• Sonuç bulunamadı

12 Eylül darbesine giden süreci MTTB gözüyle aktaracağımız bu bölümde MTTB’nin kendi görüşleri doğrultusunda değerlendirmeler yapılacaktır. MTTB, Cumhuriyetin kuruluşundan beri sergilediği farklı politik duruşları, kapanma sürecine doğru İslamcı bir kimlikle tamamlayacaktır.

441 19 Temmuz 1974 Basın Bildirisi, a.g.e.s.237 442 A.g.e.s.23

Türkiye’nin İslamlaşmasıyla beraber Türk milletinin düşmanlarının sürekli arttığı, bu düşmanların Osmanlı hâkimiyetinin güçlü olduğu zamanlarda sinsi hareket ettiği, devletin zayıfladığı dönemlerde ise açıktan diş bilediği MTTB kaynaklarında uzunca anlatılır. Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflama ve çökme dönemlerinde düşmanların topraklarımızı açıktan açığa paylaşmasını ve Kurtuluş Savaşı destanıyla bir zaman diliminin kapandığını aktaran genel başkanlar, Cumhuriyetin kuruluşuyla yeni bir merhaleye girildiğini belirtirler. Kuruluş dönemleri MTTB’si ile 1970’li yıllar sonrası MTTB’sinin total bir düşünce yapısı olmadığından değerlendirmeler her zaman farklıdır.

1958 yılında talebe hareketleri MTTB için, muhalefette bulunan partinin iktidarı ele geçirebilmek amacıyla gençleri kullanması şeklinde değerlendirilir. MTTB, CHP’den, -her ne kadar kendi teşkilatları 1960 hükümet darbesinde darbecileri destekleseler de sonradan bu desteği yüz karası olarak okumuşlardır- darbecilerden yardım isteyen parti olarak bahseder.444 Gene MTTB’ye göre 1960’lı yıllarda ülke içerisinde fazla bir hareket görünmemektedir. 1965 yılında başlayan öğrenci hareketlerindeki kıpırdanmalar 1968 yılında hızla yayılmaya başlar. MTTB bu yıllarda Güney Amerika ülkelerinde ve Fransa’dan İngiltere’ye, İtalya’dan Türkiye’ye kadar uzanan eylemleri komünizmin dünya üzerindeki bir operasyonu olarak değerlendirir.

1969-1970 yıllarında grevler ve boykotlar, gerillacılık faaliyetleri Türkiye’de de görülmeye başlamıştır. 12 Mart 1971 muhtırasının, olayları engellemek amacıyla yapıldığına inanan MTTB, bu muhtıranın olayları durdurmadığını sadece birkaç gün ertelediğini belirtmektedir.

MTTB, kendi çizgisi dışındaki öğrenci hareketlerini değerlendirirken,

“bomboş gençlik, zararlı fikirlere açık bırakılan zihni, dogmatik fikirlerle doldurulmuştur” der. Yaygın kanının aksine dogmatizmi kendi dini düşünce yapılarını eleştirenlere karşı kullanması dikkat çekicidir. “Bütün bu hadislerin baş

sorumlusu sistemdir ve devletin bozuk müesseseleri ile veremediği ahlaki düzeni insanların dışarıda aramaları bu sorumluluğun ilk nedenidir.”445 MTTB gençliği tarafından yazdıkları yakından takip edilen ve 1980 yılında vurularak öldürülecek ve

444 MTTB 52. Dönem Faaliyet Raporu, s.336 445 a.g.e.s.128

MTTB kapanışından sonraki dönemde sembol isimlerden bir haline gelecek olan Sedat Yenigün kendi yaşadıkları toplumsal ve siyasal durumu Türkiye’de “Müslüman azınlık”446 kavramıyla açıklamaktadır. Gençlik kendi ülkelerinde kendi konumlarını azınlık olarak ironik bir şekilde okuduğu zaman sisteme yabacılaşması normalleşecektir. Böylelikle MTTB’nin yukarıdaki tüm okuma biçimleri kendi içerisinde bir tutarlılık arz ediyor görüntüsü sergileyecektir.

