• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Örgütsel Adalet Kavramı Ve Tanımlar

2.1.1. Örgütsel Adaletin Boyutları

2.1.1.3. Etkileşim Adaleti

Prosedür adaletinin çeşidi, sosyal yönü olarak değerlendirilen etkileşim adaleti zaman içinde literatürde yerini almıştır. Moorman’a (1991:847) göre, dağıtım kararından etkilenecek kişiler ile dağıtımın kaynağı arasındaki etkileşimle, daha net bir tanımla; karar alma sürecinde çalışanlara neyin nasıl söyleneceği ile ilgili olarak tanımlanır.

Kişilerarası etkileşim adaleti çalışanlarla yöneticiler arasındaki iletişimle ilgilidir. Bies (2001:93), örgüt çalışmalarında çalışanların karşılaştıkları tutum ve davranışların niteliği olarak tanımlamıştır (Özdevecioğlu, 2003:79).

Greenberg (1993), yaptığı çalışmada adil olmayan davranışı neyin meydana getirdiğini sorduğunda cevapların çoğunluğu bölüşümsel ve işlemsel faktörlerden ziyade kişilerarası faktörler üzerine yoğunlaştığını saptamış, Masterson, Lewis, Goldman, Taylor (2000) çalışmalarında işlemsel adaletin ve etkileşimsel adaletin birbirinden ayrılabilir olduğunu ortaya koymanın yanı sıra iki farklı adalet boyutunun farklı sonuçlarının olduğuna dair deneysel bulgular elde etmiş, benzer şekilde Simons ve Roberson (2003) da bölüşümsel ve işlemsel adalet konusundan daha ileri giderek, karar alma süreçlerinin hayata geçirilmesinde maruz kalınan kişilerarası davranışların kalitesini yada diğer bir deyişle etkileşimsel adaletin önemini ortaya koymuştur (Karabay, 2004:10).

Greenberg’e (1993) göre, ödülleri açıkça dağıtmak yapısal olarak adil iken, insanlara açık ve dürüst şekilde davranmak, kararlara ilişkin uygun açıklamaları sağlamak ise sosyal açıdan adildir. Adaletin sosyal belirleyicilerinin hem işlemler hem de bölüşümle ilgili yönleri olduğunu dile getirmiştir. Ona göre etkileşimsel adaletin ele alınmasındaki bir takım karışıklıklar, kavramsallaştırmadaki eksikliklerden kaynaklanmaktadır. Örgütsel adaleti kişilerarası adalet ve bilgisel adalet olmak üzere ikiye ayırmıştır. Kişilerarası adalet boyutu, sonuçlara karar veren otoriteler tarafından çalışanlara ne ölçüde duyarlılık, nezaket, ciddiyet, saygı gösterilerek ve değer verilerek davranıldığını yansıtmaktadır. Bilgisel adalet boyutu ise kararlar alınırken kullanılan işlemlerin niçin belirli bir şekilde kullanıldığı ya da sonuçların niçin belirli bir tarzda bölüştürüldüğüne ilişkin bilgileri açığa çıkaracak açıklamaların kişilere verilmesi ile ilgilidir. Alınan kararların sonuçlarına verilen tepkiyi kişilerarası adalet değiştirmekte, çalışanlara karşı duyarlı davranılması hoşa gitmeyen bir sonuç durumunda çalışanların kendini daha iyi hissetmesine yardımcı olmaktadır; bilgisel adalet ise işlemlere verilen tepkileri değiştirmede rol oynamaktadır (Karabay, 2004:11).

Kişilerarası adalet; kazanımların belirlenmesi ve işlemlerin yürütülmesine katılan yetkililerin çalışanlarına ne derece nezaket, kıymet ve saygı gösterdiğidir. Bilgisel adalet; işlemlerin yapılışı veya kazanımların dağıtımı hakkında bilgi verilmesi, kişilere açıklama yapılmasıdır (Colquitt vd., 2001:427).

Etkileşim adaleti iki boyutta ele alınmaktadır. Tyler ve Bies (1990), bu boyutlardan, bilgilendirmeye dayalı adalet algısını alınan karara yeterli ve geçerli gerekçelerin verilmesi olarak tanımlamış, alınan kararların çalışanların aleyhine de olsa eğer kararın dayandığı gerekçeler açıklanabiliyorsa bireylerin olumsuz yöndeki algılarını daha aza indirgediğini ve karar verme sürecini daha adil algıladıklarını ortaya çıkarmıştır (Dilek, 2004:10). Bies ve Moag (1986) etkileşim adaleti üzerine geliştirilen ikinci boyutun kararların nasıl söylendiğine ilişkin boyut olduğunu belirtmiştir (Dilek, 2004:10).

