• Sonuç bulunamadı

G. AĞILÖNÜ’NÜN SOSYAL KÜLTÜREL ÖZELLĐKLERĐ

7. Evlilik

Bireylerin ihtiyaçlarının karşılanması noktasında sosyal çevrenin desteği gereklidir. Bireyin en yakın sosyal çevresi olan ailenin teşekkülü de evlilikle sağlanmaktadır. Eşler arasında evliliğin oluşturduğu bağ taraflara birbirlerine karşı bir takım sorumluluklar yüklemektedir.226

Hayatın paylaşılması hem kadın hem de erkek için kolaylıklar sağlamaktadır. Özellikle kadının tek başına ağır yaşam koşulları ile baş edebilmesi mümkün değildir. Evlilik, kadın açısından bir yetişkinin yardımını mümkün kılmaktadır. Evlilik sosyal, ekonomik ve hukuki güçler tarafından onaylanmıştır, bu nedenle de kültürel bir olgudur. 227 Her toplum kendi normları ve idealleri doğrultusunda evliliği şekillendirmektedir.228

225 Üstün Dökmen, a.g.e., s. 25, 35. 226 a.g.e., s. 6, 263, 273. 227 a.g.e.,s.272, 297. 228

Ağılönü Semti’nde en fazla tercih edilen monogami evlilik yaygındır. Genç erkek evlenme isteğini, doğrudan söyleyemediği zaman babasının ayakkabısına çaktığı çiviyle belirtmektedir.229 Evlilik süreci ilk olarak kız beğenme ile başlar. Kız beğenme, bazen genç erkeğin kendi tercihiyle bazen de ailesinin onun için uygun gördüğü bir kızı seçmesiyle gerçekleşmektedir. Kızı beğenme düğünler, fırınlar, hamamlar gibi ortak sosyal ortamlarda ve etkinliklerde olmaktadır.

Ağılönü’nde uyumlu bir evlilik için eşlerin denkliği “göl kuşu göl kuşuyla, kır kuşu kır kuşuyla”230 sözüyle anlatılmaktadır. Bu durum da göz önünde bulundurularak uygun bulunan kız istenir, iki gencin evlenmesi kararına varılınca akrabalarla birlikte bu kararın belirtisi olarak lokum yenir. Lokum ağız tadını, hoşgörü, dirlik ve düzeni temsil etmektedir. Kararın alınmasıyla düğüne kadar muhtelif zaman aralıklarıyla damadın ailesiyle gelinin ailesi arasında ziyaretler, hediyeleşmeler yapılır. Kararın halka durulması maksadıyla damadın ailesi tarafından dağıtılacak olan şerbet, gelinin evinde hazırlanıp gönderilmektedir. Bu şerbet 20–25 ibrik olabilmektedir.

Kız ve erkek tarafının ortak olarak belirlediği bir zamanda nişan merasimi yapılır. Bu merasimden önce kız tarafı oğlan tarafına ev yapımı baklava gönderir. Damat tarafı da o baklava tepsisini çerezle doldurarak kız tarafına gönderir. Bu getirme işlerinde eğlenceler düzenlenir. Gönderilen baklavalar ve çerezler halkı nişan merasimine davet ederken dağıtılır. Aynı zamanda baklava yeni kurulacak ailenin tatlılık üzerine kurulması anlamını içermekte, kız evinin yapıp göndermesi de bu hamur işinin kadın işi olmasından kaynaklanmaktadır. Baklava tepsileriyle gönderilen çerez tatlılığın karşılıksız kalmayacağı anlamına gelmektedir. Nişandan sonra da dernek hamamı yapılır.231

Ağılönü’nde düğünler bir hafta sürmektedir. Pazar günü 20–30 genç kız okucuya çıkarlar. Okucu Đslam’daki nikâhın duyurulması esasının kültürel hayattaki yansımasıdır. Pazartesi günü gelinin kâkülü kesilir, geline kına yakılır, gelin eliyapışanlarıyla (sağdıç) birlikte hamama gider. Salı günü istirahat ettikten sonra Çarşamba günü düğün yapılmaktadır. Bayanlar ve erkekler düğünlerde ayrı mekânlarda eğlenmektedir. Kadınlar düğünlerini evlerinin avlularında yapmaktadırlar. Erkekler ise sıcak havalarda evlerinin önlerinde, kış aylarında ise mahalle odalarında yapmaktadır. Kadın düğünlerinde def

229

Maksude Ordu, 1957 Doğumlu, Hacı Ömer Mahallesi’nde ikamet etmektedir.

230

Kumru Kucur, 1923 Doğumlu, Şıhlar Mahallesi’nde ikamet etmektedir.