21 Aralık 1974 tarihinde MTTB Genel Sekreteri Recep Çığa bir basın bildirisi yayınlar. Çığa, son günlerde artmakta olan ve fikirlerin susup namluların konuştuğu bu döneme ilişkin görüşlerini açıklar. Ona göre sol düşünce 1960 yılı sonrasında ülkede güçlenmeye başlamasından sonra masum bir fikir hareketi olmaktan çıkmış, sistem değişikliği isteyen örgütsel bir hal kazanmıştır. MTTB olarak geçici fikirlerin estirdiği anlık hareketlerin karşısında olduklarının bir kez daha hatırlatıldığı bildiride, eğitim sistemi tüm sorunların baş sorumlusu olarak ilan edilmektedir447. MTTB genel olarak her basın bildirisinde iki konuya vurgu yapmaktadır. Bunlardan ilki eğitim sistemidir, ikincisi okutulan tarihtir. Eğitim sisteminin insanları ahlaki duygulardan uzak yetiştirmesi ve okutulan tarihin de köksüz olması bu eleştirilerin ana özellikleridir. Gerçi tüm muhalif hareketler mevcut iktidarlara karşı savaşımlarını genellikle bu iki kurumla hesaplaşma adı altında başlatırlar.

MTTB 1975 yılında öğrenci olaylarının seyrini daha bir vahim bulur. Artan boykot ve işgaller sonrasında öğrencilerin memleketlerine dönmek zorunda kalmaları ve bazı fakültelerin kapılarına kilit vurulması eğitim sistemimiz açısından büyük bir ayıp olarak nitelendirilir. MTTB şiddet olaylarının çığırından çıktığını, artık insanların rasgele öldürülmelerine bir son verilmesi gerektiğini belirtir. Vatan Mühendislik Yüksekokulunda, Kerim Yaman isimli, hiçbir gruba bağlılığı ve yakınlığı olmayan bir öğrencinin çatışmalar arasında kalarak öldürüldüğünü, komünistlerin kendi propagandalarını yapmak amacıyla bu gencin cenazesine sahip çıktığını ve bunlara göz yumulduğunu belirterek bu durumu sert bir dille eleştirir. MTTB olayları eleştirirken, ülkedeki anarşinin müsebbiplerini de işaret etmektedir: “Bu olaylar, Marksist-Leninistler ile sömürülerini sürdürmek isteyen menfaatçı

446 Sedat Yengin, Bir Şehidin Notları, İnkılap Yayınları, İstanbul, 1990, s. 145 447 MTTB 52.Dönem Faaliyet Raporu, s.341

çevrelerin tertipledikleri ve bazı politikacıların kışkırttıkları oyunlardır. Türkiye’de anarşiden menfaat uman çevreler vardır. Türkiye’de anarşiye pirim veren şahıs ve gruplar vardır. Siyasiler vardır. Rektör ve öğretim üyeleri vardır”.448

MTTB tüm terör olaylarında üç suçlu bulmakta ve 12 Eylül’e giden süreci de bu üç ayaklı menfaat çevrelerinin tetiklediğini düşünmektedir. Birinci ayak devletin özerk kuruluşları olan üniversite işgallerine göz yuman rektörler ve eğitim görevlileri, ikinci ayak bu işgal ve boykotlara göz yuman devletin silahlı kuvvetleri ve son ayak ise bu olaylara çanak tutarak siyasi rant elde eden siyasiler. MTTB anarşiyi besleyen ve üreten kurumlar silsilesine son olarak TRT’yi de ekler. 12 Mart öncesi milliyetçi talebelere yapılan işkenceleri görmezden gelmekle ve devrimci diye adlandırdığı talebelerin övgüsünü yapmakla suçlar. TRT bu dönemlerde MTTB’ye göre adeta Dev-Genç ajansı durumunda işlev görmektedir ve devletin kolluk kuvvetleri tarafından yıkıcı ve bölücü faaliyetten öldürülen kişileri şehit diye günlerce ekranlarda reklamını yapmaktadır. TRT için bu tarihler, lekeli günler olarak nitelendirilir.

