• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.2. Örgütsel Bağlılık

2.2.1. Örgütsel Bağlılık Yaklaşımları

Literatür incelendiğinde örgütsel bağlılıkla ilgili olan boyut, sınıf ve yaklaşım kavramları üzerinde karışıklık olduğu anlaşılmaktadır. Bağlılık kavramı hakkında farklı bakış açıları mevcuttur. Çalışmamızda konunun daha iyi anlaşılması için en fazla kabul gören kavramlar ve araştırmalar üzerinde durulacaktır.

Örgütsel bağlılığı, bireyin örgütü için hissettiği psikolojik bir bağ olarak tanımlayan O’Reilly ve Chatman bir örgüte bağlılığı üçe ayırmaktadır (O’Reilly ve Chatman, 1986:492). Uyum Bağlılığı: Uyum bağlılığında amaç ödül kazanmaktır, paylaşılmış değerler için değil belirli ödüller için bağ oluşmaktadır. Bu bağlılıkta, ödülün çekiciliği ve cezanın caydırıcı olması söz konusudur. Özdeşleşme Bağlılığı: Bağlılık, diğerleriyle doyum sağlayıcı bir ilişki kurmak veya ilişkiyi devam ettirmek için meydana gelmektedir. Böylece birey, bir grubun üyesi olmaktan gurur duymaktadır. İçselleştirme Bağlılığı: Tümüyle bireysel ve örgütsel değerler arasındaki uyuma dayanmaktadır. Bu boyuta ilişkin tutum ve davranışlar; bireylerin iç dünyalarını örgütteki diğer insanların değerler sistemiyle uyumlu kıldığında gerçekleşmektedir.

Örgütsel bağlılığı sınıflandırması ile ilgili yapılan ilk çalışmalardan biri Etzioni’ye aittir. Etzioni örgütün üyeler üzerindeki güç veya yetkilerinin, üyenin örgüte yakınlaşmasından kaynaklandığını ileri sürmektedir. Örgütsel bağlılığı, üyelerin örgüte yakınlaşmaları açısından üçe ayırmaktadır. Bunlar; ahlaki açıdan yakınlaşma, çıkara dayalı yakınlaşma, yabancılaştırıcı yakınlaşmadır (Balay, 2000: 15-16).

Etzioni’e (1961) göre ahlak bağlılığı, örgütün amaçları, değerleri ve normlarını içselleştirme ile otoriteyle özdeşleşme temeline dayanmaktadır ve örgüte olumlu bir yöneliş içerir. Bireyler, toplum için faydalı amaçları takip ettiklerinde örgütlerine daha çok bağlanmaktadır. Başka bir ifade ile birey, örgütün amaçlarını kendisine uygun bulduğu ve benimsediği için örgütüne bağlılık duymaktadır. Hesapçı bağlılık; örgüt ile örgüt üyeleri arasında çıkar ilişkisini temel alan, duygusal bağlılığın ve inancın daha az olduğu psikolojik anlaşmanın gereği olarak ortaya çıkan bir bağlılık türüdür. İşgörenler örgüte bağlanır çünkü örgüte yaptıkları katkılar ile hizmet karşılığı elde ettikleri ödüller arasında faydalı veya adil bir alışveriş ilişkisi görürler. Üyeler örgüte katkıları karşılığında örgütten elde edecekleri ödüllerden/kazanımlardan dolayı bağlılık duymaktadır. Örgütle olan ilişki alışveriş ya da değiş tokuş üzerine kurulmuştur (Etzioni, 1961 akt Dilek, 2004:44).

Yabancılaştırıcı bağlılık; bireyler davranışlarının sınırlandırıldığı durumlarda oluşan ve örgüte doğru olumsuz bir yönelimi ifade etmektedir. Birey psikolojik olarak örgüte bağlılık duymamakta fakat üyeliği devam etmektedir. Bireysel davranışın ciddi şekilde sınırlandırıldığı durumlarda bulunan, örgüte olumsuz bir yönelişi temsil etmektedir. Bu bağlılık türü üyenin örgütü cezalandırıcı veya zararlı gördüğü zaman meydana gelmektedir. Ayrıca yabancılaştırıcı bağlılıkta kişi, psikolojik olarak örgüte bağlılık duymamasına rağmen üye olarak kalmaya zorlanmaktadır (Balay, 2000:16).

