl-i sünnet’in görüşüdür.317

Yaratılmazdan evvel verilmiş olan bir hükmün varlığını insanların sahip olduğu rızık ekseninde açıklamaya çalışan Râzî, en akıllı bazı kişilerin çok az bir maişetle geçimlerini sağlamalarını, en aptal kişilerin ise bolluk içinde bir hayat geçirmelerini delil olarak kullanır ve şöyle der. “Kafası en fazla çalışan ve fehmi daha iyi olan insanların ömrünü çok az bir dünyalıkla geçirdiğine şahit oluyoruz. Dünyalık kazanmak bu insanlara kolay değildir. Đnsanların en cahili ve aklı en kıt olanına ise dünya kapılarının açıldığın görüyoruz. Aklına ve hayaline gelen her şey onun için anında husule gelir. Eğer rızkın elde edilmesinin sebebi insan çabası ve aklı olsaydı, daha akıllı olanın bu durumda en iyi olması gerekirdi. En akıllı kimsenin en dar geçimli, en cahil kişinin ise en iyi durumda olduğunu gördüğümüzde bunun (rızkın) rızıkları bölüştüren bir paylaştırıcının eliyle olduğunu anlarız. Bu Cenab-ı Hak’ın ayetteki şu ifadesine benzer. ‘Yoksa Allah’ın rahmetini onlar mı paylaştırıyor? Dünya hayatında onların

314

Hud, 11/40. 315

Benzeri manadaki hadis için bkz. (Đbn Macce, Mukaddime, 46.) 316

Râzî, Mefatih, XII, s.160. 317

68

geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık.’318 Bu hususta Đmam Şafii de bir şiirinde şöyle demektedir.

ﻖﲪﻷا ﺶﻴﻋ ﺐﻴﻃو ﺐﻴﺒﻟا سﺆﺑ ﻪﻧﻮﻛو ءﺎﻀﻘﻟا ﻰﻠﻋ ﻞﻴﻟﺪﻟا ﻦﻣو

Kazanın varlığının delillerinden biri de akıllı kimsenin darlık içinde olması ve ahmağın güzel yaşantısıdır.”319

Râzî, ezeli bir kaza’nın bulunduğunu, iki zıddın bir araya gelmesi (Cem’ün- Nakıdeyn) ile ispat etmeye çalışmaktadır. Yüce Allah’ın Nuh (a.s)’a “Kavminden iman

etmiş olanlardan başkası sana asla iman etmeyecek, o halde onların yaptıklarından dolayı üzülme!”320 Ayeti ile kavminin bundan sonra kesinlikle iman etmeyeceğini haber verdiğini belirten Râzî, şayet iman etselerdi; bu durumun gönderilen vahiy ile birlikte doğru olması ya da bu bilginin ilmi bir gerçek olarak kalması veya bu haberin yalana dönüşüp ilmin cehalete inkılab etmesi gerektiğini belirtir. Birincisi apaçık batıldır, çünkü iman etmelerinin, iman etmeyecekleri haberinin verilmesi ile beraber doğru olması ve imanın olmayacağı bilgisinin iman etmeleri ile beraber doğru bir bilgi olarak bulunması durumunda iki zıt bir araya gelmiş olur. Đkincisi de aynı şekilde batıldır. Zira Allah’ın haber vermiş olduğu bir şeyin yalana dönüşmesi veya bilgisinin cehle tagayyür etmesi imkânsızdır. Onların iman etmeleri bu iki durumdan başka mümkün olmayacağına göre ve bu iki seçeneğin de olmasının imkânsız olduğu ortaya çıkınca imanla emredilmelerine rağmen iman etmeleri imkânsız olur. Allah’ın haber verdiği her şeye iman etmek imanın gereklerindendir. Allah’ın haber verdiklerinden biri de ‘Kavminden iman etmiş olanlardan başkası sana asla iman etmeyecek’ ifadesidir. Bu durumda şöyle denmesi gerekmektedir. Onların kendilerinin iman etmeyeceklerine iman etmeleri gerekir. Bu iki zıddı bir araya getirmek suretiyle bir tekliftir.321

Râzî’nin bu çerçevede yapmış olduğu izahlar onun ezeli bir kaza ve kaderin varlığına iman ettiğini göstermektedir. Aslında bu bütün Ehl-i Sünnet mensuplarınca kabul edilen bir olgudur. Đnsanın kendi kaderinden habersiz oluşu onun sorumlu

318 Zuhruf, 43/32. 319 Râzî, Mefatih, XX, s.63-64. 320 Hud, 11/36. 321 Râzî, Mefatih, XVII, s.176-177.

69

olmasının en önemli açıklamalarından biridir. Zira birkaç dakika sonra başına ne geleceğini bilmeyen bir kimse kendisi için ve insanlık için en doğru kararı vermekle mükelleftir. Đşte onun kararını belirleyen iradesi, insanı yaptığı eylemden sorumlu hale getirmektedir.