“Sol yumrukları sıkılı yığınları televizyonlarda halka dakikalarca göstermek,

açıkça solun gövde gösterisini milyonlarca insana takdim etmektir. Bu psikolojik bir baskıdır. Halbuki, devletin ilim müessesesini kanunsuz şekilde işgal eden bu ne oldukları meçhul yığınlar, üniversitenin haysiyetini açıkça çiğnemişlerdir, öğretim üyelerinin odalarını açmak, kitap, daktilo çalmak, duvarlara komünist ihtilal çağrıları ve bölücü sloganlar asmak üniversiteyi şehir eşkiyalarının yuvası haline getirmektir” denilen basın bildirilerinde hedef açıktır. TRT, sayıları çok az olan derneklerin ve sendikaların basın bildirilerine bile çok uzun zaman ayırırken MTTB’nin basın bildirilerini yayınlamamaktadır. Görüldüğü gibi MTTB’nin TRT’ye yönelttiği bu çok sert eleştirilerin altında yatan sebeplerden birisi de kendi basın açıklamalarının yayınlanmamasıdır.

MTTB tüm bu hadiselerde kendi talebelerini silahtan ve şiddetten uzak durmaları konusunda sürekli olarak uyarsa da bazı hadislerde bu talep karşılanamamıştır. Örneğin MTTB üniversite sınavını kazanarak fakülteye gelen öğrencilere, Anadolu’nun kıraç topraklarından kopup gelen öğrencilere “Türk yüksek tahsil gençliğinin tek temsilcisi” sıfatıyla bazı uyarılarda bulunur. Osmanlı

mirasının nasıl heba edildiğinin hatırlatıldığı, dışta emperyalizmin içte sözde aydınların düşman olarak gösterildiği bu bildirilerin birinde 12 Mart Muhtırası, komünist şımarıklığına karşı verilmiş bir cevap olarak nitelendirilir. Bildiride “Öz yurdunda garip, öz yurdunda parya” haline getirilen öğrencilerden davalarına sahip çıkmaları istenmektedir.

6 Eylül’de Konya’da yapılan Kudüs Mitingi’nde, “Müslüman! Putlara ve

Tağutlara Karşı Savaşta Birleş”449 pankartının taşınması, İstiklal Marşı okunurken bir grubun ayağa kalkmaması 12 Eylül’ün gerekçelerden biri olarak gösterilecekti. Aslında MTTB’liler İstiklal Marşı okunurken ayağa kalkmamayı Türk bayrağına karşı büyük bir saygısızlık olarak değerlendiriyorlardı. Konya’daki mitingden kısa bir süre önce ODTÜ’de sol görüşlü öğrenciler de İstiklal Marşı’nda ayağa kalkmayarak Enternasyonal marşı söylemişler, bunun üzerine MTTB, “Komünist

Enternasyonal Marşı söyleyerek neyi hakim kılmak istediklerini bir kere daha gösterenler bu hareketlerinin hesabını tek tek vereceklerdir” diyerek çok sert tepki göstermiştir. Sol görüşlü öğrencilerin bu hareketleri vatana ihanet olarak değerlendirilmiştir.

449 Cumhuriyet Asiklopedisi.c.III.s 504

BEŞİNCİ BÖLÜM

1.MTTB Ve Örgütlenme Yapısı

MTTB’nin örgütlenme yapısına baktığımız zaman esnek bir hiyerarşik yapılanmanın olduğunu görürüz. Amaçları, birliğin amaçlarına uygun olan (Madde 1,2,3) üniversite, akademi ve yüksek okullarda kurulmuş olan ve kurulacak olan dernekler ile Türkiye haricinde Türk talebelerinin kurduğu ve kuracak olacağı cemiyetler birliğe katılabilirler450. MTTB’nin ülkenin sosyal ve siyasi parçalanmışlığında özellikle aktif taraf olduğu 1970’li yıllar, birliğin fikirsel yapısının ve bütünlüğünün korunması amacını sağlamak için birliğe katılacak olan teşkilatlar genel kurulun insiyatifine bırakılmıştır. Diğer öğrenci teşkilatları düşünüldüğünde kendi fikri yapısının dışında kalan öğrenci teşkilatlarını birliğe sokmaması anormal bir durum değildir. Ayrıca birliğe bağlı dernekler istedikleri zaman birlikten ayrılabilirler451. Genel kurul, ana tüzükte bulunan ve birliğe katılım şartlarını kabul eden dernek veya cemiyetleri taahhütlerini yerine getirmemeleri ve birliğin genel amaç ve hedefleri dışında davranmaları durumunda ihraç etme yetkisine sahiptir.

