• Sonuç bulunamadı

1.2. Ömer Öztürk 51 Dönem (26 Mart 1971–27 Mayıs 1973)

1.2.3. Dernekler Kanunu ve MTTB

Ülkenin içerisinde bulunduğu olağan dışı durumlarda ilk yapılan iş sivil toplum kurumlarının kapılarına kilit vurmaktır. Bu, iktidarın, şeylerin, hazzın, bilginin ve söylemin üretilmesini sağlayan araç olabilmesi açısından yapılan olağan dışılığın olağanlaşma halidir.96 Her ihtilal, muhtıra veya darbe sonrasında faturayı ya siyasiler ödemiştir ya da sivil toplum kurumları. Ordunun siyasi yönetime el koyduğu dönemlerde seçilmişlerin seçilmişliklerine son verilerek, siyasi yasaklılar listesinin ilk sıralarını politika yapanlar ve toplumsal hareketlerde öncülük edenler almışlardır.

12 Mart muhtırasını takip eden günlerde ülkede Cemiyetler Kanunu’nun oluşturduğu boşlukları doldurmak amacıyla Dernekler Kanunu çıkarılmıştır. Fakat kanun hazırlanışından yürürlüğe girdiği tarihe kadar muhtevasını hayli değiştirmiştir. 1971 tarihinde faaliyette bulunan derneklerle ilgili olarak fesih maddesi hükümet tasarısında ve TBMM’de kabul edilen şeklinde yok iken Cumhuriyet Senatosu’nda, Dernekler Kanunu eklenmiş ve TBMM’de aynen kabul edilmiştir. Bu kanunla beraber dernekleri kapatabilme yetkisi mahkemelerden alınmış ve hükümet komiserine verilmiştir. Dernekler kanunun çıkarılmasıyla ilgili olarak eski kanunun kısa olmasını ileri süren yetkililere dernek yöneticileri, eski kanunun 38 madde olmasına rağmen yeni kanunun 78 madde olduğunu ancak yeterince açık ve tafsilatlı olmadığını açıklamışlardır.97 MTTB, yeni dernekler kanununu sert bir şekilde reddetmekle birlikte yeni kanunun uygulanmasını T.C. Anayasalarına aykırı bularak, bu kanunu hazırlayanların, anayasaya aykırılığını bile bile neden böyle bir işe giriştiklerini anlamadıklarını ifade ederler. Önceden kanunun uygulamasında zorlukların ve sıkıntıların yaşanacağını belirten MTTB, Dernekler Kanunu’nun incelendiği zaman anayasaya aykırılığı ve kendi içinde açık çelişkiler taşıdığının anlaşılacağını söyler. Söz Konusu Dernekler Kanunu 2 Aralık 1972 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 1630 sayılı Dernekler

Kanunu ile 12 Mart havasının verdiği güçle İstanbul Sıkı Yönetim Komutanlığı tarafından kapatılan Cumhuriyet gazetesi gibi MTTB’nin de kanun kapsamına alınmasına çalışılmıştır. Cumhuriyet gazetesi, MTTB’nin bu kanun kapsamında

96 A.Giddens, Siyaset Sosyolojisi ve Toplumsal Teori, Metis Yayınları, İstanbul, 2000, s.270 97 MTTB 54. Dönem Faaliyet Raporu, s.45

kapatılması amacıyla kampanya başlatmıştır. Gazeteye göre MTTB tarafından açılan Fatih Gençlik Vakfı’na, Birliğe ait bir binanın devredilmesi yasadışı olarak mal kaçırmaktır. Oysa 1971 tarihinde hizmete giren vakıf, kendi binasında hizmet vermekteydi. MTTB, Cumhuriyet gazetesinin bu tavrını siyasi bir linç ve provokasyon olarak nitelerken, gazetenin MTTB’nin kapatılmasını istemesinin altında yatan asıl sebebin milliyetçi gençleri hırsızlıkla suçlayarak yıpratmak olduğunu belirtmiştir.98 Cumhuriyet gazetesinin bu haberini suç duyurusu olarak kabul eden bazı yetkililer harekete geçerek, MTTB binasını mühürleyip kapatmak istemiştir. Bütün bu olaylar karşısında kendini savunan MTTB, ülkeyi kan gölüne kendilerinin çevirmediklerini, kendi teşkilatlarına mensup gençler tarafından hiçbir soygunculuğun gerçekleştirilmediğini, anarşiye hiçbir şekilde geçit vermeyerek ülke menfaatlerinin dışında davranmadıklarını belirterek kendi binalarının kapatılma gerekçesini bir anlamda protesto etmiştir.

Yapılan kanunsuz hareketler karşısında MTTB, geçici 3. madde değil, 1. madde gereğince derneğin durumunun bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek Dernekler Kanunu İnceleme Komisyonu oluşturup, MTTB’nin durumunun mahkeme tarafından tespit edilmesi gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Görüldüğü gibi MTTB yasal değişmeleri yakından takip etmekte ve kendine yapılan haksız bir uygulamayı dava etmektedir. MTTB, geçici 1. maddenin kapsamının mevcut derneklerin altı aylık bir süre zarfında yeni kanuna uygun hale getirmelerini isterken, 3. maddede ise eğitim ve öğretim müesseselerinde kurulu bulunan derneklerin infisah etmiş sayılacaklarını söylemektedir. Mahkemece verilen karar şöyledir; “Davalı derneğin 22.10.1972 tarih ve 1630 sayılı yasanın geçici 3.