Bireyler, karar verilirken kullanılan prosedürlerin neler olduğu ve bu prosedürler uygulanırken ne derece sadık kalındığından ziyade, prosedürler uygulanırken kendilerine nasıl davranıldığına ve yeterli açıklamanın yapılıp yapılmadığına dikkat ederler. Prosedürlerin uygulanması sırasında bireylerin karşılaştıkları kişilerarası davranışın (muamelenin) kalitesine ilişkin algıları etkileşim adaletini oluşturur (Yılmaz, 2004:27).

Örgütlerde bireylere, işleyen prosedürle ilgili bilgi verildiği sürece daha adil davranıldığını düşünürler. Örgüt çalışanlarını yakından ilgilendiren ve etkileyen süreçlerle ilgili bilgi verilmesi belirsizliği azaltarak, kişilerin adalet algılarını arttırır. Greenberg (1990), bilgilendirmeye dayanan örgütsel adalet algısını prosedür adaletinin sosyal belirleyicisi anlamında olduğunu söylemiştir. Bilgilendirme adaleti kişilere prosedürlere ilişkin bilgi vermekle sağlanabilir. Alınan kararların gerekçelerinin çalışanlara açıklanması çalışanların adalet algılarını olumlu yönde etkiler (İşbaşı, 2001:55).

Beugre, ödülleri ya da örgütsel kaynakları dağıtmakla yetkili olan kişinin samimi olması ve içtenlik göstermesi yada birey ve diğer taraf arasındaki sosyal

etkileşim olarak tanımlamıştır. Bireyler ilişkilerine önem verirler. Bunun nedeni de, kendi kimliklerini ve değerlerini bu ilişkiler aracılığıyla geliştirir ve belirlerler. Diğer tarafın adil davranması bireye karşı saygılı ve samimi davrandığını sembolize eder. Bu kişinin öz değer ve kimlik duygusunu tatmin etmektedir. Örgütlerde bu şekilde gelişen etkileşimsel adalet giderek önem kazanmaktadır (Yılmaz, 2004:28).

Genel olarak baktığımızda çalışmaların bazılarında etkileşim adaleti prosedür adaletinin altında incelenmiş, bazı araştırmacılar prosedür adaletinin sosyal bir yönü olarak nitelendirmiştir. Etkileşim adaletinin boyutları kişilerarası adalet ve bilgisel ya da enformasyon adaleti olarak ayrılmıştır. Bilgisel adalet, kazanım ya da sonuca neden olan prosedürler hakkında bilginin paylaşılması; kişilerarası adalette, örgütte kazanımların samimi ve içten bir ortamda paylaşılmasıdır denilebilir.

Örgütsel adalete ilişkin kuramsal yaklaşımlardaki farklılıklar nedeniyle, örgütsel adalet kavramı bütünleştirilmesi gerekli bir yapı haline gelmiştir. En önemli sorun, örgütsel adaletin farklı boyutlarının ne derecede birbirleriyle ilişkili olduğu ve aralarında nasıl ayrım yapılabileceğidir. Ancak, kuramların sayıca fazlalığı ve aynı temelden yola çıkılarak geliştirilmiş olmaları nedeniyle birbirleriyle örtüşen veya birbirini kapsayan sonuçlar ortaya koymaları sınıflandırılmalarını güçleştirmiştir (Özen, 2002:107). Araştırmacıların bir kısmı adaleti tek boyutta ölçerken bazıları iki boyutta hatta Colquitt gibi dört boyutta inceleyen araştırmacılarda olmuştur. Yapılan araştırmalarda dağıtımsal ve prosedür adaleti arasında güçlü bağlılığın bulunması araştırmacıları bu konuda farklı düşünmeye sevk etmiştir. Bunun yanında etkileşim adaletini farklı bir boyut olarak ele alan araştırmacıların yanında, etkileşim adaletini işlemsel adaletin içinde yer veren araştırmacılara da rastlamak mümkündür.

Benzer Belgeler