MTTB’nin kendi birliğine katılacak olan dernek ve cemiyetleri sadece Türkiye ile sınırlandırmaması da bir başka dikkat çekici noktadır. Kuruluşunun ilk yıllarında olduğu gibi Dünya Gençlik Teşkilatı’na ve Müslüman Öğrenciler Birliği’ne katılması ve toplantılarına bizzat ev sahipliği yapmasını sınır ötesi ve kapsamlı bir teşkilat olma çabalarına bağlayabiliriz.

MTTB profesyonel teşkilatlanma amacı ile bir takım işbölümüne gitmiştir. Birlik aşağıdaki organlardan oluşmaktadır:

a- Genel Kurul

b- Genel Yönetim Kurulu c- Mahalli İcra Konseyleri d- Merkez Yürütme Kurulu e- Yüksek Haysiyet Divanı

450 MTTB Tüzüğü, MTTB 54. Dönem Faaliyet Raporu, s.53

f- Murakabe Heyeti

g- Merkez Yürütme Kurulunun Oluşturacağı Müdürlükler.

MTTB tüzüğü, seçme ve seçilme usullerini de sıkı bir şarta bağlamıştır. Genel kongre her yıl Aralık ayının ikinci yarısında, genel yönetim kurulunun belirleyeceği vilayette yapılır. Genel kongre delegeleri, birliğe bağlı derneklerin ana tüzüğün kabul ettiği esaslara dayanarak beşer temsilciden oluşturulur. Ayrıca Genel Yönetim Kurulu, Murakabe, Haysiyet Divanı üyeleri genel kongrenin asıl üyeleridir. Genel kongre seçim esaslarını dikkate aldığından taşra teşkilatlarının yıllık kongrelerini tamamlamış olmayanların genel kongreye delege göndermelerinin kabul edilmeyeceği özellikle bildirilirken, genel kongreye katılacak olan derneklerin listesi genel sekreterlik tarafından hazırlanarak ilgililere duyurulur.

Genel kongrelerin olaysız geçmesi ve seçimlerin adil bir şekilde gerçekleşebilmesi için üye kayıt defterlerinin genel başkanlık ve genel sekreterlik tarafından onaylanmış olması gereklidir. Üye kayıtlarında sorun yaşanmadığı gibi 1970 sonrası MTTB Genel Kongrelerinde üye kayıtları ile ilgili sorunlar yaşanmamıştır. Genel merkezin taşra teşkilatları üzerindeki yetki ve denetimini gerçekleştirmek amacı ile de bağlı derneklerin yıllık ve olağanüstü kongrelerinde MTTB Yürütme Kurulunca tayin edilecek bir Müşahid’in bulundurulması da sıkı sıkıya şarta bağlanmıştır. Genel merkez, bağlı derneklerden seçimleri kendilerine en az bir hafta önceden haber etmelerini şart koşarken, üyelerden de en az bir hafta önceden bölgelerinde en yüksek tirajlı gazetede hukuki usullere göre ilan yapmasını istemektedir. Bağlı derneklerin üyelerinin delegeleri seçeceği düşünüldüğünde genel merkez seçimleri için çok önemli bir gereksinimdir.

Yönetim kurulu kararı ile veya üye derneklerin1/5 ini yapacakları istek üzerine veya murakabe heyetinin isteği üzerine olağanüstü kongreye gidilebilir. Bütün bu şartlar sağlandığı takdirde genel başkanın olağanüstü kongreyi kabul etmemesi veya başlatmaması söz konusu olursa yönetim kurulu toplanarak kongreyi başlatacak bir başkan seçebilme yetkisine sahiptir(Madde 10).

Genel kurul toplantısının açılışını yapmak genel başkanın görev ve sorumluluğuna bırakılırken, genel kurul toplantısında salt çoğunluk sağlanamazsa bir defaya mahsus olmak üzere genel kurul toplantısı yer, zaman ve tarih belirtilmek

şartı ile ertelenebilir. Genel kurul gündemi önceden oluşturulmakla birlikte toplantı sırasında üyelerin 1/20 imzası ile ek gündem maddesi yaratılabilir. Tüzük değişimi, fesh kararları üyelerin 2/3 kararı ile alınabilir.(Madde 11-12)