231

eşliğinde tahta kaşıklarla oynanmaktadır. Köroğlu oyunu buna bir örnektir. Köroğlu oyunu, iki kadının karşılıklı olarak ellerinde tahta kaşıklarla sekerek oynadıkları bir oyundur. Bu esnada Köroğlu türküsü söylenir. Türkü şu şekildedir:

Ooy oy

Ben bir Köroğluyum, dağda gezerim Köroğlu giderse ben de giderim Esen rüzgârdan hile sezerim

Aman Köroğlu, yandım Köroğlu Gel bize doğru, sılaya doğru

Köroğluyla eyvaz, çıkmışlar yola Ganlı göyneğini, sermişler dala Aman Köroğlu, yandım Köroğlu Gel bize doğru, sılaya doğru232

Perşembe günü gelin alma olur. Gelin alma günü sabah gelin eli yapışanlarıyla (genellikle 2 kişi) mahallesindeki büyüklerinin ellerini öperek vedalaşmaya çıkar. Elini öptüğü kişiler de geline evinde hazırladığı sahan, bardak, fincan gibi hediyeler verir. Bu ziyaret Abdü’l- Kadir Geylani Türbesi’nin ziyaret edilmesiyle biter. Ziyaretten sonra gelinin duvağı örtülür, üzeri zambak yaprakları ve pullallarla süslenir. Buna “gelin başı yapma” denir. Evin en büyük erkeği gelinin beline kırmızı kurdele bağlar yine gelini ana evinden o çıkarır. Oğlan evine giderken gelin yanında içinde demir tas, ekmek, tuz ve çivinin bulunduğu bir çıkı götürür. Bu çıkı kaynanaya verilir. Ekmek ve tuzun götürülmesi, gelinin nasibinin ana evinden kesilip eşinin evine geçtiğini ifade ederken, çivi gelinin artık

232

eşinin evine tıpkı bir çivi gibi çakılacağını böylece demir tas da gelinin artık o evin önemli bir üyesi olduğunu temsil etmektedir. 233

Gelin yaylı denilen faytonlarla oğlan evine gelir. Gelini yaylıdan elinden tutarak kaynata (kayınbaba) indirir ve evine götürür. Gelin yaylıdan inmek istemezse bu durum onun hediye beklediğini gösterir. Bu hediye altın olabildiği gibi herhangi bir eşya da olabilir. Gelinin inmesiyle oğlan evi kurban keser. Oğlan evinin akraba ve yakın komşuları geline el öptürür ve para çevirir. Gelinin iki eline bereketi temsilen buğday ya da arpa konulur. Gelin evine girerken avucundakileri duvağının üzerinden atar. Gelinin oğlan evine girme merasimi bunlarla bitmez. Đki tane içi suyla dolu güğüm (demirden, ayaklı kuşlu güğüm234) gelinin eline verilir, gelin çeyizli odasına bu güğümlerle girer. Gelin o gün oruç tutar ve bu orucunu kaynana ya da kaynatasına iftarda verir, karşılığında hediye alır. Düğün haftası gelinin ve damadın akrabası yemek daveti yapar, komşuları, akrabaları ve dostlarını çağırır. Düğün davetlerinde belli yemekleri yapmak ve bu yemekleri belli sıraya göre ikram etmek adettendir. Yemek sırası şu şekildedir: Şehriye çorbası, etli pilav, börek ile tatlı, bamya çorbası, yaprak ve biber dolması ya da soğan ve lahana (kelem) dolması, hoşaf, sütlaç. Kız evindeki davete 20–25 kız def çalarak, türkü ve maniler söyleyerek gitmektedir.235

Evlilikle yeni bir aile oluşturmuş genç çifte, bir odayı döşeyebilecek kadar eşya alınmaktadır. Bu eşyalar her iki tarafın verdiği döşek, yastık, yorgandan teşekkül birer takım eşya ile kilim ve iki minderden ibaretti. Artık günümüzde yeni kurulan aile çoğunlukla geniş ailenin dışında yeni bir eve ayrılmaktadır. Alınan eşyalar da modern ev tarzının gerektirdiği türden eşyalardır.

Gelinlere takı olarak gümüş bilezik ve küpe takılmaktadır. Günümüzde takıların gümüş yerine altın olması yaşam standartlarının yükselmesiyle açıklanabilir. Eskiden gelinin odasına çeyiz olarak duvarlara çarşaf, gelinin yeni şalvarı, gömleği, başörtüleri asılırdı. Oda kapısının arkasına peştamal ve havlu, ocağının üzerine 1m. kadar gelin olurken örtündüğü alı (duvağı) asılmaktadır. Eski çeyiz tarzına göre günümüzde yapılan çeyizin

233

Maksude Ordu, 1957 Doğumlu, Hacı Ömer Mahallesi’nde ikamet etmektedir.

234

Bkz. Ek Resim 110.

235

daha fazla emek, zaman ve para gerektirdiği göze çarpmaktadır. Aradaki bu fark, çalışma şartlarından ve ekonomik alım gücünden kaynaklanmaktadır.236

Benzer Belgeler