maddesinde sözü edilen derneklerden bulunmadığı, belirtilen hükmün dışında kaldığı, Üsküdar Asliye hukuk mahkemesince karar verilmiştir” 99MTTB bu kanun kapsamı dışında bulunduğunu mahkeme kararıyla teyit ettikten sonra çalışmalarını devam ettirmiştir. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden Prof. Osman Berki’ye göre Birlik, kanunun üçüncü maddesinin kapsamı dışında kalmaktadır. Doç. Dr. Yılmaz Ergenekon da mütalaasında üçüncü maddenin uzun bir açıklamasının yapılmasının gerektiğini, organları oluşturulmuş bir derneğin bu kanun kapsamında

98 A.g.e. s.48 99 A.g.e. s.51

kalamayacağını açıklamıştır. MTTB, 1630 sayılı kanunu getirenlerin asıl amacının sosyal hayatımıza huzur getirmenin aksine toplumsal yaşamı sansürlemek olduğuna inanmaktadır. Basın hürriyeti yok edilmiş, dernek yönetim kurulu başkanının elinde olması gereken yetkiler hükümet komiserinin eline bırakılmış, bu sayede de dernek para ve mallarının müsaderesine imkân tanınmıştır. Yeni kanun kongreleri zorlaştıran birçok hüküm içermekle birlikte, üyelere ait olması gereken murakabe hakkını da hükümet komiserine veriyordu. Bu kanun, 1961 Anayasası’nın getirdiği özgürlükleri, derneklerin asıl amaçlarını gizleyip kolayca toplantı ve yürüyüş yaparak anarşik ortam meydana getirdiği, böylelikle eğitim ve öğretimi aksatarak öğrenim hürriyetini ortadan kaldırdığı anlayışından hareket etmekteydi.

MTTB, sorunun kaynağını Cemiyetler Kanunu’ndan kaynaklanan yetersizliklerin değil, Türk Ceza Kanunu’nun ve Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunlarındaki boşluklar ve görevlerini uygulamayan yetkililerin oluşturduğunu açıklamıştır. Yeni kanun dernek kurucu sayısını 3’ten 7’e çıkararak formaliteleri arttırırken, federasyon ve konfederasyon dışında birlikler oluşturmayı da yasaklamıştır. Altı ay içerisinde kongre yapma şartıyla birlikte kurucularında aramadığı 6 ay aynı yerde oturma şartını getirmiştir. Öğrencilerle ilgili maddeler tamamen keyfi olarak konulmuş ve bu maddeler kamuoyuna anarşiyi engelleyici tedbirler olarak lanse edilmiştir. Kanunun en yasakçı maddelerinden birisi de öğrenci derneklerinin bildiri yayınlama haklarının tamamen yasaklanmasıdır. Örneğin MTTB bir olay karşısında tepkisini bildiri yoluyla dile getirmek istediğinde önce il temsilcilikleri bir araya gelecekler, yönetim kurulu toplanacak ve metni kaleme alacaklardı. Bildiri iki nüsha olarak kaleme alınacak, bir nüshası alındı belgesi karşılığında cumhuriyet savcılığına, diğeri aynı gün mahalli mülki idare amirliğine verilecektir. Alındı belgesi bir fotokopiciye götürülecek, bildiri kaç gazeteye verilmek isteniyorsa o kadar fotokopi alınacak ve bunlar gazetelere dağıtılacaktır. Bildiriler sadece bu meşakkatli yol kat edildikten sonra yayınlanabileceklerdir.

MTTB’nin bu kanun kapsamında kapatılmasına yukarda kısaca değinmiştik. Kanunla ilgili hukuki mücadelesini sürdüren Birlik, genel başkan nezdinde ziyaretler gerçekleştirmekte ve kapatılma kararını geri aldırmak istemektedir. MTTB Genel Başkanı Raşit Ürper Ankara temaslarına başlar ve ilk olarak koalisyon

hükümetini meydana getiren partilerin liderleriyle, Süleyman Demirel ve Turan Fevzioğlu ile görüşmeler yapar. Genel Başkan, sorunun çözümü için bütün kanalları dener ancak istenen cevap bir türlü alınamaz. Son çare olarak cumhurbaşkanından randevu istenir ancak MTTB’nin hukuki niteliğinin olmadığı gerekçesiyle cumhurbaşkanıyla görüşme randevusu verilmez. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fuat Bayramoğlu kendinin de eski biri MTTB’li olduğunu, bu yüzden kendilerine yardım edeceklerini sözünü verir. Raşit Ürper’in Ankara gezileri devam ederken bir sonuç alınamaz ve İstanbul’da kapatma kararı genel merkeze tebliğ edilir. Ekim 1973 tarihinde kesilen yazışmalar MSP-CHP koalisyon hükümetinin kurulması sonucunda tekrar başlayacaktır. İçişleri Bakanı Oğuzhan Asiltürk ziyaret edilir ve yardım etmesi istenir. Adalet Bakanı Şevket Kazan da ziyaret edilir ve 1974 tarihinde dava MTTB’nin istediği gibi sonuçlanır.100 Sivil toplum örgütlerinin kavramsal olarak gündeme gelmeleri 1980 sonrası sol hareketler içinde meydana gelmişse101 de 1980 öncesi dönemde sivil toplum örgütlerinin varlıklarını sürdürmelerinin dönem dönem ne kadar zorlaştığının göstergelerinden bir tanesi Dernekler Kanunu’nda görülebilir. Ayrıca genel kabul gören Türkiye’nin devlet yapılanmasının sivil toplumun güçlenmesi önünde en büyük engel gören yaklaşımlara102 göre bu dönemde uygulanan yaptırımlar MTTB için büyük engeller oluşturacaktır.