Ahlaki açıdan yakınlaşma; örgütün amaçları, değerleri ve normlarının içselleştirilmesi ile örgüte pozitif ve yoğun bir yöneliştir (Gözen, 2007:47). Hesapçı bağlılıkta; örgüte daha az yoğun bir bağlılık ilişkisi söz konusu iken yabancılaştırıcı bağlılıkta; bireysel davranışın sınırlandırılması sonucu örgüte karşı takınılan olumsuz tutum bağlılığıdır.

Ahlaki ve yabancılaştırıcı bağlılık duygusal temellere, çıkarcı bağlılıksa örgütün bir araç olarak görüldüğü değiş tokuşa dayalı bağlılıktır. Ahlaki bağlılık, örgüte yüksek derecede olumlu bir yönelmedir. Ahlaki bağlılık salt ahlaki bağlılık ve sosyal bağlılık olarak iki şekilde görülebilir. Salt ahlaki bağlılık örgütün amaç, değer

ve normlarının benimsenmesine ve otorite ile özdeşleşmeye dayanır. Sosyal katılım ise örgütteki doğal ve birincil gruplar tarafından kabul edilme ve beğenilme arzularından dolayı, onların istek ve baskılarına karşı duyarlı olmaya dayanır (Smadow, 2006:81).

Örgütsel bağlılık araştırmacılar tarafından, işgörenlerin örgütün amaçları ve değerleri ile özdeşleşmeleri ve örgütteki üyeliklerinin devamlılığı için işgören istekliliğini örgütsel bağlılık olarak tanımlamışlardır. Staw bu tanımlamayı tutumsal bağlılık kavramı ile Salancik davranışsal bağlılık ile açıklamıştır (Güçlü, 2006:12).

Staw tutumsal bağlılığı, örgüt üyelerinin örgütün değer ve amaçlarıyla özdeşleştirmesi ve örgütteki üyeliklerini devam ettirme arzusu olarak ifade etmektedir (Mowday vd., 1982:24 akt. Yıldırım, 2002:2). Salancik’e göre örgütsel bağlılık, işgörenlerin davranışlarına ve davranışları aracılığı ile faaliyetlerini ve örgüte olan ilgisini güçlendiren inançlara bağlanma durumudur. Burada bahsedilen bağlılık, işgörenin belli bir davranışla özdeşleşmesi şeklindedir. Üç farklı özellik, işgöreni davranışlara bağlı kılmaktadır. Bunlar; davranışın görünürlük özelliği, değişmezlik özelliği, isteğe bağlı oluş özelliliğidir (Cengiz, 2001:40 akt. Güçlü, 2006:12).

Kanter’in yaklaşımına göre örgütsel bağlılık üç şekilde ayrılmıştır. Bunlar (Kanter, 1968): Devamlılık bağlılığı (devama yönelik bağlılık), işgörenin kendini, örgütün yaşamını devam ettirmesine, örgütün faaliyelerine devam etmesine adamasını olarak ifade etmektedir. İşgörenlerin işten ayrılmalarının maliyetinin fazla olması ve bir takım zorluklar yaratacak olması işgörenin kişisel fedakârlıklarda bulunacağı ve bunun sonucunda da örgütten ayrılmayarak örgütte çalışmaya devam edeceği öngörülmektedir. İşgörenin işine devam etmesi için önemli fedakârlıklarda bulunması işgörenin örgüt sisteminin işlerliğini devam etmesini sağlamak isteğini artacaktır. İkinci bir bağlılık türü kenetlenme bağlılığı da denilen birlik bağlılığıdır. Örgütte grup birleşmesinin değerini arttıracak biçimde işgörenin önceki sosyal bağlarını bırakarak, örgütte yeni sosyal ilişkiler yaratması sonucunda oluşur. Bu bağlılıkta, işgörenin örgütle sosyal bağlar kurması için örgüt kültürünü oluşturan

seremoniler, törenler ve sembollerden yararlanılarak örgütte sosyal ilişkilerin yaratılması sağlanır. Son olarak ta kontrol bağlılığı, işgörenlerin davranışlarının arzu edilen biçimde şekillendirilerek işgörenin örgüt normlarını bağlamasıdır. İşgörenlerin örgütte, örgüt normlarına ve değerlerine uygun davranışta bulunmaları ile örgüt normlarını ve değerlerini temsil ettiklerine inandıkları zaman kontrol bağlılığı oluşur (Güçlü, 2006:11–12).

Benzer Belgeler